BMGK kararı ABD’nin Gazze savaşına ilişkin tutumunda değişikliğin habercisi mi?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin ve diğer ülkelerin daimî heyetleri, New York’taki konsey toplantısında İsrail ile Hamas arasındaki savaşın kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin ve diğer ülkelerin daimî heyetleri, New York’taki konsey toplantısında İsrail ile Hamas arasındaki savaşın kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)
TT

BMGK kararı ABD’nin Gazze savaşına ilişkin tutumunda değişikliğin habercisi mi?

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin ve diğer ülkelerin daimî heyetleri, New York’taki konsey toplantısında İsrail ile Hamas arasındaki savaşın kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin ve diğer ülkelerin daimî heyetleri, New York’taki konsey toplantısında İsrail ile Hamas arasındaki savaşın kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. (Reuters)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) çarşamba akşamı Gazze’deki durumla ilgili olarak yayınladığı 2712 sayılı karar, uluslararası barış ve güvenliği korumakla görevli en güçlü uluslararası forumların öncelikli pozisyonunu yansıtıyor. BMGK, 40 gündür devam eden şiddetli savaşla, ayrıca özellikle de Rusya’nın talep ettiği ateşkes ilkesini reddetmenin yanı sıra Hamas’ı kınayan ve İsrail’in meşru müdafaa hakkına odaklanan ABD başta olmak üzere konseyin beş daimi üyesi arasında derinleşen farklılıklarla başa çıkmakta pek çok nedenden dolayı başarısız olmuştu.

İngiltere, geçtiğimiz beş hafta boyunca krizle ilgili olarak müttefiki ABD ile komşuluk ilişkisi içindeydi. Çin, Rusya’nın tutumuna büyük ölçüde yakınlık duyuyor. Veto yetkisine de sahip olan Fransa ise diğer dört ülke arasında yer aldı.

ABD’nin tavrı

Taslağı Malta tarafından hazırlanan ve ‘uzun vadeli ateşkes, Gazze Şeridi boyunca acil insani koridorların açılması ve Hamas’ın tüm rehineleri derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakması’ çağrısı yapan karar yayınlanır yayınlanmaz, özellikle ABD’nin tutumuna ilişkin sorular ortaya çıktı. Peki, ABD’nin tutumu değişti mi?

cwfeg
ABD’nin BM Daimî Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, ABD’nin New York’ta Gazze savaşıyla ilgili bir BMGK karar taslağına ilişkin oylamada neden çekimser kaldığına ilişkin açıklamada bulundu. (EPA)

Yanıtın bir kısmı, ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield’dan geldi. Greenfield, “Dünya, BMGK’nın bu acil uluslararası barış ve güvenlik meselesi hakkında açıkça konuşamamasını hayal kırıklığı ve endişeyle izledi” dedi. Kararın Hamas’ı kınamayı içermemesi konusunda hayal kırıklığına rağmen kararın ileriye doğru bir adım teşkil ettiğini belirten Greenfield, ‘geleceğe bakmaya başlama ve Filistin halkının seslerini ve isteklerini Gazze’deki kriz sonrası yönetim sürecinin merkezine yerleştiren sürdürülebilir bir barışın temellerini atma’ çağrısında bulundu.

Bu son açıklama, pek çok kişinin görüşüne göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve aşırı sağ hükümetinin yaklaşımına uymuyor. Ancak ABD’nin oylamada çekimser kalması, İsrailli yetkilileri rahatsız eden bu atılıma da olanak sağladı. Bu durum, onlara muhtemelen Joe Biden’in Başkan Yardımcısı olduğu eski ABD Başkanı Barack Obama’nın, ABD’nin 1967’den bu yana işgal altındaki Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerini yasa dışı sayan 2234 sayılı karara oy vermekten çekindiği dönemin sonunu hatırlatıyor.

