BMGK’da Gazze'de ateşkes ve Filistin devletinin tanınması sesleri yükseldi

BMGK’da düzenlenen üst düzey Gazze oturumuna Çin Dışişleri Bakanı Wang başkanlık ederken, uzlaşı için de taslak bir belge açıkladı. Gazze'nin geleceğine ilişkin önerilerle ilgili bir ‘çalışma grubu’ oluşturuldu.

Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)
Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)
TT

BMGK’da Gazze'de ateşkes ve Filistin devletinin tanınması sesleri yükseldi

Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)
Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta ‘Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi’nin basın toplantısına katıldı (Reuters)

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yapılan üst düzey oturumda, Gazze'de ‘derhal kalıcı ateşkes ilan edilmesi’ ve İsrail'in sadece Gazze Şeridi'nde değil Batı Şeria'da da milyonlarca Filistinli sivile uyguladığı toplu cezalandırma politikasının reddedilmesi talebinde bulunan sesler yükseldi.

Oturumda Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile hem Arap hem de Arap olmayan ülkelerin dışişleri bakanları tarafından ilkeler sıralandı. Bu çerçevede, başkenti Doğu Kudüs olan, Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması dahil olmak üzere Filistinlilerin iki devletli çözüm temelinde kendi kaderlerini tayin etme hakkını tanıyan bir BM kararı çıkarılması istendi. Ayrıca, somut sonuçlar elde edilmesini sağlayacak bir uluslararası barış konferansı düzenlenmesi talep edildi.

Çin'in bu ayki BMGK dönem başkanı sıfatıyla 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü’nde düzenlediği toplantıda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze Şeridi'nde kalıcı ateşkes ilan edilmesi, acil insani koridorlar oluşturulması ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunan 2712 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin bir konuşma yaptı.

sadfe
BMGK’da dün İsrail ile Hamas arasındaki savaşın ele alındığı oturumda oturuma başkanlık eden Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile konuşurken (AFP)

Hem İsrail hem de Filistin tarafında mağdurların olduğunu söyleyen Guterres, BMGK kararı çerçevesinde Gazze'nin geleceğine ilişkin acil önerilerde bulunmak üzere bir çalışma grubu kurduğunu açıkladı. Gazze halkının dünyanın gözü önünde büyük bir insani felaket yaşadığını, bundan kimsenin gözünü kaçırmaması gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri, ateşkes süresinin uzatılması için sürdürülen müzakerelerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Guterres, insani nedenlerle gerçek bir ateşkes ilan edilmesine ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.

Guterres, BM kararları ve uluslararası hukuk temelinde İsrail ve Filistin barış ve güvenlik içinde yan yana yaşadığı iki devletli çözüm yolunda kararlı ve geri döndürülemez bir şekilde ilerleyerek bölge halklarına bir ufuk açılması gerektiğini vurguladı.

Yeni ve farklı bir yaklaşım

Guterres’in ardından söz alan BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland, “Geçmişteki çabalarımız yeterli olmadı. Bu, bugün Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü'nde yankılanan bir mesajdır. Yeni ve farklı bir yaklaşım gerekiyor. Aksi takdirde, açıkça yönetilemez hale gelen bir çatışma girdabına girmeye mahkumuz” ifadelerini kullandı.

Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Gazze’deki geçici ateşkesin devam ettiğini belirtirken Gazze'de yaşananların bir savaş değil, kimsenin ve hiçbir şeyin haklı gösteremeyeceği bir katliam olduğunu vurguladı. Filistin halkının ‘bekalarına yönelik bir tehditle karşı karşıya olduğu’ konusunda uyaran Maliki, “İsrail'in bekasının tehdit altında olduğundan söz ediliyor. Asıl beka tehdidi altında olan Filistin ve tüm bunlar ayan-beyan herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Kanunlara ve politikalara dönüştürülüyor. Bu yok etme, İsrailli askerler ve yerleşimciler tarafından vahşice gerçekleştiriliyor. Kelimenin tam anlamıyla haritadan siliniyoruz” şeklinde konuştu.

sdfe
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkesin üçüncü gününde Gazze'deki Şifa Hastanesi'nin girişindeki Filistinliler, 26 Kasım 2023 (AFP)

İsrail'in şu anda 75 yıl önce yaşanan Nekbe’yi (Büyük Felaket) yeniden gerçekleştirmeye çalıştığını söyleyen Filistinli bakan, ‘yeryüzünde hiçbir gücün Filistinlileri Filistin'den, Filistin'i de Filistinlilerin kalplerinden söküp atamayacağını’ vurguladı.

