Tunus makamları, devlete ait bir fosfat şirketinin yetkililerini ‘yolsuzluk’ şüphesiyle gözaltına aldı

Mozaik FM Genel Yayın Yönetmeni kefaletle serbest bırakıldı.

İki gün önce basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı protesto yapan gazeteciler (AFP)
İki gün önce basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı protesto yapan gazeteciler (AFP)
TT

Tunus makamları, devlete ait bir fosfat şirketinin yetkililerini ‘yolsuzluk’ şüphesiyle gözaltına aldı

İki gün önce basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı protesto yapan gazeteciler (AFP)
İki gün önce basın özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı protesto yapan gazeteciler (AFP)

Tunus makamları, dün devlete ait Gafsa Fosfat Şirketi’nde adları bir yolsuzluk davasına karışan dokuz kişiyi ülkenin güneybatısındaki Gafsa Asliye Mahkemesi’nin sorgu yargıcına sevk etti. Bu kişiler arasında şirketin eski bir şube müdürü ve yabancı uyruklu bir ticari temsilci de bulunuyor. Bununla eş zamanlı olarak Tarım Bakanlığı, yolsuzluğa karşı yürüttüğü kampanya kapsamında bazı dosyaların yargıya intikal ettiğini duyurdu. Ancak dosyaların içeriği veya suçlananların sayısı hakkında bilgi vermedi. Önümüzdeki dönemde Tunus sahasında bu konuda gelişmeler yaşanması bekleniyor.

Ulusal Muhafızlar Sözcüsü Hüsameddin el-Cebabili, Tunus ekonomisi ve döviz akışı için hayati bir sektör olan fosfat sektöründe yolsuzluk şüphesiyle gözaltına alınanların dava dosyasının, 2019 yılında Gafsa Fosfat Şirketi için 14 milyon Tunus dinarı (yaklaşık 4,6 milyon dolar) değerinde ağır ekipmanların satın alınmasına ilişkin bir kamu ihalesiyle ilgili olduğunu açıkladı.

Araştırma ve soruşturmaların seyrine ilişkin bilgi veren Cebabili, soruşturma sonuçlarının, şirketin eski veya halen çalışan yedi yetkilisi ve bir şube müdürü ile ağır makine üretimi yapımı ve satışı yapan yabancı bir kompleksin ticari temsilcisinin olaya dahil olduğunu gösterdiğini belirtti. Sözcü bu kişilerin ‘dolandırıcılık eylemleri yapmak, şirketi ihtiyacı olmayan ekipmanları almaya zorlamak ve bir tür yolsuzluk olarak, kamu ihale prosedürlerini kasten manipüle etmekle’ suçlandıklarını açıkladı.

Sözcü, soruşturmaların bu davranışların ‘şirketi ağır maddi zarara uğratacağını’ gösterdiğini belirterek, şirketin anlaşmanın faaliyete geçmemesi için gerekli önlemleri aldığını vurguladı.

Tunus’un en büyük devlet şirketlerinden biri olan Gafsa Fosfat Şirketi, devrimden sonra ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kaldı ve bu, verimli sonuçlar elde etmesini engelledi. Şirket, önceki yıllarda ürettiğinin yarısından daha azını üretmeye başladı. Aynı zamanda üretimin azalmasına rağmen çalışan sayısı ikiye katlandı. Buna ek olarak, fosfatın ülkenin güneydoğusundaki Gabes Kimyasal Kompleksi’ne taşınması için daha verimli olan demiryolu taşımacılığı yerine uzun bir süre ağır kamyonların kullanılması gibi kötü yönetim sorunlarıyla karşılaştı. Bu, üretim maliyetini artırarak gelirlerini etkiledi. Ayrıca, siyasi ve toplumsal gerilim dönemlerinde sürekli grevler yapıldı ve fosfat taşımacılığını engelleyen yol kapatma eylemleri gerçekleştirildi.

Mozaik FM Genel Yayın Yönetmeni kefaletle serbest bırakıldı

Öte yandan dün (Çarşamba) Tunus’un özel radyo istasyonu Mozaik FM, üç aydır tutuklu bulunan Genel Yayın Yönetmeni Nureddin Butar’ın kefaletle serbest bırakıldığını duyurdu. 13 Şubat tarihinde tutuklanan Butar’ı kara para aklama ve yasadışı yollardan zenginleşme şüpheleriyle soruşturuluyordu. Bu suçlamalar savunma makamı tarafından reddediliyor. Radyo yayınında, Mali Yargı Birimi Temyiz Dairesi’nin, Genel Yayın Yönetmeni’ni 1 milyon Tunus dinarı (324 bin dolar) kefaletle serbest bırakmaya ve seyahat etmesini yasaklamaya karar verdiği bildirildi. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 2021’de ülkede aldığı olağanüstü kararları ilan etmesinin ve ardından anayasa da dahil olmak üzere birçok anayasal organı feshetmesinin ertesi günü, ifade ve basın özgürlüğünü koruma sözü vermişti. Ancak insan hakları örgütleri, fikir ve yayın hayatı ile ilgili açılan davaların artması sebebiyle özgürlüklerin gerilemesinden korkuyor. Polis, birkaç gün önce sosyal medyada ülkedeki güvenlik durumunu eleştiren mizahi bir şarkı paylaşan iki genci gözaltına aldı ve ardından serbest bıraktı. Ayrıca bir mahkeme, Mozaik FM’den bir gazeteciyi devam eden bir terör operasyonuyla ilgili bazı bilgileri ifşa etme suçundan beş yıl hapis cezasına çarptırdı.



Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
TT

Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer, Tunuslu yetkililer tarafından tutuklandıklarını ve Libya sınır bölgesine atıldıklarını söyleyen diğer 14 göçmenle birlikte kavurucu çöl güneşinin altında bitkin bir şekilde otuyordu. 

