İsrail: Netanyahu yargı reformu için muhalefet ile uzlaşıyı düşünmüyor

Netanyahu, muhalefet ile anlaşmaya varmadan yargı reformu planında değişiklik yapmayı planlıyor

26 Ağustos’ta Tel Aviv'deki protestoda dev pankartlar açıldı (Reuters)
26 Ağustos’ta Tel Aviv'deki protestoda dev pankartlar açıldı (Reuters)
TT

İsrail: Netanyahu yargı reformu için muhalefet ile uzlaşıyı düşünmüyor

26 Ağustos’ta Tel Aviv'deki protestoda dev pankartlar açıldı (Reuters)
26 Ağustos’ta Tel Aviv'deki protestoda dev pankartlar açıldı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun iç diyaloğu yeniden başlatma çağrısı başarısızlıkla sonuçlanmış, muhalefet onu ihanet ile suçlamıştı. Netanyahu şimdi ise Likud Partisi ve sağ kanat partilerindeki yoldaşlarını hükümetin yargı reformu planında tek taraflı, yani muhalefet partileriyle anlaşmaya varmadan değişiklik yapılması gerektiğine ikna etmeye çalışıyor. Gidişatın kendi konumunu daha da sarsacağını, kendisini zorlu hapse attıracak bir yargı kararıyla iktidarı kaybedeceğini anlayınca bu yola başvurdu.

Kapalı kapılar ardında olup bitenlere aşina olan kaynaklar, dün yaptıkları açıklamada, Netanyahu'nun, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile ulaştığı yol doğrultusunda muhalefetle diyaloğu yeniden başlatma çağrısında bulunduğunu aktardı. Zirâ birkaç cephede durumunu iyileştirmeye çalıştığı için bir yandan da söz konusu planının ekonomiye ciddi bir darbe indirdiğinin farkında olduğu belirtildi. Nitekim yabancı yatırımlar bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 60 oranında düşüş kaydetti. ABD yönetimiyle yaşanan kriz ise bu plan konusunda esneklik gösterdiği taktirde bu ay Başkan Joe Biden ile görüşmeye davet edilmesiyle rahatlayabilir. Ancak Yüksek Mahkeme yargıçlarının makullük yasasını reddetme kararı alma olasılıkları, Netanyahu'nun en büyük endişesini teşkil ediyor. Bu durum Netanyahu’yu anayasal bir krize dönüşebilecek doğrudan bir mücadeleye sokuyor.

vfddfv
Herzog, Likud Partisi müzakere ekibiyle hükümet planına ilişkin diyaloğun başında (İsrail Hükümet Basın Bürosu)

Herzog dün yaptığı açıklamada “İsrail devleti neredeyse dokuz aydır ciddi bir anayasal ve toplumsal krizin ortasında bulunuyor. İç savaşa doğru kötüleşmeyi durdurmak için acil ve istisnai eylemlere ihtiyaç var” ifadelerini kullanarak bu endişeyi doğruladı.

Ülkenin 9. Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in yedinci ölüm yılı dolayısıyla Batı Kudüs’teki Herzl Dağı Mezarlığı’nda düzenlenen resmi anma törenine katılan Herzog, “Bu kriz, İsrail toplumunu, ekonomisini ve bilhassa devletin güvenliğini tehlikeli bir şekilde sarsıyor. Daha önce de söyledim ve tekrar edeceğim. Diyalog olmadan çözüme ulaşmanın yolu yok, dinlemeden ve karşılıklı saygı olmadan ilerlemenin yolu yok. Şunu anlamalıyız ki eğer bir taraf kazanır ve bir taraf mağlup olursa hepimiz kaybederiz. Burada derin bir kaygıyla duruyorum ve bir kez daha vurguluyorum: Devletin farklı organları arasındaki zorlu ve tehlikeli krizi çözmeli, aralarında sağlıklı ve doğru güç dengesini kurmalıyız” ifadelerini kullandı.

dsfvf
Gantz, Netanyahu'nun davetini reddetti (Gantz'ın Ofisi)

Netanyahu, Herzog'un önerileri doğrultusunda muhalefeti diyaloga davet etmişti. Ancak muhalefet, Netanyahu’nun güvenilmez bir kişi olduğunu söyleyerek davetini reddetti. Söz konusu öneriler, makullük yasasını kısmen geri çekerek hükümet planının bir buçuk yıl süreyle dondurulmasını talep ediyor.

Protesto liderleri ise Netanyahu’nun ‘her zamanki gibi blöf yaptığını’ öne sürüyor. Aşırılık yanlısı iki bakan Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir'in hükümetten ayrılması koşuluyla Netanyahu hükümetine katılmaya hazır olduğu tahmin edilen Benny Gantz dahi ‘Netanyahu’yu ortak olarak görmediğini, zirâ artık ona güvenmediğini’ vurguladı.

Şu an Likud Partisi içinde oluşmaya başlayan, darbe planının durdurulmasına karşı çıkan ve bu yolda ilerlemekte ısrar eden bir grup temsilci ve bakanın yer aldığı bloğa değinen Gantz, “Çünkü bu, sağ kanadın hakim olduğu ve Yahudi İsrail'i korumak için istenen değişimi gerçekleştirebileceği tek tarihi fırsat” vurgusunda bulundu.

Ben Gvir ve Smotrich liderliğindeki Dini Siyonizm Partisi’nin yayınladığı bildiriye göre, Filistin topraklarında Yahudi yerleşimini destekleyen önde gelen 14 haham, hükümetin Yüksek Mahkeme’nin kendi planına aykırı kararlarını kabul etmemesi gerektiğini beyan etti. Zirâ hükümetin kendi politikasını uygulamak üzere halkın oy çoğunluğuyla seçildiğini, mahkemenin ise halk tarafından seçilmediğini ileri sürdüler.

scad
2 Eylül Tel Aviv'de Netanyahu’ya ve söz konusu plana karşı düzenlenen protestolar (Reuters)

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir konuşma yapmak üzere New York'a gidecek olan Netanyahu, iki hafta içerisinde ABD'de Başkan Biden ile görüşmeyi hedefliyor. İkilinin nerede buluşacağı tartışılıyor. ABD ekibi, toplantının Genel Kurul toplantılarının oturum aralarında, New York'taki Genel Kurul merkezinde yapılmasını öneriyor. Netanyahu ise toplantıyı Beyaz Saray'da yapmak için New York'tan Washington'a geçmeyi talep ediyor.

İsrail Maliye Bakanlığı baş ekonomisti Dr. Shmuel Abramson tarafından hazırlanan bir rapor yayınlandı. Söz konusu raporda, hükümetin darbe planının yansımaları nedeniyle İsrail'deki yabancı yatırım hacminde ciddi bir düşüş yaşandığı ifade edildi. Şuana dek İsrail'deki yabancı yatırım hacminin 2020 2022 arasındaki yıllara kıyasla 2023'ün ilk çeyreğinde yüzde 60 oranında azaldığı belirtildi. Düşüş eğiliminin ikinci çeyrekte de devam edeceği öngörülüyor. Rapora göre yaklaşık 6,2 milyar dolar değerinde bir gerileme kaydedildi.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.