sferg
BMGK’nın bu ay ki dönem başkanlığını devralan Çin’in Dışişleri Bakanı Wang Yi, dün New York'taki BM genel merkezinde yapılan üst düzey oturumda Ortadoğu'daki son durum ve İsrail ile Hamas arasındaki savaş hakkında konuştu (AFP)

Öte yandan İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, Hamas'ın tüm rehineleri serbest bırakması ve ‘katliama karışan tüm teröristleri’ teslim etmesi halinde savaşın yarın, hatta bugün sona erebileceğini söyledi. Yaklaşık iki ay süren savaşın ardından Hamas'ın ‘vahşi suçlarının’ BMGK ya da başka bir BM kuruluşu tarafından halen kınanmamış olmasının şoke edici olduğundan şikayet eden Erdan, “Ateşkesi destekleyen herkes, aslında Hamas'ın Gazze'deki terörist yönetimini sürdürmesini destekliyor” dedi.

Çin’den çözüm için taslak belge

BMGK’daki üst düzey oturuma başkanlık yapan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, krizden ve çatışmadan çıkışın yolunun iki devletli çözümden geçtiğini vurguladı. Herkesin ‘savaş ve barış arasındaki o keskin virajda’ olduğunun ve uluslararası toplumun çözüm bulmak için çalışması gerektiğinin altını çizen Wang, diyalog ve müzakerenin, hayat kurtarmanın en iyi yolu olduğunu söyledi. ‘Savaşların yeniden başlamasının muhtemelen tüm bölgeyi etkileyen bir felakete dönüşeceği’ uyarısında bulunan Çinli bakan, geçici ateşkesin müzakere edilmiş kalıcı bir ateşkesin başlangıcı olmasını umduğunu belirtti. Wang Yi, BMGK’nın sorumluluk alması ve daha fazla adım atması yönündeki çağrılara bir an önce yanıt vermesi gerektiğini vurguladı. Wang, ülkesinin çatışmanın çözümüne ilişkin bir taslak belge sunduğunu açıkladı.

İngiltere'nin Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Lord Tarık Ahmed, tüm dünyanın Ortadoğu’ya dikkat kesildiğini söyleyerek “Gözlerimizin önünde bir trajedi yaşanıyor” dedi. Ateşkesin son derece ihtiyaç duyulan bir nefes arası olduğunu ifade eden Lord Ahmed, “Ateşkes anlaşması, rehinelerin ailelerine umut vermek ve hayati önem taşıyan insani yardımın Gazze'ye girmesine olanak sağlamak için önemli bir fırsat” diye konuştu.

ABD’nin tutumu

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, geçici ateşkesin ‘bir umut ışığı’ olduğunu belirterek “Bu salonda yaptığımız işler önemli olsa da ilerlemenin çoğu zaman bu duvarların dışında gerçekleştiğini söylüyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin ilk günden beri doğrudan diplomasiye yönelik bir yaklaşım sergilediğini söyleyen Thomas-Greenfield, uzatılan ateşkesin ardından topun artık Hamas'ın sahasında olduğunu da sözlerine ekledi.

Thomas-Greenfield, “Hamas'ın insanları canlı kalkan olarak kullanmaya devam ettiğini biliyoruz. Fakat bu, İsrail'in uluslararası insancıl hukuk kapsamında sivilleri koruma sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor” şeklinde konuştu.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Bakanı Halife Şahin el-Marar, mevcut ateşkesin bir ‘umut işareti’ olduğunu söyledi. Bu ateşkesi sağlamak için Katar, ABD ve Mısır’ın gösterdiği diplomatik çabaları takdir ettiğini ifade eden Marar, “Filistin meselesinin adil, kalıcı ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaştırılması ihtimaline duyulan umudu canlandırmak için çalışmamız gerekiyor” dedi.

İsrail'in tüm Filistin ve Arap toprakları üzerindeki işgaline son vermeden ve 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail'le yan yana, güvenlik ve barış içinde yaşayan ve karşılıklı olarak tanınan bağımsız bir Filistin devleti kurmadan sürdürülebilir barışa ulaşmanın mümkün olmayacağını vurguladı.

Endişe verici boyutlar

Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya, ‘iki ayı aşkın bir süredir devam eden endişe verici boyutlardaki çatışmanın Ortadoğu'yu kasıp kavurduğu’ uyarısında bulunarak, “(Çatışmanın) son on yılların en ölümcül bölgesel çatışmalarından biri haline geldiğini söylersek abartmış olmayız. Artık ertesi günü düşünmenin zamanı geldi. Gazze'nin yeniden inşasının yolu ve genel olarak Filistin sorununa uzun vadeli bir çözümün geleceği hakkında pek çok soru işareti var” yorumunu yaptı. Nebenzya, Rusya'nın bu yönde aktif olarak çalıştığını da sözlerine ekledi.

