İsrail'in Afrikalı mültecilerin sınır dışı edilmesine yönelik yol haritası

Ürdün sınırına çit çekilmesi talimatı veren Netanyahu, "kaçak yollarla ülkeye girmeye çalışanlar için inşa edilen hapishaneyi" yeniden hizmete açıyor

Tel Aviv'de İsrail güvenlik güçleri ile Eritreli sığınmacılar arasında arbede çıktı (AFP)
Tel Aviv'de İsrail güvenlik güçleri ile Eritreli sığınmacılar arasında arbede çıktı (AFP)
TT

İsrail'in Afrikalı mültecilerin sınır dışı edilmesine yönelik yol haritası

Tel Aviv'de İsrail güvenlik güçleri ile Eritreli sığınmacılar arasında arbede çıktı (AFP)
Tel Aviv'de İsrail güvenlik güçleri ile Eritreli sığınmacılar arasında arbede çıktı (AFP)

Emel Şehade

Tel Aviv'de insanların uyumadığı, Eritreli mültecilerin bazılarının "Filistin ayaklanmasına veya İsrail apartheid kurbanlarının isyanına" benzettiği şiddet sahnelerini yeniden canlandırdığı bir gece yaşandı.

Ülkede sığınmacı haklarının onaylanmasını talep eden yüzlerce kişi, protesto gösterileri gerçekleştirmek üzere sokaklara döküldü.

Eritre'nin Tel Aviv Büyükelçiliği tarafından düzenlenen ve Asmara'daki rejim karşıtı yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen festivali protesto etmek amacıyla başladı.

Ancak söz konusu protestolar, kısa sürede İsrail polisiyle protestocular arasında şiddetli arbedeye dönüştü.

Zor saatlerin ardından Eritreli sığınmacı gruplarından birden fazla yetkili, festivali protesto etmek amacıyla düzenlenen gösterideki öfke patlamasının aslında sığınmacıların İsrail'de yaşadıkları sert ve zor durumun bir yansıması olduğunu söyledi.

Eritrelilerin durumunu, polisin gösterilerdeki muamelesini ve baskısını değerlendiren Knesset üyesi Ofer Kasif, şunları söyledi:

Binyamin Netanyahu hükümeti, Eritre'deki rejime silah veriyor. Bu nedenle çok sayıda vatandaş hayatlarını kurtarmak için oradan korkuyla kaçıyor. Buraya zulme uğrayan mülteciler olarak gelen insanlar, burada da zalimlere silah sağlayanlar tarafından Tel Aviv sokaklarında vuruluyor. İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir güçlerinin Etiyopyalılara yönelik şiddeti, Eritreli sığınmacılara yönelik şiddetinden ayrılamaz.

İsrail polisinin gösterinin başlamasından hemen sonra gerçek mermilerle müdahale etmesi, Tel Aviv sokaklarında daha önce tanık olunmayan şiddetli çatışmalara dönüştü.

Çoğu gerçek mermiyle olmak üzere 170'ten fazla kişi yaralandı. İsrail'de şuan yaşananlar, Ariel Şaron'un Mescid-i Aksa ziyaretini protesto etmek amacıyla 2000 yılında Filistin beldelerinden patlak veren ve polisin her yönden gerçek mermiyle ateş açarak 13 kişiyi öldürdüğü ikinci intifada olaylarını hatırlatıyor.

Eritreli protestocular, ülkelerinin Tel Aviv'deki büyükelçiliği önünde Asmara'daki iktidar rejimine karşı toplandı (AFP)
Eritreli protestocular, ülkelerinin Tel Aviv'deki büyükelçiliği önünde Asmara'daki iktidar rejimine karşı toplandı (AFP)

İsrail polisinin Eritrelilere karşı kullandığı gerçek mermilerin Ekim 2000 olaylarından bu yana türünün ve miktarının ilk örneği olduğu yönünde haberler yayıldı.

Her ne kadar gösterilerde gerçek mermi kullanılmaması yönünde açık talimatlar olsa da İsrail'de Netanyahu'nun politikasına ve 'yargı reformu' planına karşı aylardır devam eden protestolarda da bu durum gözlemleniyor. 

Dışarıdan bakıldığında protesto, Eritre Büyükelçiliği'ne karşı gibi görünüyor, ancak protestonun artması Eritrelilere, Sudanlılara ve İsrail'e sığınarak iltica talebinde bulunan diğer kişilere yönelik bir ayrımcılık ve ırkçılık politikasıyla dolu.

Ürdün sınırı

Polisle çatışmaların patlak vermesinin hemen ardından Başbakan Binyamin Netanyahu, Eritreli mülteciler ve Mısır veya Ürdün sınırlarından ülkeye kaçak yollarla girmeye çalışan diğer kişilerle başa çıkma yollarını tartışmak üzere bir bakanlar komitesi kurulduğunu duyurdu.