Anlaşmazlıklara rağmen

Ancak 2712 sayılı karar, daha fazlasını içeriyor. Bununla ilgili oylama yoğun bir konsey katılımı döneminin ardından gerçekleşti. Ancak üyeler arasında krizin önemli yönlerine ilişkin keskin görüş ayrılıkları ve konseyin müdahalede oynaması gereken rolün yanı sıra çatışan jeopolitik çıkarlar nedeniyle savaş hususunda sonuçsuz kaldı.

debfhtwv
BMGK’da İsrail ile Hamas arasında ateşkes çağrısı yapan karara ilişkin oylama düzenlendi. (AP)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre konsey, Rusya’nın önerdiği taslak metni yayınlamayı başaramadığı 16 Ekim’den bu yana, krize ilişkin dört taslak karardan hiçbirini gerekli oyu alamadıkları için kabul etmemişti. Brezilya’nın sunduğu karar taslağı 12 oy almasına rağmen başarısız olunca ABD, 18 Ekim’de veto hakkını kullanarak bu taslağı da devirdi. ABD’nin 25 Ekim’de önerdiği üçüncü karar taslağı, Çin ve Rusya’nın veto yetkisini kullanması nedeniyle kabul edilemedi. Rusya’nın sunduğu rakip taslak metni de gerekli oyu alamadığı için kabul görmedi. 

BMGK’nın bölünmelerin üstesinden gelememesi, İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin ‘felaket’ olarak tanımladığı Gazze’deki halkın yaşadığı koşullarla karşı karşıya kaldı. Gazze’de önce yaygın hava saldırıları, ardından İsrail'in ikinci olarak kara işgaline başlamasıyla durum daha da kötüleşti.

Müzakereler ve karar

Tekrarlanan başarısızlıkların ardından Malta, seçilmiş on konsey üyesinin desteğiyle projesini hayata geçirdi. Ancak bir atılım gerçekleşti. Daha sonra beş daimî üyenin, özellikle de ABD’nin bu prensibi kabul etmeye hazır olduğu görüldü. Ancak oylamada ortaya çıkan sonuca ulaşmak için altı taslağın değiştirilmesi gerekti.

Malta 8 Kasım’da, krizle ilgili değiştirilmiş karar taslağını beşinci kez yayınladı ve bu kez insani konulara, özellikle de çocukların korunmasına ilişkin konulara odaklandı. Birkaç tur süren ikili yorum ve istişareden sonra 14 Kasım’da Malta, sessizce taslağının revize edilmiş altıncı versiyonunu sundu.

Guterres’ten takip

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 6 Kasım’da yaptığı açıklamada “Gazze, çocuklar için bir mezarlığa dönüştü” ifadelerine yer verirken, Malta tarafından önerilen karar, üyelerin desteğinden yararlanabilecek belirli bir konuya değinerek, kabul edilme şansını artırma girişimi olarak görülebilir.

Müzakereler sırasında ABD’nin tavrı, ateşkes çağrılarına birkaç saat karşı çıkan Netanyahu’nun açıkladığı mesajlarla tutarlı olsa da kararda, BM insani yardım kuruluşlarına, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne ve sivil toplum kuruluşlarına engelsiz insani erişim sağlamak için ‘yeterli sayıda gün boyunca geçici ateşkes’ çağrısında bulunan bir ifade yer alıyordu.

Metin, konseyin takibine atıfta bulunarak, BM Genel Sekreteri’nden kararın uygulanmasına ilişkin BMGK’nın Ortadoğu’daki duruma ilişkin bir sonraki toplantısında bir rapor sunmasını talep ediyor. Ayrıca Guterres’e kararın uygulanmasını etkili bir şekilde izlemeye yönelik seçenekleri belirlemesi çağrısı yapılıyor. Karar, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen Rusya’nın taleplerine yanıt olarak alındı.



Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Putin'e baskı ve ‘nükleer denizaltıların’ konuşlandırılması... Trump'ın çifte uyarısının arkasında ne var?

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Moskova'nın alaycı tavırlarına yanıt olarak iki nükleer denizaltıyı ‘uygun bölgelere’ gönderme emri vereceğini açıklayarak, Rusya ile ABD arasındaki güç gösterisinde çıtayı yükseltti.

Trump'ın sosyal medya platformu Truth Social’de yaptığı paylaşım, güvenlik bağlamında alışılmadık bir durum değildi. Şarku’l Avsat’ın The Times gazetesinden aktardığına göre, ABD'nin 71 nükleer denizaltısından yaklaşık 20'si her an denizde görev yapıyor ve özellikle gerginliğin arttığı dönemlerde rutin olarak Rusya'ya yakın bölgelere sevk ediliyor. Ancak olağandışı olan, ABD'nin bunu açıklaması. Bu ise Trump'ın paylaşımının gerçek amacını ortaya koyuyor. Söz konusu paylaşım iki mesaj içeriyor: Birincisi, Trump'ın eylem adamı olduğunu kanıtlamak, ikincisi ise mesaj vermek.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev (AP)

Medvedev'e yanıt ve Putin'e işaret

Trump için bu adım, provokasyona sert tepki verme şeklindeki alışılmış tavrının bir parçası.

