İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonrası boykot çağrısı yapılan Starbucks'tan açıklama

Yapılan açıklamada, "Sosyal medya ve haber kanallarında dolaşan yanlış haber ve bilgilere yanıt olarak Starbucks’ın inandığı ve savunduğu değerler hakkındaki gerçekleri paylaşmak isteriz" denildi

(Reuters)
(Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonrası boykot çağrısı yapılan Starbucks'tan açıklama

(Reuters)
(Reuters)

Gazze savaşı sürerken İsrail ile bağlantısı bulunduğu iddia edilen ya da savaş esnasında İsrail'e destek olduğu ileri sürülen şirketlere boykot çağrıları da yapılıyor. 

Bunların en çok ses getireni Starbucks'a yönelik yapılan boykot çağrısı oldu. Şirketin dünyanın pek çok yerindeki şubeleri saldırıya uğradı. Starbucks, dünya çapında şirketle ilgili iddialara ve boykot çağrılarına ilişkin bir dizi açıklamada bulunarak İsrail'le ilgili iddiaları reddetti. 

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonrası, dünya genelinde İsrail ile bağlantısı olduğu iddia edilen markalara yönelik boykot çağrıları yapılmıştı.

Sözkonusu boykot çağrıları yapılan markalar arasında Starbucks da yer almıştı. Şirketin dünyanın pek çok yerindeki şubeleri saldırıya uğradı. 

Starbucks, dünya çapında şirketle ilgili iddialara ve boykot çağrılarına ilişkin bir dizi açıklamada bulunarak İsrail'le ilgili iddiaları reddetti. 

Starbucks Türkiye'den açıklama

Starbucks Türkiye de bugüne kadar şirketin hakkındaki iddialarla ilgili olarak yaptığı tüm açıklamaları kamuoyuyla paylaştı.

Yapılan tüm açıklamaların derlendiği internet sitesinde,"Sosyal medya ve haber kanallarında dolaşan yanlış haber ve bilgilere yanıt olarak Starbucks’ın inandığı ve savunduğu değerler hakkındaki gerçekleri paylaşmak isteriz" denildi. 

Açıklamada şu soru ve cevaplar yer aldı:

Starbucks devam eden İsrail-Gazze çatışmaları hakkında ne açıklamada bulundu?

Starbucks olarak 'İnsanlığı' ve İnsanlık değerlerini savunuyoruz. Şiddeti, masumların hayatlarını kaybetmelerini ve bir silah haline gelen nefret dilini kınıyoruz. Bu pozisyonumuzu değiştirmeden korumaya devam edeceğiz.

Sosyal medyada yayılan yalan haberlere ve asılsız beyanların aksine Starbucks markasının herhangi bir siyasi oluşumla ilgilisi ve bağlantısı bulunmamaktadır. Şirket gelirleri ve kârı, herhangi bir hükümeti veya askeri operasyonu finanse etmek için asla kullanılmamıştır ve kullanılmayacaktır"

Starbucks’ın Orta Doğu’da bir varlığı var mı?

Starbucks 20 yıldan uzun bir süredir Orta Doğu’da faaliyet göstermekte. Bölge genelinde yaklaşık 21.000 yeşil önlüklü partnerimiz ile her gün milyonlarca misafire hizmet vermektedir.

Bölgedeki iş ortağımız Alshaya Group, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yaklaşık 2.000 Starbucks mağazasını işletmektedir. Mağazaların misafirlere hizmet verdiği ülkeler arasında Bahreyn, Mısır, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Fas, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Azerbaycan bulunuyor.

Sosyal medyada yayılan yalan haberlere ve asılsız beyanların aksine Starbucks markasının herhangi bir siyasi oluşumla ilgilisi ve bağlantısı bulunmamaktadır. Kârımızı asla herhangi bir hükümeti veya askeri operasyonu finanse etmek için kullanmadık ve kullanmayacağız

Starbucks siyasi bir kuruluş mu?

Hayır, Starbucks markasının herhangi bir siyasi oluşumla ilgilisi ve bağlantısı bulunmamaktadır. Kârımızı asla herhangi bir hükümeti veya askeri operasyonu finanse etmek için kullanmadık ve kullanmayacağız.

