Ukrayna, Rus drone'larına ABD yapımı "Vampir"le çare buldu

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı, Rusya'nın Ukrayna'nın drone'larını tespit etmekte muhtemelen zorlandığını belirtirken, Ukrayna'ya ulaşan ABD yapımı bir dizi karşı drone fırlatıcıyı Kiev'deki birlikler kullanıyor

Ukrayna silahlı kuvvetleri Rus dronelarına karşı "Vampir" sistemini kullanıyor (AP)
Ukrayna silahlı kuvvetleri Rus dronelarına karşı "Vampir" sistemini kullanıyor (AP)
TT

Ukrayna, Rus drone'larına ABD yapımı "Vampir"le çare buldu

Ukrayna silahlı kuvvetleri Rus dronelarına karşı "Vampir" sistemini kullanıyor (AP)
Ukrayna silahlı kuvvetleri Rus dronelarına karşı "Vampir" sistemini kullanıyor (AP)

Rusya'nın çeşitli bölgelerinde çarşamba günü gerçekleştirilen geniş çaplı drone saldırısı, Vladimir Putin'in 18 ay önce başlattığı istilasından bu yana Ukrayna'nın Rus topraklarına yönelik en büyük saldırısı oldu.

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı (MoD) bunun, Kiev'in Rusya'nın "evine savaşı taşıma" ve Ukrayna'daki cephe hattında kullanılacak teçhizatı imha etme girişimlerini artırdığı ağustosta Rusya'ya karşı gerçekleştirilen bu tür 25 saldırıdan biri olduğunu belirtti. MoD, hedeflerini vuran drone'ların sayısı göz önüne alındığında Rus hava savunma sistemlerinin drone'ları saptayıp imha etmekte zorlandığını düşünüyor.

Ukrayna'nın, Rusya'dan gelen ve savaş boyunca sürekli bir tehdit olan drone'ları düşürme görevine ABD yapımı "Vampir" roket sistemi de katılıyor. Vampir, 4 roket barındıran ve askeri (hatta sivil) açık kasa bir kamyona hızlıca monte edilebilen lazer güdümlü bir füze fırlatıcısından meydana geliyor. Bu sistem bir drone'un yakınında patlayacak şekilde tasarlanan fitillerle donatılmış, BAE Systems'ın Gelişmiş Hassasiyetle Öldüren Silah Sistemi (Advanced Precision Kill Weapons System) roketlerini ateşleyebilir.

Açılımı Vehicle Agnostic Modular Palletised ISR Rocket Equipment (Araçtan Bağımsız Modüler Paletli İstihbarat, Gözetleme ve Keşif Roketi Ekipmanı) olan Vampir'in başlıca bir amacı var. Pentagon'un Savunma Politikalarından Sorumlu Müsteşarı Colin Kahl'ın ifadesiyle bu fırlatıcı "esasen [drone'ları] havadan vurmak için küçük füzeler kullanıyor".

Lazer güdümlü parça, Batılı müttefiklerin gönderdiği diğer sistemler kadar yüksek teknolojiye sahip olmadan da bu fırlatıcının çok hassas olabilmesini sağlıyor. Sistemin başka avantajları da var. Füze başına maliyet yaklaşık 27 bin dolar. Bu tek bir mühimmat için pahalı olsa da güdümlü füze için nispeten ucuz. Ukrayna'nın kara kuvvetleri, bir dizi aracı ihtiyaç duydukları silahları barındıracak şekilde dönüştürmede becerikli olduğunu kanıtladığından sistemin, çoğu açık kasa kamyona eklenebilmesi de faydalı bir özellik.

Görsel kaldırıldı.
Ukrayna hava savunması, Moskova'nın 18 aylık istilasının neredeyse tamamında Rus drone'larını havada vurmak zorunda kaldı (Reuters)

Vampir gibi hava savunma sistemleri, Ukrayna kuvvetlerine Rusya'nın kamikaze drone'larıyla hızlı ve nispeten ucuz bir şekilde savaşma seçeneği sunarken, en gelişmiş uçaksavar sistemlerini en önemli oldukları bölgelerde tutma imkanı veriyor. Birçok hava savunma sistemi uçakları, helikopterleri ve füzeleri düşürmek üzere tasarlandığından, küçük drone'lar maliyetli bir sorun teşkil edebilir. İleri teknolojili drone'ların üretiminin maliyeti yüzbinlerce sterline ulaşabilirken, daha küçük olanları binlerce hatta yüzlerce sterline mal edilebiliyor. Bunları vurmak için kullanılan füzeler de yüzbinlere mal olabildiğinden, dört namlulu Vampir roketatar sistemi nispeten kelepir kalıyor.

