İsrail: Heniyye'nin oğullarının öldürülmesi konusunda Netanyahu'ya danışılmadı

İsrail'in Gazze Şehri'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında Hamas lideri İsmail Heniyye'nin üç oğlunun öldürüldüğü arabayı inceleyen insanlar (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında Hamas lideri İsmail Heniyye'nin üç oğlunun öldürüldüğü arabayı inceleyen insanlar (AFP)
TT

İsrail: Heniyye'nin oğullarının öldürülmesi konusunda Netanyahu'ya danışılmadı

İsrail'in Gazze Şehri'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında Hamas lideri İsmail Heniyye'nin üç oğlunun öldürüldüğü arabayı inceleyen insanlar (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği hava saldırısında Hamas lideri İsmail Heniyye'nin üç oğlunun öldürüldüğü arabayı inceleyen insanlar (AFP)

İsrail medyası bugün (Perşembe) İsrail güçlerinin, başta Başbakan Binyamin Netanyahu olmak üzere üst düzey komutanlara ya da siyasi liderlere danışmadan düzenlediği bir hava saldırısında Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin üç oğlunu öldürdüğünü bildirdi.

İsrail merkezli Walla haber sitesi üst düzey İsrailli yetkililere dayandırdığı haberinde, Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın İsrail ordusu ve İç Güvenlik Teşkilatı (Şin-Bet) arasında koordine edilen hava saldırısı hakkında önceden bilgi sahibi olmadıklarını belirtti.

Sitede Emir, Muhammed ve Hazım Heniyye'nin Hamas liderinin oğulları oldukları için değil Hamas militanı oldukları için hedef alındıkları belirtildi. Ordu, Heniyye'nin dört torununun da aynı operasyonda öldürüldüğüne dair haberler hakkında yorum yapmadı.

Walla'nın haberiyle ilgili olarak ne İsrail Başbakanlığı ne de ordu henüz bir yorumda bulunmadı.

Heniyye'nin aile üyelerinin öldürülmesi, kuşatma altındaki bölgede tutulduğuna inanılan 133 esirin serbest bırakılması karşılığında Gazze Şeridi'nde çatışmaların durdurulmasını amaçlayan müzakereleri daha da karmaşık hale getirdi.

Heniyye, Hamas'ın herhangi bir ateşkesi kabul etmek için taleplerinin açık ve net olduğunu söyledi.

Heniyye dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, “Düşman müzakerelerin zirvesinde, hareketin yanıtı gelmeden oğullarımı hedef almanın Hamas'ı tutumunu değiştirmeye iteceğini düşünüyorsa hayal görüyor” ifadesini kullandı.

Savaşın yedinci ayına girmesiyle ateşkes çağrıları arttı, ancak bu durum müzakerelerin gidişatını pek etkilemedi.

Hamas, İsrail saldırılarının sona ermesini, İsrail askerlerinin geri çekilmesini ve Gazze'den göç edenlerin evlerine dönmesine izin verilmesini talep ediyor.

İsrail ise esirlerin geri dönmesini sağlamak istiyor. Ancak Hamas'ın askeri gücü ortadan kaldırılmadan savaşı sona erdirmeyeceğini ve bir milyondan fazla sivilin barındığı Gazze'nin güneyindeki Refah kentini işgal etmeyi planladığını söylüyor.



Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
TT

Trump’ın Gazze’yi “devralma” planı, Çin’in Tayvan politikasını nasıl etkiler?

Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)
Çin, geçen yıl mayıs ve ekimde, Tayvan'ın etrafında kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti (AFP)

Amerikan gazetesi Washington Post (WP), ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze, Grönland ve Kanada’yla ilgili tartışma yaratan açıklamalarının, Tayvan meselesine olası yansımalarını inceledi. 

Trump, Grönland'ı ABD toprağına katmak istediğini söylemiş, bunun için askeri yöntemlere başvurma tehdidinde bulunmuştu. Kanada’yı ABD’nin “51. Eyaleti” haline getirme planı da eleştirilmişti.

Bunlara ek olarak Cumhuriyetçi lider, ABD’nin Gazze Şeridi’ni “devralacağını” ve İsrail bombardımanlarıyla harabeye dönen bölgeyi “Ortadoğu’nun Rivierası’na” dönüştüreceğini söylemesiyle uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmişti. 

WP’nin analizinde Trump’ın “emlakçı” yaklaşımının, Çin lideri Şi Cinping’in Tayvan’la “birleşme” planlarında daha agresif davranmasına yol açabileceği değerlendirmesi yapılıyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nden Ryan Hass şu yorumları paylaşıyor: 

Trump'ın söylemi, Tayvan'da Çin'in ekmeğine yağ sürüyor. Trump'ın, toprak sınırlarının güç ve zor kullanma yoluyla belirlenmemesi gerektiği ilkesini hiçe sayan her açıklaması, Pekin'deki propagandacılar tarafından muhtemelen heyecanla karşılanıyor.

Analizde, Çin’in son üç yıldır Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını artırdığına dikkat çekilirken, Şi’nin de Trump’la benzer söylemleri kullanarak adayı işgal etmeye çalışabileceği ileri sürülüyor. 

Cumhuriyetçi lider, Tayvan’ın ABD’deki yarı iletken çip sektörünü sekteye uğrattığını, üretimin Amerikan firmaları tarafından yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüştü. Ayrıca Tayvan’ın kendi savunması için yeterli yatırımı yapmadığını iddia etmişti.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı olarak atadığı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine getirdiği Mike Waltz, Çin karşıtı tutumlarıyla tanınıyor. Rubio, Çinli mevkidaşı Wang Yi’yle ocakta telefon görüşmesi yapmış ve Pekin’in Tayvan’a yönelik “zorlayıcı eylemlerinden” endişe duyduklarını iletmişti.

Bunların yanı sıra Trump’ın ek ithalat vergileri de Çin-ABD hattında yeni bir ticaret savaşının sinyallerini veriyor. Öte yandan analizde, Trump ve Şi’nin uzun vadede ticari ilişkileri koparmak yerine geliştirmek isteyeceğine de işaret ediliyor. Böyle bir durumda Trump’ın Tayvan’ı “pazarlık kozu” olarak kullanabileceği yorumu yapılıyor. 

Çin - Tayvan gerginliği

II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'de Milliyetçi Parti ve Komünist Parti arasındaki iç savaş Komünist Parti'nin zaferiyle sonuçlanmıştı. Mağlubiyetin ardından Milliyetçi Parti liderleri Tayvan'a sığınmıştı.

Soğuk Savaş nedeniyle Batı'yla ilişkilerini koparan Çin'i 1970'lerin başına kadar Birleşmiş Milletler'de (BM) Tayvan ya da resmi adıyla Çin Cumhuriyeti temsil ediyordu.

BM'nin 1971'de aldığı Çin Halk Cumhuriyeti'ni tanıma kararı gerginliği yeni bir boyuta taşımıştı. Kararın ardından Tayvan, BM'den çıkarılmıştı.

Pekin yönetimi, "tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Buna göre Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.

Tayvan ise o günden bu yana bağımsızlık arayışını farklı biçimlerde sürdürüyor.

Independent Türkçe, Washington Post, BBC