Trump ve Harris'in seçimi kazanma olasılığının eşit olmasının 10 sebebi

Donald Trump ve Kamala Harris (Arşiv - Reuters)
Donald Trump ve Kamala Harris (Arşiv - Reuters)
TT

Trump ve Harris'in seçimi kazanma olasılığının eşit olmasının 10 sebebi

Donald Trump ve Kamala Harris (Arşiv - Reuters)
Donald Trump ve Kamala Harris (Arşiv - Reuters)

ABD’deki başkanlık seçimlerinin başlamasına 24 saat kala Beyaz Saray için yapılan yarış, hem ülke genelinde hem de ‘salıncak eyalet’ diye adlandırılan kararsızların yoğun olduğu en çekişmeli eyaletlerde çıkmaza girmiş durumda.

BBC'nin bir haberine göre anketler hata payı dahilinde çok yakın seyrediyor. Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump ya da Demokrat Parti adayı Kamala Harris başkanlık yarışını çok küçük bir farkla kazanabilir.

Doğru yerlerde bir seçmen koalisyonu oluşturmak söz konusu olduğunda her birinin neden kazanma avantajına sahip olabileceğine dair ikna edici bir argüman var.

Trump’ın neden yarışı kazanabileceğine dair sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

1- Şu an iktidarda değil

Ekonomi seçmenler için bir numaralı sorun. İşsizlik oranı düşük ve borsa yükselişte olsa da Amerikalıların çoğu her gün artan fiyatlarla mücadele ettiklerini söylüyorlar.

Koronavirüs (Kovid19) salgınının ardından ABD’de enflasyon 1970'li yıllardan bu yana görülmemiş seviyelere ulaştı. Bu da Trump'a “Şu anda dört yıl öncesine göre daha mı iyi durumdasınız?” sorusunu sorma fırsatı sundu.

Bu yıl dünyanın dört bir yanındaki seçmenler, kısmen pandemi sonrası artan hayat pahalılığı nedeniyle iktidardaki partileri defalarca kez devirdi. Amerikalı seçmenler de değişime aç görünüyorlar.

Amerikalıların sadece dörtte biri ülkenin gidişatından memnun olduğunu söylerken, üçte ikisi ekonomik gidişatın kötü olduğunu belirtiyor.

Harris, kendisini Amerikalılara değişimi getirecek aday olmaya kabul ettirmeye çalışsa da mevcut Başkan Yardımcısı olarak şu an popülaritesi çok düşmüş halde olan ABD Başkanı Joe Biden ile arasına mesafe koymakta zorlandı.

2- Kötü haberlerden etkilenmiyor

ABD Kongre Binası'nda 6 Ocak 2021'de yaşanan baskın olayı, hakkındaki benzerine rastlanmayan iddianameler ve hapis cezalarına rağmen, Trump'ın arkasına aldığı seçmen desteği tüm yıl ya yüzde 40 ya da üzerinde seyretti.

Trump karşıtı Demokratlar ve muhafazakârlar onun göreve uygun olmadığını söylerken, Cumhuriyetçilerin çoğu Trump'ın kendisi hakkında söylediği ‘siyasi bir cadı avının kurbanı olduğu’ iddiasında hemfikirler.

Trump'ın sadece kendisi hakkında sabit bir görüşe sahip olmayan kararsız seçmenlerin küçük bir bölümünü kazanması gerekiyor.

3- Yasadışı göç konusunda uyarılarda bulunuyor

Ekonominin durumundan farklı olarak, seçimlere genellikle duygusal çekiciliği olan bir konu karar verir. Demokratlar bun konunun kürtaj olmasını umarken, Trump göçmenlik üzerine bahis oynuyor.

Biden döneminde sınırdaki çatışmalar rekor seviyelere ulaştı. Göçmen akınlarından sınırdan uzak eyaletleri de etkilendi. Anketler, seçmenlerin Trump'a göçmenlik konusunda daha fazla güvendiğini ve Latinler arasında önceki seçimlere kıyasla çok daha iyi bir performans sergilediğini gösteriyor.

