Uzmanlar yorumladı: Dolarizasyon Arjantin'i kurtarır mı?

Milei'nin ilk adımı özelleştirmeler olacak

Seçim kampanyası döneminde destekçileri Javier Milei maskeleriyle mitinglere katılmıştı (Reuters)
Seçim kampanyası döneminde destekçileri Javier Milei maskeleriyle mitinglere katılmıştı (Reuters)
TT

Uzmanlar yorumladı: Dolarizasyon Arjantin'i kurtarır mı?

Seçim kampanyası döneminde destekçileri Javier Milei maskeleriyle mitinglere katılmıştı (Reuters)
Seçim kampanyası döneminde destekçileri Javier Milei maskeleriyle mitinglere katılmıştı (Reuters)

Enflasyonun yüzde 140'ı geçtiği ve nüfusun yüzde 40'ının yoksulluk sınırının altında yaşadığı Arjantin'de yeni devlet başkanı Javier Milei, ekonomik gidişatı değiştirmek için radikal planlar yapıyor.

Milei'nin seçim öncesi vaatlerine göre, yapılacaklar listesinin başındaysa "dolarizasyon" var. Yani Arjantin pesosunun tedavülden kaldırılarak yerine Amerikan dolarının kullanılması.

Bu yolla enflasyonu kontrol altına almak isteyen Milei aynı zamanda merkez bankasını kapatmayı ve kamu harcamalarını da önemli ölçüde kısmayı planlıyor.

Ancak uzmanlar Milei'nin dolarizasyon planının gerçekçi olmadığı görüşünde. 

Bunun gerekçesiyse Arjantin'in elinde yeterince dolar bulunmaması ve planın uzun vadede sürdürülebilir olmaması.

ABD merkezli liberteryen düşünce kuruluşu Cato Enstitüsü'nden Daniel Raisbeck'e göre dolarizasyon Arjantin'e biraz istikrar getirebilir ancak arz yönlü politikalarla desteklenmemesi durumunda zararları faydalarından daha fazla olabilir.

Raisbeck, "Dolarizasyon, sihirli değnek değil. Ne yüksek seviyede büyümeyi ne de güçlü bir kamu maliyesini garanti ediyor" ifadelerini kullandı.

Milei'nin ekonomi stratejisti Emilio Ocampo ise Arjantinlilerin elinde toplam 200 milyar dolar bulunduğunu savunuyor. 

Ülkenin, merkez bankası rezervlerine veya milyar dolarlık uluslararası kredilere yaslanmak zorunda kalmayacağını belirten Ocampo, ağustosta yaptığı açıklamada, "Para dolaşıma girdiği zaman, mesela vergiler ödendiğinde, Hazine otomatikman süreci ilerletecek kadar dövize sahip olmuş olacak" diye konuşmuştu.

Sabit kur denemesi 10 yılda çökmüştü

Arjantin daha önce tam dolarizasyonu denememiş olsa da, 1991-2002'de hiperenflasyonla mücadele için döviz kurunu sabitleme yoluna gitmişti. 

1975-1990'da yılda ortalama yüzde 325'lik enflasyon görülen ülkede uygulanan bu plan ilk etapta başarıya ulaşsa da zamanla işsizlik, gelir eşitsizliği ve hükümet borçları gibi parametrelerde görülen keskin artışlar sabit kurdan vazgeçilmesine neden olmuştu.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Resmi Para ve Finansal Kurumlar Forumu'ndan (OMFIF) Mark Sobel konuyla ilgili ağustosta yazdığı yazıda şu ifadeleri kullanmıştı:

Arjantin dış rekabetçiliğini kaybetmiş, büyüme çökmüştü. İşsizlik ve cari açıksa tırmanmıştı. Ülke dış borç açığını finanse etmekte zorlanınca pazar erişimini kaybetmişti. Faiz oranları durdurulamaz şekilde artmış, ağır sermaye kontrolleri uygulanmış ve sabit kur planı devasa bir ekonomik, sosyal ve siyasi altüst olmayla birlikte çökmüştü.

Milei'nin ilk adımı özelleştirmeler olacak

10 Aralık'ta resmen görevi devralacak olan Javier Milei işe özelleştirmelerden başlamayı planlıyor.

Arjantin'in yeni lideri pazartesi günü katıldığı radyo programında, göreve gelir gelmez hükümetinin yoğunlaşacağı üç konuyu açıklamıştı: Özelleştirmeler, sokak gösterilerinin kontrolü ve dolarizasyon.

