ABD, Çin'in Hindistan sınırındaki asker sayısını azaltmadığını duyurdu

Pekin, Pentagon'un "'önyargılarla dolu sorumsuz" raporunu kınadı

31 Ekim 2024'de Hintli ve Çinli askerler Ladah'taki Karakoram geçidi yakınlarında, Fiili Kontrol Hattı boyunca birbirlerini selamlıyor (AP)
31 Ekim 2024'de Hintli ve Çinli askerler Ladah'taki Karakoram geçidi yakınlarında, Fiili Kontrol Hattı boyunca birbirlerini selamlıyor (AP)
TT

ABD, Çin'in Hindistan sınırındaki asker sayısını azaltmadığını duyurdu

31 Ekim 2024'de Hintli ve Çinli askerler Ladah'taki Karakoram geçidi yakınlarında, Fiili Kontrol Hattı boyunca birbirlerini selamlıyor (AP)
31 Ekim 2024'de Hintli ve Çinli askerler Ladah'taki Karakoram geçidi yakınlarında, Fiili Kontrol Hattı boyunca birbirlerini selamlıyor (AP)

ABD, Pekin ve Yeni Delhi'nin 5 yıl önce başlayan anlaşmazlığı çözmeye yönelik görüşmelerde ilerleme sağlamasına rağmen Çin'in Hindistan sınırındaki askeri varlığını azaltmadığını söyledi.

Pentagon, Kongre'ye sunduğu "Çin Halk Cumhuriyeti'ni İlişkin Askeri ve Güvenlik Gelişmeleri 2024" başlıklı raporda Halk Kurtuluş Ordusu'nun 2020'de Ladah'ın doğusunda Hint birlikleriyle girdiği çatışmadan bu yana mevzilerini ya da asker sayısını azaltmadığını ve tugay konuşlandırmalarını sürdürmek için altyapı geliştirdiğini belirtti.

Çin ordusunun "ÇHC'ye Hint-Pasifik bölgesinde üçüncü tarafların müdahalesini caydırma, engelleme ya da emir verilmesi halinde yenilgiye uğratma seçenekleri sunacak kabiliyetler geliştirmeye odaklandığını" kaydeden raporda, Asya devinden resmi adı olan Çin Halk Cumhuriyeti diye bahsediliyor.

Rapora göre Hindistan'la olan uzun Himalaya sınırının güvenliğini sağlamaya odaklanan Çin'in Batı Hareket alanı Komutanlığı, coğrafi olarak en büyük hareket alanı komutanlığı.

İkili ilişkiler 2020'de Ladah'ın Galwan Vadisi'nde Hint ve Çin askerlerinin çatışmasının ardından darbe almıştı. Son 45 yılın en şiddetli çatışması, iki ülke arasındaki gevşek sınırlarla belirlenmiş Fiili Kontrol Hattı'nın statükosunu değiştirdi.

Çatışma, her iki tarafın da sınır boyunca toplar, tanklar ve savaş uçaklarıyla desteklenen binlerce askeri personel konuşlandırmasıyla bir açmaza dönüştü.

Raporda, sınırın nerede olduğuna dair farklı algılarının Hindistan ve Çin arasında "çok sayıda çatışmayı, kuvvet yığılmasını ve askeri altyapı inşasını ortaya çıkardığını" belirtildi.
 

hnyjmukıt
Bir kamyon, 2020'de Ladah'ta Hint ve Çin askerleri arasında çıkan sınır çatışmasında ölen bir Hint subayının tabutunu taşıyor (AP)

Pekin'deki dışişleri bakanlığı, Çin'le ihtilafı olan diğer ülkelerin yanı sıra Hindistan'dan da kısaca bahseden Pentagon raporunu "sorumsuzca" diye niteleyip kınadı.

Bakanlık sözcüsü Lin Jian, perşembe günü düzenlediği basın toplantısında "ABD'nin raporu, daha önceki benzer raporlar gibi, gerçekleri göz ardı ediyor ve önyargılarla dolu" dedi.

Sözcü, Washington'ı bu tür raporlar yayımlamayı bırakmaya ve bunun yerine Çin'le ilişkilerin istikrarını korumak için pratik adımlar atmaya çağırdı.
 

x sc
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya'nın Kazan kentinde düzenlenen BRICS zirvesi çerçevesinde bir araya gelmişti (Reuters)

ABD'nin raporu, Hintli ve Çinli yetkililerin 5 yıl aradan sonra ilk kez sınır anlaşmazlığının çözümüne yönelik resmi görüşmelere yeniden başlamak üzere Pekin'de bir araya geldiği sırada yayımlandı.

Pekin'den toplantı sonrasında yapılan açıklamada, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin çarşamba günü Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval'la bir araya geldiği ve ikili ilişkilerin istikrara kavuşturulması için "6 maddelik bir mutabakat" üzerinde çalışıldığı belirtildi.

İki taraf, tartışmalı sınır boyunca askeri devriyeler konusunda anlaşmaya vardıktan sonra ekimde, anlaşmazlığı sona erdirmek için görüşmelerde bir atılım olduğunu duyurdu.

Bu açıklama Başbakan Narendra Modi'nin Rusya'daki BRICS zirvesinde Devlet Başkanı Şi Cinping'le görüşmesinin yolunu açmıştı.

