İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı: Özgürlüğün her ülkede farklı anlamları var

Independent Arabia’ya verdiği röportajda mevcut muhafazakâr hükümetteki tek kadın olan Ensiyeh Hazali, ahlak polisini savundu ve oğlunun Kanada’ya kaçtığı iddiasıyla kendisinin hedef alındığına dikkati çekti.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ensiyeh Hazali (İran Kültür Devrimi Yüksek Konseyi)
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ensiyeh Hazali (İran Kültür Devrimi Yüksek Konseyi)
TT

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı: Özgürlüğün her ülkede farklı anlamları var

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ensiyeh Hazali (İran Kültür Devrimi Yüksek Konseyi)
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ensiyeh Hazali (İran Kültür Devrimi Yüksek Konseyi)

Mustafa el-Ensari

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ensiyeh Hazali, İran’daki kadın hakları ihlalleriyle ilgili konuşmalara değinirken, bu suçlamaları ‘Amerikan ve Siyonist medya tarafından öne sürülen yalanlar’ olarak nitelendirdi.

Mevcut muhafazakâr hükümetteki tek kadın olan Hazali, Nobel Ödülü’nün siyasallaştırılmış olduğunu söylerken, ödülü kazanan iki İranlı Şirin Abadi ve Nergis Muhammedi’nin bu ödülü hak edecek hiçbir şey sunmadıklarını dile getirdi ve “Gazze’nin metanetli kadınları bunu daha çok hak ediyor” dedi.

Ensiyeh Hazali, Suudi Arabistan’ın yakın zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin katılımıyla Cidde’de düzenlediği Müslüman Kadınlar Konferansı’nda Independent Arabia’ya özel bir röportaj verdi. Hazali, İslam toplumlarında kadınların daha iyiye doğru ilerlemek için gösterdiği çabalar sayesinde konuşmalarında önceki yıllara kıyasla bir iyileşme olduğunu söyledi.

Bu konferansın Suudi kadınları yakından tanımasına, İslam ülkelerinden birçok kadınla tanışmasına ve onların başarılarını öğrenmesine yardımcı olduğunu anlatan Hazali, “Filistin meselesini ve Filistin’deki kadın konusunu ele aldık. Konuşmacıların çoğu Gazze’deki krize değindi. Uluslararası örgütlerden ateşkes sağlamak, dezavantajlı durumdakilere yardım sağlamak ve annelere, çocuklara ve bebeklere yardım etmek için cesur önlemler almalarını istediler. Refah kapısının açılmasını ve barış güçlerinin gönderilmesini istediler. Gazze halkı için hayati önem taşıyan bu kapının kapatılmasının engellenmesini istedik” dedi.

Suudi kadınlar beni şaşırttı

‘Duyduklarınızla kıyaslandığında Suudi Arabistan kadınları nasıl buldunuz?’ sorusuna yanıt veren Hazali, “Geçmiş yıllara göre durumun çok farklı olduğunu, bazı yasa ve mevzuatların da önceki döneme göre çok farklı olduğunu gördüm. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Bayan Hala et-Tuveyciri ile görüştüm. Kadın hakları konusunda pek çok ortak noktamız var ve İslam ülkeleri açısından da pek çok ortak noktaya ulaştık” ifadelerini kullandı.

İranlı yetkili, mevcut anlaşmazlık konularına rağmen bunların ‘çok az ve önemsiz’ olduğuna dikkat çekerken, özellikle Batı’nın kendini aileye adamış kadınlara yönelik saldırılarının çok sık olması nedeniyle, konferansta hâkim olan dayanışmanın toplumlardaki kadınlar arasında giderek daha fazla öne çıkarılması gerektiğini vurguladı. Hazali, “Aramızda eskisinden daha fazla anlaşma olmalı” dedi.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Gazze’deki savaşın etkileri ışığında olağanüstü İslam zirvesine katılmak üzere geçen cumartesi günü Riyad’ı ziyaret etti. Bu, iki ülkenin geçen Mart ayında Pekin’le varılan uzlaşmanın ardından ilişkilerini normalleştirmeye ve büyükelçi ve heyet alışverişinde bulunmaya başlamasından bu yana türünün ilk örneği olan bir adım olarak sayılıyor.

İranlı kadınlara gelince bakan onun medyadaki imajından memnun değil. Hazali, Gençliğinin baharında olan Mahsa Amini adlı genç kadının hapishanede Eylül 2022’e öldürülmesinin ardından İran’ı kasıp kavuran gösterilere uluslararası basının verdiği tepkiye atıfta bulundu.

Ensiyeh Hazali, “Ne yazık ki İranlı kadınların başarılarının birçoğu medya tarafından çarpıtıldığı ve yayınlanmasına izin verilmediği için bilinmiyor. Birçok başarı gizlendi. Medya profesyonelleri olarak sizler, gerçekleri ortaya çıkararak ve gerçeklerle yayınlananlar arasında tutarsızlık oluşmasına izin vermeyerek, bu konunun ele alınmasına katkıda bulunabilirsiniz” dedi.

Batı başarılarımızı örtüyor

Hazali, “Örneğin, İran’da son yıllarda kadınların kaydettiği ilerlemeye ilişkin bazı istatistiklere işaret ettiğimde, geçen yıl Amerikan ve Siyonist medya makinesinin yayınladığı yalanların miktarıyla İranlı kadınları çarpıttıkları göz önüne alındığında, bana bunu duymadığınızı söyleyeceksiniz. Ancak gerçekte İran’daki istatistikler kadınların son yıllarda kaydettiği ilerlemeyi gösteriyor. İranlı kadınlar, okuma yazma bilmeme oranını yüzde 95’ten fazla oranda ortadan kaldırmayı başardılar. Üniversiteye giren kadınların oranı erkeklere göre yüzde 61’ken, üniversite profesörlerinin yüzde 40’ı da kadın” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, teknik ve sportif açıdan ise “Kadınlar, televizyon ekranlarında gördüğünüz üzere İslami usullere göre giyinmeyi korurken, erkekler gibi onlar da erkeklerin elde ettiği madalyalara rakip olan, hatta bazen ekonomik sektörler gibi bazı alanlarda erkeklerden bile daha iyi olan çok sayıda madalya aldılar” dedi.

