Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan: Ülkelerle bağlantı kurduğunuzda barışın tesisine olumlu etkileri oluyor

Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, "Diğer ülkelerle bağlantı kurduğunuzda sadece ekonominize katkı sağlamıyorsunuz, aynı zamanda barışın tesis edilmesi anlamında da olumlu etkileri oluyor. Biz, bunu bölgemizde yaşayarak gördük." dedi.

AA
AA
TT

Ermenistan Dışişleri Bakanı Mirzoyan: Ülkelerle bağlantı kurduğunuzda barışın tesisine olumlu etkileri oluyor

AA
AA

Antalya Diplomasi Forumu'nda düzenlenen "Uluslararası Ticaret, Bağlantısallık ve Karşılıklı Bağımlılık" başlıklı "ADF Round"da uluslararası ticarette bağlantısallık ve birbirine bağımlılık konuşuldu.

Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu 2024'te moderatörlüğünü gazeteci Melinda Nucifora’nın üstlendiği "ADF Round"a Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, Cibuti Dışişleri Bakanı Mahmud Ali Yusuf, Ruanda Dışişleri Bakanı Vincent Biruta, Macaristan Ulusal Ekonomi Bakanı Marton Nagy, Türk Yatırım Fonu Başkanı Baghdad Amreyev, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Genel Direktörü Daren Tang, Avrupa Birliği Körfez Bölgesi Özel Temsilcisi Luigi Di Maio, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Almanya Dış Ticaret ve Ekonomik Kalkınma Birliği (BWA) Yönetim Kurulu Başkanı Michael Schumann ve Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner katıldı.

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Hüseyin, Irak'ın da diğer ülkelerde olduğu gibi dünyanın geri kalanına bağlantılı olduğunu belirterek, şunları söyledi:

"Irak, aynı zamanda pek çok savaş nedeniyle izole kalmış bir ülke. 2005’ten itibaren Irak'ı çeşitli düzeylerde, özellikle diplomatik ve ekonomik bağlar açısından dünyanın geri kalanıyla daha irtibatlı hale getirmeye çalışmaya başladık. Hala ekonomimizi düzlüğe çıkarmaya çalışıyoruz çünkü ekonomimiz bu savaşlar nedeniyle mahvolmuş durumdaydı. Yaptırımların da etkisi vardı. O yüzden de yeniden yapılanma sürecinde ekonomimiz teknolojiden ve inovasyondan yararlanmak durumundaydı."

Kovid-19 döneminde ve Rusya-Ukrayna Savaşı'yla petrol fiyatlarında yaşanan düşüşten de oldukça etkilendiklerini anlatan Hüseyin, "Diğer ülkelerle irtibatımız da bundan büyük darbe aldı ve ülkenin ekonomisinin güvence altına alınması konusunda sorunlar yaşadık çünkü büyük oranda petrole bağlı bir ülkeyiz. Ekonomisi petrole bağlı olan bir ülkeyiz." diye konuştu.

Hüseyin, şu anda bunu çeşitlendirmeye çalıştıklarını belirterek, "Yakında sadece petrol değil doğal gaz ülkesi haline de geleceğimizi düşünüyoruz. Bunu yapabilmemiz için de tabii ki diğer ülkelerle bağlantımızın olması gerekiyor. Sonuç olarak her ülkenin dış dünyayla bağlantılı olması gerekiyor fakat bizler komşu ülkelerimize büyük oranda bağımlı durumdayız." ifadelerini kullandı.

"Ermenistan, denize kıyısı olmayan bir ülke"

Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan, uluslararası ticaret için insanların birbirleriyle irtibatının artması gerektiğini, kültür olarak birbirine yakınlaşılması gerektiğini vurgulayarak, "Ermenistan, denize kıyısı olmayan bir ülke, o yüzden de Ermeniler olarak uluslararası ticaretin tabii ki bir parçası olmamız gerektiğinin elzem olduğunu biliyoruz. Sadece denize kıyısı olmayan bir ülke değiliz, aynı zamanda sadece iki sınırımız açık yani diğer iki komşumuzla sınırlarımız 30 yılı aşkın süredir kapalı durumda." şeklinde konuştu.