4- Marjinal gruplara hitap edebiliyor

Trump'ın unutulan seçmen kitlelerine hitap etmesi, sendikalı işçiler gibi geleneksel olarak Demokrat Partili olan seçmenleri Cumhuriyetçilere dönüştürdü ve ABD sanayisini gümrük vergileri koyarak korumayı neredeyse normalleştirdi.

Eğer Trump, salıncak eyaletlerin kırsal ve banliyö bölgelerinde katılımı arttırmayı başarırsa Cumhuriyetçi seçmenler arasında ılımlı ve üniversite eğitimli olanların kaybını böylece telafi edebilir.

5- Dengesini yitirmiş bir dünyada güçlü bir adam

Trump'ı eleştirenler, onun otoriter liderlerle yakınlaşarak ABD’nin ittifaklarını zayıflattığını söylüyorlar.

Ancak eski Başkan, bir sonraki hamlesinin öngörülemezliğini bir güç olarak görüyor ve kendisi Beyaz Saray'dayken hiçbir büyük savaşın başlamadığına dikkati çekiyor.

Birçok Amerikalı, çeşitli nedenlerle, ABD'nin Ukrayna ve İsrail'e milyarlarca dolar göndermesine öfkeli ve ABD’nin Biden döneminde zayıfladığına inanıyor.

Öte yandan Harris’in neden yarışı kazanabileceğine dair sebepleri ise şöyle sıralayabiliriz:

1- O, Trump değil

Trump, tüm bu meziyetlerine rağmen, son derece bölücü bir isim olmaya devam ediyor. Trump, her ne kadar 2020 yılında Cumhuriyetçi Parti’nden bir aday için rekor sayılabilecek bir oranda oy kazansa da bu orandan yedi milyon fazla Amerikalı Biden'ı desteklediği için yenildi.

Harris bu kez Trump'ın dönüşünün yarattığı korku faktöründen yararlanıyor. Trump'ı ‘faşist’ ve demokrasiye yönelik bir tehdit olarak nitelendirirken Harris, ‘trajediden ve çatışmadan’ uzak durma sözü verdi.

Geçtiğimiz temmuz ayında Reuters ve Ipsos tarafından ortak yapılan bir ankete göre her beş Amerikalıdan dördü ülkenin kontrolden çıktığını düşünüyor. Harris, seçmenlerin - özellikle ılımlı Cumhuriyetçilerin ve bağımsızların - kendisini istikrarı sürdürecek bir aday olarak görmelerini umuyor.

2- O, Biden da değil

Biden yarıştan çekildiği anda Demokratlar da neredeyse kesin bir yenilgiyle karşı karşıyaydı. Trump'ı yenme hırsıyla birleşen parti, hızla Harris'in etrafında toplandı. Harris şaşırtıcı bir hızla, partinin tabanını harekete geçiren daha ileriye dönük bir mesaj verdi.

Anketler sürekli olarak seçmenlerin Biden'ın görevde kalmasına karşı derin endişeleri olduğunu göstermişti. Şimdi yarış tersine döndü ve başkanlığı kazanan en yaşlı kişi olmak için yarışan Trump oldu.

3- Kadın haklarını savunuyor

Bu, ABD Yüksek Mahkemesi'nin ‘Wade Kararı’ diye adlandırılan ve Anayasa'da kişisel mahremiyeti koruyan özgürlük hakkının, hamileliğe devam edip etmeme kararını da içerdiğini kabul ettiği 1973 tarihli Roe v. Wade kararını bozmasından bu yana yapılan ilk başkanlık seçimi.

Kürtaj haklarının korunması konusunda endişeli olan seçmenler, Harris'i ezici bir çoğunlukla destekliyorlar. Geçmiş seçimlerde - özellikle 2022 ara seçimlerinde - konunun katılımı artırabileceğini ve sonuç üzerinde gerçek bir etkiye sahip olabileceğini görmüştük.

