Uluslararası Göç Örgütü: Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü Trablus’ta kutlandı

Bir güvenlik devriyesi, çölde kaybolan 17 Afrikalıyı buldu.

Uluslararası Göç Örgütü’nün Trablus’taki Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü kutlamalarından bir kare (Örgüt)
Uluslararası Göç Örgütü’nün Trablus’taki Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü kutlamalarından bir kare (Örgüt)
TT

Uluslararası Göç Örgütü: Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü Trablus’ta kutlandı

Uluslararası Göç Örgütü’nün Trablus’taki Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü kutlamalarından bir kare (Örgüt)
Uluslararası Göç Örgütü’nün Trablus’taki Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü kutlamalarından bir kare (Örgüt)

Uluslararası Göç Örgütü, Libya’nın başkenti Trablus’ta Dünya Kültürel Çeşitlilik Günü’nü kutladı. Diğer yandan Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanı İmad et-Trablisi, Yasadışı Göçle Mücadele Dairesi Başkanı Muhammed el-Hoca ile göçmenlerin ülkeye akışını azaltmanın yollarını görüştü.

Uluslararası Göç Örgütü dün (Salı), ‘barış ve kalkınmayı desteklemede kültürlerarası diyaloğu teşvik etmenin önemini’ vurgulamak için 10 milletten 55 katılımcıyı bir araya getirdiğini açıkladı. Boulkheir Spor Kulübü Akademi ile işbirliği içinde kurdukları Küresel Köyde, Çocuk Köşesi gibi kültürel etkinliklere göçmenlerin de katıldığına dikkat çekildi.

‘Hükümetimiz’ platformu dün, Trablisi ve Hoca arasında yapılan görüşmede, teşkilatın göçle mücadele ve göçmenleri tutuklama konusundaki ilerlemeye ilişkin bir tartışmayı da içeren görüşmede teşkilatın karşılaştığı zorlukların ele alındığını bildirdi. Ayrıca düzensiz göçmenlerin gönüllü olarak ülkelerine sınır dışı edilmeleri için düzenlemeler yapılana kadar kaldıkları sığınma evlerinde karşılaştıkları güçlükleri aşmanın yollarının arandığına, sağlık ve yaşam koşullarının oluşturulduğuna dikkat çekildi.

Libyalı insan hakları aktivisti Tarık Lamlum, Trablisi ve Hoca’nın göçmenler ülkelerine dönene kadar gözaltı merkezlerinde uygun koşullarda kalmasına ilişkin görüşmelere saygı duymadığını belirtti.

Dibeybe hükümetinin İçişleri Bakanı, Göçmenlerle Mücadele Dairesi başkanıyla göçmen krizini görüşürken (Hükümetimiz platformu)
Dibeybe hükümetinin İçişleri Bakanı, Göçmenlerle Mücadele Dairesi başkanıyla göçmen krizini görüşürken (Hükümetimiz platformu)

Lamlum yaptığı basın açıklamasında, güvenlik güçlerinin göçmenlerin evlerine düzenlediği baskınları eleştirerek, “Bu günlerde evlerinden, işyerlerinden, sokaklardan tutuklananlar kimler? Göçmenler ve sığınmacılar. Tutuklamalar Somali ve Eritrelileri hedef alıyor ve bu kişilerin ülkelerine dönme gibi bir düşünceleri yok” ifadelerini kullandı.

sd

Lamlum, İçişleri Bakanlığı ve Göç İdaresi’ne ‘Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile bir mutabakat zaptı çalışması da dahil olmak üzere göçmen krizini hafifletmek için gerçekçi adımların tamamlanmasının yanı sıra gerçek bir tasnif yapılması, sığınmacıların gözaltına alınmaması veya sınır dışı edilmemesi’ çağrısında bulundu. Zira bunun ‘tüm yerel ve uluslararası yasa ve yükümlülüklerle çeliştiğine’ dikkat çekti. Libya’nın savunmasız insan gruplardan göçmen olarak tanımlanamayan ve ülkelerine geri gönderilmesi gereken insanlar olduğunu kabul etmesinin cesaret verici olduğunu belirtti.

Diğer yandan, Dibeybe hükümetinin İçişleri Bakanlığı, Sınır Muhafızlarına ait bir devriyenin, iki gün boyunca çölde yolunu kaybeden Afrika ve Arap uyruklu 17 kaçak göçmeni bulduğunu açıkladı.

ds

Sınır Muhafızları, göçmenlere sağlık hizmeti verildiğini, güvenli bir şekilde nakledildiklerini ve yetkili makamlara sevk edilene kadar el-Assa karargahında kalacaklarını bildirdi. Göç alanında çalışan kuruluşlara, göçmenlere yatak, battaniye, giysi ve temizlik malzemeleri gibi bazı temel ihtiyaçları için yardım eli uzatmaları çağrısında bulunuldu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, örgüt, yasa dışı göç olgusunun güvenlik, ekonomi ve sosyal açılardan Libya devleti üzerindeki etkileri nedeniyle uluslararası, bölgesel ve yerel düzeylerde hassas bir konu haline geldiğini belirtti.



