İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin eşi Cemile Alemu’l Huda’nın katıldığı medya etkinliklerinde ‘First Lady’ tanımlamasının kullanılması İran çevrelerinde tartışmalara yol açtı.
Söz konusu tartışma, Uluslararası Hurşid (Farsça’da güneş) Medya Festivali’nde program sunucusunun İran cumhurbaşkanının eşi için ‘First Lady’ ifadesini kullanmasının ardından başladı. İran medyasında yer alan haberlere göre festivalde Cemile Alemu’l Huda'nın girişimiyle 40 ülkeden ‘kadın medya profesyonelleri’ ağırlandı.
Bu olay, Mahsa Amini adlı genç kadının başörtüsü standartlarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra öldürülmesinin ardından geçen yıl ülkeyi sarsan son protestolar sırasında gözaltına alınan kadın gazetecilerin içinde bulunduğu kötü durum nedeniyle karşılaşılan eleştirilerle tezat oluşturuyordu.
Cemile Alemu’l Huda, ‘First Lady’ olarak sunulduktan sonra şunları söyledi: “First Lady olarak tanıtıldığımı yeni öğrendim. Şunu söylemek gerekir ki İran İslam Cumhuriyeti yapısında first lady denecek kişi (ben değil), Rehber Ali Hamaney’in eşidir.”
Yanıt, İran rejiminin bir numaralı makamı olan Rehberlik koltuğundaki Ali Hamaney'in Basın Sorumlusu Mehdi Fedaili'den geldi. Fedaili, İran'da yasaklı olan X platformunda (eski adıyla Twitter) tartışmalı bir paylaşımda bulunarak şunları söyledi: “Büyük adamların yanında rol oynayan büyük kadınlar az değildir. Ancak devlet adamlarının onları onurlandırmak için Batı’nın uygun olmayan modelini kopyalaması yanlış olur.”
Fedaili’nin yorumu Reisi’nin müttefiklerinden gelen eleştiri fırtınasının başlangıcıydı. Tartışmaya İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansı da katıldı. Ajansın internet sitesinde konuya dair bir yorumda şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen bir kişinin, anayasanın yapısı açısından eşine özel bir statü verebileceğini zannetmek yanlıştır.”
Yönetim kurulu başkanlığını Rehber Danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin yaptığı Farhikhtegan gazetesi ise İran Cumhurbaşkanı’nın eşine yönelik eleştirisini “Hamaney’in eşinin hiçbir fotoğrafının İran medyasında yayınlanmamasına” dayandırdı.
Gazetede şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanının eşinin uygulamalarının amacı yöneticilerin kadın alanındaki zayıflığını örtmekse, konumunu ve nüfuzunu kadın alanındaki temel sorunları çözmek için kullanması kendisi için daha iyidir. First Lady'nin anlamının İran'ın siyasi gelenekleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Cemile Alemu’l Huda'nın bu tanımlamayı kabul etmesine şaşırdık. Herkes bunun ABD'de var olduğunu biliyor ve genellikle hükümetteki modern atmosferi tanımlamak için kullanılıyor.”
Bu öfkeli tutumlara yanıt olarak eski İran Meclis Başkanı Ali Laricani'ye yakın olan Khabar Online internet sitesi şunları yazdı: “Cemile Alemu’l Huda'nın bir cümlesi, dikkatlerin cumhurbaşkanının eşine çevrilmesi için yeterli. New York ziyaretinde kendisine eşlik eden heyette eşi ve kızının da bulunması nedeniyle cumhurbaşkanına yönelik eleştiriler hâlâ devam ediyor.”
Son yaşananlar, ilk değil. Zira ‘First Lady’ tanımı İran çevrelerinde daha önce de tartışmalara yol açtı. Geçtiğimiz Ocak ayında, genç kadın Mahsa Amini'nin ölümünün ardından başlayan protesto hareketinin ortasında İranlı kadın aktivistlerin başını çektiği başörtüsü özgürlüğü çağrılarına karşı İranlı yetkililerin başlattığı kampanya sırasında İran, Birinci Uluslararası Etkili Kadınlar Konferansı’na ev sahipliği yaptı.
İran medyası daha sonra yetkililerin daveti üzerine konferansa katılan yabancı konukların konuşmalarında İran cumhurbaşkanının eşinin ismini vermek için ‘First Lady’ tanımının kullanıldığına dikkat çekti.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, konferans öncesinde yaptığı konuşmada bunun İran Cumhurbaşkanı’nın eşi Cemile Alemu’l Huda'nın özel girişimiyle gerçekleştiğini söyledi. Abdullahiyan, “Bu konferansta Cemile Alemu’l Huda ‘First Lady’ olarak çağrıldı. Ancak o bize ülkede bir First Lady'nin olduğunu ve onun da Rehber Ali Hamaney’in eşi olduğunu hatırlattı” ifadelerini kullandı.
İran’ı Cumhurbaşkanı değil Rehber yönetiyor
Şah rejiminin 1979’da yaşanan devrim ile son bulmasının ardından kurulan İslam Cumhuriyeti rejiminde Cumhurbaşkanı’nı halk seçiyor. Ancak Cumhurbaşkanı’nın da üzerinde Şii Velayet-i Fakih makamı bulunuyor ve ülkeyi gerçekte Rehber yönetiyor. “Veliyy-i Fâkih” ve “Rehber” sıfatlarıyla anılan dinî lider, 88 üst düzey Şii din adamının oluşturduğu Uzmanlar Meclisi (Meclis-i Hubregân) tarafından belirleniyor. Rehber ömür boyu iktidarda kalırken, Ordu, Devrim Muhafızları, polis, medya ve istihbarat teşkilatı doğrudan Rehber’e bağlı olmakla beraber Anayasa Mahkemesi konumundaki 12 üyeli Anayasa’yı Koruma Konseyi’nin (Şûrâyı Nigehbân) 6 üyesini Rehber atıyor. 1979’da rejimin kurucu Ayetullah Humeynî “İmam” sıfatıyla bu makamdayken, 1991’de ölümünün ardından “Rehber” sıfatıyla Ali Hamaney bu koltuğa oturdu.