Starbucks neden Workers United sendikasına dava açtı?

Starbucks, partnerleri/çalışanları ve mağaza operasyonlarının güvenliğini sağlamak ve Workers United’ın markanın adını ve logosunu kullanmaması için dava açtı.

Sendikanın Ekim ayının başlarında Orta Doğu’daki çatışmaya ilişkin yaptığı açıklamalar sosyal medyada şirketimizin logosu ve adı kullanılarak yayınlandı. Bu beyanlar daha sonra Workers United ve bağlı kuruluşları/temsilcileri yerine yanlışlıkla Starbucks’la ilişkilendirildi.

Bu beyanların Starbucks’la ilişkilendirilmesi kafa karışıklığı yaratarak partnerimiz / çalışanlarımıza yönelik tehditlere, mağazalarımıza zarar verilmesine ve boykot çağrılarına yol açtı. 

Starbucks, herkesin gerek Orta Doğu’daki çatışmalar gerekse diğer siyasi ve sosyal konular hakkında kendi görüşlerini ifade etme hakkına saygı duyuyor. Bununla birlikte, bu tür görüşler ifade edilirken marka adının ve logolarının izinsiz kullanılmasını kesinlikle onaylamıyor.

Starbucks ve işçi sendikaları arasında neler oluyor?

İşimizin kalbinde partnerlerimiz/çalışanlarımız yer alıyor. Bu nedenle yeşil önlük giyen her çalışanımız ve partnerimize daha iyi bir gelecek kurmanın taahhüdünü veriyoruz.

Bize göre, bu taahhüdü yerine getirmek demek, örgütlenme ve toplu sözleşme hakkına sahip partnerlerimizin, sendika tarafından temsil edilen ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik anlaşma ve müzakerelerin ciddiyetle ilerletilmesi anlamına geliyor. 

2023 yılında alınan bir kararla, hissedarlarımızın büyük çoğunluğu, Starbucks çalışanlarının örgütlenme ilkelerinin ve toplu sözleşme haklarının, bağımsız taraflarca değerlendirilmesi için çağrıda bulundu.  

Yapılan değerlendirmede çok açık ve net olarak Starbucks’ın “sendika karşıtı bir ajandası” olduğuna dair herhangi bir kanıt ortaya çıkmamıştır. Aynı değerlendirme şirketin, partnerlerinin/çalışanlarının bir araya gelme haklarına saygı gösterdiğini ve adil bir şekilde yürütülen seçimler aracılığıyla kolektif olarak örgütlenme haklarını güvence altına aldığını da doğrulamaktadır. 

Değerlendirmede ayrıca, Starbucks'ın sendika hakkında ve toplu sözleşme prensiplerine uygun şekilde hareket ettiği sonucuna varıldı.Elbette belirtilen taahhütlerin ve sözleşme prensiplerine uyumu için yapılması gereken şeyler de bulunmaktadır. 

Geçtiğimiz yıl, şirket Kanada'da Birleşik Çelik İşçileri ile üçüncü ‘toplu pazarlık’ anlaşmasına vardı. Bununla birlikte, temsil edilen diğer mağazalarda görüşmeler devam etmektedir.  Ayrıca, ABD'de Starbucks, temsil edilen partnerler/çalışanlar adına Workers United ile iletişime geçti ve iş birliği yaparak sendika ile çıkmaza giren durumu çözmek ve 2024'te anlaşmalara varmak amacıyla pazarlık sürecine dahil olmalarını talep etti.

Independent Türkçe



Trump ve Carney arasında ticaret ve egemenlik konuları merkezli gergin görüşme

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)
TT

Trump ve Carney arasında ticaret ve egemenlik konuları merkezli gergin görüşme

ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Kanada Başbakanı Mark Carney ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmeden (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ile Kanada Başbakanı Mark Carney arasında Beyaz Saray'da yapılan görüşme, Cumhuriyetçi Başkan’ın ticaret savaşı ve ülkesinin kuzey komşusu Kanada’yı ilhak etme tehditleri nedeniyle gergin geçti.