Sınır kapılarının açılmasının sadece ekonomik açıdan değil siyasi açıdan da faydalı olacağının altını çizen Mirzoyan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Diğer ülkelerle bağlantı kurduğunuzda sadece ekonominize katkı sağlamıyorsunuz, birbirinize bağımlı hale gelme imkanı da sağlıyor ve bunun barışın tesis edilmesi anlamında da olumlu etkileri oluyor. Biz, bunu bölgemizde yaşayarak gördük, o yüzden de geçiş noktalarının açılması, ticaretin kolaylaştırılması anlamında çeşitli inisiyatifler aldık ve bunun da barışa katkısının olduğunu gördük."

"Sahra Altı ülkelerde çok kırılgan ekonomisi olanlar var"

Cibuti Dışişleri Bakanı Yusuf, Afrika'nın bu konularda bazen eğilimin farklı ilerlediği bir kıta olabildiğinin altını çizerek, şunları söyledi:

"Şu anda Kızıldeniz'de olanlarla ilgili şunu söyleyebilirim, buradaki deniz trafiği oldukça fazla ve Avrupa'nın dış ticaretinin yüzde 40’ı buradan geçiyor. Kasımda buna yönelik sorunlar ortaya çıktığında ve trafik aksamaya başladığında ilk haftanın etkileri inanılmaz oldu. Buradan geçen gemilerin yüzde 50’si artık geçemez oldu o dönemde ve ticaret hacminin yüzde 40’ı bu işten etkilendi."

Farklı yöntemlerden yararlanılarak bu tür sorunlara karşı dayanıklı hale gelmenin önemini vurgulayan Yusuf, şunları kaydetti:

"Jeopolitik gerilimlerin küresel ekonomiye etkilerinin olduğunu görüyoruz. Sahra Altı ülkelerde çok kırılgan ekonomisi olanlar var. O yüzden de ulaşım maliyetlerinin bu şekilde artmasının çok önemli sonuçları beraberinde getirebileceği ülkeler var. Aden Körfezi'nde, Kızıldeniz’de ve Süveyş Kanalı’ndaki bu tür aksaklıklar, küresel büyüme oranlarına da yansıyacaktır. Bu tür konulara yönelik yenilikçi çözümler bulunması lazım. Yemen’i bombalamak, bu anlamda bir çözüm değil kesinlikle."

"Artık ülkeler izole bir şekilde mevcudiyetlerini sürdüremiyor"

Ruanda Dışişleri Bakanı Biruta, küreselleşme, teknolojik gelişmeler ve ekonomik entegrasyonun kolektif geleceği şekillendiren faktörler olduğunu belirterek, "Uluslararası ticaret, aslında dünya ekonomisine can veren bir şey. Mal, hizmet ve fikirlerin sınırları aşarak ticareti hem yenilikçiliği hem de küresel anlamda refahı teşvik ediyor. Uluslararası ticaretin kalbinde de tabii ki bağlılık var." değerlendirmesinde bulundu.

Dijitalleşen dünyanın dijital olarak da anında iletişim kurabilme ve kıtalar arasında doğrudan hızlı şekilde bilgi alışverişi anlamına geldiğini anlatan Biruta, "Tabii bağlılık, birbirine bağımlılığı da yanında getiriyor. Artık ülkeler, izole şekilde mevcudiyetlerini sürdüremiyor." dedi.

