Malcolm X'in kızı Şahbaz: Irkçılığın bitmesini istiyorsak tarihin gerçek hikayelerini anlatmalıyız

ABD'de ırkçılıkla mücadelenin sembol isimlerinden olan ve 1965'te suikasta kurban giden Malcolm kızı İlyasa Şahbaz, "Irkçılığın bitmesini istiyorsak, tarihin gerçek hikayelerini anlatmalıyız" dedi

(AA)
(AA)
TT

Malcolm X'in kızı Şahbaz: Irkçılığın bitmesini istiyorsak tarihin gerçek hikayelerini anlatmalıyız

(AA)
(AA)

Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) daveti üzerine YEE ile işbirliği için Ankara'ya gelen Şahbaz, YEE Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ile gelecekteki işbirliği imkanlarını ele aldı.

Şahbaz, görüşmenin ardından Çukurambar Mahallesi'nde bulunan ABD'nin Ankara Büyükelçiliği yakınındaki, 2018'de "Malcolm X" adı verilen caddeyi ziyaret etti. 

Ankara'ya ilk kez geldiğini belirten Şahbaz, "Burada, Amerikan Büyükelçiliğinde, 'Malcolm X Caddesi' adını taşıyan tabelanın önündeyim. Büyük onur ve gurur duyuyorum" ifadesini kullandı.

Şahbaz, birkaç yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile sohbet ettiğini ve Erdoğan'a, babası Malcolm X'in Türkiye'yi ve tüm insanlığı çok sevdiğini, bir sokağa onun adının verilmesinin harika olacağını söylediğini aktardı.

Babasının isminin, Ankara'da bir caddeye verildiğini görmekten mutluluk duyduğunu söyleyen Şahbaz, "Cumhurbaşkanı'nın (Erdoğan'ın) bu caddeye babamın adını vermesi, beni gerçekten onurlandırdı ve mutlu etti" dedi.

Bunun "çok güzel ve özel bir olay" olduğuna işaret eden Şahbaz, Türkiye'de ziyaret ettiği yerlerde çok iyi karşılandığını, bunun sebebinin babası Malcolm X olduğunu ve bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini dile getirdi.

(AA)
(AA)

"Irkçılığın bitmesini istiyorsak tarihin gerçek hikayelerini anlatmalıyız"

Irkçılıkla nasıl mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin Şahbaz, "Söylemi kontrol etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Irkçılığın bitmesini istiyorsak, tarihin gerçek hikayelerini anlatmalıyız. İslamofobi'nin bitmesini istiyorsak o zaman bu söylemi kontrol altına alıp İslam'ın gerçek hikayelerini, İslam'ın güzelliğini ve huzurunu anlatmalıyız ki bütün bunlar son bulsun" diye konuştu.

Şahbaz, ırkçılığın yalnızca "arkaya yaslanıp bunun değişmesi için umut ve dua etmekle" sona ermeyeceğini, bunun için harekete geçmeleri gerektiğini vurguladı.

Malcolm X'e dünya çapında ve Türkiye'de büyük değer atfedilmesine ilişkin Şahbaz, "Malcolm'un güzelliği, İslam'ı paylaşması, insanoğlunun benzersizliğini, Allah'ın birliğini, insanın eşsizliğini paylaşması, kardeşliği benimsemenin öneminden bahsetmesidir. Onun mirasının yaşamaya devam etmesinden çok mutluyum. Bence karanlıkta olanlar her zaman gün ışığına çıkar" ifadesini kullandı.

Babasının öldürüldüğü yer, "trajediden" zafer" yerine dönüştü

Şahbaz, babasının 21 Şubat 1965'te Audubon Ballroom Konferans Salonu'nda eşinin, çocuklarının, destekçilerinin ve birçok insanın önünde suikasta kurban gittiğini ve şehit olduğunu söyledi.

Malcolm X’in öldürüldüğü Manhattan'daki Audubon Ballroom Konferans Salonu'nun "Malcolm X ve Dr. Betty Shabazz Anıtı ve Eğitim Merkezi"ne dönüştürülmesine ilişkin değerlendirmede bulunan Şahbaz, şunları kaydetti:

Annem, ölmeden önce bir zamanlar trajediyi temsil eden bu yeri, dünyanın dört bir yanından birçok kişinin gelip insanlığın zorluklarını ele alması, kültürel ve eğitici programlar sunması, gelecek nesil liderlere etik ve ahlak, karakter temelli girişimler ve programlar konusunda ilham vermesi için bir 'zafer' yerine dönüştürdü.

Şahbaz, Malcolm X ve Dr. Betty Shabazz Anıtı ve Eğitim Merkezi'ni herkesin ziyaret etmesini beklediklerini belirterek, burada kültürel ırkçılıkla mücadele etmek için bir araya gelebileceklerini ifade etti.

"Kendimi sizin yansımanız olarak, sizi de benim yansımam olarak görüyorum"

YEE ile işbirliği yapmak istediklerinin altını çizen Şahbaz, buraya gelme nedenlerinden birinin de bu olduğunu söyledi.

Şahbaz, YEE'nin sağladığı kültürü, sanatı ve tarihi sevdiklerini belirterek, "Oradaki çocukların Türk halkının kültürünü öğrenmesi, İslam'ı ve sizlerin sahip olduğu sevgiyi öğrenmesi harika olurdu. Bu birlik o kadar güzel ki. Bu yüzden Malcolm X ve Betty Shabazz Center'da bir araya gelmeyi çok isteriz" diye konuştu.