İsrail’in Mısır ve Suriye tarafından esir alınan Ekim Savaşı tutsakları stratejisi

Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)
Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)
TT

İsrail’in Mısır ve Suriye tarafından esir alınan Ekim Savaşı tutsakları stratejisi

Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)
Ekim 1973’te patlak veren savaşın ardından İsrail'e iade edilen, ‘Mısır yapımı Kastor pijama giymiş’ İsrailli mahkumlar. (Ehli Mısır Facebook Sayfası)

Mısırlılar, İsrailli mahkumların 6 Ekim 1973 sonrasında İsrail'e giderken merhum Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın üzerlerine giydirdiği ‘kastor pijama’ (yumuşak Mısır pamuğundan yapılmış kumaş) içindeki sahnelerini halen hafızasında koruyor. İsrail, 1973 savaşının 50’nci yıl dönümünün gelmesiyle birlikte o dönem esir alınan onlarca vatandaşını önümüzdeki ekim ayının sekizi ile onu arasında Mısır ve Suriye'yi kapsayan bir tura çıkarmayı planlıyor.

İsrail savunma dergisi Israel Defence tarafından çarşamba günü ortaya çıkarılan tur ile sayıları 150'den fazla olan, söz konusu dönemki esirlerin eşleriyle birlikte Süveyş Kanalı üzerinden bir İtalyan yolcu gemisiyle Mısır'a geçmesi planlanıyor. Daha sonra yolcular, uzmanların ‘kışkırtıcı ve ters tepkilere yol açıcı’ olarak gördüğü bir adımla İsrail askeri uçaklarıyla Suriye sınırı üzerinden uçacaklar.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre savaşın bütün acı anılarına rağmen Mısırlılar, 1960’lı ve 1970’li yıllarda ‘küçük çocukların sünnet oluşu’ ile ilişkisi nedeniyle Sedat'ın esirlere Kastor kumaşlı pijama giydirmesi hakkında espriler yapıyorlar. Ebeveynler, o zamanlar el-Mahalle el-Kübra bölgesindeki tekstil fabrikalarının üretiminde öne çıktığı bu pijamaları, yumuşak ve narin kumaşı nedeniyle çocuklarına alıyordu.

Ekim Savaşı'ndaki Mısırlı savaşçılardan Tuğgeneral Yusri Amara, İsrail'in tutsaklarını Mısır ve Suriye arasında gezdirme kararına ilişkin “Hayal kırıklığına uğradıkları yerleri görecekler” yorumunda bulundu. İsrail 190. Zırhlı Tugayı Komutanı Albay Assaf Yaguri'yi 8 Ekim 1973'te yakalayan Amara, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu esirlerin Süveyş Kanalı'nı geçtiklerinde neler hissedeceklerini tahmin edebiliyorum. Kalpleri kırılacak. Bu kışkırtıcı gezi elbette ters tepkiler doğuracaktır.”

Bu benzeri görülmemiş uygulamanın ardında, İsrailli Erez Derneği ile iş birliği içindeki Arim Belilah derneği yer alıyor. Gezi ile İsrail ordusuna ait bir donanma gemisi eşliğindeki İtalyan yolcu gemisi, Süveyş Kanalı'na doğru yola çıkacak. Böylece gemi, Sina Yarımadası'nın etrafında dönmeden önce yolcular, savaş sırasında İsrail ordusunun mevzilerinin düştüğü yerlere bakabilecek ve ardından Eylat yönüne devam edecekler. İsrail askeri liderlerinin katılımıyla İsrail Tel Nof Hava Kuvvetleri Üssü’nde savaş anılarının canlandırılmasıyla gezi sonlanmadan önce, bir İsrail askeri uçağının, esirleri, aralarından bazılarının esir alındığı yer olan Suriye sınırının üzerinden kuzeye uçurması planlanıyor.

Bu bağlamda, İsrail meseleleri uzmanı ve İskenderiye Üniversitesi'nde İbranice çalışmaları profesörü olan Dr. Ahmed Fuad Enver, İsrail'in bu geziyi planlamasının ‘kışkırtıcı bir adım’ olduğuna vurguladı. Mısırlı akademisyen, geziyi düzenleyenin, işgal ordusundaki esirlerin psikolojik bakımıyla ilgilenen ve yaklaşık 300 üyesi bulunan Arim Belilah Derneği olduğunu belirtti. Enver açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

Bu dernek, mahkumların kabuslarının halen devam ettiğini kabul ediyor ve İsrail tarafını onlarla ilgilenmeye, şu ana kadar devam eden sorunlarının farkına varmaya çağırıyor.

Enver, bu tasarrufla ilgili değerlendirmesinde Şarku'l Avsat'a şunları söyledi:

Bu uygulama, Ekim Savaşı'nın 50’inci yıl dönümü ile Mısır ordusunun zaferinin imajını zedeleme girişimi olarak karşımıza çıkıyor. Bu gezi ters tepecektir. Çünkü Süveyş Kanalı içinde denetim yapan ister Süveyş Kanalı otoritesine mensup görevliler olsun, ister Mısırlı irtibat görevlileri veya güvenlik görevlileri olsun, bunlar esirler için daha fazla kabusa neden olacak.

Planlanan gezi rotasının ‘sorgulanabilir ve kışkırtıcı’ olduğuna inandığını belirten Enver, “Süveyş Kanalı'nda bir gemi yolculuğundan ve ardından İtalyan yolcu gemisi aracılığıyla Eylat’a gitmekten söz etmek tamamen reklam amaçlıdır. Arkasında farklı gerekçeler var” dedi.