"Devletlerin teşvik etmesi gerekiyor"

Macaristan Ulusal Ekonomi Bakanı Nagy, Batı dünyası ve Avrupa Birliği'nin (AB) daha önce ticaret ve rekabet anlamında üstünlüğe sahip olduğunu kaydederek, "Fakat şu anda özellikle Avrupa, bunu kaybetmiş durumda. Artık bu yeni sektörlerde bayağı geride kaldık. Mesela 5G, robotik, yapay zeka, elektrikli araçlar vesaire gibi birçok sektörde gerideyiz." ifadelerini kullandı.

Gelecek 5 yılda ABD ve Çin'in, Avrupa'ya kıyasla gayrisafi milli hasılalarının yüzde 20 daha fazlasını bu teknolojilere ayıracağını belirten Nagy, bunun "Avrupa için intihar" demek olduğunu söyledi.

Nagy, teknolojik yatırımların çok pahalı olduğunu dile getirerek, "Devletlerin bunu teşvik etmesi gerekiyor çünkü hem tüketici hem de üretici için bunlar çok pahalı. Bir süre sonra bunun faydalarını görmeye başlayacağız." dedi.

"İnsanlara destek olmamız ve yaratıcılığı desteklememiz gerekiyor"

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Genel Direktörü Tang, fikri mülkiyetin inovasyon, teknoloji, dijitalleşme ve girişimciliği hızlandırdığını belirterek, "Şirketler ve ülkeler yenilikler yaptıkça ve dijitalleştikçe değer yaratmada patentler, ticari markalar, markalar, tasarımlar, teknik bilgi ve veriler gibi maddi olmayan varlıklara doğru dramatik bir geçiş görüyoruz. Bugün küresel şirketlerin elinde yaklaşık 70 trilyon dolar değerinde soyut varlıkları var." dedi.

Fikri mülkiyet başvurularında ciddi bir coğrafi değişimin söz konusu olduğunu vurgulayan Tang, "Türkiye fikri mülkiyet başvuruları, şu anda dünyanın 3. en büyük tasarım başvuru sahibi ve 4. en büyük ticari marka başvuru sahibi konumunda. Yani fikri mülkiyet, sadece Avrupa ve Kuzey Amerika gibi geleneksel güç odaklarından değil Latin Amerika gibi, Asya gibi ülkelerden geliyor." ifadelerini kullandı.

Tang, yeni kurulan şirketlerin, KOBİlerin ve gençlerin desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bu çelişkili ve çatışmalı dünyada insanların daha önce olduğundan çok daha fazla bir arada olmaya ihtiyacı var. Şimdi bir şeyler icat ettiğiniz zaman bunu belki bireysel olarak yapıyorsunuz ama bundan para kazanmak istediğinizde başka insanlara ihtiyacınız oluyor. Bu anlamda bizlerin de insanlara destek olmamız ve yaratıcılığı desteklememiz gerekiyor."

"Çok taraflı ilişkilere odaklanmamız gerekiyor"

AB Körfez Bölgesi Özel Temsilcisi Di Maio, artık dünyada iki tip dinamiğin olduğunu belirterek, "Bunlardan biri beklenmedik olaylar. Ukrayna'da olanlar gibi, Kovid-19 gibi. Şimdi de Gazze çatışması var. İkinci dinamik ise ikili bir dönüşüm, dijital ve teknolojik dönüşüm. Şimdi bu iki şey Avrupa'da ham madde ihtiyacını artırıyor, artık 2030'da ham madde ihtiyacımız 4 katına çıkmış olacak." diye konuştu.

Karar verme mekanizmalarının artık değişmesi gerektiğini söyleyen Di Maio, "İki kutuplu bir dünyadan çok kutuplu bir dünyaya geldiğimiz bu dönemde çok taraflı ilişkilere odaklanmamız gerekiyor." dedi.

"Ekonomi ve ticari anlaşmalar da ittifaklarda değişikliklere neden olabilir"

Türk Yatırım Fonu Başkanı Amreyev, bağlantısallık ve birbirine bağımlılığın, küresel hale gelmiş dünyanın elzem bir unsuru olduğunun altını çizdi.