Milei, "Özel sektörün elinde olabilecek her şey, özel sektörün elinde olacak" ifadelerini kullanmıştı.

Milei'nin ilk olarak petrol şirketi YPL, enerji şirketi Enarsa ve devlete ait medya kurumlarını satışa çıkarması bekleniyor.

Arjantin lideri YPL ve Enersa'yı enerji sistemini yeniden düzenlemek için bir köprü olarak kullanacağını belirterek, geçiş sürecinin yaklaşık iki yıl süreceğini ifade etmişti.

Independent Türkçe, 



‘Büyük İsrail’ Arap öfkesini ateşliyor

Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
TT

‘Büyük İsrail’ Arap öfkesini ateşliyor

Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)
Gazze'nin güneyindeki ez-Zeytun mahallesini hedef alan İsrail hava saldırısının yol açtığı yıkımı inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ‘Büyük İsrail’ ile bağlantılı ‘tarihi ve manevi bir misyon’ üstlendiği yönündeki açıklamaları, sosyal medyada Arap öfkesine ve eleştirilere yol açtı. Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlar, bunun ‘İsrail içini yatıştırma’ girişimi olduğunu belirterek, Arap dünyasının buna yanıt vermesi gerektiğini ve bunun ‘Netanyahu'nun Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme çabalarının bir parçası’ olduğunu ifade ettiler.

Netanyahu, İsrail'in i24 News kanalına verdiği röportajda, ‘İsrail'in rüyasını’ ‘nesillerin görevi’ olarak nitelendirdi ve ‘Yahudi halkı için manevi ve tarihi bir misyon üstlendiğini hissettiğini’ söyledi.

Röportajı yapan Sharon Gal (eski sağcı milletvekili) ona ‘Büyük İsrail’ haritasının bulunduğu bir muska hediye etti. Gal şakayla, “Bunu sana hediye etmiyorum, seni (hediye meselesi yüzünden) zor durumda bırakmak istemem, bu hediye karın Sara için” dedi.

Büyük İsrail vizyonuyla bir bağlantısı olup olmadığı sorulduğunda Netanyahu, “Elbette” yanıtını verdi. Netanyahu'nun X platformundaki hesabından paylaştığı kesitte, hediyenin görüntüsü ekranda gösterilmedi.

Büyük İsrail terimi, Haziran 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra İsrail, Doğu Kudüs ve Batı Şeria bölgeleri, Gazze Şeridi, Mısır'daki Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri'ni ifade etmek için kullanılmıştı.

Şarku'l Avsat, Netanyahu'nun açıklamalarıyla ilgili Mısır'dan resmi bir yorum almaya çalıştı, ancak bunu başaramadı.

Sosyal medya kullanıcıları Netanyahu'nun açıklamalarını paylaşarak, bunların tehlikesine dikkat çekti ve ‘İsrail'in genişlemeci emellerine’ karşı uyanık olunması gerektiğini vurguladı.

Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa el-Bergusi, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Arap ülkelerinin bu açıklamalara karşı tutumunu sorguladı.

Mısırlı medya mensubu Neşhet ed-Deyhi ise bunu Netanyahu'nun ‘intiharı’ olarak nitelendirdi. Ed-Deyhi X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun sözde Büyük İsrail'e ilişkin açıklamalarının ‘başkalarına ders olsun diye boynuna saplanan bir mızrak’ olacağını söyledi.

Mısırlı ulusal güvenlik uzmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Netanyahu'nun açıklamalarını ‘şimdiye kadarki en cüretkâr açıklamalar’ olarak nitelendirdi. Abdulvahid X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, “Bu açıklamalar, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirme ve İsrail'in nüfuzunu genişletme yönündeki stratejik bir hırsı yansıtıyor” ifadesini kullandı.

Bu açıklamalar, özellikle Mısır ve Ürdün'ün Büyük İsrail’in bir parçası olarak anılması nedeniyle sosyal medyada büyük tepkiye yol açtı. Oysa Netanyahu röportajda herhangi bir ülkenin adını açıkça belirtmemişti. Mısırlı blog yazarı Luey el-Hatib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Netanyahu'nun Mısır ve Ürdün'ü Büyük İsrail'e katmak istediğini söylediğini duydunuz mu? Netanyahu'nun suçları ve aşırılıkları tartışma konusu değil, ancak Mısır hakkında böyle bir şey söylemeye cesaret edemedi.”

