Erdoğan: Muhalif grupların hedefi Şam… Sürecin sorunsuz bir şekilde devam etmesini umuyoruz

Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanları, yarın (Cumartesi) Doha'da ‘Astana formatında’ bir araya gelecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışında Suriye'deki gelişmeler hakkında konuştu. (Türk medyası)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışında Suriye'deki gelişmeler hakkında konuştu. (Türk medyası)
TT

Erdoğan: Muhalif grupların hedefi Şam… Sürecin sorunsuz bir şekilde devam etmesini umuyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışında Suriye'deki gelişmeler hakkında konuştu. (Türk medyası)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışında Suriye'deki gelişmeler hakkında konuştu. (Türk medyası)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib, Hama ve Humus'un Suriyeli muhalif grupların elinde olduğunu ve muhaliflerin hedefinin elbette Şam olduğunu söyledi.

Bugün İstanbul'da kıldığı Cuma namazı sonrası açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Muhaliflerin yürüyüşü devam ediyor ve ilerlemeye devam ediyorlar... Temenni ederiz ki bu yürüyüş Suriye'de olaysız, sorunsuz devam eder” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Suriye krizine siyasi çözümün bir parçası olarak Ankara ile Şam arasında normalleşmeyi görüşmek üzere Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e yaptığı görüşme davetlerine atıfta bulunarak şunları söyledi: “Esed'e davetler ve çağrılar yaptık. ‘Gel görüşelim ve Suriye'nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edelim’ dedik. Ne yazık ki Esed'den bu işe olumlu bir cevap alamadık.”

bvdfb
Hama'ya girişlerini sokakta havaya ateş açarak kutlayan bir Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) savaşçısı (AFP)

Bu arada Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yarın (Cumartesi) Katar'da düzenlenecek Doha Forumu'na katılacağı bildirildi.

Türk diplomatik kaynaklar, Fidan'ın Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ile Suriye'deki gelişmeleri ele almak ve krize siyasi bir çözüm bulmak üzere ‘Astana formatında’ bir araya geleceğini belirtti.

Üç bakan geçtiğimiz eylül ayında New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 79. oturumu çerçevesinde, Astana toplantılarının 11 ve 12 Kasım tarihlerinde düzenlenen 22. oturumundan önce ‘Astana formatında’ bir toplantı gerçekleştirmiş, ancak Suriye'deki krizin çözümü konusunda ilerleme kaydedilememişti.

cv b
Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanları geçtiğimiz eylül ayında New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 79. oturumu çerçevesinde bir araya geldi. (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Türkiye, Rusya ve İran, Cenevre sürecinin dondurulmasının ardından Suriye'deki krize siyasi bir çözüm bulmak amacıyla 2017 yılında Kazakistan'da başlatılan Astana sürecinin üç garantörü konumunda.

Pazartesi günü Ankara'daki görüşmelerinin ardından İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Fidan, Astana sürecinin canlandırılması için yeni çabalar sarf edileceğini söyledi. Fidan, Suriye'deki gelişmeleri dış müdahale olarak yorumlamayı reddederken, Arakçi muhalif grupların ABD ve İsrail'in emriyle hareket ettiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün akşam başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sırasında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı telefon görüşmesinde, Suriye hükümetinin siyasi bir çözüme ulaşmak için halkıyla hızlı bir şekilde iletişim kurması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Erdoğan, Türkiye'nin gerilimi düşürmek, sivilleri korumak ve siyasi çözümün önünü açmak için çalıştığını belirtti.

MGK toplantısının sonunda yayımlanan bildiride, Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunmasına her zaman güçlü destek verdiği ve bu konuda gerekli her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğu ifade edildi.

cfdv
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) dün (Perşembe) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Suriye'deki gelişmeleri görüşmek üzere toplandı. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Bildiride, Suriye'deki son gelişmelerin, sivillerin ve mallarının güvenliğine zarar gelmesini önleyecek tedbirlerin alınması ve Suriye hükümetinin halk ve meşru muhalefetle bir uzlaşıya varması gerektiğini bir kez daha gösterdiği belirtildi.

Bildiride ayrıca, Türkiye'nin, Suriye'deki huzursuzluğu istismar etmeye çalışan ‘terör örgütlerine’ (Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) en büyük bileşeni olan YPG’ye atıfta bulunuluyor) müsamaha göstermeyeceği ve Türk güçlerinin ülkenin ulusal güvenliğine yönelik her türlü tehdidi bertaraf edeceği vurgulandı.

Diğer yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile Suriye'deki son gelişmeleri görüştü.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, dün akşam Ebu Gayt ile bir telefon görüşmesi yapan Fidan, Türkiye'nin bölgesel sorunların çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Arap Birliği ile ilişkilerini güçlendirme kararlılığını vurguladı.



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”