Bu kez, aralarında Arizona'nın da bulunduğu 10 eyalette seçmenlere kürtaj yasasının nasıl düzenleneceğini soran oy pusulaları sunulacak. Bu durum, Harris'in lehine katılımı artırabilir.

4- Seçmenlerinin sandık başına gitme olasılığı daha yüksek

Anketlere göre Harris'i daha çok destekleyen üniversite mezunları ve yaşlılar gibi grupların sandık başına gitme olasılığı daha yüksek.

En nihayetinde Demokratlar seçimlere yüksek katılım sağlayan kitleler arasında daha başarılı. Trump, gençler ve üniversite mezunları olmayanlar gibi nispeten seçimlere düşük katılım gösteren kitleler arasında kazanımlara sahip.

Örneğin, New York Times (NYT)/Siena anketine göre Trump, 2020 yılı kayıtlı olup oy kullanmayanlar arasında önemli bir popülariteye sahip.

O halde burada sorulması gereken asıl soru, bu kez sandık başına gidip gitmeyecekleri sorusu.

5- Çok para toplayıp çok harcaması

ABD seçimlerinin pahalıya mal olduğunu herkes bilir ve 2024 başkanlık seçimleri ABD’de şimdiye kadarki en pahalı seçim olma yolunda ilerliyor.

Financial Times tarafından kısa bir süre önce yapılan bir analize göre Harris, temmuz ayında adaylığının açıklanmasından bu yana Trump'ın geçtiğimiz yıl ocak ayından bu yana topladığından daha fazla bağış topladı ve seçim kampanyası için Trump'ın neredeyse iki katı kadar harcama yaptı.

Bu durum, sonucu şu an siyasi propaganda bombardımanına tutulan kararsız eyaletlerdeki seçmenler tarafından belirlenecek olan seçim yarışında belirleyici bir rol oynayabilir.



İran: B-52 bombardıman uçakları meşru müdafaa kararlılığımızı caydıramayacak

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İnstagram)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İnstagram)
TT

İran: B-52 bombardıman uçakları meşru müdafaa kararlılığımızı caydıramayacak

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İnstagram)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi (İnstagram)

Tahran, B-52 bombardıman uçaklarının meşru müdafaa kararlılığını caydıramayacağını bildirdi ve İsrail'in ülkedeki hassas askeri üslere yönelik saldırılarına karşılık olarak tüm imkânlarını kullanma sözü verdi.

ABD ordusu cumartesi günü, İsrail'in 26 Ekim'de füze üslerine ve askeri radar tesislerine düzenlediği saldırılara misilleme olarak karşı saldırı başlatmaya hazırlanan İran'a uyarı mahiyetinde Ortadoğu'ya B-52 bombardıman uçakları gönderdiğini duyurdu.

İsrail, İran'ın nükleer tesislerini ve petrol altyapısını vurmaktan kaçındı. Ancak hava savunmasında meydana gelen ciddi hasar, İsrail'in İran'a tekrar saldırmaya karar vermesi halinde daha sert saldırılara maruz kalmasına neden olabilir.

İsrailli bir askeri yetkili pazar günü yaptığı açıklamada, Tel Aviv'in Tahran'la ‘atışmayı’ bırakmaya karar verdiğini  ve İran'ın yeni bir saldırısına verilecek yanıtın kısasa kısas değil, tam kapsamlı bir savaş olacağı uyarısında bulundu.

İsrail'in o dönemki saldırısı, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın yanı sıra bir Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Komutanı’nın Beyrut'taki bir İsrail saldırısında ve Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin Tahran'da İsrail'e atfedilen bir operasyonda öldürülmesine tepki olarak İran'ın 1 Ekim'de İsrail’e fırlattığı füzelere karşılıktı.

İran Dini Lideri Ali Hamaney geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada saldırıyı küçümsemeyi reddetti. Hamaney, reformist Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan hükümetinin hasarı sınırlı olarak nitelendirmesinin ardından yetkililere İsrail'e verilecek yanıtı belirleme talimatı verdi.

