Smotrich: Gazze ateşkesi İsrail'in güvenliği için tehlikeli bir anlaşma

Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması için harekete geçilmesi talebiyle dün düzenlenen protestolara katılan İsrailliler(AFP)
Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması için harekete geçilmesi talebiyle dün düzenlenen protestolara katılan İsrailliler(AFP)
TT

Smotrich: Gazze ateşkesi İsrail'in güvenliği için tehlikeli bir anlaşma

Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması için harekete geçilmesi talebiyle dün düzenlenen protestolara katılan İsrailliler(AFP)
Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması için harekete geçilmesi talebiyle dün düzenlenen protestolara katılan İsrailliler(AFP)

İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Gazze ateşkesini İsrail'in güvenliği açısından ‘tehlikeli bir anlaşma’ olarak nitelendirdi.

İsrailli Bakan dün yaptığı açıklamada, hükümete sunulduğunda anlaşmaya karşı oy kullanacağını söyledi ve anlaşmayı ‘İsrail Devleti'nin güvenliği için kötü ve tehlikeli’ olarak tanımladı.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetini Gazze'de ateşkes için anlaşmayı kabul etmeye çağırmıştı.

ABD Başkanı Joe Biden ve Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al Sani dün eş zamanlı olarak yaptıkları açıklamalarda on binlerce kişinin ölümüne, Gazze Şeridi'nin büyük bölümünün yerle bir olmasına ve iki milyondan fazla insanın yerinden edilmesine neden olan 15 aylık savaşın ardından Gazze Şeridi'nde ateşkes ve esir takası anlaşmasına varıldığını duyurdular.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Al Sani, anlaşmanın ilk aşamasının 42 gün süreceğini ve pazar gününden itibaren uygulanmaya başlayacağını söyledi.

Anlaşmanın ikinci ve üçüncü aşamalarının ayrıntılarının ilk aşamada kararlaştırılacağını açıklayan Katarlı yetkili, ateşkes anlaşmasının uygulanışını gözlemlemek üzere Kahire'de ABD, Katar ve Mısır'dan oluşan ortak bir mekanizma kurulacağını belirtti.

Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al Sani, önümüzdeki günlerde anlaşmanın en iyi hale getirilmesi için çalışmalar yapılacağını ifade etti.

Öte yandan ABD Başkanı Biden Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısında ABD'nin ilk aşamada rehinelerin serbest bırakılması sürecinin bir parçası olacağını söyledi.

Biden, ilk aşama, sonrası için bir anlaşmaya varılmadan sona erse bile, savaşı tamamen sona erdirmek için müzakereler devam ettiği sürece ateşkesin de devam edeceğini söyledi.

Biden, Gazze Şeridi’nde ateşkes için varılan anlaşmanın mayıs ayında duyurduğu ateşkes önerisiyle aynı olduğunu da ifade etti.



Kenan Ruşenoğlu: Suriye'deki iktidar değişikliği İran'ın Ortadoğu'ya ulaşmasını kısıtlayacak

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın posterleri ve Suriye ulusal bayrağı, Suriye'nin Halep kenti dışındaki kırsalda bir çöp konteynerinde görülüyor, 3 Aralık 2024 / Fotoğraf: Rami Alsayed/NurPhoto/AP
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın posterleri ve Suriye ulusal bayrağı, Suriye'nin Halep kenti dışındaki kırsalda bir çöp konteynerinde görülüyor, 3 Aralık 2024 / Fotoğraf: Rami Alsayed/NurPhoto/AP
TT

Kenan Ruşenoğlu: Suriye'deki iktidar değişikliği İran'ın Ortadoğu'ya ulaşmasını kısıtlayacak

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın posterleri ve Suriye ulusal bayrağı, Suriye'nin Halep kenti dışındaki kırsalda bir çöp konteynerinde görülüyor, 3 Aralık 2024 / Fotoğraf: Rami Alsayed/NurPhoto/AP
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın posterleri ve Suriye ulusal bayrağı, Suriye'nin Halep kenti dışındaki kırsalda bir çöp konteynerinde görülüyor, 3 Aralık 2024 / Fotoğraf: Rami Alsayed/NurPhoto/AP

Mayis Alizade 

İşte diktatörlüklerin içi boş ve en zayıf sistemler olduğunu gösteren örneklerden birini, 27 Kasım'dan bu yana seyrediyoruz:

1970 yılından bu yana Suriye'nin başında bulunan Esad ailesinin ikinci kuşak diktatörü Beşşar Esad'ın yönettiği ülkenin ikinci büyük kenti Halep, muhalif güçlerin saldırısı sonucunda düşerken, bu güçler İran'dan Lübnan'a uzanan ve Hizbullah'a lojistik sağlayan Humus kenti kapılarına dayandı.

