Trump'a göre, hakkındaki emlak sektöründe dolandırıcılık davası 'siyasi saikle' açıldı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump'a göre, hakkındaki emlak sektöründe dolandırıcılık davası 'siyasi saikle' açıldı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

Eski ABD Başkanı Donald Trump, "emlak sektöründe yıllarca çok sayıda kişi ve kurumu dolandırdığı" suçlamasıyla hakkında görülen sivil davaya katılmak için geldiği mahkemede, davanın "siyasi saikle" açıldığını savundu.

Manhattan'daki eyalet Yüksek Mahkemesinde başlayan davanın ilk gününde gönüllü olarak duruşmaya katılan Trump, savunma makamında oturarak savcılık tarafının ve avukatlarının sunumlarını dinledi.

Davada açılış konuşmasını yapan Başsavcılık ofisi avukatı Kevin Wallace, Trump ve ailesinin emlak sektöründe gayrimenkul değerleri hakkında yıllarca yalan söylediklerini belirtti.

Wallace, Trump'ın şirketinin, gayrimenkulleri aşırı değerli göstererek kredi alımlarında 100 milyonlarca dolar kazanç sağladığını kaydederek, "Zayıflıklarını gizlediler ve bu bankaları yüz milyonlarca dolarlık risk almaya ikna ettiler. Sanıklar Forbes dergisine ya da televizyona abartı yapsalar da, New York’ta iş yaparken bunu yapamazlar." dedi.

Trump'ın başavukatı Christopher Kise de emlak fiyatlarında objektif bir değerlendirme bulunmadığını savunarak, "Değerlerdeki herhangi bir fark dolandırıcılık anlamına gelmez. Mali tablolardaki beyanlar tahmindir ve bu konuda kredi veren bankalar kendi analizlerini yapmak zorundadır." şeklinde konuştu.

Kise, Trump'ın mali beyanlarından dolayı kimsenin zarar görmediğine, bankalardan alınan kredilerin geri ödenerek, her iki tarafın da kazanç sağladığına vurgu yaptı.

"Bu cadı avını kendim izlemek istedim"

Gün boyu süren duruşma için verilen öğle arasında kameralara konuşan Trump ise Başsavcı Letitie James ile davaya bakan Yargıç Arthur Engoron'a sert eleştiriler yöneltti.

James'in kendisi, ailesi ve şirketlerine yönelik iddialarının "siyasi saikli" olduğunu öne süren Trump, "Eğer başkanlığa tekrar aday olmasaydım, eğer anketlerde önde gitmeseydim, bu davaların hiçbiri olmayacaktı." diye konuştu.

"Bu cadı avını kendim izlemek istedim." diyerek duruşmaya geldiğini belirten Trump, "Bu, ABD seçimlerine müdahale etme amaçlı saf bir cadı avıdır. Bu tamamen yasa dışıdır." ifadelerini kullandı.

Davaya bakan Yargıç Engoron'u da "demokrat" ve "ajan" olarak niteleyen Trump, "Bu, görevden alınması gereken bir yargıçtır. Bu, bazılarının yaptığı şeyden dolayı suçlanabileceğini söylediği bir yargıç. Davada zaten kararını vermiş bir yargıçla aylarca burada kalacağız. Bu çok saçma." dedi.

Trump, devam eden sivil davanın Adalet Bakanlığından geldiğini de savunarak "Bunu tamamen Washington'da koordine ediyorlar. Her şey Washington'daki yozlaşmış Adalet Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Her şey onların üzerinden geçiyor." ifadelerini kullandı.

Yargılama sonucunda hapis cezası öngörülmüyor

Duruşmanın öğleden sonraki oturumuna da katılan Trump, burada tekrar avukatlarının yanına oturarak savcılık ve savunma tarafının argümanları ile şahitleri dinledi.

Davada iddia makamının ilk şahidi olarak, Trump'ın emekli muhasebecisi Donald Bender ifade verdi. Bender, bütün muhasebe hesaplamalarını Trump'ın beyanına göre yaptığını söyleyerek "Eğer bir anlam ifade etmeyen, beni rahatsız eden bir şey görseydim, onlara sorardım." diye konuştu.