İran ordusu saldırılarda dört hava savunma birimi subayının öldüğünü ve bir sivilin de hayatını kaybettiğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığı habere göre, İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi olağan basın toplantısında, ABD bombardıman uçaklarının bölgeye gelişiyle ilgili bir soruya yanıt olarak şu cevabı verdi: “ABD'nin bölgedeki varlığını her zaman istikrarı bozucu bir varlık olarak gördük. Bu, İran'ın meşru müdafaa kararlılığını caydırmayacaktır.”

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) cuma günü yaptığı açıklamada, ABD'nin ‘İsrail'i savunmak’ ve İran'ı uyarmak amacıyla ‘önümüzdeki aylarda’ Ortadoğu'ya yeni askeri kabiliyetler konuşlandırmayı planladığını bildirdi. B-52 bombardıman uçakları, savaş uçakları ve askeri uçakların yanı sıra bu yeni askeri yetenekler balistik füze savunma sistemlerini de içeriyor.

Bekayi, İran'ın ulusal güvenliğini ve egemenliğini tehdit edecek her türlü saldırı ya da girişime ‘tüm gücüyle’ karşılık vereceğini ve kendisini ‘savunmak’ için gerekli her türlü donanıma sahip olacağını söyledi. Bekayi, “İran halkı her türlü saldırganlığa karşı savunmaya ve güçlü bir şekilde karşılık vermeye hazırdır” dedi.

Wall Street Journal pazar günü İran ve bölgedeki sorumlu kaynaklara dayandırdığı haberinde, Tahran'ın İsrail'e yönelik ‘güçlü ve karmaşık’ bir saldırıya hazırlandığını, daha tahrip edici savaş başlıklarına sahip füzeler ve diğer silahları kullanmayı planladığını yazdı.

DMO medyası Tahran'ın ilk kez 2 bin kilometre menzile ve bin 800 kilogram ağırlığında savaş başlığına sahip Hürremşehr balistik füzesini kullanacağını ima etti.

İran geçen ayın başlarında gerçekleştirdiği saldırıda, aralarında yaklaşık 2 bin kilometre menzile sahip Kadir ve bin 700 kilometre menzile sahip İmad'ın da bulunduğu çok sayıda balistik füze kullanmıştı. Ayrıca Tahran'ın bin 400 kilometre menzile sahip ‘hipersonik bir füze’ olduğunu söylediği Fettah füzesini de ilk kez kullandı.

Nisan ortasındaki saldırıda Tahran üç tipte 120 balistik füze ateşledi: Bin 450 kilometre menzilli Hayber Şekan, İmad ve Kadir'in yanı sıra 30 Pave seyir füzesi ve 170 Şahid-136 insansız hava aracı. İmad ve Kadir füzelerinin her ikisi de Şahab-3 füzesinin geliştirilmiş versiyonlarıdır.

‘Kararlı ve sağlam’

Hamaney cumartesi günü yaptığı açıklamada, “İki düşman, ABD ve Siyonist varlık, İran'a ve direniş eksenine karşı yaptıklarına kesinlikle sert bir yanıt alacaklarını bilmelidirler” dedi.

DMO Komutanı Hüseyin Selami ise pazar günü İsrail ve ABD'ye bir uyarıda bulunarak, “bölgedeki direniş cephesi şer cephesine güçlü bir şekilde karşılık verecek” dedi. Bu arada yardımcısı Ali Fadavi, İsrail saldırısına yanıt olarak Sadık Vaat 3 Operasyonu'nun ‘kesinlikle gerçekleştirileceğini’ söyledi, ancak zamanlamasını açıklamayı reddetti.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan pazar günü yaptığı açıklamada, ateşkesin İran'ın vereceği yanıtın niteliğini etkileyebileceğini söyledi.