Belirsizliğin oluştuğu ortamda ülkelerin birbiriyle işbirliği yapmaları gerektiğini belirten Amreyev, şöyle devam etti:

"Çünkü bunlar ortak sorunlar fakat buna kim öncü olacak? Dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlarda kimler öncülük edecek? Çünkü çok taraflı mekanizmalar söz konusu. Küresel kurumlar, bu sorunlarla yeterli şekilde baş edemiyor. O yüzden de ülkeler arasındaki gerginliklerin artması sonucunda bunun örneklerini görüyoruz."

Amreyev, dünyada bu yıl 64 ülkede seçim olacağını anlatarak, "Bunlar da çeşitli belirsizliklere yol açabilir. Bunlar, küresel piyasalara etki edebilir ve burada değişiklikler olması, ekonomi ve ticari anlaşmalar da ittifaklarda değişikliklere neden olabilir, küresel olarak yapılan işbirliklerine olumsuz etki de edebilir." ifadelerini kullandı.

"Ticaret, en büyük barış kaynağıdır"

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 1996'da Gümrük Birliği'ne geçişin, Türkiye'yi pozitif etkilediğini söyleyerek, "Bu, esasında şunu göstermektedir: Ticaret zenginleştirir, korumacılık fakirleştirir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin istikrarlı ve refah için ticaretin daha serbest olması şart. Dünyaya entegre olmuş, iş yapma ortamını iyileştirmiş ülkeler, hem daha zengin hem daha huzurlu olacaktır." diye konuştu.

İki büyük dünya savaşını çıkaran Avrupa ülkelerinin birbirlerine artık düşman olarak değil ticaret partneri gözüyle baktığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, "Kurdukları bu ekonomik birlik sayesinde tarihte ilk defa Batı Avrupa, 80 senedir kendi bölgesinde savaş görmüyor çünkü ticaret, en büyük barış kaynağıdır. Ticaret yapan savaşı konuşmaz, birbirine kötü bakmaz." değerlendirmesinde bulundu.

"Vize işlemlerinin kolaylaştırılması, önemli gündem maddelerinden biri haline getirilmeli"

Almanya Dış Ticaret ve Ekonomik Kalkınma Birliği (BWA) Yönetim Kurulu Başkanı Schumann da böyle bir dönemde barışın en büyük öncelik olması gerektiğine dikkati çekerek, "Çünkü yalnızca çatışmaların önlenmesi, bizi ticaretin artırılması gibi bir yola götürecektir. O yüzden de bu tür sorunlardan kurtulup düzlüğe kavuştuğumuzda da ticaretin kolay hale gelebileceğinden bahsedebileceğiz." diye konuştu.

Sınır geçişlerinin ve vize işlemlerinin kolaylaştırılmasının ticaretteki yavaşlamanın önüne geçme imkanı sağlayacağını belirten Schumann, şu ifadeleri kullandı:

"Vizelerin kaldırılması konusunda özellikle de iş insanları, yatırımcılar ve akademisyenlerin Almanya'ya gelmesi, daha da kolay hale getirilmeli çünkü Almanya'nın ekonomik olarak büyümesi, milyonlarca Türk'ün katkısı olmadan mümkün olamazdı. Bugün hala Türk girişimciler ve Türk iş insanları, Almanya'da değer yaratılmasına büyük katkı sağlıyor. Vize işlemlerinin kolaylaştırılması, bu anlamda önemli gündem maddelerinden biri haline getirilmeli."

"Jeopolitik, teknolojik yeniliklerin bazen önüne geçebiliyor"

Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Boyner de yeni dünyada ticaretten bahsederken geleneksel mal ve hizmet ticaretinden daha ziyade yazılım, veri ve teknolojik hizmetler ticaretinden söz etmek gerektiğini vurguladı.

