“Bağdat Deklarasyonu” Filistin Yönetimi'nin Gazze'yi yönetmesi çağrısında bulundu

Suriye'de kapsamlı bir diyalog çağrısı... ve “Sudan'da seçilmiş sivil hükümet”

Arap devletlerinin liderleri, Bağdat'ta düzenlenen 34. Arap Zirvesi'nin başlamasından önce hatıra fotoğrafı çektirdi (AFP)
Arap devletlerinin liderleri, Bağdat'ta düzenlenen 34. Arap Zirvesi'nin başlamasından önce hatıra fotoğrafı çektirdi (AFP)
TT

“Bağdat Deklarasyonu” Filistin Yönetimi'nin Gazze'yi yönetmesi çağrısında bulundu

Arap devletlerinin liderleri, Bağdat'ta düzenlenen 34. Arap Zirvesi'nin başlamasından önce hatıra fotoğrafı çektirdi (AFP)
Arap devletlerinin liderleri, Bağdat'ta düzenlenen 34. Arap Zirvesi'nin başlamasından önce hatıra fotoğrafı çektirdi (AFP)

34. olağan zirvenin sonunda kabul edilmesi planlanan Bağdat Deklarasyonu'nun nihai metninde, Suriye halkının tüm bileşenlerini kapsayan kapsamlı bir ulusal diyalog konferansı çağrısı yer aldı. Irak'ın bu konferansa ev sahipliği yapmaya hazır olduğu belirtilmedi. Deklarasyonda ayrıca Sudan'da bağımsız bir sivil hükümetin önemine değinildi.

Şarku'l Avsat, cuma günü "Bağdat Deklarasyonu"nun taslağını yayınladı. Nihai metinde Irak'ın başlattığı yeni bir girişim eklenerek, bazı maddelerin ifadelerinde değişiklikler yapıldı.

Gazze'nin yönetimi

Nihai metin, tüm Filistinli grupların kapsayıcı bir ulusal proje ve ortak bir stratejik vizyon üzerinde uzlaşmaya çağırılmasına ilişkin maddenin değiştirilmesini içeriyor. Böylece madde, “Filistin halkının meşru temsilcisi olan Filistin Kurtuluş Örgütü'ne bağlılık temelinde, ulusal birliğin sağlanmasının önemi konusunda Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın vizyonunu desteklemek” ve siyasi programına ve tek sistem, tek yasa ve tek meşru silah ilkesine dayalı uluslararası taahhütlerine bağlı kalarak ulusal birliği gerçekleştirmenin önemi” oldu. Ayrıca, ‘Filistin Devleti hükümetinin, 1967’de işgal edilen Filistin topraklarının siyasi ve coğrafi birliği çerçevesinde Gazze Şeridi'nde yönetim sorumluluklarını üstlenmesinin sağlanması” “Demokratik seçeneğin ve sandığa başvurmanın, halkın kendisini temsil edecek kişiyi genel başkanlık ve parlamento seçimleriyle seçme iradesine saygı göstermenin tek yolu olduğunu teyit etmek ve bunun için uygun koşulların sağlanması çağrısında bulunmak.”

Bağdat Bildirgesi'nde ayrıca, "Uluslararası referanslara uygun olarak, Suudi Arabistan Krallığı ve Fransa Cumhuriyeti'nin ortak başkanlığında, iki devletli çözümün uygulanması ve Filistin Devleti'nin bağımsızlığının gerçekleştirilmesi amacıyla, 2025 Haziran ayında Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde üst düzey bir uluslararası konferans düzenlenmesi çabalarına destek" vurgulandı.

Güvenlik Konseyi'nin geçici Arap üyesi Cezayir'in Arap meselelerini savunma yönündeki çabaları takdirle karşıladı. Özellikle Filistin meselesi, Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırılarının durdurulması, ateşkes sağlanması ve Filistin Devleti'nin Birleşmiş Milletler'e tam üyeliğe kavuşması takdir edildi.