Türk halkına mesaj gönderen Şahbaz, "Annem, kadınların dünyaya katkılarını, İslam'ın dünyaya katkılarını, Afrika'nın, diasporanın dünyaya katkılarını sevecek şekilde büyümemi sağladı ki, ben de kendimi seveyim. Kendimi seviyorum. Sizi seviyorum. Kendimi sizin yansımanız olarak, sizi de benim yansımam olarak görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.



Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
TT

Demokrasilerin çevreciliği: Kirliliği otokrasilere ihale etmek

Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)
Phuket'te büyüyen çöp sahasında çalışanlar (Reuters)

Demokratik ülkeler genellikle iklim liderleri olarak görülüyor ancak yeni araştırmalar çevre dostu sicillerinin kirliliği tamamen azaltmak yerine yurtdışına kaydırmaktan kaynaklanabileceğini öne sürüyor.

Çarşamba günü PLOS Climate adlı akademik dergide yayımlanan araştırmaya göre, demokrasiler tüketimlerinin çevreye verdiği zararı otokratik devletlere kıyasla daha fazla başka ülkelere aktarma eğiliminde.

"Çevre kirliliğinin ihale edilmesi", küresel çevre yükü devam ederken kendi sınırları içindeki sera gazı emisyonlarını azaltmalarına olanak tanıyor.

Yazarlar, "Demokrasilerde yerel (bölgesel) emisyon seviyeleriyle 'kirlilik dışa aktarımının' ne kadar ilişkili olduğuna dair ilk sistematik çalışmalardan birini sunuyoruz" dedi.

Ana sonuç, kirliliğin ihale edilmesinin demokrasilerde 'evde' daha düşük sera gazı emisyonlarıyla önemli ölçüde ve temelde bağlantılı olduğu.

Çalışma, çevreye etkilerin küresel ticaret yoluyla nasıl yeniden dağıtıldığını araştırmak için sera gazı verileri, ticaret kayıtları ve demokrasi puanlarını kullanarak 1990'dan 2015'e kadar 161 ülkeyi analiz etti. Bulgular, demokratik ülkelerin sadece diğerlerinden daha fazla kirliliği dışarıya ihale etmekle kalmadığını, aynı zamanda bunun yurt içinde daha düşük kişi başına düşen emisyonlarla güçlü bir şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor.

sdfrg
Sierra Leone (AP)

Sera gazı emisyonları, daha az demokratik olan muadillerine kıyasla daha fazla kirliliği dışarıya aktaran demokrasilerde kişi başına ortalama 1 metrik ton daha düşüktü.

Kirliliğin yurtdışına aktarılması, ülkelerin kirletici malları kendileri üretmeyi bırakıp bunun yerine ithal ederek çevreye zararı üretici ülkelere kaydırması anlamına geliyor. Bu durum küresel ticarette, özellikle de daha zengin demokrasilerle daha zayıf çevre düzenlemelerine sahip düşük gelirli ülkeler arasında yaygın.

Araştırmacılar, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin yurt içinde emisyonlarını azaltırken, yurtdışında, özellikle Çin gibi ülkelerden yaptıkları ithalat yoluyla, etkin bir şekilde sorumlu oldukları emisyonları nasıl artırdıklarını belgeleyen daha önceki BM raporlarına atıfta bulundu.

Önceki çalışmalar, demokrasilerin daha fazla kamusal hesap verebilirlik ve daha güçlü düzenlemeler nedeniyle çevresel ölçütlerde daha iyi performans gösterdiğini öne sürüyordu. Yeni analiz, bu ölçütlerin gerçekten neyi yakaladığı hakkında soruları gündeme getiriyor. Daha temiz iç hava ve azaltılmış yerel emisyonlar daha iyi kamu talebini ve politikasını yansıtıyor olabilir ancak aynı zamanda kirliliğin ticaret yoluyla küresel olarak yeniden dağılımını da yansıtıyor olabilir.

Yazarlar yaptığı basın açıklamasında "Bu durum, çevreyi koruma açısından demokrasilerin otokrasilere karşı ahlaki üstünlük iddialarını sorgulatıyor" dedi.

Bulgular, özellikle daha varlıklı demokrasiler Küresel Plastik Anlaşması ve COP29 gibi uluslararası iklim anlaşmalarını müzakere ederken, çevresel adalet ve sorumlulukla ilgili artan tartışmaların ortasında geldi. Bu forumlarda genellikle ulusal hedefler vurgulanırken, tüketimin küresel etkileri göz ardı ediliyor.

Bu makale, zengin ulusların yaşam tarzlarının gerçek çevresel maliyetini olduğundan düşük gösterebilen bölgesel temelli iklim hesabına meydan okuyan ve giderek artan bir araştırma grubuna katkıda bulunuyor.

Yazarlar, özellikle yüksek gelirli demokrasilerin çevre politikalarını sadece kendi sınırları içindeki emisyonları değil, aynı zamanda yurtdışındaki tüketimlerinin tüm etkilerini de hesaba katacak şekilde yeniden yönlendirmeleri gerektiğini savunuyor.

Independent Türkçe