Netanyahu ayrıca haftalık bakanlar kurulunu, İsrail'e kaçak yollardan giriş olmamasını sağlamak için Ürdün sınırına çit inşa etme planını açıklayarak açtı.

Netanyahu, "Mısır ile olan güney sınırımıza duvar ördük ve oradan İsrail'e kaçak yollardan girişleri durdurduk. Böylece Afrika'dan bir milyondan fazla insanın İsrail'e girişini engellemiş olduk. Şayet bu gerçekleşseydi ülkemizi ve Yahudiliğini yok ederdi" dedi.

İsrail Başbakanı gösterileri kırmızı çizginin aşılması olarak değerlendirirken, Eritreli protestocuları kendilerine karşı katı önlemler alacakları konusunda tehdit etti.

İsrail hükümeti, ülkeye yasadışı yollardan giren sığınmacıların çalışma izinlerinin iptal edilmesine karar verdi.

Ayrıca 'kaçak yollarla ülkeye girmeye çalışanlar için inşa edilen hapishaneyi' yeniden hizmete açma kararı aldı.

İdari gözaltı

Çatışmaların başlamasının hemen ardından Netanyahu'nun çağrıda bulunduğu bakanlar komitesi, geçen pazar günü Adalet Bakanı Yariv Levin, Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve İçişleri Bakanı Moshe Arbel'in katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi.

Toplantıya Başsavcı Amit Iseman, Polis Genel Müfettişi Yaakov Shabtai ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi de katıldı.

Komite, gösteriye katılanların çoğunun İsrail'den sınır dışı edilmeleri için gerekli belgeler ayarlanana kadar haklarında bir iddianame sunulmadan idari olarak gözaltına alınmaları da dahil olmak üzere acil kararlar aldı. İçişleri Bakanlığı ve Savcılık idari göz altıları onayladı.

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, polise diğer sığınmacıları da tutuklayıp, gözaltı sürelerinin uzatılması için mahkemeye çıkarılması çağrısında bulundu.

Netanyahu hükümeti, mültecilerin hapishaneye girmesi için kapsamlı bir plan hazırladı (AFP)
Netanyahu hükümeti, mültecilerin hapishaneye girmesi için kapsamlı bir plan hazırladı (AFP)

Netanyahu ise İsrail'e yasadışı yollardan giren tüm diğer yasa dışı kişileri ortadan kaldırmak için eksiksiz bir plan hazırlamak amacıyla özel bir ekip oluşturdu.

Netanyahu, "Önermediğimiz şey, Birleşmiş Milletler'in (BM) konuya dair planıydı. Bu plan, 16 bin kaçağın vatandaşlığa alınmasına yol açacak ve İsrail'e yeniden saldırabilecek milyonlarca olmasa da yüz binlerce Afrikalı için muazzam bir teşvik yaratacaktı. Yani bu kötü bir çözüm ve sorunu eski durumuna döndürecek" dedi.

Sınır dışı etmek imkânsız

İsrail'deki Eritre toplumuna hizmet veren yardım hattının yöneticisi Koprom Tewolde ise mültecilerin geldikleri yerden geri gönderilme olasılığını reddetti.

Tewolde konuya dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

İsrail'e gelen insanların çoğu, 1993 yılından bu yana Eritre'de hüküm süren acımasız tiranlıktan kaçıyor. Ancak İsrail, sığınma başvurularını hiçbir zaman ciddi bir şekilde değerlendirmedi ve karara bağlamadı. Polis saldırıları, çatışmalar, gerçek mermiler ve yaralanmalar sırasında, yalnızca Göçmenlik Dairesi görevlilerinin ırkçılık ve zulmüne ve Tel Aviv'in güneyindeki zorlu yaşam koşullarına maruz kalmadığımızı keşfettik. İnsanlar kaçtıkları rejimin ajanlarının uyguladığı şiddete ve biraz huzur bulmayı umdukları bir ülkede polisin ateşine maruz kaldı. Polisten kaçanların vurulduğu görüntüler, kaldırımda yatan, etraflarında mermiler ıslık çalan göstericilerin görüntüleri ve ses bombalarının sesleri uzun süre aklımızdan çıkmayacak.

Mülteci ve Göçmenler Yardım Hattı Genel Müdürü Shira Abo ise şunları söyledi:

İnsanların Eritre'ye sınır dışı edilme ihtimali gerçekten yok. Dünyada hiçbir ülkeden Eritre'ye gidilmiyor. İsrail, sınır dışı edilenlerin maruz kaldığı tehlikenin farkında. Eritre ise genel olarak sınır dışı edilenleri kabul etmeyi reddediyor. Boş sözler yerine, İsrail'in sığınma başvurularını incelemesinin ve statü ve korumayı hak edenler ile hükümetin sığınmacıları korkutmasına yardımcı olan birkaç kişi arasında ayrım yapmasının zamanı geldi.

İsrail'in imzaladığı uluslararası anlaşmalara göre sığınma talebinde bulunan muhaliflerin sınır dışı edilemeyeceği dikkat çekiyor.

Yani İsrail'e kaçak yollardan girenlerin hayatlarının tehlikede olduğu Eritre'ye sınır dışı edilmeleri imkânsız.

Ayrıca hükümet, Yüksek Adalet Divanı'nın, orantısız bir adım olduğu gerekçesiyle ülkeye kaçak yollardan girenlerin sınır dışı edilmelerinin reddedileceğine inanıyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Rusya tepkili: "Hindistan'da üretilen mühimmat Ukrayna'ya gidiyor"

Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
TT

Rusya tepkili: "Hindistan'da üretilen mühimmat Ukrayna'ya gidiyor"

Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)
Ukrayna, Kursk'ta harekat başlattıktan sonra Rusya da Donetsk'te kritik öneme sahip Pokrovsk şehrine doğru ilerliyor (AP)

Avrupalı firmaların, Hindistan'daki silah üreticileri aracılığıyla son bir yıldır Ukrayna'ya top mermisi tedarik ettiği bildiriliyor.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, Rusya'nın transferlere tepki gösterdiğini fakat Hindistan'ın bunları durdurmak için herhangi bir adım atmadığını yazıyor. 

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen Avrupalı ve Hindistanlı yetkililere göre, Hindistan'da üretilen top mermilerini Ukrayna'ya gönderen ülkeler arasında İtalya ve Çekya yer alıyor. Ürettiği top mermileri cephede kullanılan firmalardan biri de Hindistan devletine ait Yantra India.

İsveç merkezli düşünce kuruluşu Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün verilerine göre Hindistan 2018-2023'te en az 3 milyar dolarlık silah ihracatı yaptı. 

Hindistan Savunma Bakanı Rajnath Singh, 30 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, savunma sanayisindeki ihracatın geçen mali yılda 2,5 milyar doları aştığını ve 2029'a kadar bu rakamı 6 milyar dolara çıkarmak istediklerini söylemişti. 

Reuters'ın incelediği gümrük kayıtlarına göre, 2020'den savaşın başladığı Şubat 2022'ye kadar Hindistanlı üç büyük mühimmat üreticisi Yantra India, Munitions India ve Kalyani Strategic Systems; İtalya, Çekya, İspanya ve Slovenya'ya 2,8 milyon dolarlık mühimmat ihraç etmişti.

Ancak Şubat 2022-Temmuz 2024'te bu rakamın 135,25 milyon dolara yükseldiği bildiriliyor. 

Analizde, dünyanın en büyük silah ithalatçısı konumundaki Hindistan'ın, Avrupa'da uzayan savaşı bir fırsat olarak gördüğü yorumu paylaşılıyor. 

ABD'nin prestijli üniversitelerinden Stanford'da görev yapan savunma uzmanı Arzan Tarapore, Yeni Delhi yönetiminin silah ihracatını genişletmek istediğini ve söz konusu artışın bu politikayla ilgili olduğunu belirtiyor. 

Diğer yandan Yeni Delhi'nin silah ithalatının yüzde 60'ından fazlasını karşılayan Rusya, Hindistan için değerli bir ortak. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, üçüncü dönem için seçilmesinin ardından temmuzda yaptığı ilk uluslararası gezide Moskova'ya gitmişti. 

Modi, görüşmenin ardından barış için diplomatik çözüm çağrısı yaparken, Rusya lideri Vladimir Putin de Modi'ye ülkenin en önemli devlet nişanı olarak bilinen Aziz Andreas Nişanı'nı takdim etmişti.

Reuters, aynı ay Kazakistan'daki bir toplantıda Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar'la Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'un mühimmat meselesini görüştüğünü de aktarıyor. 

Kaynaklar, Lavrov'un bazıları Hindistan devletine ait firmalar tarafından üretilen mühimmatların Ukrayna cephesinde kullanılmasından rahatsızlık duyduklarını dile getirdiğini söylüyor. Diğer yandan Jaishankar'ın Lavrov'a ne yanıt verdiğine dair bilgi paylaşılmıyor.

Reuters, Rusya ve Hindistan yönetimlerinin yorum taleplerini reddettiğini aktarıyor. Aynı şekilde Ukrayna, İspanya, İtalya ve Çekya da yorum yapmayı reddediyor.

Soğuk Savaş boyunca Hindistan'la Sovyetler Birliği arasında güçlü bir stratejik, askeri, ekonomik ve diplomatik ilişki sürdürülmüştü. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da iki ülke arasındaki yakın bağlar korundu. 

BRICS'in ortak kurucu üyelerinden Rusya ve Hindistan, "özel ve ayrıcalıklı bir stratejik ortaklığa" sahip. Ayrıca Hindistan; Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996'da kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü'ne de 2017'de katılmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Hindustan Times