Netanyahu’dan New York'ta Afrika ülkeleriyle anlaşmalar yapmak için plan

Netanyahu ve eşi Sara New York'a seyahatine hazırlanıyor. (Hükümet Basın Ofisi)
Netanyahu ve eşi Sara New York'a seyahatine hazırlanıyor. (Hükümet Basın Ofisi)
TT

Netanyahu’dan New York'ta Afrika ülkeleriyle anlaşmalar yapmak için plan

Netanyahu ve eşi Sara New York'a seyahatine hazırlanıyor. (Hükümet Basın Ofisi)
Netanyahu ve eşi Sara New York'a seyahatine hazırlanıyor. (Hükümet Basın Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun istediği gibi Beyaz Saray’da değil, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları oturum aralarında ABD Başkanı Joe Biden ile görüşeceği kesinleşti. Netanyahu, İsrail'in uluslararası kurumdaki konumunu geliştirmek amacıyla ikili ve bölgesel anlaşmalarda bulunma planı kapsamında bir dizi Afrika ülkesi lideriyle de toplantılar yapacak.

Netanyahu'ya yakın bir kaynak, Afrika ülkeleri sayısının 54 olduğunu, bunların BM’de güçlü bir güç oluşturduğunu ancak çoğunun İsrail'e karşı Arapların yanında yer aldığını aktardı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Netanyahu ise bu tutumlarını değiştirmeleri için teknolojik ve bilimsel desteğin artırılması ve ortak ekonomik projeler oluşturulmasına yönelik bir anlaşma teklif ederek bu ülkeleri etkilemeyi planlıyor.

İsrail'in bu planın uygulanmasına öncülük eden BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, söz konusu ülkelerin temsilcileriyle derin temaslara başladığını, bazılarını bizzat ziyaret ettiğini, dolayısıyla değişimin olacağı konusunda iyimser olduğunu bildirdi. Netanyahu'nun önümüzdeki hafta BM ziyareti sırasında bazı Afrika başkanlarıyla görüşeceğini kaydetti.

Netanyahu'nun ofisi, ABD gezisinin önümüzdeki hafta başında Kaliforniya’dan başlayacağını duyurdu. Netanyahu yapay zekanın geliştirilmesi konusunda görüşmeler yapmak üzere burada Elon Musk ve diğerleriyle bir araya gelecek. Ayrıca ABD’deki Yahudi cemaati liderleriyle DE görüşecek.

Netanyahu, BM’de Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile BİR ARAYA GELECEK.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ABD Başkanı Joe Biden ile görüşme ise Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu oturum aralarında gerçekleşecek. Tel Aviv'deki siyasi kaynaklar, Biden'ın bu yıl sonundan önce Beyaz Saray'da Netanyahu ile ikinci bir görüşmeye hazır olduğunu bildireceğin, aktardı. Erdan, bu ertelemenin nedeni sorulduğunda, “Ne yazık ki Demokrat Parti dahilinde Biden'ın şuan Oval Ofis’te Netanyahu'yu kabul etmemesine yönelik iç hesaplar var. bunun Demokrat Parti'ye siyasi zarar vereceği iddia ediliyor” yanıtını verdi. Beyaz Saray'ın İsrail hükümetinin yargıyı zayıflatma planına ilişkin İsrail'deki iç tartışmayı Washington'a yansıtmak istemediğini kaydeden yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD-İsrail ilişkileri mükemmel. Ancak bazı doğal farklılıklar da var. Netanyahu bundan etkilenmiyor. Bunları kişisel bir sorun görmüyor, aksine bunların İsrail demokrasisine yönelik yersiz kaygılardan kaynaklanan yüzeysel sorunlar olduğuna inanıyor.”

İsrail muhalefetindeki kaynaklar ise Erdan'ın açıklamalarının Washington'da İsrail'in adının son derece olumsuz şekilde anıldığı tartışmaların anlaşılmadığını gösterdiğini vurguladı.

Muhalefet lideri Yair Lapid liderliğindeki Yesh Atid Partisi’nden eski bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, İsraillilerin çoğu gibi ABD yönetiminin de Netanyahu'nun politikasından ve demokratik sisteme karşı darbe yapma girişimlerinden endişe duyduğunu söyledi. Netanyahu hükümetinin Amerikan müttefiklerine güven vermek yerine ABD ziyareti sırasında Adalet Bakanı Yariv Levin'i atadığını belirtti.

Washington'daki yetkililer, hükümetin darbe planına öncülük eden kişinin Levin olduğunu, onun atanmasının ABD’liler tarafından hoş karşılanmadığını biliyor. Bu durum, Washington'daki siyasi haritayı okurken pusulanın kaybedildiğini gösteriyor.

Söz konusu yetkili, Netanyahu'nun ABD'deki Yahudi cemaatleri liderlerinin kendisine karşı oldukça olumsuz bir tavır aldığını, onunla görüşmemesini tavsiye ettiğini bilmesine rağmen ABD’li milyarder Musk ile görüşeceğini kaydetti. Bu durum, Netanyahu’nun ziyaretine başka olumsuz noktalar ekliyor. Hükümetin planına karşı protestoların liderleri ABD'de Netanyahu'ya karşı bir dizi protesto eylemi hazırlığı içerisinde.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.