Aralık ortasına kadar sürmesi beklenen söz konusu yargılama sonucunda yargıç Engoron, Trump şirketlerine ne kadar para cezası verileceği, New York eyaletinde iş yapma ehliyetlerinin iptal edilip edilmeyeceği gibi konular üzerinde karara varacak.

Davanın cezai değil sivil dolandırıcılık davası olması ve savunma tarafının talep etmemesi nedeniyle mahkemede jüri bulunmuyor. Yargılama sonucunda herhangi birinin hapis cezası alması öngörülmüyor.

Trump, sabah mahkemeye girerken, gazetecilere, davayı "aldatmaca ve düzmece" şeklinde nitelemiş ve "tüm zamanların en büyük cadı avının devamı" olarak tanımlamıştı.

New York Başsavcısı Letitia James de girişte, ne kadar zengin olursa olsun, eski bir Başkan olsa dahi ülkede hiç kimsenin kanunların üzerinde olmaması gerektiğine vurgu yapmıştı.

Daha önce hakkında "cinsel taciz" ve "vergi dolandırıcılığı" suçlamalarıyla açılan davaların duruşmalarının birçoğuna katılmayan eski ABD Başkanı'nın, bugünkü duruşmaya, ifade verme zorunluluğu bulunmamasına rağmen katılacağını açıklaması "sürpriz bir gelişme" olarak değerlendirilmişti.

Trump hakkındaki dolandırıcılık davası

Başsavcı James, Trump'ın, üç çocuğunun ve şirketinin servetini 3,6 milyar dolar fazla gösterdiğini öne sürdüğü iddianamede, yargıçtan, Trump ve çocuklarının New York'ta bir daha şirket kurmasını ve 5 yıl boyunca ticari gayrimenkul satın almalarını yasaklamasını, 250 milyon dolar para cezasına çarptırılmasını talep ediyor.

"Emlak sektöründe yıllarca çok sayıda kişi ve kurumu dolandırdığı" suçlamasıyla açılan davada, Yargıç Arthur Engöron, eski Başkan ve "Trump Organization" adlı şirketinin anlaşmalarda ve finansman sağlama evrakında, varlıklarına aşırı değer biçerek ve net servetini abartarak bankaları, sigortacıları ve iş dünyasından kişileri dolandırdığına ilişkin suçlamaların mahkemede görülmesine hükmetmişti.

Engöron, 35 sayfalık kararında, Trump ile şirketinin ve yöneticilerinin, yıllık finansal durumları hakkında sürekli yalan söyleyerek uygun şartlarda kredi ve düşük sigorta primi elde ettiklerini belirtmişti.

Suçlamaların onanması durumunda Trump'ın bazı şirketlerinin kontrolü, mahkemece atanan kayyuma devredilebilecek.

Trump'ın avukatı Christopher Kişe, kararı "gerçeklerden ve yürürlükteki hukuktan tamamen kopuk" olarak nitelemiş, itiraz başvurusunda bulunacaklarını bildirmişti.



Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
TT

Suriye'de muhaliflerin ilerleyişini dünya basını nasıl gördü?

Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)
Halep sokakları çatışmadan da kaçanların etkisiyle boşaldı (AFP)

Suriye yıllar sonra yeniden dünya basınının manşetlerinde yer almaya başladı. Beşar Esad yönetiminin müttefiklerinin başka yerlerdeki çatışmalarla boğuşmasını değerlendiren Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) ve diğer örgütler yıllar sonra yeniden Suriye topraklarında ilerliyor. 

6 gündür süren çatışmaların akıbeti merak edilirken farklı ülkelerdeki medya organlarının konuyu işleyişi de farklı oldu. 

hnju
Muhalifler Halep'teki Esad resimlerine zarar veriyor (Reuters)

BBC: Esad'ın üzerini çizmek için çok erken

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC'nin Uluslararası Haberler Editörü Jeremy Bowen, "Suriye'deki isyancıların saldırısı hayret verici ama Esad'ın üzerini çizmek için çok erken" başlığıyla bir analiz yazdı.

