Askerlerini kaybeden ABD'nin İran'a yönelik üç misilleme senaryosuhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/4822636-askerlerini-kaybeden-abdnin-i%CC%87rana-y%C3%B6nelik-%C3%BC%C3%A7-misilleme-senaryosu
Askerlerini kaybeden ABD'nin İran'a yönelik üç misilleme senaryosu
ABD'nin İran'a yönelik misilleme planları, Ortadoğu'da geniş çaplı bir savaş çıkmasına neden olabilir (Reuters)
ABD'nin, Ürdün'de 3 Amerikan askerinin öldürüldüğü saldırının ardından İran'a misilleme için farklı senaryoları değerlendirdiği bildirildi.
Ürdün'de Suriye ve Irak sınırına yakın noktadaki Kule 22 adlı Amerikan askeri karargahına pazar günü düzenlenen saldırıda, Pentagon'un açıkladığı rakamlara göre en az 40 kişi yaralanmıştı.
ABD Başkanı Joe Biden başta olmak üzere Amerikalı yetkililer saldırıdan İran'ı sorumlu tutmuştu. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani ise saldırıyla bağlantıları olmadığını savunarak "Bölgedeki direniş güçleri karar ve eylemlerinde İran'dan talimat almıyor" demişti.
Drone saldırısını, Irak'ta İran destekli Şii milis yapıların yer aldığı "Irak'ta İslami Direniş" adlı grup üstlenmişti. Öte yandan kimliğinin paylaşılmasını istemeyen ABD'li yetkililer, Kule 22'deki Amerikan birliklerinin düşman drone'unu kendi drone'ları zannederek vurmadığını savundu. Yetkililer, saldırının yaşandığı sırada ABD'ye ait bir drone'un da üsse geri döndüğünü ve askerlerin iki hava aracını birbirine karıştırdığını belirtti. Washington yönetiminden buna dair henüz bir açıklama yapılmadı.
Biden, İran'ı sorumlu tuttuğu saldırılara karşılık verileceğini belirtmişti. ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre Washington yönetimi misilleme için üç farklı senaryo üzerinde çalışıyor.
Analizde, ABD'nin bugüne dek İran topraklarına doğrudan saldırı düzenlemediğine dikkat çekilerek, böyle bir seçeneğin tüm bölgeye yayılacak geniş çaplı bir savaşı tetikleyebileceği ifade edildi.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, dünkü açıklamasında "İran'la savaşa girme niyetimiz yok" demişti.
Birleşik Krallık'ın önde gelen gazetelerinden Guardian'da yayımlanan analizde de Biden'ın doğrudan İran'a saldırı düzenlemesinin "Ortadoğu'da patlamaya hazır devasa bombanın fitilini ateşleyeceği" belirtildi.
WSJ'nin analizinde Biden'ın, eski lider Donald Trump'a kıyasla İran'a yönelik daha ılımlı bir politika izlediği yazılırken, yaklaşan başkanlık seçimleri nedeniyle "İran'a güçlü bir yanıt vermemesi durumunda Biden'ın zayıf görülebileceğine" işaret edildi.
ABD Senatosu Silahlı Hizmetler Komitesi'nden Cumhuriyetçi Roger Wicker, en iyi yanıtın doğrudan İran topraklarına saldırı düzenlemek olduğunu savundu.
Trump'ın eski İran danışmanı Gabriel Noronha da ancak İran'a doğrudan bir saldırının istenen etkiyi yaratacağını öne sürdü.
ABD'ye ait Kule 22, Ürdün'ün kuzeydoğusundaki Rukban bölgesinde yer alıyor (Planet Labs/AFP)
2 - İran destekli gruplara saldırı
WSJ'nin analizine göre Washington'ın ikinci seçeneği, İran destekli gruplara saldırı düzenlemek.
Bu seçenekte Biden yönetiminin Suriye, Irak ve Yemen'de konuşlandırılan, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü savaşçılarına saldırabileceği ifade edildi.
Adının paylaşılmasını istemeyen bir ABD'li istihbarat yetkilisi, saldırı senaryolarında özellikle Suriye'nin kuzeydoğusundaki Deyrizor şehrinde konuşlanan Devrim Muhafızları ve Kudüs Gücü askerlerinin odakta olduğunu söyledi.
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir İranlı yetkili de ABD'nin doğrudan Tahran'a saldırmasını beklemediğini ama büyük ihtimalle İran destekli milisleri vuracağını düşündüğünü söyledi. Yetkili, böyle bir saldırının "kontrol edilemez bir intikam döngüsünü başlatacağı" uyarısı yaptı.