Bu başarılardan bazılarının üzerlerinin örtülmesinin, eğer doğruysa, radikallerin, aralarında Şirin Abadi ve Nergis Muhammedi gibi Nobel Ödülü kazananların da bulunduğu bağımsız kadınlara hakaret etmesinden kaynaklanıyor olabilir. Bu bağlamda Hazali, Nobel Ödülü alan söz konusu isimlere karşı ön yargıyla yaklaştı ve zaferlerini tamamen hak edilmemiş olarak nitelendirdi.

İran’daki Nobel kadınları İsrail’e bağlıdır!

Ensiyeh Hazali, “Bu durum, tamamen siyasi nedenlerle alakalıdır. Liyakatle, bilgiyle, zayıfa yardımla alakası yoktur. Mesele siyasidir ve öyle de planlanmıştır. Müslüman kadınlara odaklanıyorlar. Bu ödül, bu kadınların (Şirin Abadi ve Nergis Muhammedi) kendi konumlarına ulaşmaları için bir araç oldu. İslam Cumhuriyeti’nde yetimlere bakan çok sayıda kadın olmasına ve bunların ekonomik sorunların çözülmesine ve savunmasız insanlara yardım edilmesine katkıda bulunmasına rağmen bu ödül, ABD ve İsrail’in yolunu izlemeye çalışanlara veriliyor. Ödülü alan bu kadınlara sormak lazım, Gazze’de Filistinli kadınlara ve çocuklara olup bitenlere önem gösteriyorlar mı veya ses çıkardılar mı? Neden? Çünkü tamamen İsrail’e bağlılar!” dedi.

2023 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi İranlı insan hakları aktivisti Nergis Muhammedi (AFP)

Hazali, “Gazze’deki metanetli kadınlar bu ödüle daha çok layık oldukları gibi, Gazze’deki hasta ve güçsüzlere yardım eden kadınlar da şüphesiz bu ödüle daha çok layıktır. İran’da da bilimsel alanlarda ihtiyaç sahiplerine yardım eden çok sayıda kadın var. İş alanında çok fazla kadın girişimci var ve bu ödülü fazlasıyla hak ettiklerini söyleyebiliriz” dedi.

Independent Arabia, İranlı Avukat Şirin Abadi’den hem kendisi hem de tutuklu arkadaşı Muhammedi adına bu konuda bir açıklama talep etti. Ancak bu haber yayınlanana kadar, henüz kedisinden yanıt alınamadı. (Yanıt alındığı taktirde haberde güncelleme yapılacak.) Öte yandan daha önceki açıklamalarında Abadi, Mahsa Amini'nin öldürülmesinden bu yana ülkesine karşı oldukça eleştirel bir tavır takındı. Nobel Ödülü kazanmasına rağmen Tahran’ın Nergis’i serbest bırakmayı reddetmesinin ardından yakın zamanda bu eleştirilerini yineledi. Abadi ayrıca, Muhammedi’nin ödülü kazanmasının ‘İslam Cumhuriyeti’nde ne yazık ki telafisi mümkün olmayan kadın hakları ihlallerine ışık tutacağını’ dile getirdi.

Reuters’a göre hala İran’da tutuklu bulunan kadın hakları savunucusu Nergis, ‘Tahran liderlerine bir sitem ve hükümet karşıtı göstericilere destek’ olarak görülen bir girişimle 2023 Nobel Barış Ödülü’nü kazandı.

Eski bir akademisyen olan İranlı yetkiliye, hükümette kadınların sesi olması gereken bir dönemde, ülkesinde kadın haklarını ihlal edenleri savunup savunmadığını sorduğumuzda, kendi pozisyonunu savunarak her şeyin yolunda gitmediğini kabul etti.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, “Kadınların haklarını tam olarak kazandığına inanmıyoruz. Ama kadın haklarını tam olarak tesis etme hedefimize bizi zorlayan bir yoldayız ve ilerlemeye devam edeceğiz. Ancak bazı İslam ülkelerinde ve hatta Batılı ülkelerde garanti altına alınan hakların birçoğu İran’da da mevcuttur. Daha önce de belirttiğim gibi eğitim hakkı var, okuma yazma bilmemeyle mücadele var” dedi.

Ancak öte yandan Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bazı işlerin kadınlara uygun olmadığını da kabul ederken, “Bazı Avrupalılarla konuşuyorum, kadınların yaptığı daha kötü işler olduğunu ama bunu değiştiremeyeceklerini söylüyorlar. Mesela bizim ülkemizde kadının onuruna inanıyoruz ve onların askerlikten muafiyet gibi bazı ayrıcalıkları var” şeklinde konuştu. Aynı şekilde bağımsız İran basını, reşit olmayan kızların evlenmesini destekleyen ve bazı ailelerin doğum kontrolünü kınayan muhafazakâr görüşlerden bahsediyor.

Ahlak Polisi

Peki, ya İran’daki Ahlak Polisi, onların da kadın kovalamayı bırakması gerektiğini düşünmüyor musunuz?

Hazali, verdiği yanıtta “Aslında emniyet mensupları, sosyal güvenlikle ilgili pek çok konuyu önleyerek, kadına yönelik şiddetin her türünü, toplumda nasıl bulunacağını, giyim ve sosyal davranışla ilgili yasaların uygulanmasını da yürütmektedir. Her toplum, kendisini ilgilendiren konularda karar verme özgürlüğüne sahip olmalıdır ve bunlar kültürümüzle ve çoğunluğun görüşüyle ​​ilgili konulardır. Güvenlik polisi, Batı medyasının onları yansıttığı gibi değil. Onlarla ilgili algıların ve filmlerin çoğu sahte” ifadelerini kullandı.

Ona göre neyin sahte olmadığına gelince Hazali, “Kadınların, toplumun, kişilerin ve ailelerin haklarını korumak için İslami Şura Konseyi tarafından kanunlaştırılan ve onaylanan yasalar aracılığıyla toplumdaki normatif hususlar dikkate alınmalıdır. Güvenlik ve Ahlak Polisi, yalnızca halkın seçtiği üyelerden oluşan Şura Meclisi’nin onayladığı bu yasaları uygulamak istiyor. Onlar, bu yasaları yapmak ve uygulamak için görevlendiriliyorlar” dedi.

Bu yasaların, örneğin, benzer polislerin bulunduğu ve etkileri sınırlı olan Suudi Arabistan’da olduğu gibi gelecekte yeniden gözden geçirilmesi mümkün müdür?