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ise geçtiğimiz haftalarda Filistinlilerin ‘cehennemi yaşadığını’ söyledi. Ülkesinin kan dökülmesini durdurmak ve rehinelerin iade edilmesini sağlamak için taraflarla birlikte yürüttüğü temaslar hakkında konuşan Katarlı yetkili, anlaşmanın ateşkes süresinin uzatılmasını ve Filistinli rehineler ve mahkumların serbest bırakılmasını sağladığını kaydetti. Anlaşmanın, aynı zamanda Gazze'ye daha fazla yardımın ulaştırılmasının önünü açtığını söyleyen Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, doğrudan eyleme geçmekten kaçınmanın yalnızca şiddetin tırmanmasına yol açacağını ve barışa yönelik gerçek önlemler almanın zamanının geldiğini vurguladı. Barış çağrısında bulunduklarını bir kez daha ifade eden Katarlı yetkili, “Filistin devleti kurulmadan bölge huzur ve güvene kavuşamayacak” dedi.

Suudi Arabistan’ın tutumu

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Al Suud, Gazze Şeridi'ne insani yardımların yeterli ve sürdürülebilir şekilde ulaştırılması çağrısında bulundu. BMGK’dan Filistin Devleti'nin tanınmasına ilişkin bir karar çıkarılmasını talep ettiklerini söyledi. Kendilerini barışa yaklaştıran Gazze'de ulaşılan ateşkes ve İsrail'in onlarca yıldır devam eden barış çabalarına verdiği yanıt olduğunu belirten Prens Bin Ferhan, “Barışın bizim stratejik tercihimiz olduğunu hatırlatıyor ve karşı tarafın da tercihi olmasını istiyoruz” diye konuştu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

İsrail, Filistin Devleti'ni ne zaman tanıyacak? Artık Filistin Devleti'nin bir BMGK kararıyla uluslararası alanda tanınmasının ve BM’ye tam üye olmasının zamanı gelmiştir. İki devletli çözümün uygulanmasını sağlayacak ciddi ve inandırıcı bir barış sürecinin başlatılması için BM himayesinde uluslararası bir barış konferansı düzenlenmesi çağrısını bir kez daha yineliyoruz.

Diğer taraftan Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, ülkesinin ‘Filistin halkını topraklarından uzaklaştırarak Filistin meselesini ortadan kaldırmaya yönelik her türlü niyeti’ reddettiğini bir kez daha dile getirdi. Şukri, İsrail’in Gazze’de yaptığının, Filistinliler için ‘hayatı imkansız hale getirmeye yönelik kasıtlı bir politika’ olduğunu da sözlerine ekledi.

Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi (AL) Olağanüstü Ortak Zirvesi’nde kurulması kararlaştırılan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın başkanlığını üstlendiği, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdul Rahman bin Casim Al Sani, Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, AL Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Malezya Dışişleri Bakanı Zambry Abdul Kadir ve BAE Devlet Bakanı Halife Şahin el-Marar’ın üyeleri arasında olduğu Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüştü.

Suudi Arabistan resmi ajansı SPA’nın aktardığına göre, toplantıda, Gazze Şeridi ve çevresindeki durumla ilgili gelişmelerin yanı sıra insani ateşkesin bazı rehinelerin serbest bırakılması ve ailelerine dönmesiyle elde ettiği sonuçlar ele alındı. Ayrıca, acil ateşkes için gösterilen çabalarla birlikte uluslararası toplumun sivilleri koruma sorumluluğunu yerine getirmesinin ve uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin uygulanmasının önemine değinildi.

Toplantıda, Filistin halkının İsrail işgal güçlerinin ihlallerinden korunmasına ve güvenliklerinin sağlanmasına ilişkin BM’nin aldığı kararların uygulanmasına dikkat çekildi. Ayrıca, iki devletli çözüme ilişkin uluslararası kararların hayata geçirilmesiyle barış sürecine geri dönülmesinin, Filistin halkının, 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devleti kurmalarına ilişkin meşru haklarına kavuşturulmalarının önemi de vurgulandı.

Arap ve İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları Komitesi üyeleri, uluslararası toplumun Gazze Şeridi'ne acil insani yardım ulaştırılması için yardım koridorlarının güvenliğinin sağlanması amacıyla tüm etkili önlemleri almasının önemine ilişkin taleplerini yineledi. Üyeler, kardeş Filistin halkının zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddettiklerini teyit etti.



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.