Bebek bekleyen Tefaul, Libya sınır devriyesi tarafından bulunmadan ve kendilerine su ve yiyecek verilmeden önce Sudan, Senegal, Gana ve Mali'den bir grup kadın ve erkeğin dört saat yürüdüğünü söylüyor. Reuters’a konuşan Tefaul, çölde yaşadığı sıkıntıların doğmamış çocuğunu etkilemesinden ücra bölgelerde oldukları sırada oldukça korktuğuna değiniyor. 

Göçmenler, Libya sınır muhafızları ve insan hakları grupları Tunus makamlarını, göçmenleri yazın en sıcak döneminde sınırdan kasaba ve köylerden uzaktaki çorak vahşi doğaya göndermekle suçluyor. Libyalı yetkililer, çölde ölen göçmenlerin cesetlerini bulduklarını açıklarken, Tunus İçişleri Bakanlığı, göçmenlerin çöle yollandığı iddialarını reddediyor. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise bu yöndeki verileri, ülkesini itibarsızlaştırmayı amaçlayan yanıltıcı bilgiler olarak nitelendiriyor.

Reuters'ın sorularını yanıtlayan Tunus İçişleri Bakanlığı sözcüsü Fâkir Buziğaye, Tunus'un Afrikalı göçmenleri sınır dışı ettiği yönündeki suçlamaları reddettiğini söyledi. Çölde mahsur kalanların buraya nasıl geldiği sorusuna ise “Yasal koşulları sağlayanların Tunus'a girişine izin verilecek. Tunus, sınırları dışında olanlardan sorumlu değildir” dedi.

Eşi Yasin Adam ile birlikte Tunus’un Zarzis beldesinde yaşayan 26 yaşındaki Tefaul Ömer, kendilerini İtalya'ya götürmeleri için kaçakçılara vermek üzere para biriktiriyor. Geçtiğimiz hafta polisin diğer göçmenlerle birlikte kendilerini tutuklayıp sınıra götürdüğünü ifade eden Ömer, polisin erkekleri darp ettiğini, gruptaki herkesin telefonlarını aldığını ve onları çölde bıraktığını anlattı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), örgütün diğer kurumları ile birlikte bulundukları yerin yakınlarında Libya'nın el-Assa şehrinde bir hükümet tesisinde yaklaşık 300 kişiye gıda ve tıbbi yardım sağladığını bildirdi. Libya’daki IOM’da görevli Giacomo Terenzi, sınırdaki durumun çok karmaşık olduğunu söyledi. Assa'ya yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki bir kıyı bölgesi olan Ras Cedir'de hala yaklaşık 350 göçmenin mahsur kaldığı öngörülüyor.

Geçtiğimiz ay IOM ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Tunus'ta uzak ve ıssız sınır bölgelerine veya sınırın ötesine itilen yüzlerce göçmen, mülteci ve sığınmacının güvenliğinden derin endişe duyduklarını bildirdi. Çöl sınırlarından sınır dışı edilme haberleri ilk olarak temmuz ayı başlarında bildirildi. Öncesinde ise küçük teknelerle İtalya'ya yasadışı yolculukların ana hareket noktası olan kıyı kenti Safakes’te (Tunus) bölge halkı ve göçmenler arasında çatışmalar kaydedildi.

Tunus'ta yaşayan binlerce göçmen bu yıl Avrupa'ya gitmeye çalıştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Kays Said, göçmenlerin varlıklarının Tunus'un demografik yapısını değiştirme planının bir parçası olduğunu iddia etmiş, şubat ayında göçmen karşıtı bir kampanya başlatmıştı. Afrika Birliği (AfB) tarafından kınanan ve ırkçı olarak adlandırılan bu kampanya, Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik bir saldırı dalgasına yol açtı.

Tunus'un yaklaşımına yönelik eleştirilere rağmen, Avrupa Birliği (AB) geçen ay yaptığı açıklamada, ülkeye insan kaçakçılığıyla mücadeleye yardımcı olması ve sınır yönetimini iyileştirmesi için en az 100 milyon euro verileceğini açıkladı.

İnsan hakları grupları ise AB’yi Libya'daki göçmen uygulamalarına verdiği destek nedeniyle eleştiriyor. Nitekim göçmenlerin barındığı merkezleri silahlı gruplar kontrol ediyor. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yönde işkence suçlarını belgelemişti. Ancak Libya hükümeti bu merkezlerde işkence yapıldığını reddediyor. Tefaul, kendisi ve beraberindekilerin Trablus hükümeti Savunma Bakanlığı’nın 19. Tugay’ına bağlı Libya sınır muhafızlarından su ve yiyecek aldığını söyledi. Devriye ekiplerinin kendilerini bulduğunda yerde yattıklarını, dudaklarının uçukladığını, ten renklerinin griye döndüğünü ekleyen Tefaul, kavurucu güneşi ve kum yüklü kuvvetli rüzgarlardan korunmak için başlarını eşarplarla örttüklerini belirtti.

23 yaşındaki Kufi Musa ve 20 yaşındaki eşi Blessing David de Tefaul’un grubundaydı. Şarku'l Avsat'a konuşan ikili, üç ay önce Cezayir üzerinden Tunus'a geldiklerini, Avrupa'ya seyahat etmeyi umduklarını ancak seyahat edecek parayı bulamadıklarını söylüyor. Musa, üzgün bir halde, “Kendimi hayal kırıklığına uğramış, umudunu kaybetmiş hissediyorum. Şu an sadece Gana'ya dönmek istiyorum. Beni ve eşimi kovdular, korkunç koşullar altında çölde yürümemize izin verdiler” ifadelerini kullandı.