Bu soruya cevabında Hazali, belki de Tahran’ın daha zayıf bir konumda görünmemesi için daha esnek görünüyordu. Öyle ki “Evet polisin sınırları var, sınırı geçemezler. Standartlar konusunda aslında biz bunların uygulanmasından, yasa çıkarılmasından yanayız. Ancak özgürlüğün her ülkede ve her kültürde farklı bir anlamı olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Örneğin özgürlük, her istediğini yapmak anlamına gelmez. Bu, bu terimleri nasıl tanımladığımız açısından çok önemlidir. Her kültürün, her coğrafyanın farklı yönlerini, boyutlarını bir kez daha bilmemiz gerekiyor; bir ülkedeki algılar tüm dünyaya genellenemez” şeklinde konuştu.

Peki ya Batı’ya kaçan oğlu?

Ancak Independent Arabia, oğlunun bir Batı ülkesi olan Kanada’ya kaçtığı yönündeki söylentileri sorarak onu şaşırtınca, Batı’ya yönelik eleştirisi daha az sesli hale geldi. Ensiyeh Hazali, “Oğlumun kaçmadığını, kalıcı olarak göç etmediğini, geçici olarak çalışıp geri döndüğünü, Kanada’da yerleşiminin olmadığını açıkladım. Maalesef tüm dünyaya yayılan yalanlardan biri de bu. Hatta oğlumun bilime dayalı bir şirketi var ve kendi alanında ödül aldı. İran üniversitesindeki öğrencilerle ilgili bir şirketi var, o da diğer insanlar gibi gider ve geri döner” dedi.

Kendisine, bunun amacının, tıpkı Ali Şemhani’nin ailesi ve onunla çalışanlar üzerinden hedef alınması gibi, İran’daki bazı partiler tarafından size siyasi suikast düzenlemek mi olduğunu sorduk. “Ali Şemhani ile yaşananların ayrıntılarını bilmiyorum” diyen Hazali’nin yanıtı biraz kafa karıştırıcıydı.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı röportaja göre Hazali, yaptığı açıklamada “Kamuoyunu yetkililerin aleyhine çevirmek isteyenler var. Ama biz, yurtdışında öğrenmenin ve öğretmenliğin, Doğu’da da Batı’da da normal olduğuna inanıyoruz. Batı ve kültürü karşısında duygusal ve çatışmacı olmamalıyız. Evet, onların bilgilerinden yararlanıyoruz, onlara da fayda sağlıyoruz. Çocuklarımız, öğrencilerimiz ve profesörlerimiz birçok başarıda Batı’yı geride bırakıyor. Bu etkileşimin, ticaret ve bilgi alışverişinin ve fayda alışverişinin yapılabilirliğine inanıyoruz. Bu göç, yurttan kaçış vb. anlamına gelmez” dedi.

Hazali ayrıca, “Evet, yetkilileri itibarsızlaştırmaya çalışanlar, ekonomik veya bilimsel alanda faaliyet gösteren ve dış ilişkileri olan kişilere ihanet edenler var” şeklinde konuştu.

Kutuplaşma ve zehirlenme mevsimi

İran’daki uluslararası ve yerel haberler, İran’daki rejimin kanatları arasındaki kutuplaşmanın tırmandığına, cumhuriyetin yaşadığı krizlerde suç ve sorumluluğun bazı grupların aleyhine komplo kurma noktasına kadar vardığına işaret ediyor.

Bu konudaki son söylenti, Tahran’daki tarafların İran’ı sorumlu tutulmaması yönündeki uyarıları ve diğerlerinin daha fazla adım atması yönündeki talepleri üzerine devam eden Gazze Savaşı dosyasına ilişkin yaklaşımdı.

Bu bağlamda eski İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada “Geçtiğimiz günlerde ve çeşitli sohbetlerde İsrail’in saldırgan hedeflerini, insanlığa karşı işlediği suçları, Filistin halkının 70 yıl süren işgal ve zulme karşı haklarını dile getirmeye ve çeşitli soruları yanıtlamaya çalıştım. Ne yazık ki bazı cevaplar dikkatle seçilip, sorulara bakılmadan kesilip çıkarıldı ve bazı durumlarda siyasi oyunların temeli haline geldi. Ne yazık ki, sadece benim görüş ve sözlerime aykırı olmayan, aynı zamanda ulusal çıkarlara da aykırı olan algılar, bazılarının mizacına karışmış durumda.Umarım bölünmeler, kutuplaşmalar ve toplumdaki zehirlenmeler sona erer” ifadelerini kullandı.

* Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli The Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



İspanya Arjantin Büyükelçisini süresiz olarak geri çağırdı

Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)
TT

İspanya Arjantin Büyükelçisini süresiz olarak geri çağırdı

Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)
Madrid’de İspanyol bayrağı (Reuters)

İspanyol hükümeti Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'nin İspanya'ya ve Başbakanı Pedro Sanchez'e "hakaret" etmesinin ardından, Buenos Aires'teki büyükelçisini süresiz olarak geri çağırdığını açıkladı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares, Arjantin Cumhurbaşkanı’nın Sanchez'in eşiyle ilgili yaptığı tartışmalı açıklamaların ardından Milei'den "kamuoyundan özür dilemesini" istedi.


İsrail Sullivan'ı Gazze'ye yönelik ağır bombardımanla karşıladı

Gıda yardımı almaya giden Filistinli çocuklar (AFP)
Gıda yardımı almaya giden Filistinli çocuklar (AFP)
TT

İsrail Sullivan'ı Gazze'ye yönelik ağır bombardımanla karşıladı

Gıda yardımı almaya giden Filistinli çocuklar (AFP)
Gıda yardımı almaya giden Filistinli çocuklar (AFP)

İsrail dün (pazar) Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ı, Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerine göre 24 saat içinde 70'ten fazla kişinin ölümüne yol açan yoğun bir bombardımanla karşıladı. Sullivan dün, ABD'nin hedef odaklı askerî harekât çağrısı yaptığı bir ortamda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi. Görüşme öncesinde Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada “Sullivan'ın İsrail'e Hamas militanlarının peşine Gazze Şeridi'nin en güneyindeki şehir olan Refah'a geniş çaplı bir saldırıyla değil, hedef odaklı bir şekilde düşmesi için baskı yapması bekleniyor” denildi.

İsrail, Mısır sınırı yakınlarındaki Refah'a saldırılar düzenlerken, Tel Aviv bu kentin Hamas'ın son kalesi olduğunu iddia ediyor. İsrail ordusu ile Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları mensupları arasında Gazze Şeridi'nin kuzey ve orta kesimlerinde büyük çatışmalar yaşanmaya devam ediyor.