Trump, özellikle Rusya'da başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra tartışmalı rolüyle tanınan Dmitriy Medvedev'e yanıt veriyordu. Trump'ın Moskova'ya Ukrayna'da ateşkes sağlanması için verdiği süreyi kısaltmasının ardından Medvedev sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Her yeni uyarı bir tehdit ve savaşa doğru adımdır. Rusya ile Ukrayna arasında değil; kendi ülkenle. Uyuyan Joe'nun yolunu izleme!” ifadelerini kullandı.

The Times’ın haberine göre bu açıklamaların amacı, sürekli olarak Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vereceği konusunda uyarıda bulunan Trump'ı korkutmak. Öyle ki Trump, Oval Ofis'teki meşhur sözlü tartışmada Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i ‘kumar oynamakla’ suçlamıştı. Ancak, Rusya'da bile abartılı bir kişilik olarak görülen Medvedev, Trump'ın Putin'e yönelik söyleminin son aylarda giderek sertleştiği göz önüne alındığında, bu mesajın hedefi değil.

ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)ABD Başkanı Donald Trump ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin (Arşiv - Reuters)

İhtiyatlı eleştiri

Trump, Putin'i giderek daha fazla eleştiriyor, ancak onu doğrudan kışkırtmaktan da kaçınıyor; çünkü aralarında iyi bir dostluk ve iş ilişkisi olduğunu düşünmeye devam ediyor. Bu durum, Medvedev'in pazartesi günü yaptığı açıklamadan açıkça anlaşılıyor. Putin ise Trump'ın barış için belirlediği son tarihi, dün yaptığı paylaşımdan yaklaşık bir saat önce reddetmişti.

Trump kendini usta bir müzakereci olarak görüyor. Bu nedenle, ABD donanmasında başkomutan olarak emrinde bulunan çeşitli gemi türlerini kapsayacak şekilde ‘nükleer denizaltılar’ ifadesini belirsiz bir şekilde kullandı.

ABD'nin 71 adet nükleer denizaltısı varken, bunların 14'ü Ohio sınıfı balistik füze denizaltılarıdır ve 20 adede kadar Trident II füzesi taşıyabilirler. Bu füzeler nükleer başlıklarla donatılabilir. ABD’nin sahip olduğu nükleer silahlı denizaltılardan sekiz ila on tanesi her an dünya çapında devriye görevindedir.

Resim  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Arşiv-AFP)

Beyaz Saray, Putin'in Trump'ın denizaltılarla ilgili diplomasisinin provokatif olmadığını, Dmitriy Medvedev'in tek bir provokatif açıklaması üzerine nükleer söylemlerin yeniden alevlenmesini önlemek için olduğunu anlayacağına inanıyor. Zira filonun görevi saldırı amaçlı değil; savunma amaçlı.

Müttefiklere yönelik yaptırımlar ve gümrük tarifeleri

Bununla birlikte, Trump'ın Putin'e yönelik söylemi belirgin şekilde sertleşti. Trump geçen hafta, “Yaptıkları şey iğrenç” dedi ve Putin'i ‘yalan söylemekle’ suçladı.

Trump ayrıca, Rus enerjisini satın alanlara ikincil yaptırımlar uygulamakla tehdit etti ve Hindistan'ı yüzde 25'lik genel gümrük vergisiyle hedef aldı. Trump, “Zaten zor durumdaki ekonomilerini birlikte mahvedebilirler” dedi.

Rusya'dan petrol alımına yönelik bu cezai gümrük vergisinin oranını doğrudan açıklamamasına rağmen, nihai gümrük vergisi sistemi ile ilgili görüşmeler kritik aşamaya yaklaşırken, benzer bir yaklaşım daha sonra Çin'e de uygulanabilir.

Rus gazının en büyük alıcısı olmaya devam eden Avrupa Birliği (AB) de yaptırımların hedefinde olabilir. Macaristan, Belçika, Fransa ve Slovakya en büyük ithalatçılar.

Geçtiğimiz günlerde gümrük vergilerini yüzde 15'e düşüren bir ticaret anlaşması imzalayan Trump'ın, Rusya'yı cezalandırması için kendisine baskı yapan Avrupa ülkelerine yaptırım uygulaması ironik olacak, ancak Trump’ın izlediği yol bu.