Mısır, Sudan'daki kriz nedeniyle Kurban Bayramı'nda başka ülkelerden et ithal edecek

Hükümet, et fiyatlarındaki artışı önlemek için Cibuti'den ithalat açıkladı.

Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali Musaylihi, "Uluslararası Metroloji Günü" kutlamaları sırasında (Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanlığı)
Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali Musaylihi, "Uluslararası Metroloji Günü" kutlamaları sırasında (Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanlığı)
TT

Mısır, Sudan'daki kriz nedeniyle Kurban Bayramı'nda başka ülkelerden et ithal edecek

Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali Musaylihi, "Uluslararası Metroloji Günü" kutlamaları sırasında (Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanlığı)
Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali Musaylihi, "Uluslararası Metroloji Günü" kutlamaları sırasında (Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanlığı)

Mısır hükümeti, ülkedeki yüksek kırmızı et fiyatları ve Sudan'daki et kıtlığı krizinin üstesinden gelmek için önümüzdeki dönemde bir adım atma ve ithal et sağlama sözü verdi. Hükümet Kurban Bayramı öncesi vatandaşlardan gelen et talebini karşılamak istiyor.

Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali Musaylihi, "hükümetin yaklaşan Kurban Bayramı öncesi her bir taraftan et tedarik etmeye çalıştığını" söyledi.

Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanı bu açıklamaları, "Küresel gıda sistemini destekleyen ölçümler" başlığı altında "Uluslararası Metroloji Günü" için düzenlenen programda yaptı.

Bakan Musaylihi, Mısır'da birkaç ay için yeterli ve "güvenli oran" olarak tanımladığı stratejik temel mal rezervinden bahsetti. Mısırlı Bakan ülkesindeki buğday rezervlerinin yaklaşık altı ay yeteceğini söyledi.

Mısır pazarında kırmızı et fiyatlarında artış yaşanıyor. Mısırlı bazı milletvekilleri kırmızı et fiyatlarının yüksek olmasının nedenlerini açıklığa kavuşturmak için mecliste brifing verilmmesini istedi. Başkentin bazı bölgelerinde kırmızı etin kilogram fiyatı 350 pound (Bir dolar 30,9 Mısır pounduna eşittir) sınırını aştı.

Mısırlı Milletvekili Seyyid Şemseddin, bir parlamento oturumunda şu ifadeleri kullandı: “Aynı şehir içinde mezbahadan mezbahaya et fiyatlarında çok büyük haksız dalgalanmalar var. Aradaki fark kilogram başına 100 lirayı bulabiliyor. Daha önce Tedarik Bakanı'na et fiyatlarının yüksek olmasının ve marketlerde fiyat kontrolü olmamasının nedenlerini sormuştuk. Özellikle fiyat kontrolü, et piyasaya ulaşmadan önce kaynaktan, yani çiftliklerden ve mezbahalardan başlamalı.”

Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Şemseddin şunları söyledi: “Tedarik Bakanı önümüzdeki dönemde ithal et tedarikinde bir atılım yaşanacağını söyledi. Bu makul bir çözüm olabilir ama Kurban Bayramı'na kadar kalan bu dar sürede vatandaşların ihtiyaçlarını geçici olarak karşılar. Bunun arz ve talep dengesine göre yerel et talebi üzerindeki baskıyı azaltmak şeklinde başka bir olumlu yanı da olabilir. Aynı zamanda hükümete yerel düzeyde kırmızı et fiyatlarının artışı konusundaki çözülmemiş krizin çözülmesi için daha fazla zaman sağlayabilir.”