Uluslararası toplumun, devletlerin ve uluslararası kuruluşların, işgalci İsrail'in 4 Haziran 1967 sınırları içindeki Filistin topraklarını işgalini sona erdirmeye zorlamak için ortak çaba çağrısında bulundu. "Suudi Arabistan Krallığı tarafından Eylül 2024'te New York'ta, Gazze, Norveç Krallığı ve Avrupa Birliği Ortak Zirvesi'nden doğan Arap-İslam Komitesi Başkanı sıfatıyla başlatılan İki Devletli Çözümü Uygulamak İçin Küresel İttifak'ın devam eden çabalarını" memnuniyetle karşıladı.

Gazze'deki Ortak Arap-İslam Zirvesi'nden çıkan Bakanlar Komitesi’nin, derhal ateşkes çağrısı yapmak, Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerine insani yardımların ulaştırılmasına izin vermek ve 'iki devletli çözümü' uygulamaya yönelik pratik adımlar atmaya başlamak için gösterdiği yorulmak bilmez diplomatik çabaları desteklediğini” vurguladı.

 Liderler, Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen 34. Arap Zirvesi'nin açılış oturumuna katıldı (AP)Liderler, Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen 34. Arap Zirvesi'nin açılış oturumuna katıldı (AP)

Kapsamlı Suriye diyaloğu

Suriye'deki durumla ilgili olarak, bildiri, Suriye halkının tüm bileşenleri ve kesimlerinin tercihlerine saygı duyulacağını, Suriye'nin güvenliği ve istikrarına özen gösterileceğini vurguladı. Suriye halkının tüm bileşenlerini içeren kapsamlı bir ulusal diyalog konferansının düzenlenmesi çağrısında bulundu. Nihai metinden “Mevcut Arap Zirvesi oturumuna başkanlık eden ülke -Irak-’ın, Arap Birliği Genel Sekreterliği ve Arap ülkeleriyle eşgüdüm halinde konferansa ev sahipliği yapmaya, Suriye’nin ulusal çıkarlarının gerçekleştirilmesini güvence altına almaya, etkin katılımı sağlamaya ve Suriye’de toplumsal bir arada yaşamayı güçlendirmeye hazır olduğuna” ilişkin bölüm çıkarıldı.

“Bağdat Bildirgesi'nin nihai metninde Yemen Başkanlık Konseyi'ne atıfta bulunarak, “Dr. Raşid Muhammed el-Alimi başkanlığındaki Yemen Başkanlık Konseyi'ne kesin desteğini teyit ederek, Yemen halkının tüm bileşenleri arasında ulusal uzlaşma ve ulusal birliği sağlamaya yönelik Yemen hükümetinin çabalarını desteklediğini ve bu çabaların Yemen'de güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesine katkıda bulunacağını” belirtti. “Yemen krizine kapsamlı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla uluslararası referanslar, Körfez Girişimi ve uygulama mekanizmaları, kapsamlı ulusal diyalog konferansının sonuçları ve Güvenlik Konseyi'nin 2216 sayılı kararı temelinde yürütülen uluslararası ve bölgesel çabaları desteklediğini” belirtti.

Seçilmiş Sudan hükümeti

Bağdat Deklarasyonu, Sudan'da seçilmiş bir sivil hükümete atıfta bulunarak, "Sudan ve halkının kaynaklarını güvence altına alma, topraklarını ve hayati altyapılarını koruma, egemenliklerini, bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini koruma, işlerine müdahaleyi reddetme ve ulusal kurumlarını koruma ve çöküşlerini önleme çabalarını güçlendirme çabalarıyla dayanışma içinde olunacağını" teyit etti; nihai versiyonda ise bağımsız, seçilmiş bir sivil hükümetin kurulması şartı yer aldı.

Sürdürülebilir barışçıl çözümlere ulaşmak için Cidde (3) sürecinin yeniden etkinleştirilmesi çağrısında bulundu. Ayrıca Suudi Arabistan ve Mısır Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri'nin oluşturduğu Arap Temas Grubu'nu, Sudan'ın istikrar ve kalkınma özlemlerini karşılayan çözümlere ulaşmak için çabalarını ve olumlu girişimlerini sürdürmeye çağırdı.