"Bazı Suriyeliler rejimi, isyanı hakimiyeti altına alan cihatçılara kıyasla daha iyi bir seçenek olarak görüyor. Ancak diğer Esad karşıtı gruplar, ki bunlardan çok sayıda var, ayaklanırsa rejimi bir kez daha ölümcül bir tehlikeye girebilir" ifadeleri kullanıldı.

HTŞ'nin saldırıya Saldırıyı Püskürtme Operasyonu adını verirken de İslami referanslardan kaçındığı ve bu sayede El Kaide gibi bir "terör örgütü" olmadığı intibasını yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı"

12 dilde yayın yapan Fransa merkezli uluslararası yayın kuruluşu Euronews, Bosnalı bir adalet aktivisti olan Refik Hodzic'in konuyla ilgili makalesini kullandı.

"Esad rejimini normalleştirmek, Avrupa'nın çıkarlarına karşı" başlıklı yazıda Suriye rejimini uluslararası camiaya kabul etmenin, savaş suçları işleyen diktatörlere kötü mesaj vereceği vurgulandı.

Daha fazla mültecinin Avrupa'ya sığınmak isteyeceği ve bunun da kıtadaki istikrarı daha da sarsacağı savunuldu.

Avrupa'nın yaptırım ve diplomatik tecrit politikasını sonuç alana kadar sürdürmesini öneren yazar; Türkiye, Lübnan, Ürdün gibi ülkelere yardım edilmesi ve Suriye'de sonuç vermeyecek "güvenli bölgelerden" medet umulmaması gerektiğini öne sürdü.

"Batı sevinsin mi üzülsün mü?"

CNN ise Rusya'nın Suriye iç savaşına uçaklarıyla müdahil olmasından sonra rahatlayan Esad'ın son 8 yıldır en büyük zorlukla karşı karşıya olduğunu bildirdi.

Amerikan kanalına konuşan Aslı Aydıntaşbaş, Batı'nın "Muhalefet Suriye'nin en büyük ikinci kenti Halep'i ele geçiriyor diye alkış tutmakla İslamcıların kontrolüne geçtiği için üzülmek" arasında kaldığını söyledi. 

yjuk
Esad karşıtları Azez yakınlarındaki otobana dün ulaştı (AFP)

"Operasyonun Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülüyor"

Esad yönetiminin müttefiklerinden Rusya'da devlete bağlı RT, Kanadalı gazeteci Eva Bartlett'in "Suriye'deki teröristler ne elde etmeye çalışıyor?" başlıklı analizini yayımladı. 

HTŞ'nin operasyonu Ukrayna istihbaratından aldığı silahlar ve ekipmanla gerçekleştirdiği iddiasına yer verildi.

"Suriye'nin istikrarsızlaştırılması ve İsrail'in karşısındaki 'Direniş Ekseni'nin zayıflatılmasına yönelik son çaba da Türkiye, ABD ve İsrail tarafından desteklendiği görülen bu saldırılar oldu" dendi. 

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye askerlerinin Suriye topraklarından çıkmasını şart koşan Esad'ın fikir değiştirmesi için Ankara'nın bu operasyonu desteklemiş olabileceği iddiası da analizde yer aldı.

cjuk
Muhalifler ele geçirdikleri Tel Rıfat'ın önünde de poz veriyor (AFP)

İran'dan karşı destek mesajı 

Esad rejiminin ayakta kalmasını sağlayan İran da Press TV aracılığıyla Şam yönetimine destek veriyor. 

Ayaklananları "tekfirci teröristler" diye tanımlayan devlet televizyonu, İran Devrim Muhafızları Ordu Sözcüsü General Ali Muhammed Naini'nin "Onlar muhalif savaşçı değil, Siyonist rejimle ABD'nin paralı askerleri" ifadesini aktardı. 

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün Şam'da Beşar Esad'la görüşüp destek sözü verdiği de hatırlatıldı. 

Arakçi bugün de Ankara'da mevkidaşı Hakan Fidan'la görüştü. 

zxcgth
İdlib'deki muhalifler ilerleyişlerini böyle kutladı (AFP)

Al Mayadeen'den "İsrail'e gönderilen ihtiyaç listesi" haberi

Hizbullah'a yakın görülen Beyrut merkezli medya kuruluşu Al Mayadeen de benzer bir çizgiyi sürdürerek bu operasyonun İsrail'in lehine olduğunu bildirdi. 

