Ukrayna’ya ‘kötü haber’... Avrupalı uzmanlar Vance'ın ABD Başkan Yardımcısı olarak seçilmemesi konusunda uyarıyor

Vance muhtemelen ‘Önce ABD’ politikası için bastıracak ve savaşı sona erdirmek için Putin ile anlaşacak

Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, J.D. Vance ile birlikte (Reuters)
Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, J.D. Vance ile birlikte (Reuters)
TT

Ukrayna’ya ‘kötü haber’... Avrupalı uzmanlar Vance'ın ABD Başkan Yardımcısı olarak seçilmemesi konusunda uyarıyor

Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, J.D. Vance ile birlikte (Reuters)
Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, J.D. Vance ile birlikte (Reuters)

Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump'ın başkan yardımcılığı için James David (J.D.) Vance'ı seçmesi, Avrupa'da Trump'ın Ukrayna'yı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e boyun eğmeye ve Rusya ile barış yapmaya zorlamakla sonuçlanabilecek bir ‘Önce ABD’ dış politikası izleyebileceği korkusuna neden oluyor.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığına göre Washington'daki üst düzey bir Avrupalı diplomat, “Bu bizim için kötü bir haber ama Ukrayna için korkunç bir haber... Vance bizim müttefikimiz değil” ifadelerini kullandı.

Yabancı diplomatlar ve gözlemciler Trump'ın gerçek politikalarını sık sık ‘kara kutu’ olarak tanımlıyor ve öngörülemez liderin iktidara geldiğinde ne yapacağını bilmenin imkansız olduğunu ifade ediyorlar.

zxsdfrgthy
Cumhuriyetçi başkan yardımcısı adayı J.D. Vance (AP)

Bazıları, Trump içişlerine odaklanırken eski ulusal güvenlik danışmanı Robert O'Brien gibi üst düzey pozisyonlar için adayların dış politika statükosunu koruyacağına işaret ederek kendilerini sakinleştirdi.

Ancak Trump'ın müstakbel yönetiminin önünde, Trump'ın Ukrayna ve Avrupa'ya yönelik şüpheciliğini besleyecek, aynı zamanda agresif ticareti ve partinin dünyanın başka yerlerindeki sert dış politikasını teşvik edecek daha enerjik bir alternatif var.

grthyju
Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump, başkan yardımcısı adayı J.D. Vance ile el sıkışıyor (Reuters)

Freeman Spogli Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü Direktörü ve eski Rusya Büyükelçisi Michael McFaul, konuya dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Senatör Vance geçtiğimiz bahar Ukrayna için hazırlanan yeni yardım paketine en çok karşı çıkanlardan biriydi ve bu savaşta olup bitenlere kayıtsız kaldığını ifade etti. Trump, başkan yardımcılığı için Vance'i seçerek kasım ayında Amerikalı seçmenlere dış politika konusundaki tercihini açıkça gösterdi. Başkan Biden'ın dış politika stratejisi ise Trump'ın yaklaşımıyla tam bir tezat oluşturuyor. Biden ve Harris demokrasiyi destekledi ve otoriterlere karşı durdu. Trump ve Vance ise yurtdışında demokrasiyi teşvik etmekle ilgilenmediler ve bunun yerine otoriterleri kucakladılar. İki başkan adayının dış yönelimlerindeki zıtlık her zamankinden daha belirgin.”

Kamu eleştirisi

Vance kamuoyu önünde ABD'nin Ukrayna'ya yardım paketlerini eleştirdi ve Ukrayna görüşmeleri istemediğini söylese de Rusya ile müzakere çağrısında bulundu. Biden yönetimini Gazze'deki savaşın sona ermesi için baskı yapmamakla suçladı ve ABD'nin ‘İsrail'in işi gerçekten bitirmesini sağlaması’ gerektiğini belirtti.

ABD'nin Avrupa'da ‘çok zayıf bir şekilde konuşlandığını’ söyleyerek Çin'i çevreleme çağrısında bulunan Vance, Çin'e karşı sert ticari kısıtlamalar ve fikri mülkiyet koruması için bastırıyor.

Avrupa ülkelerinin NATO'ya gayri safi yurt içi hasılalarından (GSYİH) daha fazla pay vermeleri çağrısında bulunan Vance, “ABD çok uzun zamandır Avrupa için bir güvenlik örtüsü sağlıyor” dedi.