Bu arada ABD Başkanı Joe Biden, Gazze Şeridi'nde yaşananların ‘trajik ve durdurulması gereken bir insani kriz’ olduğunu belirterek, Gazze Şeridi'nde derhal ateşkes çağrısında bulundu. Biden dün Georgia'da yaptığı bir konuşmada, “Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için daha fazla yardım almak üzere uluslararası bir çabaya ihtiyacımız var. Ben ateşkes, kalıcı barışın inşası ve iki devletli çözüme giden bir yol olduğundan emin olmak için gece gündüz çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

Bu arada Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini dün yaptığı açıklamada, UNRWA personelinin İsrail tarafından gözaltına alındığını, işkence gördüğünü ve işlemedikleri suçları itiraf etmeye zorlandıklarını bildirdi.


İran: Reisi ve beraberindekiler vefat etti

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi
TT

İran: Reisi ve beraberindekiler vefat etti

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi

İran'ın İdari İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhsin Mansuri bugün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı İbrahimi Reisi'nin dün öğleden sonra Azerbaycan sınırına yakın dağlık bir bölgede helikopterinin düşmesi sonucu hayatını kaybettiğini doğruladı.

İran devlet televizyonu, Reisi ve onunla birlikte Azerbaycan sınırındaki bir barajın açılışından dönen helikopterde seyahat eden Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan'ın da vefat ettiğini bildirdi.

Helikopterin bulunduğunun açıklanmasından dakikalar sonra, İran Kızılay'ının başkanı devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, kaza mahallinde herhangi bir canlı izine rastlanmadığını söyledi.

İran'ın Mehr haber ajansı ise Cumhurbaşkanı'nı taşıyan helikopterdeki tüm yolcuların öldüğünü teyit etti.

İran medyasında yer alan haberlere göre İran Kabinesi helikopter kazası nedeniyle acil toplantı düzenledi.

İran haber ajansı IRNA'ya göre gece geç saatlerde yapılan toplantıya Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir başkanlık etti.

Muhbir kurtarma operasyonu için ilave prosedürleri uygulamaya başladı. Protokole göre Muhbir, ülkenin geçici cumhurbaşkanı olacak.


Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan helikopter kazasında öldü

Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan helikopter kazasında öldü
TT

Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan helikopter kazasında öldü

Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan helikopter kazasında öldü

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki yetkilileri taşıyan helikopterin enkazına ulaşıldı.

İran Cumhurbaşkanı yardımcısı Muhsin Mansuri X'ten paylaştığı mesajında, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve beraberindekilerin İran'ın kuzeybatısında meydana gelen helikopter kazasında öldüğünü bildirdi.

Reisi'nin ölüm haberi yarı resmi Mehr Haber Ajansı tarafından da doğrulandı.

Bölgedeki olumsuz hava koşulları sebebiyle ekipler helikopter kazasının yaşandığı bölgeye ulaşmakta güçlük çekmişti. İran Kızılay'ının başkanı Reuters haber ajansına Reisi'nin helikopterinin enkazına doğru ilerlediklerini ve durumun iyi görünmediğini söylemişti.

Bu açıklamanın üzerinden çok geçmeden Reuters'a bilgi veren bir yetkili, helikopterin tamamen yandığını ve tüm yolcuların ölmüş olmasından endişe ettiklerini açıklamıştı.

Yaşam belirtisi olmadığı açıklanmıştı

İran devlet haber ajansı IRINN ve yarı resmi haber ajansı Mehr de daha önce , enkazda kazadan kurtulan bir kişinin tespit edilmediğini aktardı.

İran devlet televizyonu da İran'ın Doğu Azerbaycan vilayetindeki Tavil köyü yakınlarında bulunan helikopterin enkazında bir yaşam belirtisinin olmadığını bildirdi.

"İnsansız hava aracı Akıncı ısı kaynağı tespit etti"

Türkiye'nin görevlendirdiği Akıncı insansız hava aracının helikopterin enkazı olabileceği düşünülen bir ısı kaynağını tespit ederek koordinatlarını İran makamlarıyla paylaştığı aktarılmıştı.

İran'ın yarı resmi FARS haber ajansına göre, arama-kurtarma ekipleri ısı kaynağının tespit edildiği Tavil bölgesine gönderilmişti.

Helikopterde Reisi dahil 9 kişi vardı

İran'ın Tasnim haber ajansında yer alan bilgilere göre, helikopterde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan dahil dokuz kişi vardı.

İran Devrim Muhafızları'nın kontrolünde olduğu bilinen Sepah adlı yayın organı, helikopterde Doğu Azerbaycan vilayeti Valisi Malek Rahmati, Tebriz imamı Muhammed Ali Alihaşim, pilot, pilot yardımcısı, mürettebat şefi, güvenlik şefi ve koruma bulunuyordu.

Bell 212 tipi helikopter

İran'ın devlet haberi ajansı IRNA'ya göre, Reisi ve beraberindeki heyeti taşıyan helikopter ABD yapımı Bell 212 tipi helikopterdi.

Askeri uzmanlara göre, helikopter ilk olarak ABD'de ve daha sonra da Kanada'da üretildi.

xsdcfvbrg
Helikopterin kalkıştan sonra IRNA tarafından dağıtılan fotoğrafı (EPA)

CNN televizyonuna değerlendirmelerde bulunan bir askeri uzman, yaptırımlar sebebiyle, yedek parçaların bulunmasında yaşanan zorluğun ve kötü hava koşullarının kazada bir rol oynamış olabileceği görüşünü dile getirdi.

Hamaney'den İranlılara mesaj

İran'ın dış politikası ve nükleer programıyla ilgili konularda son sözü söyleyen dini lider Ayetullah Ali Hamaney, devlet işlerinin sekteye uğramayacağını söyleyerek İranlılar'a güvence vermeye çalıştı.

"Millet endişelenmesin, devlette ve devlet işlerinde herhangi bir sorun yaşanmayacaktır" açıklmasında bulunan Hamaney, "Yüce Allah'ın Cumhurbaşkanı ve yanındaki arkadaşlarını millete bağışlamasını umuyoruz. Herkes dua etsin. İran halkı endişelenmesin, ülkenin işlerinde herhangi bir aksama meydana gelmeyecektir" diye konuştu.

