Irak’ta seçim yasasına karşı çıkanlar Irak Yüksek Federal Mahkeme’deki davayı kaybettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/irak/4346506-irak%E2%80%99ta-se%C3%A7im-yasas%C4%B1na-kar%C5%9F%C4%B1-%C3%A7%C4%B1kanlar-irak-y%C3%BCksek-federal-mahkeme%E2%80%99deki
Irak’ta seçim yasasına karşı çıkanlar Irak Yüksek Federal Mahkeme’deki davayı kaybetti
Irak Meclisi’ndeki görüşmelerin gündeminde bütçe var. (Twitter)
Irak Meclisi’nden ve meclis dışından eyalet seçim yasasına karşı çıkanların, geçtiğimiz mart ayı sonlarında parlamentodaki oylamadan sonra Yüksek Federal Mahkeme’ye yaptıkları itiraz kabul edilmedi. Böylece Meclis’te çoğunluğu sağlayan ve Şii, Sünni ve Kürt güçlerin büyük bölümünün yer aldığı ‘Devleti Yönetme İttifakı’nın 2020’nin ekim ayında son genel seçimlerin yapıldığı çoklu seçim bölgesi sistemi yerine ‘St. Lego’ adıyla bilinen kapalı liste ve tek seçim bölgesi sistemine göre önümüzdeki kasım ayında yapılacak yerel seçimlere katılmasının önü açılmış oldu.
Irak'ta anayasal ihtilafları karara bağlayan en yüksek yargı mercii olan Yüksek Federal Mahkeme, temyiz başvurusunun reddi kararına ilişkin açıklama yapmazken, bağımsız milletvekili Haydar es-Selami şunları söyledi:
“Yüksek Federal Mahkeme, seçim yasasına ilişkin oylamanın anayasaya aykırılığına itiraz eden partili ve bağımsız bazı milletvekilleri tarafından açılan davayı, kararın meclis çoğunluğuyla kabul edilmesinden ötürü reddine karar verdi. Yolsuzluk ve yozlaşma karşısında teslim olamayacağız. Siyasi gerçekler konusunda kamuoyu bilincine ihtiyaç var. Bu olduktan sonra il genel meclisi seçimlerine katılmaya ve aday olmaya karar verirlerse çoğunluğun halka ait olduğu konusunda kamuoyu farkındalığı oluşmalı. Seçim yasası, halkın çoğunluğunun sandık başına gitmemesi durumunda geleneksel siyasi güçlerin güçlenmesine katkıda bulunacak, birçok bölge ve şehrin il genel meclislerinde ve bir sonraki mecliste zayıf bir şekilde temsil edilmesine katkı sağlayacaktır.”
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Bağımsız ve küçük partilerden 70'den fazla milletvekilinin yanı sıra meclis dışı kalan Sadr Grubu ve Irak Komünist Partisi’nin de aralarında bulunduğu geniş bir sivil güç yelpazesinden güçler, yasa değişikliğine karşı çok sayıda kampanya başlattılar. Ancak Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri gibi güçlü ve etkili güçleri caydıramadılar. Tamamı hükümeti oluşturan Devleti Yönetme İttifakı’nda yer alan Kürt ve Sünni güçler, yasayı değişikliğiyle ilgili oylamaya devam etmeyi reddettiler.
Kanun değişikliğine en çok yapılan itirazlar arasında yasanın St. Lego adlı kapalı liste ve tek seçim bölgesi sistemini benimsemesinin yanı sıra genel milletvekili seçimleri ile yerel il genel meclisi seçimlerine ilişkin kanunları birleştirmesi yer alıyor. Yasaya karşı çıkanlar, bunun büyük partilerin iktidarını sürdürmesine ve ülkeyi yirmi yıldır yönetmekte ‘başarısız olmalarına’ rağmen iktidarda kalmalarına etkin bir şekilde katkıda bulunacağına, ayrıca yükselen küçük güçlerin ve partilerin federal ve yerel meclislere girmelerini engelleyeceğine inanıyorlar.
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın talebi üzerine 2022 yılının temmuz ayında Sadr Grubu’nun 72 milletvekilinin istifa etmelerinin ardından Sadr Hareketi’nin yerel seçimlere katılmaması bekleniyor.
Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4448226-irak-i%CC%87slamofobi%E2%80%99ye-kar%C5%9F%C4%B1-diplomatik-%C3%A7abalar%C4%B1n%C4%B1-yo%C4%9Funla%C5%9Ft%C4%B1rd%C4%B1
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Irak İslamofobi’ye karşı diplomatik çabalarını yoğunlaştırdı
Mukteda es-Sadr destekçileri, İsveç ve Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlığı kınamak için Bağdat’taki Cumhuriyet Köprüsü üzerinde yürüyüş yaparken (AP)
Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Ayrıca Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’dan bir telefon aldı. Yapılan telefon görüşmelerinde, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) bakanlar düzeyinde acil bir zirve düzenlemesi için çabaları birleştirmeye, Kur’an-ı Kerim’e yönelik devam eden nefret eylemlerinin yansımalarını tartışmaya, dünya genelindeki İslamofobi olgusuyla mücadele etmeye ve bu konuda gerekli tedbirler almaya odaklanıldı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği yazılı açıklamada, Bakan Hüseyin’in “İsveç hükümetinin Kur’an-ı Kerim’in yakılmasına, İslam dininin kutsallarına hakaret edilmesine ve Irak bayrağının yakılmasına izin vermeye yönelik tekrarlayan davranışlarına karşı Irak hükümeti tarafından alınan diplomatik önlemler hakkında mevkidaşlarına bilgi verdiği” kaydedildi. Açıklamada “bu tür provokatif eylemlerin uluslararası anlaşmalara ve normlara zarar verdiği, toplumsal barışı tehdit ettiği ve şiddet ve nefret kültürünü körüklediği” ifade edildi. Buna ek olarak “bakanların, Irak’ın duruşunu ve Kur’an mushafına yönelik tekrarlayan hakaretlerin yansımalarının tartışılması için İİT’nin bakanlar düzeyinde acilen toplanmasına yönelik çağrısını desteklediklerini ifade ettikleri” bildirildi.
Perşembe günü İsveç Büyükelçiliği önündeki protestocularla güvenlik güçleri arasında çıkan arbededen bir kare (AP)
Irak’ın Arap ve İslami ülkelerin desteğini toplamaya doğru yeni yönelimi, Şii güçlerin yoğun katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel gösterilerin ardından geldi. Bu gösterilerin baş ve en etkili aktörü Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi oldu. Sadr’ın yaptığı bazı açıklamalar, öfkeli kitlesinin Bağdat’taki İsveç Büyükelçiliği’ni basarak tamamen yakmasına sebep oldu. Bu olay ABD de dahil olmak üzere, birçok ülke tarafından öfkeye yol açtı. Bunun sonucunda, Bağdat ile Stockholm arasındaki diplomatik ilişkiler kesildi ve İsveç, büyükelçiliği personelini Bağdat’tan ülkeye taşımak zorunda kaldı.
Irak hükümeti İsveç’in Bağdat Büyükelçiliği’nin protestocular tarafından yakılmasını kınamış olsa da, Muhammed Şiya es-Sudani başkanlığındaki Ulusal Güvenlik Kabinesi’nin kararıyla İsveç ile ilişkileri kesti. Ayrıca, halk arasında İsveç ürünlerinin boykot edilmesi yönündeki çağrıların arttığı bir sırada, Irak hükümeti, İsveçli telekomünikasyon şirketi Ericsson ile iş yapmayı durdurma kararı aldı.
İsveç’e karşı Irak’ın diplomatik tepkileri devam ederken, Irak diplomasisi başka bir durumla karşı karşıya kaldı. Danimarka’da İslam düşmanı aşırı sağcı bir grup, Kopenhag’daki Irak Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim mushafı yaktı. Sosyal medyada cuma günü yayılan bir video, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağının Kopenhag şehrindeki Irak Büyükelçiliği önünde saygısızca muamele gördüğünü ve yakıldığını belgeledi. Bu grup, İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanana benzer bir şekilde, saldırısını Danimarka polisinin aldığı sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirdi.
