Mısır’da Ulusal Diyalog Genel Koordinatörü’nden ‘önerilerde çoğulluğa’ saygı gösterme sözü

Kahire geçen hafta Ulusal Diyalog oturumuna ev sahipliği yaptı. (Ulusal Diyalog resmi sayfası)
Kahire geçen hafta Ulusal Diyalog oturumuna ev sahipliği yaptı. (Ulusal Diyalog resmi sayfası)
TT

Mısır’da Ulusal Diyalog Genel Koordinatörü’nden ‘önerilerde çoğulluğa’ saygı gösterme sözü

Kahire geçen hafta Ulusal Diyalog oturumuna ev sahipliği yaptı. (Ulusal Diyalog resmi sayfası)
Kahire geçen hafta Ulusal Diyalog oturumuna ev sahipliği yaptı. (Ulusal Diyalog resmi sayfası)

Mısır Ulusal Diyalog Genel Koordinatörü Ziya Raşvan, üst üste ikinci hafta da devam eden Ulusal Diyalog oturumlarında bir kez daha ‘seslerin ve önerilerde çoğulluğa saygı gösterme’ sözü verdi. Bugün Kahire'de, ‘partiler’ ve ‘yerel halk meclisleri’ dosyalarına odaklanan siyasi dosyalar hakkında yeni bir görüşme turu başlayacak. Sosyal, ekonomik ve kültürel dosyalar ise belirli bir çalışma takvimine göre önümüzdeki günlerde görüşülecek.

Raşvan cuma akşamı bir televizyon kanalında yayınlanan açıklamalarında, ‘geçtiğimiz hafta düzenlenen Ulusal Diyalog oturumlarına farklı akımlardan bin 600'den fazla kişinin katıldığını, ayrıca Mısırlı ve yabancı yaklaşık 405 gazeteci ve medya profesyonelinin de oturumlara iştirak ettiğini’ söyledi. ‘Toplantıya katılanların 450'sinin fikirlerini doğrudan paylaştığını ve oturumlarda söz isteyen herkesin belirli sürelerde bir konu hakkındaki görüşünü açıklamak için yeterli zamanı olduğunu’ ifade eden Raşvan, ‘fikirlerini açıklamaya vakit bulamayanların Ulusal Diyalog Mütevelli Heyeti'ne ulaşan yazılı bir teklif sunduğunu’ belirtti.

Raşvan sözlerinin devamında ‘Ulusal Diyalog’un tüm grupları, dernekleri, sendikaları ve tüm vatandaşların koşullarını ilgilendiren öneriler geliştirme yolunda ilerlediğini ve tartışılan en önemli başlıkların vesayet konuları ve sosyal koruma konuları olduğunu vurguladı. “Mısır halkı için son derece önemli olan yasama konuları da tartışıldı” diyen Raşvan, ‘seslerin ve önerilerin çoğulluğuna saygıya dayalı Ulusal Diyalog oturumlarında işlerin iyi gittiğini, çünkü Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin ulusal eylemin önceliklerine ilişkin çağrısının özünün bu olduğunu’ ifade etti.

Sisi geçtiğimiz yılın nisan ayında, ulusal eylemin önceliklerine ilişkin bir diyalog başlatma çağrısında bulundu. Bu çağrı, binden fazla kişinin serbest bırakılmasına katkıda bulunan, tutuklu aktivistler ve politikacılar için bir Cumhurbaşkanlığı af komitesi reformu ile aynı zamana denk geldi.

“Ulusal Diyalog, eğitim, sağlık, ekonomik koşullar, fikir ve ifade özgürlüğü, parti kurma ve seçimlere katılma gibi Mısır halkını ilgilendiren genel dosyalara odaklanıyor” diyen Raşvan, Ulusal Diyalog’dan çıkarılacak tüm tavsiyelerin cumhurbaşkanlığı tarafından büyük ilgi göreceğini ve tartışılmak veya idari kararlar almak üzere Parlamento'ya gönderileceğinin vurguladı.

Raşvan ayrıca, Ulusal Diyalog oturumlarına katılanların ‘sosyal koruma sağlamanın değerinin artırılmasını önerdiğini, bunun tartışıldığını ve devlet bütçesi üzerindeki etkisinin boyutunu görmek için teknik komitelere sunulduğunu’ açıkladı.

Önümüzdeki hafta başta siyasi partiler olmak üzere bazı siyasi konuların tartışılarak krizleri çözmenin yollarını tartışmakla başlayacak olan Ulusal Diyalog oturumlarının gündemini “Durum tatmin edici değil” diyerek açıkladı.

2008 yılından beri faaliyetini durduran yerel halk meclisleri yasasının da tartışılacağını sözlerine ekleyen Raşvan, ‘siyasi eğitim için en iyi yerler olduklarından buraların varlığına ihtiyaç olduğunu’ söyledi. Önümüzdeki salı günü, başta sanayi ve özel yatırım olmak üzere çeşitli ekonomik konuların görüşüleceğini ifade eden Raşvan, “Perşembe günü ise üniversite öncesi eğitim başta olmak üzere toplumsal ekseni ilgilendiren birçok konu ve nüfus sorunu tüm boyutlarıyla tartışılacak” ifadesini kullandı.