Teknolojinin birçok sorunu çözebileceğini dile getiren Doğan Boyner, şunları kaydetti:

"Jeopolitik, teknolojik yeniliklerin bazen önüne geçebiliyor. Sonuçta teknolojinin ilerlettiği bir küresel büyüme çerçevesinde sürdürülebilir olması ve bütün uluslara fayda sağlayabilmesi için Amerika-Çin blokunun ötesinde bir şey gerekiyor ve ulusların kendi teknolojik stratejilerinin olması gerekiyor, kendi yeniliklerini yapmaları gerekiyor ve işbirliği yapması gerekiyor."



Mamdani, Oval Ofis'te gördüğü en tuhaf şeyi açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Mamdani, Oval Ofis'te gördüğü en tuhaf şeyi açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani, geçen hafta ABD Başkanı Donald Trump'la yaptığı görüşme sırasında Oval Ofis'te karşılaştığı en tuhaf şeyin "Beyaz Saray'da UFC" başlıklı bir dosya olduğunu açıkladı.

Çarşamba günü Adam Friedland Show'a katılan Mamdani, odaya girdiğinde mobilyaların üzerine serpiştirilmiş "bir sürü farklı sehpa üstü kitabı" gördüğünü söyledi.

"Bunlardan biri 'Beyaz Saray'da UFC' isimliydi" diye devam eden Mamdani, başkanın gelecek yıl haziranda Amerika'nın 250. yıldönümünü kutlamak için Güney Çimleri'nde düzenlemeyi planladığı karma dövüş sanatları etkinliği hakkında daha önce "hiçbir fikri olmadığını" da ekledi.

dfrgty
New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani, 25 Kasım 2025 Çarşamba günü Adam Friedland'e röportaj verdi (The Adam Friedland Show/YouTube)

"Sadece göz gezdiriyordum" diyen Mamdani, daha fazla ayrıntı istendiğinde, bunun aslında gelecek yaz Beyaz Saray'da kurulacak sekizgen şeklindeki kafes arenanın nasıl görüneceğine dair konsept çizimlerinden oluşan bir dosya olduğunu açıkladı.

Friedland dövüşe katılmayı düşünüp düşünmediğini sorunca seçilmiş belediye başkanı kıkırdayarak "Hayır!" cevabını verdi.

Trump bu spor etkinliğinden ilk olarak temmuzda, Iowa Eyaleti Fuar Alanı'nda yaptığı bir konuşmada söz etmişti. Etkinliğin, ABD Başkanı'nın da 80. doğum günü olan 14 Haziran 2026'da düzenlenmesi ve dövüşçülerin Lincoln Anıtı önünde tartılması bekleniyor.

Trump ilk önce, 25 bin kişinin müsabakayı canlı izleyebileceğini söylemiş ancak UFC Başkanı ve CEO'su Dana White, eylülde Fox News'un sorusuna cevap verirken kapasitenin sadece 5 bin kişi olduğunu açıklamıştı.

White, müsabakayı 85 bin kişilik bir kalabalığa aktarmak için yakındaki bir parka büyük ekranlar kurulacağının sözünü vermişti.

Ayrıca ekimde Sports Business Journal'a yaptığı açıklamada, şirketinin etkinlikten sonra Güney Çimleri'nin onarımı için 700 bin dolar ödeyeceğini söylemişti.

Hangi dövüşçülerin mücadelede yer alacağına dair henüz bir açıklama yok.

Dövüş sporlarıyla epeydir ilgilenen Trump, geçen yılki başkanlık seçimlerini kazandıktan sonra Mar-a-Lago'daki zafer partisinde konuşma yapan White'la da uzun süredir arkadaş.

Seçim kampanyası sırasında eski dövüşçü ve podcast sunucusu Joe Rogan'a verdiği röportajın, Trump'ın daha geniş bir kitleye ulaşmasına yardımcı olduğu söyleniyordu.