Trump ve Carney, Oval Ofis'teki ilk görüşmelerinde ve yüzlerindeki gülümsemenin ardında tutumlarını korudu. Carney, ülkesinin ‘asla satılık olmadığını’ vurgularken, Trump ‘asla, asla dememesi gerektiğini’ söyledi. Carney daha sonra ABD Başkanı'ndan Kanada'yı ülkesinin 51’inci eyaleti olarak tanımlamayı bırakmasını istediğini belirtti. Bu tanımlamayı aylardır yapan Trump, dünkü görüşmede ‘büyük bir evlilik’ için fırsat olduğunu vurguladı.

Trump ile görüşmesinin ardından Kanada’nın Washington Büyükelçiliği’nde bir basın toplantısı düzenleyen Carney, Trump’tan böyle bir talepte bulunup bulunmadığı sorusuna Fransızca olarak verdiği yanıtta “Evet, bugün bunu yaptım. Bu fikri tekrarlamanın yararlı olmadığını söyledim” dedi. Carney, bundan bir hafta önce ülkesinde yapılan seçimlerde, tehditleri pek çok Kanadalıyı endişelendiren ABD Başkanı Trump’a karşı koyma vaadiyle zafer kazandı. Ancak, olası bir ticaret anlaşmasını bozma korkusuyla Trump'ı kızdırmaktan kaçınmak zorunda kaldı.

Ancak ABD Başkanı Trump, Kanada Başbakanı Carney ile görüştükten sonra bile gümrük tarifeleri konusundaki kararlarından geri adım atmayacağını yineledi. Özellikle Kanada'dan gelen çelik ve alüminyuma gümrük vergisi uygulayan Trump, ülkesinin kuzey komşusunu tüm ticaret ürünlerine yüzde 25 gümrük vergisi uygulamakla tehdit ediyor.

Kanada'nın ekonomik olarak kendi başının çaresine bakabilmesi gereken bir ülke olduğunu söyleyen Trump, “Kanada'yı sübvanse etmemiz için hiçbir neden yok” ifadelerini kullandı.

Buna karşın Trump, Ottawa ile yeni bir ticaret anlaşmasına varmak istiyor. Zira ilk başkanlık döneminde iki ülke arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması halen yürürlükte.

Öte yandan Carney, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Bunlar çok karmaşık müzakereler, ancak ilerleme kaydettik” dedi ve Vatikan Kardinaller Meclisi'nin yeni Papa'yı seçmek üzere toplandığı bu dönemde sıkça kullanılan bir terimi kullanarak ‘beyaz dumanın’ hemen yükselmesini beklemediğini yineledi.

Trump ile yaptığı görüşmeleri ‘oldukça yapıcı’ olarak nitelendiren Carney, devam eden ticaret anlaşmazlığına ilişkin diyaloğun özellikle haziran ayında Alberta'nın Kananaskis kentinde düzenlenecek G7 zirvesinde olmak üzere ‘önümüzdeki haftalarda’ devam edeceğini söyledi.

Trump'ın konuğunu ‘çok yetenekli’ ve ‘çok iyi’ bir adam olarak tanımladığı ve hiç sevmediği eski Başbakan Justin Trudeau'yu eleştirdiği toplantı dostane bir diyalogla başladı. Carney’in kelimelerini çok dikkatli seçen sakin kişiliği, Trump'ın fevri kişiliğinden ve Trudeau'nun çok açık mizacından oldukça farklı bir çizgi çizdi.

Ancak Trump Kanada'nın ilhak edilebileceği konusunda ısrar edince, Oval Ofis'teki atmosfer hızla değişip gergin ve hava hakim oldu. Carney, defalarca kez ev sahibinin sözünü kesmemek için kendini tutmak zorunda kaldı. Daha sonra Trump, Carney ile yaptığı görüşmeyi ‘çok iyi’ olarak nitelendirdi.

Carney, ülkesindeki son seçimlerden zaferle çıktı. Oysa lideri olduğu Liberal Parti birkaç ay öncesine kadar anketlerde büyük bir yenilgi ihtimaliyle karşı karşıyaydı. Trump dün gazetecilere konuşurken Carney’in Kanada’ya yönelik gümrük vergileri uygulama ve ilhak etme tehditlerine karşı koyacak kişi olarak elde ettiği seçim zaferine atıfla, “Ben onun başına gelen en iyi şeyim” diye espri yaptı.