ABD, 25 Ocak'ta İran destekli Kataib Hizbullah örgütünün Irak'taki üç üssünü vurmuştu. Operasyonun, örgütün ABD'nin Irak'taki Ayn El Esad Hava Üssü'ne 20 Ocak'ta düzenlediği saldırılara karşı misilleme olduğu bildirilmişti.
3 - Yaptırım uygulama
Washington, üçüncü seçenekte halihazırda Tahran'a uyguladığı yaptırımları sıkılaştırabilir ya da bunlara yenilerini ekleyebilir.
Mevcut yaptırımlar, İran'ın nükleer programının ve balistik füze geliştirme kapasitesinin sınırlandırılmasına yönelik. Ancak yeni yaptırımlarla İran'ın uluslararası ticaret sistemindeki konumu da zayıflatılabilir. Burada özellikle İran'dan en fazla petrol ihracatını yapan Çinli firmalar da denkleme giriyor. Ancak WSJ'nin analizinde, Çin'le ikili ilişkilerin yeniden iyileştirilmesi için Washington'ın Pekin'e uyguladığı ekonomik baskıları hafiflettiği hatırlatıldı.
Biden yönetiminin buna alternatif olarak İran'la Rusya'nın askeri ve ekonomik işbirliğine karşı uluslararası çapta yaptırımlar uygulanması için diğer Batılı ülkelere çağrıda bulunabileceğine de işaret edildi.
Guardian'ın analizindeyse Ortadoğu'da tansiyonu yükseltmeyecek tek seçeneğin, İsrail'in Gazze'ye yönelik operasyonlarının durdurulması olacağına dikkat çekildi. Biden yönetiminin Tel Aviv'i Gazze'de bağımsız Filistin devleti kurulması için ikna etmesi gerektiği belirtilirken, böylelikle bölgedeki tüm çatışmaları tetikleyen asıl nedenin de çözüme kavuşturulacağı değerlendirmesi yapıldı.
PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5142547-pkk-kendini-feshetti-t%C3%BCrkiye-ve-b%C3%B6lge-i%C3%A7in-yank%C4%B1lar%C4%B1-neler-olacak
PKK kendini feshetti, Türkiye ve bölge için yankıları neler olacak?
PKK elebaşısı Murat Karayılan, 12 Mayıs'ta Kuzey Irak'ta açıklanmayan bir yerde düzenlenen 12. Kongrede örgütün kendini feshettiğini duyurdu.
Ömer Önhon
Kırk yıldan fazla bir süredir Türkiye'ye karşı kanlı bir çatışma yürüten silahlı örgüt PKK, pazartesi günü kendini feshetme ve silahlı mücadelesini sonlandırma niyetini teyit ettiği tarihi ve benzeri görülmemiş bir duyuru yaptı.
Geçtiğimiz hafta örgütün konuşlanmış bulunduğu Kuzey Irak'ta düzenlenen kongrenin yayınlanan sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı: “PKK tarihi misyonunu tamamladı ve pratikleşme süreci Önder Apo (örgütün kurucusu Abdullah Öcalan'a atıfta bulunulmaktadır) tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere örgütsel yapısını feshetme kararı almıştır.”
Açıklamada şunlar da eklendi: “PKK'nın mücadelesi, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladı, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdi.”
Şubat ayında, Türkiye'de 20 yıldan fazla süredir tutuklu bulunan örgütün lideri, örgütün feshedilmesini görüşmek üzere bir kongre toplanması çağrısı yapmıştı.
PKK, 5-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen 12. Kongresi’nin ardından 8 Mayıs'ta kısa bir açıklama yaparak “büyük” bir duyuru yapacağına işaret etti.
Fesih kararının, komşu Irak ve ABD ile müttefik Kürt güçlerinin aktif olduğu Suriye de dahil olmak üzere bölge için geniş siyasi ve güvenlik sonuçlarının olması bekleniyor. Bu duyuru önemine rağmen, kesin bir atılım teşkil etmiyor. Örgüt ile Türk hükümeti arasında devam eden müzakereler hakkında bilgili kaynaklara göre, birçok sorun hâlâ çözülmemiş durumda. Bu kaynaklar, duyuruyu kamuoyu baskısını hafifletmeyi, eleştirileri savuşturmayı ve yavaş da olsa bir ilerleme kaydedildiği mesajı iletmeyi amaçlayan geçici bir adım olarak tanımlıyor.
PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor
Görünüşe göre var olan engeller ortadan kaldırıldı ve örgüt sonunda uzun zamandır beklenen duyuruyu yayınladı. Uygulanıp uygulanmayacağı ve duyurunun Türkiye içinde istenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı henüz belli değil.
Terör örgütü olarak tanımlanan örgüt
PKK, 52 yıl önce Abdullah Öcalan tarafından kuruldu ve 40 binden fazla insanın hayatına mal olan silahlı bir mücadele yürüttü. Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği (AB) tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. Öcalan, 1999'dan beri Marmara Denizi'ndeki İmralı Adası'nda bulunan bir cezaevinde mutlak tecrit altında tutuluyor.
Terörsüz Türkiye olarak adlandırılan süreç, aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli'nin geçen yıl 22 Ekim'de Öcalan'ı PKK ve faaliyetlerini sonlandırma çağrısı yapmaya davet etmesiyle başladı. Hükümet, örgütün resmi bir kongre düzenleyerek kendisini feshetme yönünde bir iç karar alacağından hareketle, süreci sıkı bir şekilde kontrol altında tuttu, seçici ve dikkatli bir bilgilendirme yapmakla yetindi.
Kongreye yaklaşık 15 kişi katılırken haberler, Öcalan ve örgütün elebaşlarının video konferans yoluyla katıldığına işaret ediyorlar. Paralel olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) üçüncü büyük parti olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında haftalarca gizli görüşmeler yapıldı.
Her iki taraf da bu görüşmeleri müzakere olarak tanımlamaktan çekinse de aslında öyleler. Bu sürecin bir parçası olarak, DEM Parti heyetleri Öcalan'ı cezaevinde ziyaret etti, Kuzey Irak'taki örgütün lider kadrosuyla istişarelerde bulundu ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Irak'taki Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Suriye'deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) dahil olmak üzere Kürt siyasi gruplarla görüştü.
Duyurunun detayları henüz belirsizliğini koruyor. Örgütün silahlarını ne zaman ve nerede bırakacağı henüz belirsiz bir konu. Kararın uygulandığı nasıl doğrulanacak? Genel af çıkacak mı? Terör ve kasten öldürme suçundan aranan militanların kaderi ne olacak?
Talepler listesi
Siyasi cephede, PKK'nın bir talepler listesi sunduğu ve Türk hükümetinin karşılığında vaatlerde bulunduğu düşünülüyor. Bununla birlikte henüz hiçbir ayrıntı yayınlanmadı. Hükümet, hiçbir taviz verilmediğinde ısrar ediyor ve bu inanılması zor bir iddia. DEM Partisi heyetinin önde gelen üyelerinden Pervin Buldan, şimdi demokratikleşme alanında adımlar atmak için sıranın Türkiye'de olduğunu söyledi. DEM Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu’nun önümüzdeki hafta başında net bir yol haritası ve belirli bir talepler listesi açıklamak üzere toplanması bekleniyor.
PKK'nın duyurusunda, bu kararların pratikleşmesinin Abdullah Öcalan'ın sürece liderlik etmesini ve yönlendirmesini, demokratik siyasi faaliyet hakkının tanınmasını ve sağlam yasal güvencelerin sunulmasını gerektirdiği belirtildi.
Bunlar son derece hassas konular ve aynı zamanda barış için koşullar gibi görünüyor.
Avrupa Konseyi Ankara'yı birçok alanda eleştirdi, ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.
PKK, Öcalan'ın serbest bırakılmasını talep etti ve birçok gözlemci kendisine af çıkarılacağına inanıyor. Ancak Öcalan'ın Türk makamlarına, esas olarak suikast ve provokasyon korkusuyla adayı terk etmek istemediğini ve bunun yerine yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve koruma talebini ilettiği bildirildi.
PKK'ya karşı yıllardır süregelen düşmanlığa rağmen, Türk kamuoyunda bu gelişmelere karşı yaygın bir öfkeye tanık olunmadı. Hükümetin propaganda makinesi hakim olan anlatıyı kontrol etmeyi başardı. Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) hep DEM Partisi aracılığıyla PKK ile iş birliği yapmakla suçlayan iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ise şimdi aynı taraflarla müzakereler yürütüyor. Türk milliyetçilerinin potansiyel muhalefeti kontrol altında tutuluyor, hatta doğrudan bastırılıyor.