Pentagon, karadaki birlikleri de vurabilen Vampir'in artık Ukrayna güçleri tarafından kullanıldığını doğruladı. Pentagon'un Satın Alma ve Sürdürme Ofisi'nden yapılan açıklamada "İlk Vampir sistemleri teslim edildi ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından kullanılmaya başlandı" diye belirtildi. Karşı drone sistemini üreten L3Harris Technologies Inc. şirketi, ocakta imzalanan 40 milyon dolarlık sözleşme kapsamındaki 14 sistemden 4'ünün yıl ortasında Ukrayna'ya ulaştığını ifade etti. Sözleşme, geri kalan 10 tanesinin 2023 sonunda teslim edilmesini öngörüyor.

ABD'nin Ukrayna'ya sağladığı askeri desteğin büyük kısmı mevcut stoklardan gelirken, Vampirler için sağlanan kaynak doğrudan Washington'ın Ukrayna Güvenlik Yardımı Girişimi'nin parçası olarak belirlenen milyarlarca dolar kapsamında karşılanıyor. İlk kez savaş bölgesine konuşlandırılan sistem, drone'ların giderek daha önemli bir rol oynadığı bu çatışmada Ukrayna için son derece faydalı olduğunu gösterecek.



Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
TT

Hamaney'in karşı çıkan konuşması ve yaklaşan ABD-İran anlaşması

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, eski İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümünün birinci yıldönümünde ulusa sesleniş konuşması yapıyor, 20 Mayıs 2025 (AFP)

Siyasi analizde, sonuçlara varmak için göstergeleri izlemek gerekir. İran Dini Lideri'nin rejimin kurucusu Humeyni’nin ölüm yıldönümü sırasında yaptığı son konuşmadan ve Umman Sultanlığı aracılığıyla Tahran'a sunulan son Amerikan teklifinden, iki taraf arasında kapsamlı olmayıp geçici olsa bile bir anlaşmaya varma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir. Hem de Umman himayesinde yapılan dördüncü tur görüşmelerden bu yana Tahran ve Washington arasında görülen keskin görüş farklılıklarına rağmen. Farklılığın sebebi İran'ın daha önce uranyumu 2015 nükleer anlaşmasında kabul edilen aynı seviyede, yani yüzde 3,67 oranında zenginleştirme hakkını tanıyan Amerikan pozisyonunda değişiklik olarak gördüğü son açıklamalar. Amerikan pozisyonunun, İran'ın nükleer programı barışçıl olduğu sürece zenginleştirme prensibini tamamen reddetme yönünde değiştiğini görüyoruz. Buna göre Tahran'ın uranyum zenginleştirme hakkı yok ve nükleer yakıtı yurtdışından ithal edebilir. Bu konu, sorunun çözümüne dair olumlu bir atmosfer oluşturmakta başarısız olan beşinci tura kadar uzanan görüşmelerin ilerlemesinin önündeki en büyük engeldi. Bu arada İran, kendi topraklarında kurulacak ve Suudi Arabistan ile BAE’nin de dahil olacağı bölgesel bir uranyum zenginleştirme kompleksi önerisinde bulundu; böylece topraklarında uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sürdürebilir, nükleer yakıta erişimini sürdürebilir ve komşularına karşı iyi komşuluk gösterebilir.

Öte yandan, ABD tarafının da İranlılara sunulan ve Tahran’ın kendisine yanıt olarak birkaç mesaj verdiği bir teklifi var. Bu teklif, Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması, ABD'ye ilave olarak İran, Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap ülkelerinden oluşan bölgesel bir nükleer enerji birliği kurulması çağrısını içeriyor. Daha sonra Umman Sultanlığı'nın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın gözetiminde bölgesel bir uranyum zenginleştirme tesisi kurulmasını önerdiği söylendi. Washington, Umman'ın teklifini kabul etti ve bu ortak uranyum zenginleştirme tesisinin İran dışında bulunmasını istedi. Axios sitesi, ABD'nin, programını askıya alması karşılığında İran'ın uranyum zenginleştirme hakkını tanıdığını, topraklarında yüzde 3’e kadar uranyum zenginleştirilebileceğini kabul ettiğini bildirdi. Tahran bölgesel zenginleştirme tesisi teklifini kabul edebilir, ancak bu, onun için yurt içindeki zenginleştirme faaliyetlerine bir alternatif olmayacaktır. Kaldı ki tesisin yurt dışında değil, kendi topraklarında bulunmasını istiyor.