Mısır Tarım ve Hayvancılıktan Sorumlu Bakan Yardımcısı Mustafa es-Sayyad, Tarım Bakanlığı'nın fiyat artışını karşılamak için uygun miktarlarda et sağlamaya yönelik hazırda bir planı olduğunu söyledi. Sayyad birkaç gün önce basına yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı: "Tarım Bakanlığı yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde 180 bin sığır ithal etti. Bu sığırlar, Kuzey Afrika ve Avrupa Birliği'nden ithal edildi. Bazıları, yüksek fiyatların, Sudan'dan hayvan ithal etmenin alternatifi olmamasından kaynaklandığını iddia etti. Ancak bakanlık, piyasada et fiyatlarının yükselişini önlemek için başka alternatiflere başvurdu. Bazı Afrika ülkelerinden 45 bin buzağı ve Kurban Bayramı için Tanzanya'dan 20 bin koyun ithal edildi.”



İhvan, belgesel çekerek yeniden varlık bulmaya çalışıyor

Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
TT

İhvan, belgesel çekerek yeniden varlık bulmaya çalışıyor

Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 
Mısır’daki İhvan üyelerinin ‘terörist bir gruba katılma’ suçlamasıyla yargılandığı duruşmadan bir kare (AFP) 

Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan-ı Müslimin), ‘Rabia Meydanı’nda oturma eylemleri’ konulu bir belgesel çekerek bir kez daha varlık sahnesine çıkmaya çalışıyor. 14 Ağustos 2013'te İhvan’ın gerçekleştirdiği oturma eyleminin dağılmasının 10. yıldönümüne denk geliyor. Belgeselin arka planındaki amaç, oturma eylemleri vasıtasıyla ‘İhvan anlatısını’ tanıtmak.

Basında çıkan haberlere göre şu anda İngiltere'nin başkenti Londra’daki gösterimi yapılan yeni belgesel filmin yapımcılığını, İhvan'a bağlı olduğu düşünülen bir şirket yaptı. Filmin pazarlaması da İhvan tarafından finanse edilen başka şirketler tarafından yapılıyor.

Filmin yapımcı şirketi, iki gün önce Londra'da İngiliz siyasetçilerin ve gazetecilerin katılımıyla bir sempozyum düzenledi. Sempozyum, İhvan’ın sahibi olduğu ‘Mekameleen’ ve ‘el-Hivar’ da dahil olmak üzere Müslüman Kardeşler kanallarında yayıncılık yapan Usame Gaviş tarafından yönetildi. Usame aynı zamanda filmin yapımcılığını üstlenen medya şirketinin editoryal platformunu da yönetiyor.

Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre İhvan’ın, “Rabia Meydanı’nda oturma eyleminin” 10. yıldönümünde bir hareket yaratma çabası, örgütün sürdürmeye çalıştığı ‘mazlumiyet’ propagandasınuı yeniden canlandırmayı amaçlıyor. Söz konusu olayları yaşamamış genç nesiller üzerinde tesirli yeni vasıtaların kullanılmasının yanı sıra örgütün siyasi amaçlarına hizmet eden çalışmalar sunarak fon kaynaklarını korumak da bu çabalar dahilinde.

‘Rabia Meydanı’nda oturma eylemi’ olayları, eski Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevden alınmasının hemen ardından Mursi yönetiminin lehine yapılan kitlesel halk gösterileri ve sonrasında yaşanan süreci anlatıyor.

Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin taraf olduğu halk protestoları esnasında, örgüt liderlerinin talimatıyla İhvan eylemcileri, Mursi'nin tekrar iktidara gelmesi için baskı yapmak üzere Nasr şehrindeki Rabia meydanlarında, Nahda Hareketi’ne tabi olanlar da Kahire Üniversitesi yakınında bulunan Gize Valiliği önünde toplandı.

Mısır'daki Ulusal İnsan Hakları Konseyi'nin raporu da dahil olmak üzere birçok Mısır ve Arap insan hakları raporuna göre, oturma eylemine katılan protestocuların dağılmasını önlemek için bazı unsurlar tarafından silah kullanıldı. Karşılıklı ateş sonucu, hem oturma eylemine katılanlardan hem de oturma eylemini dağıtan Mısır güvenlik güçlerinden onlarca kişi öldü ve yaralandı.