Başkan, son bir yılda Elon Musk'ın yanı sıra Robert F. Kennedy Jr. gibi kabine bakanlarıyla UFC müsabakalarına katıldı. İrlandalı eski UFC şampiyonu Conor McGregor ise Aziz Patrick Günü'nde Beyaz Saray'da ağırlanmıştı.

Mamdani'nin cuma günü Trump'la yaptığı görüşme, başkanın, demokratik sosyalisti seçim kampanyası sırasında "yüzde 100 komünist deli" diye nitelendirmesine ve kazanması halinde New York'tan federal fonları çekmekle tehdit etmesine rağmen, beklenmedik bir şekilde samimi geçti. Bu sonuç, MAGA müttefiklerini şoke etti.

Independent Türkçe


Venezuela’nın ABD’ye karşı pazarlık kozu: Çin’e satışlar azaltılabilir

Analizde, Maduro yönetiminin ABD'ye karşı en büyük pazarlık kozunun petrol tedariki olacağı belirtiliyor (Reuters)
Analizde, Maduro yönetiminin ABD'ye karşı en büyük pazarlık kozunun petrol tedariki olacağı belirtiliyor (Reuters)
TT

Venezuela’nın ABD’ye karşı pazarlık kozu: Çin’e satışlar azaltılabilir

Analizde, Maduro yönetiminin ABD'ye karşı en büyük pazarlık kozunun petrol tedariki olacağı belirtiliyor (Reuters)
Analizde, Maduro yönetiminin ABD'ye karşı en büyük pazarlık kozunun petrol tedariki olacağı belirtiliyor (Reuters)

Amerikan ordusunun Karayipler'deki askeri yığınağı nedeniyle ABD'yle Venezuela arasında başlayan gerginlik sürüyor. 

Donald Trump yönetimi, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu da dahil ettiği Cartel de los Soles'i Yabancı Terörist Örgütler (FTO) listesine dün eklemişti. 

Öte yandan Trump, "terör örgütü lideri" olmakla suçladığı Maduro'yla görüşmeye açık kapı bıraktığını da söylemişti.

Reuters'ın analizinde, Venezuela'nın ABD'yle müzakereye başlaması durumunda çoğunlukla Çin'e sattığı ham petrolü "pazarlık kozu" olarak kullanabileceği belirtiliyor. 

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi Venezuela'nın petrol üretimi bu yıl günde 1,1 milyon varil civarında sabitlendi. Nakliye verilerine göre, ihracatın yüzde 80'inden fazlası haziran ve ekim arasında Çin'e gönderildi.

Analistler, pazarlık kozu olarak bu sevkıyatların bir kısmının ABD'ye yönlendirilebileceğini ve Amerikan şirketlerine esnek işletme lisansları verilebileceğini söylüyor. 

Trump ilk döneminde Venezuela Devlet Petrol Şirketi'ni (PDVSA) yaptırım listesine almıştı. 2019'daki bu hamlenin ardından PDVSA'nın tedarik sözleşmelerinin çoğu askıya alınmış, şirket neredeyse tüm petrolünü spot piyasada büyük indirimlerle satmak zorunda kalmıştı.

Enerji analisti Thomas O'Donnell, "ABD'ye daha fazla petrol göndermek ve onların Venezuela'daki yatırımlarını korumak Maduro'nun sunabileceği bir teklif" diyor. 

Washington, Maduro yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını savunuyor. İddiaları reddeden Karakas ise Trump yönetiminin ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Yardımcısı ve Petrol Bakanı Delcy Rodriguez, pazartesi günkü açıklamasına ABD'nin petrol nedeniyle ülkesini hedef aldığını savunmuştu. 

Kolombiya lideri Petro: Trump'ın derdi petrol

Kolombiya lideri Gustavo Petro da CNN'e verdiği röportajda, Trump yönetiminin Venezuela üzerindeki baskılarının uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleden çok ülkenin petrolüne erişmekle ilgili olduğunu ileri sürdü. 