Olayın ardından tüm yetkililerin yoğun şekilde çalıştığını söyleyen Hamaney, "Ülke işleri, hem ülkenin güvenliği hem de sınırların güvenliğinin yanısıra, yürütme tarafından ulusal düzeyde yapılması gereken işler düzenli şekilde ilerliyor. Kimse endişelenmesin. İnşallah Cumhurbaşkanı dönecek ve her şey en iyi şekilde yapılacak" demişti.

Hamaney’den Reisi açıklaması: Devlet işlerinde herhangi bir sorun yaşanmayacak

İranlılar, helikopter kazası haberinin ardından başkent Tahran'da toplanarak Cumhurbaşkanı Reisi için dua etti.

Devlet yayın kuruluşu daha önceki tüm programlarını durdurarak ülke genelinde Reisi için yapılan duaları ve yoğun sis altında dağlık bölgeye yaya olarak ulaşan kurtarma ekiplerini canlı yayında verdi.

Helikopterin yerini Türkiye’nin gönderdiği IHA tespitl etti

Arama kurtarma ekipleri, olumsuz hava şartları nedeniyle çalışmaların güçlükle sürdüğünü bildirmiş, İran, Türkiye'den havadan arama çalışması yapmak için insansız hava aracı (İHA) talep etmişti.

Türkiye'nin, İran Cumhurbaşkanı Reisi ve bazı yetkililerin geçirdiği helikopter kazasına ilişkin arama faaliyetlerinde görevlendirdiği Akıncı İHA, helikopterin enkazı olabileceği düşünülen ısı kaynağını tespit ederek koordinatlarını İran makamlarıyla paylaşmıştı.

İran Cumhurbaşkanı Aliyev ile ortak baraj projesinin açılışı için bölgedeydi

İran Cumhurbaşkanı Reisi, Azerbaycan ve İran arasında ortak bir baraj projesinin açılışını yapmak için Azerbaycan sınırındaydı.

xcsdfbg
Reisi ve Azerbaycanlı mevkidaşı İlham Aliyev, iki ülke sınırlarındaki barajın açılışı sırasında (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran devlet medyasına bilgi veren ve çalışmalara katılan İranlı bir komutan bölgede soğuk, yağışlı ve sisli hava koşullarının hakim olduğunu ve yağmurun yavaş yavaş kara döndüğünü söyledi.

Reisi Pazar günü erken saatlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte bir barajın açılışını yapmak üzere Azerbaycan'a gitmişti.

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.

 


İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
TT

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.


İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor

İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor
TT

İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor

İran Cumhurbaşkanı Reisi'yi taşıyan helikopter konvoyunda kaza: Reisi'nin durumu bilinmiyor

İran resmi haber ajansı IRNA’nın bildirdiğine göre, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan helikopter Tebriz kenti yakınlarındaki dağlık bir bölgeye ‘sert iniş’ yaptı.

Ajans, helikopterde İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Tebriz Cuma İmamı Muhammed Ali el-Haşim ve Doğu Azerbaycan Eyaleti Valisi Malik Rahmeti'nin de bulunduğunu belirtti. İran devlet medyası, ikmal ekiplerinin olay yerine ulaşmaya çalıştığını bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Tesnim haber ajansından aktardığına göre bölge sakinleri, “Bölgedeki sis ve kötü hava koşulları nedeniyle helikopterin durumu halen bilinmiyor” şeklinde konuştu.

İran İçişleri Bakanı Ahmad Vahidi, Reisi'yi taşıyan helikopterin kötü hava koşulları nedeniyle sert iniş yapmak zorunda kaldığını ve henüz kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşamadığını bildirdi. IRNA, 16 kurtarma ekibinin bölgeye gittiğini, ancak kötü hava koşulları nedeniyle kurtarma çalışmalarının zaman alacağını kaydetti. İranlı Öğrenciler Haber Ajansı (ISNA), ‘bazı resmi olmayan kaynakların cumhurbaşkanının maiyetinin şehit olduğundan bahsettiğini, ancak resmi kaynakların henüz bu haberi doğrulamadığını’ aktardı. İran Meclisi Tebriz Milletvekili Ahmed Ali Rıza Beygi, İran Cumhurbaşkanı’nın maiyetiyle herhangi bir temasta bulunulduğunu reddederek, ‘kurtarma ekiplerinin kötü hava koşulları nedeniyle kaza yerine ulaşamadığını’ vurguladı.

Beygi, “Kurtarma ekipleri yağmur ve yoğun sis nedeniyle Reisi’nin helikopterinin düştüğü bölgeyi henüz tespit edemedi” dedi. İran Cumhurbaşkanı'nın helikopterinin ‘dağlık Dezmar bölgesindeki bir ormana düştüğünü’ kaydeden Beygi, “Kurtarma ekipleri kaza yerini keşfetmeye ve bölgeye doğru ilerlemeye çalışıyor” ifadesini kullandı. Diğer yandan Reuters'a konuşan İranlı bir yetkili, Reisi ve Abdullahiyan'ın hayatlarının ‘tehlikede olduğunu’ söyledi. Adının açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkili, “Halen umutluyuz, ancak kaza yerinden gelen bilgiler endişe verici” dedi.

İRNA: Görgü tanıkları kazadan bir saat önce bölgede sesler duyulduğunu bildirdiler

Görgü tanıkları İRNA muhabirine yaptığı açıklamada, kazadan bir saat önce bölgede sesler duyulduğunu bildirdiler.

Kaza bölgesine İHA ve arama kurtarma köpekleri de dahil olmak üzere 20'den fazla yardım ekibi sevkedildi.

Arama çalışmalarına yardımcı olmak üzere silahlı kuvvetlere bağlı özel kuvvetler de bölgeye gönderildi.

Kötü hava koşulları nedeniyle kurtarma çalışmalarının zaman alabileceği aktarıldı.

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi, İran cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'yi taşıyan konvoydaki helikopterlerden birinin sert bir iniş yaptığını ve kurtarma ekiplerinin zorlu hava koşulları nedeniyle zorluk yaşadığını açıkladı.

Devlet televizyonuna konuşan Vahidi cumhurbaşkanının söz konusu helikopterde olup olmadığını söylemedi.

Bölgede şiddetli yağmur ve hafif rüzgarın olduğu bildirilirken devlet televizyonu, kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşmaya çalıştığını ancak bölgedeki kötü hava koşulları nedeniyle zorlandığını duyurdu. 

İran devlet televizyonu Reisi ile birlikte seyahat eden üst isimlerin şunlar olduğunu duyurdu: Doğu Azerbaycan Valisi Malik Rehmeti, Hamaney'nin Tebriz temsilcisi Muhammed Ali Al-ehaşem ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullayian.

Bazı yerel basında çıkan haberlere göre Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın, Reisi ile aynı helikopterde seyahat ediyordu.

Doğu Azerbaycan Eyalet Vali Yardımcısı Cebbarali Zakiri, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin konvoyunda meydana gelen helikopter kazasına ilişkin 3 helikopterden 2'sinin iniş yaptığını, birinin düştüğünü söyledi.

Sharghdaily haber sitesine göre Zakiri "Olay yerine henüz ulaşmadım. Olası yaralılar ve sayısı hakkında bir şey söyleyemem. Olayın nasıl olduğunu bilmiyorum" dedi.

Reisi, İran'ın Doğu Azerbaycan eyaletinde seyahat ediyordu. Devlet televizyonu, olayın meydana geldiği bölgenin, İran'ın başkenti Tahran'ın yaklaşık 600 kilometre  kuzeybatısında, Azerbaycan sınırındaki bir şehir olan Jolfa yakınlarında olduğunu açıkladı.


Bilim insanları 2 bin yıl önceki yangının failini buldu

Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)
Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)
TT

Bilim insanları 2 bin yıl önceki yangının failini buldu

Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)
Altın küpe, çömleğe saklanmış halde bulundu (Marco Ansaloni)

İspanya'da yaklaşık 2 bin 200 yıl önce bir çiftlik evini yerle bir eden yangına, eski çağların en büyük generalleri arasında sayılan Hannibal'ın yol açtığı düşünülüyor. 

Demir Çağı'na ait bir yerleşim yerinin kalıntılarını inceleyen bilim insanları, MÖ üçüncü yüzyılda meydana gelen bir savaşın detaylarına ışık tuttu. Bugünkü Barselona'nın kuzeyinde yer alan dağ sırası Pireneler'deki Tossal de Baltarga adlı yerleşim yerinin kalıntıları büyük ölçüde yok olmuş durumda. 

Fakat daha sonra bölgeye gelen Romalıların, büyük bir yangınla harap olan bir çiftlik evinin üzerine inşa ettiği yapılar sayesinde bu binanın kalıntıları korunmuş. Araştırmacılar yangını, Kartaca İmparatorluğu Generali Hannibal'ın, Roma Cumhuriyeti'yle savaşa giderken çıkardığını tahmin ediyor. 

İki katlı ahşap binanın üst kısmının yemek yapma ve kumaş üretimine ayrıldığını tespit eden bilim insanları, alt katta da bir ahır olduğu sonucuna vardı. Frontiers in Environmental Archaeology adlı hakemli dergide cuma günü yayımlanan makalede açıklandığı üzere koyun, keçi ve at kalıntıları bulundu. 

Hayvanların ahıra kapatıldığına yönelik bulgular edinen ekip, bunun normal bir davranış olmadığı görüşünde. Bir çatışma çıkmasını bekleyen bölge sakinleri, hayvanları korumak için onları kapatmış olabilir. 

Kalıntılar arasında altın bir küpe de çıktı. Bilim insanları takının bir kapta gizlenmesinin, savaş tehlikesine karşı alınan bir diğer önlem olabileceği görüşünde. 

scdfgt
2 bin 200 yıl kadar önce yangın çıkan çiftlik evi ahşaptan yapılmıştı (Francesc Riart) 

MÖ üçüncü yüzyılın son çeyreğinde çıktığı düşünülen yangın, Kartaca'yla Roma arasındaki II. Pön Savaşı'yla aynı döneme denk geliyor. MÖ 218'den 201'e kadar süren savaşta Kartaca birliklerine liderlik eden Hannibal, karşı tarafa büyük zararlar verse de nihayetinde mağlup olmuştu. 

Generalin bu çatışmalarda Alpler'den savaş fillerini geçirmesi, tarihin en büyük askeri başarılarından biri kabul ediliyor.

Bu savaş sırasında Hannibal'ın Pireneler'de çeşitli çatışmalara girdiğini aktaran araştırmacılar, yangını da bunlarla ilişkilendiriyor. Makalenin başyazarı Oriol Olesti Vila şöyle diyor:

Buradaki vadiler ekonomik ve stratejik açıdan önemli bir bölgedeydi. Hannibal'ın Pireneler'i yerel kabilelere karşı savaşarak geçtiğini biliyoruz.

Olesti Vila ayrıca bu dönemde yangınların sıkça meydana geldiğini fakat genellikle tek bir odanın dışına çıkmadığını söylüyor. Öte yandan Tossal de Baltarga'daki yangın çiftlik evini yerle bir ederken, yerleşim yerindeki başka binalarda da benzer bir yangın çıktığına işaret eden bulgular var. 

Yanan binanın olduğu alanda insan kalıntısına rastlamayan ekip, binadaki kişilerin yangından kaçtıklarını fakat hayvanları kurtaracak zamanları kalmadığını düşünüyor. 

Independent Türkçe, Live Science, Newsweek, Frontiers in Environmental Archaeology


Netanyahu'ya verilen ültimatoma dair tüm bilinenler

Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)
Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)
TT

Netanyahu'ya verilen ültimatoma dair tüm bilinenler

Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)
Cumartesi Tel Aviv'de Netanyahu'yu İsrail bayrağıyla protesto eden göstericilere polis tazyikli su sıktı (Reuters)

İsrail'in Savaş Kabinesi'nden Benny Gantz, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya ültimatom vererek tüm dünyada gündem oldu. 

Eski Savunma Bakanı Gantz dün düzenlediği basın toplantısında Netanyahu'ya seslenerek, İsrailli esirlerin geri getirilmesi, "Gazze'deki Hamas yönetiminin devrilerek askerden arındırılması", "Gazze'de ortak bir ABD, Avrupa, Arap ve Filistin yönetiminin kurulması", tahliye edilen kuzeydeki İsraillilerin evlerine geri getirilmesi ve Suudi Arabistan'la normalleşmenin desteklenmesi taleplerinde bulundu.

Benny Gantz, Gazze'nin İsrail saldırıları sonrasındaki idaresine ilişkin bir planın 8 Haziran'a kadar onaylanmaması halinde liderliğini yaptığı Ulusal Birlik Partisi'nin hükümetten çekileceğini söyledi. Bu çekilme, savaş kabinesinin yıkılmasını tek başına sağlayacak bir hamle değil.

gbhnj
Benny Gantz, 24 Kasım'da ateşkes başlatıldığında rehinelerin aileleriyle bir araya gelmişti (Reuters)

Bunun üzerine İsrail Başbakanlığı yazılı açıklama yayımladı. Netanyahu, Gantz'ın sunduğu şartların "İsrail'in yenilgisi anlamına geldiğini" öne sürdü. "Hamas yerine bana ültimatom vermeyi tercih ediyor" diyerek Gantz'ı yerdi.