Zafer Partisi lideri ve AKP-MHP ittifakının açıkça muhalifi olan Ümit Özdağ, Ocak ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suriyeli mültecilere karşı nefrete tahrik ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmekle suçlandı. Ancak birçok kişi tutuklanmasının kamuoyunu Öcalan'ın serbest bırakılmasına karşı kışkırtma ve barış sürecini sarsma potansiyeline sahip olmasından kaynaklandığına inanıyor.
12 Mayıs'ta Diyarbakır’daki bir kahvehanede PKK’nın fesih açıklamasını televizyondan takip eden erkekler (AFP)
Özdağ da yargılanması sırasında kendisini Öcalan'ın serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için hapse atılan bir “siyasi rehine” olarak tanımladı. Uluslararası alanda süreç ihtiyatlı bir onayla karşılandı. AB ve ABD hâlâ PKK'yı terör örgütü olarak listelese de, varlığını Türkiye'de Kürtlerin özgürlükler konusunda uzun süredir yaşadığı mahrumiyetin bir yansıması olarak görüyorlar ve bu tutum Ankara ile aralarında uzun süredir gerginlik yaratıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Türk yetkililer, AB'yi Avrupa'daki PKK faaliyetlerine göz yummakla ve böylece terörizmi desteklemekle suçluyorlar.
Önemli bir fırsat
Her şeye rağmen, Avrupalı liderler Türkiye'de devam eden sürece desteklerini ifade ettiler. Avrupa Konseyi, birkaç gün önce yayınladığı son raporunda Ankara'yı birçok alanda eleştirdi ancak barış müzakerelerini Kürt sorununu siyasi, sosyal, demokratik ve güvenlik düzeylerinde barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde çözmeyi amaçlayan “önemli bir fırsat” olarak nitelendirdi.
Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de Halk Koruma Birlikleri (YPG) ile başa çıkma meselesidir
Türkiye içinde, CHP, hükümete karşı yürüttüğü açık savaşa ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapse atılmasının ardından gösteri ve protestolar düzenlemesine rağmen, bu sürece karşı çıkmadı. Partisinin Van'da düzenlediği gösteride, CHP lideri Özgür Özel, örgütün yakında silah bıraktığını açıklaması yönündeki umudunu dile getirdi. AK Parti’nin Doğu Anadolu bölgesinde DEM Partisi'nin seçilmiş belediye başkanlarını görevden alma ve yerlerine kayyum atama kararlarını kınadı.
Örgütün kendisini feshettiğini ve silah bırakacağını duyurması ile birlikte, ülke için yeni bir anayasa taslağının hazırlanması da dahil olmak üzere sürecin yeni bir aşaması başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarından biri olan Mehmet Uçum da temel aşamanın tamamlandığını ve şimdi demokrasi ve hukuk alanlarında kapsamlı reformların uygulanmasına geçileceğini söyleyerek buna işaret etti.
PKK’nın kendisini feshettiğini duyurmasının ardından Diyarbakır'daki tarihi Sur ilçesi 12 Mayıs (AFP)
Bu sürecin hükümete fayda mı zarar mı sağlayacağı ise belirsizliğini koruyor. Ancak kamuoyu yoklamaları, eğer şimdi seçimler yapılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin neredeyse imkansız göründüğüne işaret ediyor. Çoğu Türk, felç edici ekonomik krizden ve otoriterliğe doğru hızlı kayıştan ciddi şekilde etkilendi. Örgütün kendisini feshetmesi ve Türkiye'de terörün sona erdirilmesi belki Erdoğan'ın popülaritesini yeniden kazanmasının önünü açabilir, ama ekonomik ve politik sorunların devam etmesi onu her zamankinden daha savunmasız bırakabilir.
Suriye boyutu
Suriye boyutu bu denklemde önemli bir unsur. Suriye'nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın karşı karşıya olduğu en önemli meydan okumalardan biri, ülkedeki Kürtler ve özellikle de YPG ile nasıl başa çıkacağı meselesi.
Bu birlikler PKK ile yakın bağlarını sürdürüyorlar ve safları içinde bazı kadroları bulunuyor. Şam'ın şiddetle reddettiği bir talep olan merkezi olmayan bir idari sistem kurulması da dahil olmak üzere çeşitli taleplerde bulundular.
Türkiye'deki devam eden gelişmeler büyük olasılıkla Suriye arenasına yansıyacak ve Suriye'deki durum da Türkiye'deki gelişmeleri etkileyebilir.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة