Yeni Polonya Başbakanı Tusk "kötülüğü defetme" sözü verdi

Tusk, Polonya'yı Avrupalı müttefiklerine yakınlaştırmayı amaçlıyor

(AFP)
(AFP)
TT

Yeni Polonya Başbakanı Tusk "kötülüğü defetme" sözü verdi

(AFP)
(AFP)

Polonya, eski AB Konseyi Başkanı Donald Tusk'ı başbakan olarak seçti. Hükümet Başkanı olarak geri dönen Tusk, "kötülüğü kovma" sözü verdi.

8 yıllık muhafazakar yönetimin ardından 66 yaşındaki Tusk, ulusal seçimlerden yaklaşık iki ay sonra başbakan seçildi.

Tusk, "Polonyalı kadın ve erkeklere teşekkür etmek istiyorum" dedi.

Teşekkürler Polonya. Bugün sadece benim için değil, yıllar boyunca her şeyin daha da iyiye gideceğine derinden inanan herkes için harika bir gün.

Eski AB Konseyi Başkanı "her şeyi birlikte düzeltme" sözü verdi.

Yarından itibaren, istisnasız herkesin kendini evinde hissedebilmesi için yanlışları düzeltebileceğiz.

Ekimde yapılan parlamento seçimlerinde, demokratik standartları yeniden sağlamaya kararlı üç muhalefet partisi, oyların yüzde 54'ünden fazlasını toplamıştı. Bu, sol kanattan ılımlı muhafazakarlara kadar uzanan bir parti koalisyonu.

Her ne kadar partiler bağımsız olarak seçime girmiş olsa da Tusk'un liderliği altında demokratik standartları yeniden canlandırmak ve müttefiklerle ilişkileri geliştirmek için işbirliği yapma sözü vermişlerdi.

Pazartesi günü yapılan oylamada Tusk 460 sandalyeli parlamentonun alt kanadında 201'e karşı 248 oyla destek aldı.

Tusk salı günü parlamentoya hitap edecek ve çarşamba günü Cumhurbaşkanı Andrzej Duda'dan alacağı onayla başbakan olarak yemin etmesi bekleniyor.

Pazartesi gününün erken saatlerinde Mateusz Morawiecki liderliğindeki eski hükümet güven oylamasını kaybetti. Sağ popülist Hukuk ve Adalet (PiS) partisinin eski yönetimi, özellikle yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ve azınlık hakları gibi konularda AB'yle yaşanan çok sayıda anlaşmazlıkla bozulmuştu.

Bu anlaşmazlıklar aynı zamanda bloktan gelen milyarlarca fonun dondurulmasıyla sonuçlandı.

Tusk şimdi Polonya'nın Avrupalı müttefikleriyle ilişkisini güçlendirmeyi ve Ukrayna'ya desteği yeniden canlandırmayı hedefliyor. Tusk'ın Vatandaşlar Koalisyon (KO) partisi, Üçüncü Yol Yeni Sol'la birlikte ayrı adaylarla yarıştı ancak Avrupa'yla bağları yeniden kurma kararlılığını paylaştı.

Independent Türkçe



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”