Öfkeli tepki ve diplomasi
Danimarkalı grubun başkent Kopenhag’da Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağını yakmasının ardından Irak Dışişleri Bakanlığı, “Irak’ın Kopenhag Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’e ve Irak bayrağına yönelik taciz olayını güçlü ve aynı ifadelerle kınadığına” dair bir açıklama yaptı. Ayrıca bakanlık, “ifade hakkı ve gösteri özgürlüğü bağlamına oturtulması mümkün olmayan bu menfur olaylara ilişkin gelişmeleri yakından ve tam bir sorumlulukla takip ettiğini, bu eylemlerin tepkileri körüklediğini ve tüm tarafları kritik bir pozisyona soktuğunu” kaydetti.
Bakanlık ayrıca uluslararası toplumu, dünya çapında toplumsal barışı ve birlikte yaşama anlayışını bozan bu menfur olaylara karşı acilen sorumlu bir duruş sergilemeye çağırdı. Danimarka Büyükelçiliği’ne karşı halkın olası öfkeli tepkisinden endişe duyan bakanlık “ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri düzenleyen Viyana Sözleşmesi’ne tam bağlılığını” vurguladı ve “ülkedeki diplomatik misyonlara yönelik açıklamasını” yineledi. Ayrıca “Irak hükümetinin tüm misyonlarda çalışan diplomatik personelin güvenliğini ve korunmasını sağlamakla yükümlü olduğunu” açıkladı. Bakanlık “İsveç Büyükelçiliği’nin Bağdat’ta maruz kaldığı olayın bir daha tekrarlanmasına izin verilmeyecek bir olay olduğunu ve benzer herhangi bir olayın hukuki yaptırıma tabi olacağını” belirtti. Ayrıca açıklamada, bakanlığın “Irak devletinin değerlerini ve onurlu Irak halkının ahlakını ifade ettiği” kaydedildi.
Mukteda es-Sadr (Reuters)
Bu sırada, Mukteda es-Sadr taraftarları ile Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı silahlı gruplar arasında bir hareketlilik başladı. Mevcut Irak hükümetinde yer alan Şii siyasi güçleri çatısı altında toplayan Koordinasyon Çerçevesi güçleri, Sadr yanlılarının Yeşil Bölge yakınlarındaki gösterilerinin siyasi mesajlar vermeyi amaçladığını söylediler. Dün gece onlarca Sadr taraftarı, Kur’an-ı Kerim ve Irak bayrağına yönelik hakaretlerin tekrarlanmasına karşı protesto düzenlemek amacıyla Yeşil Bölge’ye doğru Cumhuriyet Köprüsü’nü geçti. Bunun üzerine Mukteda es-Sadr sabah Twitter hesabından bir paylaşım yaparak “Artık konuşmak beyhude” ifadelerini kullandı.
Koordinasyon Çerçevesi’ne bağlı liderlerden biri olan Aid el-Hilali açıklamasında, “Mukteda es-Sadr taraftarlarının Kur’an-ı Kerim’in ve Irak bayrağının yakılmasını protesto etme başlığıyla Yeşil Bölge yakınlarında düzenlediği gösterilerin, iki taraflı siyasi bir mesaj vermeyi amaçladığını” belirtti. Hilali, ilk olarak “Sadr Hareketi liderliğinin, siyasi sahneye geri dönmek istediğini ve yakın gelecekte bunu yapacağına dair bir mesaj iletmek istediğini” ifade etti. “İkinci mesajın ise Sadr yanlılarından Sadr liderlerine yönelik olduğunu ve ‘Biz geri dönmek istiyoruz. Önümüzdeki seçimlere katılmak istiyoruz. Hala Irak sokaklarını kontrol ediyoruz’ işaretini taşıdığını” öne sürdü.