Mısırlı medya mensubu ve milletvekili Mustafa Bekri, Netanyahu'nun açıklamalarını ‘İsrail'in tüm bölgeyi hedef alan gerçek planını ortaya çıkaran tehlikeli ifadeler’ olarak nitelendirdi. Bekri, “Netanyahu düşmanlığını ilan ediyor... Bizler gerçek planın tehlikesini önlemek için bir sonraki aşamaya hazırlanmalıyız. Mısır, ulusal güvenliğini tehlikeye atmaya çalışan herkese karşı hazırlıklıdır” şeklinde konuştu.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, Netanyahu'nun açıklamalarını ‘ciddi yanıt gerektiren ciddi sözler’ olarak nitelendirdi. Hasan, “Netanyahu, büyük bir devlet hayal eden İsrail halkına sesleniyor ve Ortadoğu haritasını yeniden çizme planını uygulamaya çalışıyor. Netanyahu bunu ABD'nin desteği altında yapıyor, bu da bu planlara karşı koymak için Arap dünyasının birleşik bir tavır almasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Netanyahu daha önce de ‘Ortadoğu haritasını yeniden çizmek’ istediğini söylemişti. Eylül 2023'te Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 78. oturumunda yaptığı konuşmada, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin görünmediği bir Ortadoğu haritası gösterdi. Geçen yıl yine BM'de Netanyahu aynı haritayı başka bir harita ile birlikte göstererek ikisini karşılaştırdı ve ilkinin ‘cennet’, ikincisinin ise ‘lanet’ olduğunu söyledi. Her iki haritada da Gazze Şeridi ve Batı Şeria yer almıyordu.

defrty6
Gazze sahilinde İsrail'in düzenlediği hava saldırısında öldürülen yakınının cenazesi başında ağlayan Filistinli bir kadın (AFP)

Ürdünlü yazar ve siyasi analist Dr. Abdulhakim el-Karale, Netanyahu'nun açıklamalarının ‘İsrail'in aşırı sağının gerçek yüzünü, yerleşimci emellerini ve başta Filistin meselesinin ortadan kaldırılması olmak üzere gerçekleştirmeye çalıştığı gündemini yansıttığını’ belirtti. El-Karale, “Netanyahu bu açıklamalarıyla, Büyük İsrail hayaline inanan İsrail halkını etkilemeye çalışıyor” dedi.

Gazze Şeridi'nde soykırım ve açlık savaşı devam ederken Netanyahu'nun Büyük İsrail hakkında konuştuğunu ifade eden el-Karale sözlerini şöyle sürdürdü: “Netanyahu, suçlarını örtbas etmeye ve bunları tarihi bir rüya ve misyonun parçası haline getirmeye çalışıyor. Ayrıca Filistin devletinin tanınması için uluslararası çabaları engellemeye çalışıyor.”

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe de Netanyahu'nun İsrail halkını hedef aldığını ve kendisini ABD'ye, devletin doktrinini etkileyen kader belirleyici bir savaşta mücadele eden biri olarak pazarlayarak savaşa meşruiyet kazandırmaya çalıştığını belirtti.

fgthy
Nuseyrat Mülteci Kampı’ndaki bir yemek dağıtım noktasında sıcak yemek almak için sıraya giren Filistinli çocuklar (AFP)

Ukkaşe, “Bu açıklamalar, İsrail'de protestoların yaşandığı, Gazze Şeridi'nin işgal planının reddedildiği, uluslararası kamuoyunun Gazze Şeridi sakinlerinin aç bırakılmasını kınadığı ve bir dizi ülkenin Filistin devletini tanıma niyetini açıkladığı bir dönemde geldi” dedi.

“Netanyahu, BM'de Filistin ile beklenen uluslararası etkileşimleri engellemek için önleyici adımlar atıyor” diyen Ukkaşe, aynı zamanda ‘Netanyahu'nun yayılmacı emellerine ulaşmada başarılı olmadığını ve olmayacağını’ vurguladı.

Diğer yandan Arap Birliği Genel Sekreterliği, Netanyahu'nun açıklamalarını kınadı ve bunları ‘Arap devletlerinin egemenliğine tecavüz ve bölgedeki güvenlik ve istikrarı baltalamaya yönelik bir girişim’ olarak nitelendirdi.

Genel Sekreterlik tarafından yapılan açıklamada, “Arap ulusal güvenliğine ciddi bir tehdit oluşturan bu açıklamalar, uluslararası hukuka ve uluslararası meşruiyet ilkelerine açık bir meydan okumadır. Söz konusu açıklamalar, kabul edilemez ve hoş görülemez genişlemeci ve saldırgan niyetleri yansıtıyor ve sömürgeci hayallere kapılmış aşırı zihniyeti ortaya koyuyor” ifadeleri yer aldı.