Buna karşılık Bekayi İran'ın tepkisinin ‘kararlı ve sağlam’ olacağını vurguladı. İran'ın, İsrail'in Tahran destekli Hizbullah ve Hamas'a karşı savaş yürüttüğü Gazze Şeridi ve Lübnan'da ateşkes sağlanması için ‘tüm girişim ve çabaları’ desteklediğini de belirtti. Wall Street Journal'a göre İran, Arap diplomatlara, son saldırıda çok sayıda askerinin öldürülmesinin ardından bu kez İsrail'e verilecek karşılıkta ordunun da yer alacağını söyledi.

İran'ın tehditlerinin gerçek mi yoksa sadece retorik mi olduğu belirsizliğini koruyor. Wall Street Journal'a konuşan İranlı bir yetkili, İran'ın İsrail'e yönelik saldırısının ABD seçimlerinden sonra ve yeni başkanın göreve başlamasından önce gerçekleşeceğini belirterek, ülkesinin İsrail'e yönelik bir sonraki operasyonunun parçası olarak Irak topraklarını kullanabileceğini ve askeri tesisleri ‘geçen seferkinden daha şiddetli bir şekilde’ hedef alabileceğini ifade etti.

“Devletlerin egemenliğine saygı duymakla birlikte İran, çıkarlarını ve güvenliğini savunmak için tüm maddi imkânlarını kullanacaktır” diyen Bekayi, Batı'nın ülkesine karşılık vermemesi yönünde yaptığı baskıya atıfta bulunarak, Tahran'ın ‘ulusal güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik her türlü saldırıya en güçlü şiddetle karşılık vereceğini’ bildirdi.

B-52 bombardıman uçakları cumartesi akşamı ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın (CENTCOM) operasyon bölgesine ulaştı. (CENTCOM)B-52 bombardıman uçakları cumartesi akşamı ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın (CENTCOM) operasyon bölgesine ulaştı. (CENTCOM)

Nükleer doktrin

Bekayi nükleer doktrinin değiştirilmesi konusunda ise şunları söyledi: “Kitle imha silahlarının reddi ve İran'ın barışçıl nükleer programının niteliği konusundaki resmi tutumumuz çok net. Dini Lider Ali Hamaney'in konuşmasında İran'ı savunmak için gerekli her türlü donanıma sahip olacağımız vurgulandı.”

Batılı güçlerin nükleer anlaşmada öngörülen ‘tetikleme mekanizmasına’ başvurma olasılığı sorulduğunda Bekayi, “Tüm senaryoları gözden geçirdik. Yanıtımız konusunda bir karar verildi ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarının mekanizmalarına başvurmak için hiçbir gerekçe yok” dedi.

Bekayi, “Siyonist işgalcinin ihlallerine vereceğimiz yanıtın modelleri açık. Bu saldırılara yanıt vermek için tüm maddi ve manevi kapasitemizi kullanmamız doğal. Tüm kaynaklarımızı tam güçle kullanacağız” şeklinde konuştu.

Tahran'ın ‘nükleer anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine bağlı kaldığını ve ABD'nin tek taraflı çekilmesine karşılık olarak attığı adımların anlaşma çerçevesinde olduğunu’ belirten Bekayi, İran ile ABD arasında nükleer meseleye ilişkin dolaylı müzakerelerin iki ya da üç haftadır durduğunu kaydetti.

Bekayi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi'nin ziyaretinin ‘gündemde’ olduğunu söyledi ve konunun ‘açıkça tanımlandığını’ belirtti.

Bekayi, Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi'nin pazar akşamı Tahran'a geldiğine dair haberleri doğrulamaktan ya da yalanlamaktan kaçındı.

İran'ın olası bir tepkisinin ABD seçimleri ve adaylardan birinin desteklenmesi üzerindeki etkisini yorumlayan Bekayi şunları söyledi: “Bizim için önemli olan eylemlerdir. Ne yazık ki iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihi, farklı hükümetlerde İran karşıtı eğilimlerin varlığını göstermiştir. ABD'deki hükümet değişikliği ne olursa olsun, her türlü saldırganlığa karşı güçlü bir şekilde karşılık vermeye ve savunmaya hazırız.”