İran'da Beluç öğrencilerin yüzde 60'ı okulu bırakıyor

Çabahar şehrinin bir temsilcisi, İran hükümetini, Belucistan eyaletindeki öğretmen ve okul hizmetleri sıkıntıları hakkında uyardı

Belucistan'da bir okul
Belucistan'da bir okul
TT

İran'da Beluç öğrencilerin yüzde 60'ı okulu bırakıyor

Belucistan'da bir okul
Belucistan'da bir okul

İran Meclisi'nde konuşan Çabahar Milletvekili Muin ed-Din Saidi, Sistan ve Belucistan Eyaletindeki her 100 öğrenciden yalnızca 40'ının ortaokul diploması almayı başardığını açıkladı.

Bu istatistiklere göre İran'da okulu bırakanların yaklaşık yüzde 10'u Sistan ve Belucistan Eyaleti'nde bulunuyor ve bu öğrencilerin çoğunluğunu kız öğrenciler oluşturuyor.

Öğrencilerin yüzde 60'ının okulu bıraktığına ilişkin istatistik, eğitim-öğretim yılının başlamasından üç ay sonra ortaya çıkıyor, ancak Milli Eğitim Bakanlığı şu ana kadar ülkedeki okulların durumunu iyileştirmek için gerekenleri yapmadı.

Kentin parlamentodaki temsilcisi, ILNA haber ajansına verdiği röportajda, Sistan ve Belucistan eyaletindeki okulların temel sorunlarından birinin okul hizmetleri olduğunu söyledi.

Belucistan eyaletinde eğitim alanında köylere öncelik verilmesiyle ilgili fonların çoğu zaman sağlanmadığını da sözlerine ekledi.

Muin ed-Din Saidi, Sistan ve Belucistan Eyaleti'nin Kasrqand şehrinde öğrencilerin kötü hizmetlerden dolayı zaman zaman kazalara maruz kaldıklarını ve bunun da üzüntü verici olduğunu belirtti.

Köy planlarının ve kaynaklarının yüzde 30'u Milli Eğitim Bakanlığının denetimindedir.

İstatistik

İran Parlamentosu Eğitim Komitesi'nin istatistiklerine göre 23 bin sınıfın öğretmensiz olduğunu, ayrıca Sistan ve Belucistan Eyaleti'nde yaklaşık 14 bin 500 öğretmen açığı olduğunu belirten raporların bulunduğunu belirtti.

Geçen kasım ayında İran Parlamentosu Eğitim Komisyonu üyesi Muhammed Vahidi, "Roydad 24" internet sitesine verdiği röportajda İran'da öğretmeni olmayan 100.000 derslik bulunduğunu duyurdu.

İlam şehrinin Meclis temsilcisi daha önce eyaletteki 506 okulda öğretmen sıkıntısı yaşandığını bildirmişti.

Bir yandan öğretmen eksikliği, diğer yandan öğretmenlerin iş görüşmelerinde ihraç ve dışlanması, İbrahim Raisi hükümetinde eğitim sürecinin en kötü dönemini yaşamasına neden oldu.

Bütün bu sorunlara rağmen Milli Eğitim Bakanlığı bu durumdan habersiz olduğunu ortaya koydu.

Aynı zamanda İran'daki Öğrenci Günü'nde Milli Eğitim Bakanlığı Bilgi ve Halkla İlişkiler Merkezi, öğretmen açığına ilişkin raporlarla ilgili bir açıklama yaptı.

Okullarda "Vatandaşların sorularına net ve hızlı bir şekilde cevap verebilmek için geçen hafta Milli Eğitim Bakanı'nın da katılımıyla bir televizyon programında okullarda öğretmen açığı olması durumunda buralara öğretmenlerin görevlendirileceğini" duyurulmuştu.

Gelen soruların takip edilmesi ve cevaplanması için doğrudan Medya ve Halkla İlişkiler Merkezi'ne gönderilmesi gerektiği duyurdu.

Tüm bu sorunlara rağmen, son haftalarda Eğitim Bakanlığı ile koordineli olarak bazı Devrim Muhafızları yetkililerinin liderlerinin okullarda bulunduğu ve onların varlığının çocukların ve gençlerin beyinlerini yıkama amaçladığı yönünde çeşitli haberler yayıldı.

Hal-Wash Haber Ajansı tarafından hazırlanan bir raporda, Devrim Muhafızları liderlerinin Zahedan'ın Beluç kentinin Kurin bölgesindeki bir dizi okulda hazır bulunduğu bildirildi.

Başkent Tahran'dan gelen bir Devrim Muhafızları lşderleri, beraberinde çok sayıda Devrim Muhafızları komutanıyla birlikte Belucistan'da rejimin hedeflerini desteklemek amacıyla Zahedan şehrine giderek Rukayye Kız ve el-Tevhid Erkek Okullarını ziyaret etti.

Liderler, bölgede dikkat çekici gelişmeler yaşandığını, araba, su ve elektriğin varlığının da bölgenin yaşadığı bu gelişmenin en iyi kanıtı olduğunu iddia etti.

Liderler ve Devrim Muhafızları yetkilileri, öğrencilerle yaptıkları sohbette, Mevlevi Abdülhamid'in önderliğindeki protestocuları Amerika ve İsrail'in ajanları olarak tanımladılar.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.