2020 yılının Kasım ayında Mısır mahkemesi, Müslüman Kardeşler’in tutuklanan 59 üye ve liderini ‘bir toplanma ve oturma eylemi düzenlemeye katılmaktan’ suçlu bulduktan sonra 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. 7 sanığa da 5 yıl hapis cezası verildi. Haziran 2021'de Mısır Yargıtay Mahkemesi, nihai bir kararla, ‘Müslüman Kardeşler’in 12 üyesi ve liderinin idam edilmesi kararını’ onadı.

Müslüman Kardeşler örgütünün eski liderlerinden Mısırlı siyasi analist Muhtar Nuh, örgütün ‘Rabia Meydanı’nda oturma eyleminin’ onuncu yıldönümünde bir belgesel film çekmesini “bir tür iflas” olarak değerlendirdi. Nuh, “örgütün şu anda mağduriyet propagandasını pekiştiren ve ona sadık olanlara halen hayatta olduğuna dair mesajlar gönderen şeylerden başka hiçbir şey sunmadığına” dikkat çekti.

Nuh, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamasında “örgütün Batı fonunu çekmek için tarihi bir yeteneğe sahip olduğunu” söyledi. Geçtiğimiz yıllarda Müslüman Kardeşler üyelerinin ‘Arap siyasi rejimlerine şantaj aracı’ olarak kullanılan insan hakları kurumlarında aktif olduklarını beyan eden Nuh, örgütün pek çok unsurunun artık finansman çeken işler ve içerikler üretmede aktif olan, aynı zamanda kardeşlik anlatısı ve olayları gibi örgütün hedeflerine hizmet eden medya ve prodüksiyon platformları kurma eğiliminde olduklarını açıkladı.

Mısır'daki radikal örgütler uzmanı, araştırmacı ve Müslüman Kardeşler örgütünün Arap ve uluslararası kamuoyunu etkilemek için kullandığı modern araçları ele alan ‘Kılavuzun Şifresi’ kitabının yazarı Mahmud Basyoni, kardeşlik anlatısındaki merkezi olaylarla ilgili belgesellerin yapımının ‘yeni bir şey olmadığını’ düşünüyor. Basyoni, Müslüman Kardeşler’in sürekli ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği ‘mazlumiyet’ fikrinin inşasında Rabia Meydanı’nda oturma eylemi’ olaylarının merkezi önemini vurguladı.

Basyoni, Şarku'l Avsat'a, şu anda örgütte “aşırı derecede tehlikeli” olarak tanımladığı, teknolojiyi ve yeni etkileşim araçlarını kullanmada yetenekli olan gençlerin hâkim olduğu bir eğilimin varlığından bahsetti. Basyoni, “Örneğin bu gençler, sosyal medya platformlarında görsel içerik üretip tanıtmanın yanı sıra uluslararası insan hakları ve medya kuruluşlarının çalışma mekanizmalarını anlamaya, yabancı dillere hâkim olup Arap olmayan unsurlara da ulaşmaya çalışıyorlar.  Böylece kurumlarla kolayca iletişim kurup birçok olayla ilgili ‘kardeşlik’ anlatısını yayabiliyorlar” ifadelerini kullandı.

Radikal örgütler uzmanı ve araştırmacısı Basyoni, Müslüman Kardeşler’in belgeseller gibi çekici içerikler kullanarak Z kuşağını hedef almaya çalıştığını belirterek “Zaten bu nesil okumayı sevmez. Gidip raporları derinlemesine inceleme uğraşına girmezler” dedi. Basyoni, Müslüman Kardeşler'in, yaptıkları çalışmaları tarafsız ve örgütle resmi bağı olmayan şirket ve platformlar aracılığıyla sunma isteğine dikkat çekerek, Müslüman Kardeşler’in bu şekilde halkın daha geniş kitlelerinden kabul görmesini sağladığını açıkladı.