Öte yandan, muhaliflerin taarruzu başlar başlamaz, diğer bir diktatörlük olan Putin Rusyası'nın deniz kuvvetlerine bağlı birkaç gemisinin de Akdeniz'deki Tartus üssünden demir aldığı belirtildi.

Moskova ve Tahran, Rusya'nın 200 senelik Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Ocak 2017'de kurduğu "Astana Süreci"nin devreye girmesini isterken, gelişmeler "Atı alan Üsküdar'ı gün gün değil, saat saat geçtiğini" ifadesi gösteriyor.

Özellikle Tahran'dan yükselen bazı suçlamalara karşı temkinini koruyan Ankara ise, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin üzerinden "Esad'ı koşulsuz normalleşme görüşmelerine" davet ediyor.

Peki, an be an değişen gelişmeler nelere gebe?

Suriye ve bölgedeki gelişmeleri, Bakü'den İran ve Ortadoğu uzmanı gazeteci-yazar Kenan Ruşenoğlu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
 

Görsel kaldırıldı.Kenan Ruşenoğlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

Esad rejimine karşı ayaklanan muhaleflerin, Hama'yı ele geçirdikten sonra, güneydeki Hama'yı gözünü kestirmesinin, Şam rejimini inanılmaz biçimde tedirgin ettiğini vurgulayan Kenan Ruşenoğlu, "İşte o tedirginlik, Hama ile Humus arasına askeri yığınak yapılmasını gerektirirken, ardından HTŞ savaşçılarını Humus'un farklı noktalarında gördük. Öte yandan, Özgür Suriye Ordusu gruplarının Şam yakınlarında ortaya çıkması, rejimin işini daha da zorlaştırırken, Humus'u korumak da giderek zorlaşıyor" dedi.

Humus'un, ülkenin en büyük kentlerini kuzeyden güneye bağlayan en önemli kavşak olduğuna işaret eden Ruşenoğlu, "Humus'un kaybedilmesi durumunda, Şam ve Lazkiye-Tartus limanlarıyla ilişkiler de kopuyor. Aynı zamanda İran'ın bu güzergah üzerinden Lübnan Hizbullahı'na verdiği destek de sonlanabilir" şeklinde konuştu.

Kenan Ruşenoğlu, sözlerine şunları ekledi:

Bilindiği üzere, Irak'tan yapılan sevkiyat Humus-Kuseyr güzergahından Lübnan'daki Hizbullah'a ulaşıyordu. İşte bu özelliklerinden dolayı şu anda Humus sadece Beşar Esad için değil, Rusya ve İran için de hayati öneme sahip bir mıntıka niteliğinde.


Suriye iç savaşının ilk yıllarında önemli kısmı muhalefetin kontrolünde bulunan Humus ve Hama kentlerinin, İran'dan Lübnan'a uzanan alternatif güzergah fonksiyonunu da yerine getirdiğini hatırlatan Ruşenoğlu, "Ancak 2013 yılında Kuseyr kenti Hizbullah'ın eline geçti. Şimdi ise Şam'dan Lübnan sınırına kadar uzanan yolun İsrail hava kuvvetlerinin bombardımanı altında olduğunu görüyoruz ve bundan dolayı aşırı riskli sayılıyor. Humus-Kuseyr yolunun nispeten emniyetli olmasına rağmen, son aylarda İsrail'in de o bölgeye bomba yağdırdığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.

"Bu manzara, İran'ın ismi zikredilen kentler ve ulaşım koridoru üzerinde güvenliği temin ettiğini ortaya koyuyor" diyen Kenan Ruşenoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak son olaylar, İran ve dolayısıyla Hizbullah güçlerinin Halep civarını büyük ölçüde terk ettiğini gösterdi. İç savaşın ilk yıllarında uzun sürede ablukada kalmış Nubul ve Zahra kasabalarının birkaç içinde düşmesi bunu gözler önüne serdi. Gelinen noktada, Halep'in savunmasına destek için Hizbullah'ın gücünün olmadığı ortaya çıkarken, kentin düşmesinden sonra İran'ın güç sevk edip edemeyeceği de şimdilik belli değil. Fakat Tahran'da bilinen ve aşırı önemli bulunan hususların başında, Suriye'deki iktidar değişikliğinin İran'ın Ortadoğu'ya ulaşmasını kısıtlayacağıdır.


"Yani bugüne kadarki çabaların bir kenara bırakılıp her şeyin yeniden başlaması gerekecek" diyen Kenan Ruşenoğlu, " Bunun için Esad'ın iktidarda kalması için Tahran çabalarını sürdürecektir. Bu bağlamda, Humus'un düşmesi sadece İran için değil, Rusya için de ciddi sıkıntı oluşturacağından, müttefikleri Esad'ı korumak için Humus'un düşmemesine çalışacaktır" ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.

Independent Türkçe