Bağdat Deklarasyonu, Irak'ın başlattığı 16 girişimle son buldu. Bunlar arasında, "Krizlerin Etkilerinden Kurtulma ve Yeniden Yapılanma Çabalarını Destekleme Arap Fonu" , "İnsani ve Kalkınma Desteği için Arap Girişimi" ve Suriye'de kapsamlı bir siyasi geçişin kurulmasını destekleyen "Suriye Halkını Destekleme Arap Paktı" da yer alıyordu.

Nihai metne, Arap Birliği ülkeleri arasındaki ortak savunma ve ekonomik iş birliği anlaşmasının 3. maddesinden hareketle, Arap ülkeleri arasında mevcut bölgesel güvenlik durumu ve terörle mücadele konusunda koordineli bir politika belirlemek ve askeri güvenlik kapasitesinin geliştirilmesi ve ilgili istihbarat bilgilerinin paylaşılmasına yönelik çabaları güçlendirmek üzere “Arap Ortak Güvenlik Koordinasyon Odası” kurulması girişimi eklendi.



Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
TT

Hizbullah'ın askeri cephaneliği, Güney Lübnan'dan çekilmesiyle birlikte azalıyor

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)
Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında Hizbullah mensupları (Arşiv – AP)

Lübnan hükümetinin önümüzdeki salı günü ‘silahların devletin elinde toplanmasını’ onaylamak için yaptığı çağrı, uzmanların, Ekim 2023 ile Kasım 2024 arasında İsrail ile yaşanan savaşın yanı sıra İsrail'in sürekli saldırıları ve Güney Litani bölgesindeki Hizbullah tesislerinin yıkılması nedeniyle aşındığını söylediği Hizbullah’a ait askeri cephanelik hakkında sorular gündeme getirdi.

Lübnan hükümeti, Hizbullah'ın Litani Nehri'nin güneyindeki askeri mevzilerinin çoğundan çekildiğini, tesislerinin ve fırlatma merkezlerinin yüzde 90'ından fazlasının yoğun İsrail saldırılarına maruz kaldığını ve Lübnan ordusunun diğer tesisleri de yıktığını söylüyor. Bu arada Hizbullah, askeri yeteneklerini tanıtmaya ve gerektiğinde savaşı genişletme tehdidinde bulunmaya devam ediyor.

Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)Mayıs 2023'te Güney Lübnan'da düzenlenen bir askeri tatbikat sırasında roketatarların önünde duran Hizbullah mensupları (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan askeri uzmanlar, bu söylemin arkasında ‘Hizbullah’ın muharebe yapısındaki derin boşlukların ortaya çıktığına’ inanıyor. Uzmanlar, ‘Hizbullah'ın lojistik avantajlarını kaybettiği ve stratejik derinliğinin zedelendiği, İsrail'in gözetleme kabiliyetlerinin ise eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığı’ konusunda hemfikir.

Saha gerilemesine rağmen Hizbullah, İsrail'in derinlerine ulaşabilecek orta ve uzun menzilli füzelere sahip olduğunu vurgulamaya devam ediyor. Ancak saha gelişmeleri ciddi şüpheler uyandırıyor: Bu cephanelik halen etkili mi? Hava kontrolünün sıkı olduğu bir ortamda kullanılabilir mi?

Açıkta bulunan ve etkisiz hale getirilebilen füzeler

Uzmanların değerlendirmesine göre, bu füzeler fiilen hizmet dışı kalmış durumda. Emekli Tuğgeneral Halil el-Halu, ‘Hizbullah’ın kışkırtıcı söyleminin operasyonel kapasitesindeki büyük gerilemeyi gösterdiğini’ düşünüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan el-Halu, “Bu tür füzeler, zaman ayarlı ekipmanlar ve sabit veya yarı sabit platformlar gerektirir; bu da onları İsrail hava gözetleme sistemleri için kolay hedefler haline getirir” dedi.

İsrail teknolojisinin üstünlüğü

El-Halu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Lübnan artık fırlatma için güvenli bir ortam değil ve Bekaa Vadisi’nin kuzeyi de hassas vuruşlar aldı. Dolayısıyla, bu silahın ciddi bir saldırı görevi yerine getiremeyeceği kesinleşmiştir. Bu füzelerin bir kısmı kalmış olsa bile, yoğun hava gözetimi altında çalıştırılması, anında tespit edilmeden veya önleyici bir saldırıya maruz kalmadan ateşlenmesi imkânsız.”

İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)İsrail hava savunma sistemi, Ağustos 2024'te İsrail'in kuzeyinde Hizbullah'a ait bir insansız hava aracını (İHA) etkisiz hale getirdi. (AFP)

‘Tel Aviv'in insansız hava araçları (İHA), uydular ve biyometrik sensörlere dayanan, görsel ve termal sinyalleri analiz edebilen yapay zekâ sistemleriyle desteklenen üstün bir gözetim ağı geliştirdiğini’ belirten el-Halu, “Bu ağ, herhangi bir füze hareketi, fırlatıcıların nakliyesi veya platformların donatılması gibi adımları riskli hale getiriyor” dedi.

El-Halu, “İsrail, Demir Kubbe ile birlikte lazerle önleme teknolojilerini kullanmaya başladı. Bu da Hizbullah'ın kalan füze kapasitesinin etkinliğini azaltıyor ve silahlarını caydırıcı olmaktan çok bir yük haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

Suriye artık güvenli bir geçit değil

Emekli Tuğgeneral Nizar Abdulkadir, Hizbullah'ın askeri gerçekliğini inkâr ettiğini ve uzun menzilli füze fırlatma tehditlerinin sahadaki gerçekliği yansıtmadığını vurguladı.

Abdulkadir, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şunları söyledi: “Hizbullah’ın füzelerini fırlatmak için Litani'nin güneyinde konuşlanmasına gerek olmadığını düşünüyordum. Bekaa'ya yönelik İsrail saldırıları bu yeteneğin ciddi şekilde kısıtlı olduğunu kanıtladı. Artık füzelerini açığa çıkmadan veya hedef alınmadan fırlatma esnekliği kalmadı.”

İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)İsrail ordusu, kasım ayında Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'a ait tanksavar füzeler de dahil olmak üzere pek çok mühimmat ele geçirdi. (AP)

Abdulkadir, “Suriye üzerinden kaçakçılık yolları felç oldu, kara geçişleri ve deniz limanları sıkı denetim altına alındı. Bu da füzelerin veya bunların üretim ekipmanlarının İsrail saldırılarına maruz kalmadan ülkeye sokulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor” şeklinde konuştu.

Abdulkadir, Hizbullah'ın bugün ağır silahlarına sarılmasının ‘askeri yararından değil, siyasi sembolizminden kaynaklandığını’ düşünüyor ve “Cephaneliğin geri kalanı askeri amaçlarla kullanılmıyor, iç ve dış baskı aracı olarak kullanılıyor” diyor.

Cephanelikten geriye ne kaldı?

Birkaç gün önce İsrail Kuzey Komutanlığı'ndan gelen bir açıklama da dahil olmak üzere, birbiriyle kesişen askeri tahminler, füze cephaneliğinden geriye kalanların son savaşın patlak vermesinden önceki boyutunun yüzde 30'unu geçmediğini gösteriyor.

El-Halu, “Hizbullah artık herhangi bir saldırıyı püskürtmeyi amaçlayan yerel bir strateji kapsamında, önleyici saldırılar gerçekleştirmek yerine, hafif taşınabilir silahlar ve savunma zırhlarına karşı silahlar kullanıyor” dedi.

Caydırıcılıktan yük haline

Hizbullah’ın medyadaki söylemi değişmemiş olsa da güç dengeleri değişti. El-Halu ve Abdulkadir’e göre ‘on yıl önce Tel Aviv'i tehdit eden füze, bugün yapay zekanın merceği altında.’

Bu bağlamda el-Halu şu ifadeleri kullandı: “Hizbullah’ın Litani Nehri'nin güneyinden çekilme ve Lübnan'ın iç kesimlerinde askerî açıdan açık hale gelmesiyle birlikte saldırı başlatma kabiliyeti azaldı. Uzun menzilli füzeleri, artık bir enkaz gibidir. Ağır caydırıcı silahlara duyulan güven ise eskisi gibi bir güç kartı olmaktan çıkıp siyasi ve askeri bir yük haline geldi.”