Bir haberde İsrail'in eski askeri istihbaratçılarından Mordechai Kedar'ın iddialarına yer verildi.

Öğretim görevlisi, Suriye'deki muhaliflerle iletişime geçtiğini ve onların "Suriye ve Lübnan'ı kontrol etmek" şartıyla İsrail'le ilişkileri normalleştirmeye sıcak baktığını söyledi. 

Kedar, Suriye'nin kuzeyindeki silahlı örgütlerden "detaylı bir liste" alıp onların ihtiyaçlarını İsrail'deki üst düzey yetkililere aktardığını bildirirken İsrail'in çıkarlarına uygun davrandıkları sürece yardım edilmesi gerektiğini savundu. 

Venezuela'dan tüm Latin Amerika ülkelerinde yayın yapan Telesur televizyonunun internet sitesinde Al Mayadeen'den alınan bilgiler aktarıldı. Suriye ordusunun "Son 24 saatte 400 teröristi öldürdük" açıklaması ve karşı saldırı hazırlığına vurgu yapıldı. 

cd6j7
Hafız Esad'ın 2000'de ölmesiyle yerine geçen Beşar Esad, Arap Baharı'nda devrilmedi (AFP)

"İsrail, İran'ın Hizbullah'a silah göndermesinden korkuyor"

İsrail gazeteleri de konuya yakından ilgi gösteriyor. 

Haaretz'e göre, İsrail'in liderleri hem Hizbullah'ın dikkatini Suriye'ye çevirmesiyle Lübnan'la sağlanan ateşkesin devam edeceğini düşünüyor hem de İran'ın durumu fırsat gibi görüp Esad'a yardım bahanesiyle Hizbullah'a silah göndereceği endişesini taşıyor.

Times of Israel de aynı iddiayı sürdürerek cumartesiyi pazara bağlayan gece İran'dan Suriye'ye giden bir uçağın, Hizbullah'a silah gönderildiği şüphesiyle İsrail uçakları tarafından engellendiğini bildirdi. 

"Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?"

Suudi Arabistan'ın haber portalı Al Arabiya, Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi'nin "Türkiye niye şimdi Halep cephesini açıyor?" diye sorduğu yazıya sayfalarında yer verdi. 

Bu operasyonla birlikte Suriye'deki "üç mini devlet" arasında neredeyse son 5 yıldır sabit kalan cephe hatlarının değiştiği bildirildi. 

Ülkenin yüzde 65'inin Rusya ve İran destekli Esad rejimi tarafından kontrol edildiği, YPG'nin ağırlıkta olduğu ABD destekli milislerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) yüzde 25 civarında bir alan kapladığı, üçüncü bölgeninse Türkiye'nin desteklediği örgütler ve HTŞ'nin kontrolündeki kuzey kısımlar olduğu aktarıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Esad'ı normalleşmeye zorlama ve Donald Trump'ın ABD Başkanlığı'na dönüşü öncesinde daha fazla pazarlık kozu elde etmek için SDG'yi kuşatma gibi amaçları olabileceği savunuldu. 

2019'da kontrol ettiği bölgelerden kısmen çekilen Amerikan askerlerini hatırlayan SDG'nin benzer bir durumun tekrarından korktuğu da belirtildi. 

scd
Şam'daki TV kanalları, Moskova ve Tahran'dan alınan desteği işaret ederek Esad'la İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ı birlikte gösteriyor (AFP)

Şinhua: Uluslararası toplum gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor

Çin devlet haber ajansı Şinhua da tarafsız kalmaya özen gösteren yayın kuruluşlarından biri oldu.

"Uluslararası toplum, isyancıların devasa saldırısı sırasında gerginliğin azaltılması çağrısında bulunuyor" başlıklı haberde "sürpriz" diye nitelenen operasyonun Suriye ordusunu zor duruma soktuğu ve sıcak çatışmalara bir yenisinin eklenmesinin Ortadoğu'da endişe yarattığı bildirildi. 

Independent Türkçe, Al Arabiya, Al Mayadeen, BBC, CNN, Euronews, Haaretz, Press TV, RT, Şinhua, Telesur, Times of Israel