Petro, Venezuela'nın küresel uyuşturucu ticaretinin küçük bir kısmında rol oynadığını savunarak, ABD'nin ülkedeki geniş petrol rezervlerini ele geçirmeye çalıştığını iddia etti.

Batı Yarımküre'de uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele için Güney Mızrağı Operasyonu başlattığını bu ay duyuran ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Bölgede en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Reuters, CNN


Panama tartışması tekrar alevleniyor: Çin liman ihalelerine girecek

Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)
Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)
TT

Panama tartışması tekrar alevleniyor: Çin liman ihalelerine girecek

Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)
Panama Kanalı tartışmasında ABD'nin elini güçlendirecek anlaşmanın 2 Nisan'da imzalanması bekleniyordu (Reuters)

Çin, ABD'yle yaşanan ihtilafın ardından Panama Kanalı'nda iki liman daha inşa etmeyi planlıyor.

Panama Kanal İdaresi Başkanı Ricaurte Vasquez Morales, dün yaptığı açıklamada liman inşası için açılacak ihalelerde tüm tarafların adil katılımını gözeteceklerini söyledi. 

İki limanın sözleşmesinin de 2026 sonunda tamamlanması, tesislerin 2029'da faaliyete başlaması öngörülüyor.

AFP'nin aktardığına göre projeyle ilgilenen şirketler arasında Hong Kong merkezli Cosco Shipping Lines ve Orient Overseas Container Line yer alıyor. 

Morales, Çin devletine bağlı bu şirketlerin ihaleyi alması halinde ABD'yle gerilimin artması ihtimaline yönelik yorum yapmayı reddetti.

Orta Amerika ülkesi, doğalgaz boru hattı ve yeni rezervuar inşaatı da dahil liman kapasitesini genişletme projesiyle 10 yıl içinde 8,5 milyar dolar yatırım çekmeyi planlıyor. 

Morales, "Tüm ilgili tarafların katılımına açık olmalıyız. Firmalar arasında mümkün mertebe en yüksek rekabeti sağlamalıyız" dedi. 

Liman projesiyle ilgilenen diğer şirketler arasında Singapur'dan PSA International, Tayvan'dan Evergreen, Almanya'dan Hapag Lloyd, Danimarka'dan Maersk ve Fransa'dan CMA Terminals var.

Dünyadaki deniz ticaretinin yüzde 80'inin gerçekleştirildiği Panama Kanalı en sık ABD ve Çin tarafından kullanılıyor. 

Hong Kong merkezli CK Hutchison Holdings, Panama Kanalı'nın iki yakasındaki stratejik limanlara ait hisselerini, Amerikan varlık yönetim şirketi BlackRock liderliğindeki konsorsiyuma 22,8 milyar dolar karşılığında satmayı 4 Mart'ta kabul etmişti.

Ancak Pekin, sert tepki gösterdiği satış işlemleri hakkında inceleme başlatmıştı. Ayrıca CK Hutchison Holdings'in limanlarla ilgili Panama yönetimine 300 milyon dolara yakın borcu olduğu da bildirilmişti.

AFP'nin aktardığına göre anlaşma henüz tamamlanmadı. CK Hutchison'dan ağustosta yapılan açıklamada sözleşmenin bu yıl içinde imzalanmasının zor olduğu belirtilmişti.

ABD Başkanı Donald Trump, ocakta göreve geldiği gibi Panama Kanalı'nın Çin tarafından kontrol edildiğini öne sürerek, ABD'nin kanalın denetimini geri alması çağrısında bulunmuştu. 

Çin'e bağlı CK Hutchison, Panama Kanalı'nın iki kıyısındaki limanları uzun süredir işletiyor ancak kanal, kurul üyeleri Panama hükümeti tarafından belirlenen bir devlet kuruluşu olan Panama Kanal İdaresi tarafından yönetiliyor. 

Independent Türkçe, AFP, Economic Times