Mısır ağır sanayinin millileştirilmesi için tren ithalatını askıya aldı

Mısır Ulaştırma Bakanı, Çek şirketi Skoda’dan bir heyetle iş birliğini görüşmek üzere yaptığı toplantıda (Ulaştırma Bakanlığı)
Mısır Ulaştırma Bakanı, Çek şirketi Skoda’dan bir heyetle iş birliğini görüşmek üzere yaptığı toplantıda (Ulaştırma Bakanlığı)
TT

Mısır ağır sanayinin millileştirilmesi için tren ithalatını askıya aldı

Mısır Ulaştırma Bakanı, Çek şirketi Skoda’dan bir heyetle iş birliğini görüşmek üzere yaptığı toplantıda (Ulaştırma Bakanlığı)
Mısır Ulaştırma Bakanı, Çek şirketi Skoda’dan bir heyetle iş birliğini görüşmek üzere yaptığı toplantıda (Ulaştırma Bakanlığı)

Kahire yönetimi ağır sanayiyi millileştirme hedefi çerçevesinde Kahire, yeni demiryolu trenlerinin ithalatına yönelik sözleşmenin askıya alındığını açıkladı.

Mısır Ulaştırma Bakanı Kâmil el-Vezir, ülkesinin ‘Mısır’daki tüm ulaşım endüstrisini millileştirmek için zamanla yarıştığını’ söyledi. Bu bağlamda Bakan “Bundan sonra, özellikle Ulaştırma Bakanlığı’nın büyük uluslararası şirketlerle iş birliği yoluyla çeşitli türlerdeki mobil birim endüstrisini yerelleştirmek üzere kapsamlı bir plan uygulamasıyla, Mısır dışından vagon, demiryolu aracı, metro veya monoray satın almaya yönelik yeni bir sözleşme yapılmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Bu açıklama, Mısır Ulaştırma Bakanı ile Çek şirketi Skoda’nın Didier Pfleger liderliğindeki bir heyet arasındaki toplantıda geldi. Kahire’de düzenlenen toplantıda, ‘demiryolu vagonları ve bakımı ile eski vagonların bakımı için gerekli yedek parçaların üretiminin yerelleştirilmesi alanında iş birliğini’ ele almak amaçlanıyordu.

Mısır Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Toplantı, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin Mısır’daki gıda sanayisi ve demiryolları birimleri için yedek parçaların üretilmesi de dahil olmak üzere ulaşım endüstrisinin, bu alanda uzmanlaşmış büyük uluslararası şirketlerle iş birliği yaparak, bu alandaki deneyimlerinden ve kullandıkları modern teknolojiden faydalanıp, bilgi ve teknolojilerini Mısırlı mühendis ve işçilere aktarmalarını sağlayarak bu sektörün yerelleştirilmesine yönelik talimatlarının uygulanması kapsamında geldi” ifadelerine yer verildi.

Mısır hükümeti, “Demiryollarının gelişimi birkaç unsura odaklanıyor; Bunlar, emniyet ve güvenlik faktörlerini artırmak için mobil üniteler (vagonlar ve traktörler), rayların (raylar, istasyonlar ve yollar) yanı sıra, sinyalizasyon sistemlerinin modernize edilmesi, atölyelerin kapsamlı bir şekilde geliştirilmesi ve tüm modern ekipmanlarla donatılması ve insan unsurunun yetiştirilmesini içeriyor” açıklamasında bulundu.

Mısır Ulaştırma Bakanlığı’na göre, toplantıda 280 demiryolu vagonunun bakımının yapılması, Mısırlı mühendis ve işçileri kalifiye edilmesi ve bu alanda her türlü modern teknoloji konusunda eğitilmeleri için bir eğitim merkezi kurulmasının yanı sıra çeşitli uzmanlıklardan mühendisler, işçiler ve teknisyenleri modern teknoloji konusunda eğitim için bir yıllığına Çek Cumhuriyeti’ne gönderilmesi üzerinde anlaşıldı. Ayrıca “Döviz teminine katkı sağlayacak, yerli malı özendirecek ve gençlere istihdam sağlayacak şekilde, demiryolu vagonlarının yedek parça üretiminin yerel üreticilerle iş birliği içinde yerelleştirilmesinin yanı sıra Mısır yerel pazarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere bu yerelleştirmeye yatırım yapılması konusunda anlaşmaya varıldı. Böylece yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılanıp ve yurtdışına ihracatı genişletilirken Mısır, demiryolu vagonlarına ilişkin her türlü yedek parçanın üretimi için bir sanayi üssü haline gelecek” ifadelerine yer verildi.



İhvan, belgesel çekerek yeniden varlık bulmaya çalışıyor

Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
TT

İhvan, belgesel çekerek yeniden varlık bulmaya çalışıyor

Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin), ‘Rabia Meydanı’nda oturma eylemleri’ konulu bir belgesel çekerek bir kez daha varlık sahnesine çıkmaya çalışıyor. 14 Ağustos 2013'te İhvan’ın gerçekleştirdiği oturma eyleminin dağılmasının 10. yıldönümüne denk geliyor. Belgeselin arka planındaki amaç, oturma eylemleri vasıtasıyla ‘İhvan anlatısını’ tanıtmak.

Basında çıkan haberlere göre şu anda İngiltere'nin başkenti Londra’daki gösterimi yapılan yeni belgesel filmin yapımcılığını, İhvan'a bağlı olduğu düşünülen bir şirket yaptı. Filmin pazarlaması da İhvan tarafından finanse edilen başka şirketler tarafından yapılıyor.

