Birleşik Krallık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çıkmayı tartışıyor: "II. Brexit"

Tartışmalar, göçmen kriziyle birlikte tekrar gündeme geldi

BK'nin Ruanda planının açıklanmasının ardından başkent Londra'da geçen yıl haziranda hükümet karşıtı gösteriler düzenlenmişti (Reuters)
BK'nin Ruanda planının açıklanmasının ardından başkent Londra'da geçen yıl haziranda hükümet karşıtı gösteriler düzenlenmişti (Reuters)
TT

Birleşik Krallık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden çıkmayı tartışıyor: "II. Brexit"

BK'nin Ruanda planının açıklanmasının ardından başkent Londra'da geçen yıl haziranda hükümet karşıtı gösteriler düzenlenmişti (Reuters)
BK'nin Ruanda planının açıklanmasının ardından başkent Londra'da geçen yıl haziranda hükümet karşıtı gösteriler düzenlenmişti (Reuters)

Birleşik Krallık (BK), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden (AİHS) çıkmayı tartışıyor. 

BK'deki tartışmalar, son dönemde özellikle göçmen kriziyle birlikte tekrar gündeme geldi. 

Muhafazakar Parti'den parlamenter Jonathan Gullis, ülkenin önde gelen gazetelerinden Telegraph'ta kaleme aldığı yazıda, "Britanya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden artık çekilmeli, başka yolu yok" ifadelerini kullandı.

Gullis, BK'nin Avrupa Birliği'inden (AB) ayrıldığı Brexit sürecini örnek göstererek, "Strazburg'da bizim seçmediğimiz yargıçların, seçimle işbaşına gelmiş parlamenterlerin demokratik yetkilerini geçersiz kılmasına izin verilmemelidir" diye yazdı.

Muhafazakar siyasetçi, AİHS'nin ve bu sözleşmenin uygulanmasını denetleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) ülkedeki sorunların çözümünde yetersiz kaldığını savundu.

BK'deki tartışmalar, hükümetin düzensiz göçmenleri Ruanda'ya gönderme planında yaşanan sorunlarla ilişkili gelişti.

BK hükümeti, geçen yıl Ruanda yönetimiyle 140 milyon sterlinlik bir anlaşma imzalayarak, göçmenlerin bu ülkeye sınır dışı edilmesini kararlaştırmıştı.

Ancak BK'den Ruanda'ya göçmenleri taşıyacak ilk uçak, AİHM kararıyla son anda durdurulmuştu. BK'deki Temyiz Mahkemesi de Ruanda anlaşmasının hukuka aykırı olduğuna karar vermişti. 

Başbakan Rishi Sunak liderliğindeki hükümetse kararı Yüksek Mahkeme'ye taşımıştı. 9 Ekim'de başlayacak hukuki süreçte Yüksek Mahkeme, anlaşmanın BK'nin AİHS'ye yükümlülüklerini ihlal edip etmediğini kararlaştıracak.

Buna paralel olarak BK hükümetinden de AİHS'ten çıkılmasına yönelik farklı açıklamalar geldi. 

İçişleri Bakanı Suella Braverman, ABD'deki sağcı düşünce kuruluşu American Enterprise Enstitüsü'ndeki konuşmasında, AİHS'nin ya da Birleşmiş Milletler Göçmen Sözleşmesi'nin düzensiz göçmenlerin durdurulması için yeterli olmadığını ileri sürdü.

Bu sözleşmelerdeki maddelerin, mevcut göçmen kriziyle mücadelede eksik kaldığını öne süren Braverman, "Artık sadece eşcinsel ya da kadın olmak ve ülkende ayrımcılığa uğramaktan korkmak, göçmen statüsüne hak kazanmak için yeterli değil" dedi. Braverman, ülkesinin göçmen planını uygulamak için AİHS'ten çıkabileceğini de söyledi.

Ticaret Bakanı Kemi Badenoch da ülkenin önde gelen gazetelerinden Sunday Times'a geçen hafta verdiği söyleşide, sözleşmeden ayrılmanın kesinlikle değerlendirmeye alınması gereken bir seçenek olduğunu savundu.

Öte yandan Dışişleri Bakanı James Cleverly, ülkesinin göçmen kriziyle mücadele sürecinde AİHS'ten çıkmasına gerek olmadığını söyledi. 

BK merkezli düşünce kuruluşu Onward'ın pazar günkü toplantısına katılan Cleverly, ülkesinde göçmenlerle ilgili alınan kararların uluslararası hukuka uygun olduğunu savunarak, "Sınırlarımızı koruyabilmemiz için AİHS'ten çıkmamız gerektiğini düşünmüyorum. Bu meseleyle ilgili başarılı olduğumuzu gösterdik" dedi.

ABD'nin önde gelen gazetecilik kuruluşlarından Politico'nun analizinde "II. Brexit Savaşları" diye nitenen süreçte, Sunak da ülkesinin AİHS'ten çıkmasının söz konusu olmadığını söylemişti.

II. Dünya Savaşı'nın ardından 1949'da kurulan Avrupa Konseyi, ertesi yıl AİHS'yi imzaya açmıştı. 1953'te yürürlüğe giren ve Türkiye'nin de yer aldığı sözleşmenin denetlenmesi için de 1959'da AİHM kurulmuştu. 

Independent Türkçe



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.