Amerikan pozisyonunun yüzde 3 zenginleştirme etrafında dönmesi durumunda, bunun Washington'un pozisyonundan geri adım attığı anlamına geldiği iddia edilebilir. Washington, önceki iki görüşme turunda İran'ın topraklarında zenginleştirme faaliyetlerini sürdürmesini engellemekte ve yurtdışından nükleer yakıt ithal etmesinde ısrar etmişti. Bu nedenle, Tahran'ın küçük bir oranda bile olsa ülke içinde zenginleştirmeye devam etmesi, bir yandan Washington ile yaptırımları kaldıracak, diğer yandan ABD'nin topraklarında uranyum zenginleştirme hakkını tanımasını garantileyecek bir anlaşmaya varana kadar, orta yol olarak kabul edebileceği bir teklif olacaktır.

Dolayısıyla Amerikalıların önerdiklerine ve İran'ın cevabına göre, altıncı turun yakında yapılması ve daha sonra bir anlaşmaya varılması muhtemel. Amerikan teklifi, ABD'nin uranyum zenginleştirmenin tamamen durdurulması talebi ile İran'ın ülke içinde zenginleştirmeyi sürdürme ısrarı arasındaki uçurumu küçültecek bir uzlaşma olabilir. Hal böyle iken, İran Dini Lideri Ali Hamaney neden iki gün önce buna karşı çıkan ve Washington'a düşmanca yanıt veren, İran'ın pozisyonundan geri adım atmadığını vurgulayan açıklamalar yaptı? Konuşmasında, “Ülkesinin tam bir nükleer yakıt döngüsüne sahip olmakta başarılı olduğunu, nükleer endüstrinin sadece enerji için olmadığını, aynı zamanda tüm endüstrilerin temeli ve ulusal bağımsızlığın sembolü olduğunu, uranyum zenginleştirmenin nükleer meselenin anahtarı olduğunu ve İran'ın düşmanlarının zenginleştirmeyi kontrol altına almak istediklerini” söyledi. Hamaney böylece bir yandan ülkesinin anlaşma için can atmadığını ve ülkenin en yüksek otoritesinin buna bir ölçüde karşı çıktığını göstermeye çalıştı. Diğer yandan, bu konuşma içeriye dönüktü, çünkü Tahran'ın topraklarında uranyum zenginleştirme hakkından mahrum bırakılmayı reddettiğini duyuruyordu. Böylelikle Tahran, Donald Trump'ın sunduğu teklifi kabul etse bile, Dini Lider'in muhalif konuşması tekliften birkaç gün önce yapılmış olacaktı. Trump’ın teklifi uranyumu 2015 anlaşmasındakine yakın düşük bir seviyede zenginleştirmeyi içerdiğinden, Tahran, bunu İran direnişi karşısında Washington'un geri çekilmesi ve teklifin onu içeride zenginleştirme hakkından mahrum bırakmadığı şeklinde pazarlayabilir.

Konuşma ayrıca İran ve Washington'un kamuoyu önünde düşmanca açıklamalar yapma, ancak perde arkasında, aralarındaki boşlukları kapatmak için anlaşma ve ardından bunu açıklama alışkanlığının çerçevesine girebilir. Tahran'a ABD’ye pozisyonunda geri adım attırmakla övünme fırsatı verecek olan Trump, İran zihniyetini ve nükleer meselenin nasıl bir ulusal gurur meselesi, ulusal kimlik ve egemenliğin bir parçası olduğunu incelemiş olmalıydı. Öyle ki hükümet, öğrenciler için nükleer tesislere okul gezileri düzenliyor. Tahran rejimi ayrıca yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen ileri nükleer teknoloji seviyelerine ulaşma yeteneği ile övünüyor. Bu nedenle İran, topraklarında uranyum zenginleştirmekten mahrum bırakılmasını reddederdi. Yine özellikle bir yandan bilimsel ve nükleer ilerlemenin bir sembolü olduğu, diğer yandan da kendisinden vazgeçmesinin Washington veya Tel Aviv’in kendisine yönelik askeri bir saldırısını kolaylaştıracağına inandığı bir kart olduğu için yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyumundan vazgeçmeyi reddederdi.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarfından Independent Arabia sitesinden çevrilmiştir.