Filmin yapımcı şirketi, iki gün önce Londra'da İngiliz siyasetçilerin ve gazetecilerin katılımıyla bir sempozyum düzenledi. Sempozyum, İhvan’ın sahibi olduğu ‘Mekameleen’ ve ‘el-Hivar’ da dahil olmak üzere Müslüman Kardeşler kanallarında yayıncılık yapan Usame Gaviş tarafından yönetildi. Usame aynı zamanda filmin yapımcılığını üstlenen medya şirketinin editoryal platformunu da yönetiyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre İhvan’ın, “Rabia Meydanı’nda oturma eyleminin” 10. yıldönümünde bir hareket yaratma çabası, örgütün sürdürmeye çalıştığı ‘mazlumiyet’ propagandasınuı yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Söz konusu olayları yaşamamış genç nesiller üzerinde tesirli yeni vasıtaların kullanılmasının yanı sıra örgütün siyasi amaçlarına hizmet eden çalışmalar sunarak fon kaynaklarını korumak da bu çabalar dahilinde.

‘Rabia Meydanı’nda oturma eylemi’ olayları, eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevden alınmasının hemen ardından Mursi yönetiminin lehine yapılan kitlesel halk gösterileri ve sonrasında yaşanan süreci anlatıyor.

Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin taraf olduğu halk protestoları esnasında, örgüt liderlerinin talimatıyla İhvan eylemcileri, Mursi'nin tekrar iktidara gelmesi için baskı yapmak üzere Nasr şehrindeki Rabia meydanlarında, Nahda Hareketi’ne tabi olanlar da Kahire Üniversitesi yakınında bulunan Gize Valiliği önünde toplandı.

Mısır'daki Ulusal İnsan Hakları Konseyi'nin raporu da dahil olmak üzere birçok Mısır ve Arap insan hakları raporuna göre, oturma eylemine katılan protestocuların dağılmasını önlemek için bazı unsurlar tarafından silah kullanıldı. Karşılıklı ateş sonucu, hem oturma eylemine katılanlardan hem de oturma eylemini dağıtan Mısır güvenlik güçlerinden onlarca kişi öldü ve yaralandı.

2020 yılının Kasım ayında Mısır mahkemesi, Müslüman Kardeşler’in tutuklanan 59 üye ve liderini ‘bir toplanma ve oturma eylemi düzenlemeye katılmaktan’ suçlu bulduktan sonra 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. 7 sanığa da 5 yıl hapis cezası verildi. Haziran 2021'de Mısır Yargıtay Mahkemesi, nihai bir kararla, ‘Müslüman Kardeşler’in 12 üyesi ve liderinin idam edilmesi kararını’ onadı.

Müslüman Kardeşler örgütünün eski liderlerinden Mısırlı siyasi analist Muhtar Nuh, örgütün ‘Rabia Meydanı’nda oturma eyleminin’ onuncu yıldönümünde bir belgesel film çekmesini “bir tür iflas” olarak değerlendirdi. Nuh, “örgütün şu anda mağduriyet propagandasını pekiştiren ve ona sadık olanlara halen hayatta olduğuna dair mesajlar gönderen şeylerden başka hiçbir şey sunmadığına” dikkat çekti.

Nuh, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamasında “örgütün Batı fonunu çekmek için tarihi bir yeteneğe sahip olduğunu” söyledi. Geçtiğimiz yıllarda Müslüman Kardeşler üyelerinin ‘Arap siyasi rejimlerine şantaj aracı’ olarak kullanılan insan hakları kurumlarında aktif olduklarını beyan eden Nuh, örgütün pek çok unsurunun artık finansman çeken işler ve içerikler üretmede aktif olan, aynı zamanda kardeşlik anlatısı ve olayları gibi örgütün hedeflerine hizmet eden medya ve prodüksiyon platformları kurma eğiliminde olduklarını açıkladı.

Mısır'daki radikal örgütler uzmanı, araştırmacı ve Müslüman Kardeşler örgütünün Arap ve uluslararası kamuoyunu etkilemek için kullandığı modern araçları ele alan ‘Kılavuzun Şifresi’ kitabının yazarı Mahmud Basyoni, kardeşlik anlatısındaki merkezi olaylarla ilgili belgesellerin yapımının ‘yeni bir şey olmadığını’ düşünüyor. Basyoni, Müslüman Kardeşler’in sürekli ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği ‘mazlumiyet’ fikrinin inşasında Rabia Meydanı’nda oturma eylemi’ olaylarının merkezi önemini vurguladı.

Basyoni, Şarku'l Avsat'a, şu anda örgütte “aşırı derecede tehlikeli” olarak tanımladığı, teknolojiyi ve yeni etkileşim araçlarını kullanmada yetenekli olan gençlerin hâkim olduğu bir eğilimin varlığından bahsetti. Basyoni, “Örneğin bu gençler, sosyal medya platformlarında görsel içerik üretip tanıtmanın yanı sıra uluslararası insan hakları ve medya kuruluşlarının çalışma mekanizmalarını anlamaya, yabancı dillere hâkim olup Arap olmayan unsurlara da ulaşmaya çalışıyorlar.  Böylece kurumlarla kolayca iletişim kurup birçok olayla ilgili ‘kardeşlik’ anlatısını yayabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Radikal örgütler uzmanı ve araştırmacısı Basyoni, Müslüman Kardeşler’in belgeseller gibi çekici içerikler kullanarak Z kuşağını hedef almaya çalıştığını belirterek “Zaten bu nesil okumayı sevmez. Gidip raporları derinlemesine inceleme uğraşına girmezler” dedi. Basyoni, Müslüman Kardeşler'in, yaptıkları çalışmaları tarafsız ve örgütle resmi bağı olmayan şirket ve platformlar aracılığıyla sunma isteğine dikkat çekerek, Müslüman Kardeşler’in bu şekilde halkın daha geniş kitlelerinden kabul görmesini sağladığını açıkladı.