Washington'daki Stimson Center'da The Reimagining US Grand Strategy (ABD Büyük Stratejisinin Yeniden Tasarlanması) Programı’ndan Emma Ashford, “Bence Vance, en azından kısmen, dış politikası ve ticaret politikası nedeniyle seçildi” şeklinde konuştu.

Ashford, “Vance, Cumhuriyetçi Parti içinde büyüyen bu yeni sağ kanadı temsil ediyor. Daha milliyetçi, biraz korumacı ve göçmen karşıtı...” ifadelerini kullandı.

Vance kendisini ‘ABD'nin Pas Kuşağı'ndan (Rust Belt) modern bir başarı öyküsü’ olarak sunarken, Trump'ın onu politikaları kadar dramatik geçmişi ve sahne duruşu için de seçtiği söyleniyor. Ancak kendisi aynı zamanda Ukrayna'ya yapılan yardımları şiddetle eleştiren bir isim olarak da tanınıyor.

Vance 2022 yılında verdiği bir röportajda şu ifadeleri kullanmıştı: “Ukrayna'daki bu sınıra odaklanmamızın çok saçma olduğunu düşünüyorum. Dürüst olmak zorundayım: Ukrayna'ya ne olduğu şu ya da bu şekilde umurumda değil.”

Vance, şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansı’nda, Rus liderin yarattığı tehdidi küçümsedi ve ABD'nin savaşı sürdürmek amacıyla Ukrayna'yı silahlandırmak için gereken silahları üretemeyeceğini söyledi.

Vance, “Vladimir Putin'in Avrupa için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu düşünmüyorum ve öyle olması, Avrupa'nın kendi güvenliği açısından daha iddialı bir rol üstlenmesi gerektiğini gösteriyor” dedi.

ABD Başkan Yardımcısı adayı ayrıca, Ukrayna savaşının ‘müzakere edilmiş bir barışla sona ereceğine’ inandığını belirtti ki bu görüş Moskova'ya ve Trump'ın ofisine bir ‘barış misyonu’ için seyahat eden Macaristan Başbakanı Viktor Orban tarafından da onaylanmış gibi göründü. Orban, Cumhuriyetçi adayın kazanması halinde göreve başlamadan önce bile bir ‘barış arabulucusu’ olarak çalışmaya başlayacağını iddia etti.



Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
TT

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının küresel ticarete sert yansımaları konusunda uyardı

Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)
Tahran'da İsrail hava saldırılarında hasar gören bir alanda çalışan itfaiye ekipleri (Reuters)

Ekonomistler, İsrail-İran savaşının uzaması sonucu ortaya çıkacak ciddi küresel ekonomik ve ticari sonuçlar konusunda uyardı. Uzmanlar, savaşın olumsuz etkilerinin bölgenin ötesine geçerek, özellikle enerji ve gaz fiyatları, havacılık, sigorta, dış ticaret ve denizcilik gibi küresel piyasaları da kapsamasını bekliyor.

Suudi Arabistan Şura Konseyi Üyesi Fadl el-Buayneyn Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, İsrail ve İran arasındaki askeri çatışmanın küresel enerji sektörünü etkilediğini, bunun da savaşın başlamasından hemen sonra petrol fiyatlarının rekor seviyelere yükselmesine yansıdığını ve fiyatların halen üst sınırlarda seyrettiğini söyledi.

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidi ışığında enerji fiyatlarının yükselmeye devam edeceğini öngören el-Buayneyn, bunu tüketici ülkelere yönelik düşmanca bir eylem olarak değerlendirdi. El-Buayneyn söz konusu adımın zaten birçok zorlukla karşı karşıya olan küresel ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirtti.

El-Buayneyn, enerji sektörünün savaşlara ve askeri çatışmalara karşı en hassas sektör olduğunu açıkladı. Üretici ülkelerin petrollerini ya da üretimlerini ihraç etme kabiliyetlerinin etkilenmesi halinde, bunun rekor düzeyde yüksek petrol ve gaz fiyatlarına sebep olacağını ifade eden el-Buayneyn, küresel ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz yansımaları olacağına da dikkat çekti.