Savunma Bakanı da Netanyahu'yu hedef almıştı

Savunma Bakanı Yoav Gallant da 15 Mayıs'ta Tel Aviv'de basın toplantısı düzenleyerek uzun zamandır Gazze'de Hamas'a alternatif bir yönetim bulma yönünde çalışmanın gerekli olduğunu söylediklerini ancak herhangi bir karşılık alamadıklarını belirtmişti.

Gallant, Netanyahu'ya konuya ilişkin bir karar vermesi, İsrail'in Gazze Şeridi'nde sivil-askeri bir rejimin olmayacağını ilan etmesi ve Hamas'a alternatif bir yönetimi teşvik etmesi çağrısında bulunmuştu.

Gantz da Gallant'ın eleştirilerinin isabetli olduğunu savunmuştu. 

Netanyahu'ysa Gallant'ın eleştirilerini X hesabından paylaştığı videoyla yanıtlamıştı.

dfvbgrtnh
74 yaşındaki Netanyahu'yu uyuşturucu baronu Pablo Escobar'a benzetenler de oldu (AP)

Hamas yenilene kadar Gazze'nin yönetimini tartışmanın "anlamsız" olduğunu savunan Netanyahu, "Hamas'ın Gazze'yi askeri olarak idare etmediği netleşene kadar tüm aktörler kendi güvenliklerinden korkacak ve Gazze'nin yönetimini tek başına üstlenmeyecek" demişti.

Ordu da bekleyiş içinde

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi'nin de savaş sonrası stratejisi için Netanyahu'ya baskı yaptığı İsrail medyasında konuşuluyor. 

ABD de dahil diğer ülkelerin Refah'a kapsamlı kara operasyonu düzenlememesi için çağrıda bulunduğu Netanyahu, Gazze'nin güneyindeki bölgeye girmenin Hamas'ı yok etmek için gerekli olduğunu savunuyordu. 

Ancak düzenlenen operasyonların ardından Gazze'nin kuzeyinden çekilen ordunun tekrar aynı bölgelere girmesi, yönetime dair soru işaretlerini artırdı. Muhalifler Netanyahu'nun savaşı bitirmeye niyeti olmadığını söylüyor. 

Netanyahu'ya güven azalıyor mu?

Soufan Group adlı güvenlik danışmanlığı kuruluşunda araştırma direktörü olan Colin P. Clarke tartışmaları şöyle yorumluyor:

Gallant'ın Netanyahu'nun savaş sonrasında Gazze'nin yönetimini planlamak konusundaki yetersizliğini eleştirmesiyle birlikte İsrail savaş kabinesinde bazı gerçek çatlaklar görülmeye başlandı. En ateşli İsrail savunucuları da dahil Bibi'ye güveni olan çok fazla kişi tanıdığımdan emin değilim.

gb ht
Cumartesi günü Tel Aviv'de düzenlenen gösteride rehine ve ateşkes anlaşması için çağrıda bulunuldu (Reuters)

İsrail'de rehinelerin kurtarılmasını isteyen göstericiler de Netanyahu'yu sıkıştırıyor. Son günlerde İsraillilerin ölümüne dair haberler artarken Gazze'de tutulan 128 rehinenin akıbeti de merak konusu. Tel Aviv, en az 35'inin öldüğünü tahmin ediyor.

Washington, Filistin Ulusal Yönetimi'ni işaret ediyor

Washington da Netanyahu'yu bu konuda sıkıştırıyor. ABD, Filistin Ulusal Yönetimi'nin "yeniden canlandırılarak" Gazze'yi tekrar kontrolüne alması gerektiğini savunuyor. İsrail Başbakanı'ysa Mahmud Abbas'ın başkanlık ettiği yönetimi perşembe günü eleştirerek "Terörü destekliyor, eğitiyor ve finanse ediyor" deyip eklemişti:

Askeri zaferden başka bir alternatif yok. Bunu baypas etmeye çalışmak gerçeklikle bağı koparmak anlamına gelir.

Gazze Şeridi, 1996-2006'da Filistin Ulusal Yönetimi'ne bağlıydı. Ancak Hamas, 2006'da yapılan seçimlerde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın partisi Fetih'i geçerek 132 sandalyeli mecliste 74 koltuk kazanmış, Fetih ise 45 sandalyede kalmıştı. Daha sonra taraflar arasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle 2007'de Gazze'de patlak veren çatışmalarda, Hamas bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.

Independent Türkçe, New York Times, WSJ, BBC,


ABD'de Ku Klux Klan bağlantılı vali adayı hakkında karar verildi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

ABD'de Ku Klux Klan bağlantılı vali adayı hakkında karar verildi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Bir eyalet yargıcı, Ku Klux Klan'la (KKK) bağlantılı olduğu bildirilen Missouri vali adayının, kendi partisinin onu adaylıktan çekme çabalarına rağmen oy pusulasında kalmasına karar verdi.

Missouri Cumhuriyetçi Parti Başkanlığı, Darrell McClanahan'ın ağustosta yapılacak Cumhuriyetçi Parti önseçiminin oy pusulasında yer almasını engellemek için dava açmıştı. Associated Press, Missouri Cumhuriyetçi Parti Başkanlığı'nın başlangıçta McClanahan'ı partiye kabul ettiğini ancak daha sonra Nazi selamı verirken çekilmiş fotoğraflarının ortaya çıkmasının ardından McClanahan'ı ihbar ettiğini bildirdi. 

Görsel kaldırıldı.
Fotoğrafta görülen Darrell McClanahan, Nazi selamı verirken çekilmiş fotoğrafları ortaya çıkınca Cumhuriyetçi Parti'nin kendisini görevden almak için dava açmasının ardından Missouri önseçim oy pusulasında yer almaya devam edecek (Darrell McClanahan)

Cuma günü Cole County Gezici Mahkemesi Yargıcı Cotton Walker, McClanahan'ın valilik yarışına katılabileceğine karar verdi.