İsrail’in Mısır ve Suriye tarafından esir alınan Ekim Savaşı tutsakları stratejisi

Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)
Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)
TT

İsrail’in Mısır ve Suriye tarafından esir alınan Ekim Savaşı tutsakları stratejisi

Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)
Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)

Mısırlılar, İsrailli mahkumların 6 Ekim 1973 sonrasında İsrail'e giderken merhum Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın üzerlerine giydirdiği ‘kastor pijama’ (yumuşak Mısır pamuğundan yapılmış kumaş) içindeki sahnelerini halen hafızasında koruyor. İsrail, 1973 savaşının 50’nci yıl dönümünün gelmesiyle birlikte o dönem esir alınan onlarca vatandaşını önümüzdeki ekim ayının sekizi ile onu arasında Mısır ve Suriye'yi kapsayan bir tura çıkarmayı planlıyor.

İsrail savunma dergisi Israel Defence tarafından çarşamba günü ortaya çıkarılan tur ile sayıları 150'den fazla olan, söz konusu dönemki esirlerin eşleriyle birlikte Süveyş Kanalı üzerinden bir İtalyan yolcu gemisiyle Mısır'a geçmesi planlanıyor. Daha sonra yolcular, uzmanların ‘kışkırtıcı ve ters tepkilere yol açıcı’ olarak gördüğü bir adımla İsrail askeri uçaklarıyla Suriye sınırı üzerinden uçacaklar.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre savaşın bütün acı anılarına rağmen Mısırlılar, 1960’lı ve 1970’li yıllarda ‘küçük çocukların sünnet oluşu’ ile ilişkisi nedeniyle Sedat'ın esirlere Kastor kumaşlı pijama giydirmesi hakkında espriler yapıyorlar. Ebeveynler, o zamanlar el-Mahalle el-Kübra bölgesindeki tekstil fabrikalarının üretiminde öne çıktığı bu pijamaları, yumuşak ve narin kumaşı nedeniyle çocuklarına alıyordu.

Ekim Savaşı'ndaki Mısırlı savaşçılardan Tuğgeneral Yusri Amara, İsrail'in tutsaklarını Mısır ve Suriye arasında gezdirme kararına ilişkin “Hayal kırıklığına uğradıkları yerleri görecekler” yorumunda bulundu. İsrail 190. Zırhlı Tugayı Komutanı Albay Assaf Yaguri'yi 8 Ekim 1973'te yakalayan Amara, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu esirlerin Süveyş Kanalı'nı geçtiklerinde neler hissedeceklerini tahmin edebiliyorum. Kalpleri kırılacak. Bu kışkırtıcı gezi elbette ters tepkiler doğuracaktır.”

Bu benzeri görülmemiş uygulamanın ardında, İsrailli Erez Derneği ile iş birliği içindeki Arim Belilah derneği yer alıyor. Gezi ile İsrail ordusuna ait bir donanma gemisi eşliğindeki İtalyan yolcu gemisi, Süveyş Kanalı'na doğru yola çıkacak. Böylece gemi, Sina Yarımadası'nın etrafında dönmeden önce yolcular, savaş sırasında İsrail ordusunun mevzilerinin düştüğü yerlere bakabilecek ve ardından Eylat yönüne devam edecekler. İsrail askeri liderlerinin katılımıyla İsrail Tel Nof Hava Kuvvetleri Üssü’nde savaş anılarının canlandırılmasıyla gezi sonlanmadan önce, bir İsrail askeri uçağının, esirleri, aralarından bazılarının esir alındığı yer olan Suriye sınırının üzerinden kuzeye uçurması planlanıyor.

Bu bağlamda, İsrail meseleleri uzmanı ve İskenderiye Üniversitesi'nde İbranice çalışmaları profesörü olan Dr. Ahmed Fuad Enver, İsrail'in bu geziyi planlamasının ‘kışkırtıcı bir adım’ olduğuna vurguladı. Mısırlı akademisyen, geziyi düzenleyenin, işgal ordusundaki esirlerin psikolojik bakımıyla ilgilenen ve yaklaşık 300 üyesi bulunan Arim Belilah Derneği olduğunu belirtti. Enver açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Bu dernek, mahkumların kabuslarının halen devam ettiğini kabul ediyor ve İsrail tarafını onlarla ilgilenmeye, şu ana kadar devam eden sorunlarının farkına varmaya çağırıyor.

Enver, bu tasarrufla ilgili değerlendirmesinde Şarku'l Avsat'a şunları söyledi:

Bu uygulama, Ekim Savaşı'nın 50’inci yıl dönümü ile Mısır ordusunun zaferinin imajını zedeleme girişimi olarak karşımıza çıkıyor. Bu gezi ters tepecektir. Çünkü Süveyş Kanalı içinde denetim yapan ister Süveyş Kanalı otoritesine mensup görevliler olsun, ister Mısırlı irtibat görevlileri veya güvenlik görevlileri olsun, bunlar esirler için daha fazla kabusa neden olacak.

Planlanan gezi rotasının ‘sorgulanabilir ve kışkırtıcı’ olduğuna inandığını belirten Enver, “Süveyş Kanalı'nda bir gemi yolculuğundan ve ardından İtalyan yolcu gemisi aracılığıyla Eylat’a gitmekten söz etmek tamamen reklam amaçlıdır. Arkasında farklı gerekçeler var” dedi.