El-Buayneyn, askeri hedeflerin üretim ve ihracat üzerindeki etkilerinin şu ana kadar nispeten sınırlı kaldığını söyledi, ancak iki sektöre yönelik doğrudan saldırıların petrol fiyatlarının hızla yükselmesine, muhtemelen varil başına 100 doları aşmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Etkilenen ekonomik sektörler

Savaşın uçuşların aksamasına ve uçak rotalarının yeniden belirlenmesine yol açtığını belirten el-Buayneyn, savaşın havayolları için daha yüksek işletme maliyetlerine ve artan risklerin bir sonucu olarak sigorta maliyetlerinde önemli bir artışa neden olduğunu söyledi. Ayrıca dış ticaretin ve deniz seyrüseferinin de artan gerilimden doğrudan etkileneceği öngörüsünde bulundu.

Savaşın etkisinin bölge ülkeleri arasında farklılık göstereceğini de sözlerine ekleyen el-Buayneyn, Suudi Arabistan'ın stratejik konumu nedeniyle Kızıldeniz'deki limanları aracılığıyla dış ticaretinin sürdürülebilirliğini sağlayabildiğini ve petrolün doğudan batıya taşınmasını sağlayan boru hatlarının varlığının krizin petrol ihracatı ve dış ticaret üzerindeki yansımalarını sınırladığını belirtti.

Enerji sektörünü ‘küresel ekonominin gerçek motoru’ olarak tanımlayan el-Buayneyn, enerji ve dış ticaretin ekonomik açıdan savaştan en çok etkilenen sektörler olduğunu, yıkım ve insan kayıplarının ise kalkınma ve insani düzeylerde savaşların en kötü sonuçları arasında yer aldığını ifade etti.

Hızlı çözümler için fırsatların sınırlı olduğunu ifade eden el-Buayneyn, savaşları başlatmanın durdurmaktan daha kolay olduğunu ve çatışmaların hızının artmasını beklediğini kaydetti. İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidini yerine getirmesi halinde, pratikte bunu başarmanın zorluğuna rağmen, başta ABD ve diğer Batılı ülkeler olmak üzere dünya güçleriyle kapsamlı bir çatışmanın kapısını aralayabileceğini söyledi. El-Buayneyn, ABD'nin çıkarlarını hedef almanın Washington'u savaşa doğrudan dahil edeceğini ve savaşın kapsamının endişe verici bir şekilde genişleme potansiyeli taşıdığını vurguladı.

Pazar sıkıntısı ve tedarik zinciri aksaklıkları

Kahire'deki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Halid Ramazan, Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, savaşın devam etmesinin, özellikle de İsrail'in günde 700 bin varil üretim kapasitesine sahip Abadan Rafinerisi gibi İran enerji tesislerini hedef alması halinde, petrol ve gaz arzını azaltma tehdidi oluşturduğunu söyledi. Ramazan, Kuzey yarımkürede kış talebi artarken olası bir kesintinin piyasalarda kıtlık yaratabileceği uyarısında bulundu.

İsrail saldırılarının ardından petrol fiyatlarının şimdiden yüzde 8 ila 13 arasında arttığını ve Brent ham petrolünün varil başına 78 doları aştığını belirten Ramazan, çatışmanın devam etmesi halinde, özellikle de Hürmüz Boğazı'nın kapatılması durumunda fiyatların rekor seviyelere çıkabileceği konusunda uyardı.

Ramazan, savaşın yansımalarının özellikle Hürmüz Boğazı üzerinden küresel tedarik zincirlerinin aksamasına kadar uzanacağını, bunun da elektronik ve gıda maddeleri gibi petrol dışı emtia ticaretine yansıyacağını, nakliye ve sigorta maliyetlerinin artacağını, bunun da emtia fiyatlarının yükselmesine ve ticaret oranlarının düşmesine yol açacağını vurguladı.

Ramazan, artan enerji ve nakliye maliyetleri ile düşük piyasa güvenine atıfta bulunarak, buğday ve mısır gibi gıda maddelerinin yanı sıra petrokimya ürünleri, giyim, elektronik, teknoloji yedek parçaları ve ilaçları fiyat artışları için en olası adaylar olarak sıraladı.

Savaşın ekonomik sonuçlarına gelince, Ramazan bunların yüksek enflasyon oranları, tedarik zincirlerinin bozulması, özellikle turizm ve teknoloji sektörlerinde yatırımların azalması ve para birimlerinin zayıflaması olduğunu belirtti. İran riyali ve İsrail şekeli, Avrupa'nın alternatif kaynaklara daha fazla bağımlı hale gelmesiyle küresel enerji ittifaklarının yeniden şekilleneceği beklentileri arasında bu yılın en düşük seviyelerini gördü.