The Guardian'a göre McClanahan'ın avukatı Dave Roland, mahkeme kararının parti liderlerinin "önseçim oy pusulasında kime yer verileceğini seçme konusunda neredeyse sınırsız bir takdir yetkisine" sahip olmamasını sağladığını belirtti. 

İftira ve İnkarla Mücadele Birliği'ne (Anti-Defamation League/ADL) göre adayın KKK'yle de bağları var. Kuruluş, 2022'de McClanahan'ın ırkçı ve antisemitik inançları savunan, KKK'den büyük ölçüde etkilenen Hristiyan Kimliği (Christian Identity) adlı tarikata bağlı olduğunu belirtmişti. McClanahan daha sonra 2022'de yayımlanan makale nedeniyle kuruluşa dava açmış ancak davası reddedilmişti.

ADL'ye göre 2019'da McClanahan, ABD'nin güneyinin ayrılmasını savunan beyaz üstünlükçü grup League of the South'a ait üyelik kartını paylaşmıştı. 

Bu, McClanahan'ın bir görev için ilk rekabet edişi değil. McClanahan 2022'de eyaletin ABD Senatosu için yapılan önseçiminde de yarışmış ve oyların yüzde 1'inden daha azını alarak kaybetmişti.

Vali adayı kendisini "beyaz yanlısı" diye tanımlamış ancak ADL'nin ırkçı ya da antisemitik olduğu iddialarını reddetmişti. Ayrıca KKK'ye hiç katılmadığını söyleyerek sadece bir yıllık "onursal üyelik" verildiğini öne sürmüştü.

Cumhuriyetçi Vali Mike Parson görevdeki son dönemini tamamlarken bu yaz McClanahan da önseçimde birkaç rakibiyle karşı karşıya kalacak. 

Cumhuriyetçi Parti'nin Missouri'deki bir başka radikal sağcı adayı da bu hafta tartışmaların ateşini fitillemişti. Missouri Eyalet Sekreterliği için yarışan Valentina Gomez, perşembe günü LGBTQ+ topluluğunu aşağılayan bir video yayımlamıştı.

Gomez, "Amerika'da istediğiniz her şey olabilirsiniz" demişti.

Güçsüz ve eşcinsel olmayın. Güçlü durun be!

Daha sonra videoda Gomez'in elinde silah tuttuğu bir fotoğraf gösteriliyor.

Video anında tepki çekerken, kullanıcılar bu tuhaf videoyla dalga geçmiş ve LGBTQ+ karşıtı bu açıklamayı kınamıştı. Önceki aylarda Gomez, LGBTQ temalı kitapları alev silahıyla yaktığı bir video yayımlamıştı. X kısa bir süre sonra bunun "X'in Nefret İçeren Davranış kurallarını ihlal edebileceğini" belirterek videoyu kısıtlamıştı. 
Independent Türkçe


Eseri yapan ressam açıkladı: Kral Charles'ın portresi neden kırmızı?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Eseri yapan ressam açıkladı: Kral Charles'ın portresi neden kırmızı?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kral III. Charles'ın son portresini çizen sanatçı, eserin neden bu kadar kırmızı olduğunu açıkladı.

Salı günü Buckingham Sarayı'nda Kral tarafından açılışı yapılan Jonathan Yeo imzalı tabloda Charles, kırmızı bir arkaplanda Galler Muhafızları üniformasıyla resmedildi.

Sıradışı portre kraliyet hayranları ve sosyal medya kullanıcıları arasında görüş ayrılığına neden oldu. Bazıları geniş kırmızı alanların kendilerini "rahatsız" ettiğini ve hükümdarın "cehennemde" gibi göründüğünü belirtti. 

Yeo karışık tepkileri erkenden "atlattığını" ve portrenin internette yarattığı mimlerle eğlendiğini söyledi.

Sunday Times'a verdiği röportajda, “Küçük kızım bu resimle ilgili TikTok'taki tüm çılgın şeyleri bana göstermeye çok hevesliydi" dedi.

17 yaşında ve... Resimle ilgili tüm komplo teorileriyle, satanist ve İlluminati'den olduğumu söyleyerek hayatının en güzel gününü geçirdi.

Yeo, "Bir resim üzerinde ne yaparsanız yapın, anlattığınız hikayenin ne kadar açık olduğunu düşünürseniz düşünün, birileri ondan başka bir anlam çıkaracaktır" diye ekledi.

Portrede neden bu kadar çok kırmızı kullanmayı seçtiğine gelince 53 yaşındaki sanatçı, bununla Kral'ın parlak renkli üniformasını tonlamak ve dikkati dağıtmak istediğini söyledi.

Gazeteye verdiği röportajda "Kırmızının gerçekten dikkat dağıtacağını düşündüm" diyen sanatçı, sadece üniformanın kırmızı kalması yerine tüm tabloyu kıpkırmızı yapmayı tercih ettiğini sözlerine ekledi.

Yeo, "Bunun psikolojik bir arka planı da olabilir çünkü bu resmi yaparken [Mart 2023'te] kalp krizi geçirdim" dedi.

Ama kesinlikle bunların hiçbirinin bilincinde değildim. Sadece bu rengi beğendim.

Yeo daha önce hiç böyle bir şey yapmadığı için Kral'ın madalyalarını ve üniformasını çizerken zorlandığını açıkladı.

Sanatçı, "Muhtemelen madalyalar üzerinde yüzden daha uzun zaman harcadım çünkü başladığımda yüzü nasıl yapmak istediğimi biliyordum" dedi.

Madalyaları resmettikçe ilk gördüğünüz şey o oluyordu çünkü çok parlaklardı. Bununla ilgili olmasını istemedim ama orada bir yerde olmaları gerekiyordu. Onları ekliyordum sonra çok fazla geliyordu ve siliyordum. Bu bir ekleme çıkarma süreciydi.

2,5 metreye 2 metre boyutlarındaki yeni resim, 2020'de o zamanki Galler Prensi'nin The Drapers' Company üyeliğinin 50. yılını kutlamak üzere sipariş edilmişti. 

Yeo, Charles daha Galler Prensi iken Haziran 2021'de Highgrove'da ve daha sonra Clarence House'da olmak üzere 4 kez Kral'la bir araya gelmişti. Son görüşme Kasım 2023'te Clarence House'da gerçekleşmişti. 

Portre, 16 Mayıs'tan 14 Haziran'a kadar Londra'daki Philip Mould Gallery'de bir ay boyunca halkın ziyaretine açık olacak. Philip Mould Gallery'ye girişler ücretsiz.
Independent Türkçe