Öte yandan Pentagon raporu, Çin ordusundaki yolsuzluğun modernizasyon hedeflerinin önünde nasıl bir engel oluşturduğunun da altını çizdi.

Rapora göre ordudaki yolsuzluk nedeniyle en az 15 üst düzey yetkili görevden alınarak Çin'in savunma teşkilatında büyük bir yeniden organizasyona gidildi.

Raporda "Bu yolsuzluk dalgası Halk Kurtuluş Ordusu'nun her birimini etkiliyor ve Pekin'in güvenini sarsmış olabilir" dendi.

Çin'in Mayıs 2024 itibarıyla 600'ün üzerinde operasyonel nükleer savaş başlığına sahip olduğu ve 2030'a kadar binin üzerinde nükleer savaş başlığına sahip olmasının beklendiği kaydedildi.

Independent Türkçe



Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
TT

Ayırma ve ilhakın tehlikeleri: Bölünmeden sonra birlik

Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)
Suriye'deki haritanın değişmesi Ortadoğu'daki haritalara değişimi dayatıyor (AFP)

Refik Huri

Suriye'nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi yönündeki resmi Arap ve uluslararası çağrıların yanında, Suriye'nin bölünmesi yönünde seslerin yükselmesi şaşırtıcı değil. İlginç olan, bölünmeyi savunanların üç temel hususu göz ardı etmeleridir. Birincisi, Suriye'nin 2011 yılından bu yana bölgesel veya uluslararası bir gücün ya da her ikisinin kontrolünde olan kısımlara bölünmüş olduğudur. İkincisi, rejimin yıkılmasından sonraki doğal eğilim, bölünmeden birleşmeye doğru gitmektir; bölünmeyi resmen veya zorla kökleştirmek değildir. Üçüncüsü, Suriye haritası bölge haritasından izole bir harita değildir, dolayısıyla aktörler ister yerel ister bölgesel veya küresel olsunlar, bu haritayla oynamak, diğer haritalarla oynamaya kapalı bir süreç değildir.

Lübnan ve ardından Irak'tan öğrendiğimiz ders Sykes-Picot haritalarının, yüz yıldan fazla bir süredir milliyetçi birleştirme çabalarının ve mezhepçi bölme çabalarının başarısına direndiğidir. Ne ülkeler arasındaki birlik girişimleri başarılı oldu ne de bölünmeler gerçekleşti. Sir Mark Sykes ve François Georges-Picot'nun bölge hakkındaki bilgisizliklerine, İngiliz ve Fransız stratejik tercihler, iki manda ülkesi arasındaki petrol ve diğer hususlarla ilgili rekabet nedeniyle heterojen grupları kapsayan sınırlar çizmekte keyfi davrandıklarına dair hikayelere rağmen, bölge ülkelerinin haritaları iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılıdır.

Diğer bir deyişle Suriye'de haritanın değişmesi, Lübnan, Irak, Filistin, Türkiye ve İran'daki haritaların da değişmesi anlamına geliyor. Bu da bir tür ayırma ve bir tür ilhak demektir. Zayıf ülkelerden toprak almak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen güçlü ülkelere eklemektir. Burada Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Halep ve Musul'u ilhak etme hayallerine, Velayeti Fakih’in “Gizli İmam'ın zuhuru ve devletinin kurulması” için her şeyi ilhak etme ve dünyayı yönetme hayalleri, Suriye'deki Golan Tepeleri, Hermon Dağı'nın zirvesi, su kaynakları, Batı Şeria ve tabii Gazze’yi kapsayan ve hatta Güney Lübnan'da Evveli Nehri'ne kadar uzanan “Büyük İsrail” hayalleri ekleniyor.

Ayırma ve ilhak denkleminin gerçekten başarılı olması durumunda bölgede nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını bilmeyen yoktur. Topraklarını kaybeden ülkeler ile kendilerine ait olmayan toprakları ilhak eden ülkeler arasında bir barış, kalkınma ve iş birliği tablosu olmayacağı kesindir. Aksine çatışmalara ve savaşlara sahne olacaktır. Dahası sadece İsrail ile toprağı kurtarmak için bir yüz yıl daha sürecek askeri çatışma yaşanmayacak, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ile Pers İmparatorluğu arasındaki yüzyıllar süren çatışmalara da geri dönülecektir. Bu ikisi arasındaki çatışma ise sadece nüfuz için değildir.

Bölgesel oyunun, ister şiddetli çatışma bağlamında isterse her bir bölgesel gücün kendine özgü alanlarda nüfuzunu artırma ve böylece yeni bir bölgesel güvenlik sistemi düzenleme anlayışı bağlamında olsun, Türkiye, İran ve İsrail ile sınırlı olduğu düşünülemez. Uluslararası oyun daha büyük. Fransız siyaset bilimci Bertrand Badie'nin “ittifakların giderek ortadan kalktığı ve mevcut gerçekliğe damga vuran bir aşırı akışkanlığın hâkim olduğu, böylece korunan müttefik veya vekilin asıl güç karşısında bir tür bağımsız hareket etme marjına sahip olduğu bir döneme giriş” olarak adlandırdığı bir dönemde, fırsat verilen devlet dışı güçler olgusunun rolü açıktır.

Rusya Ukrayna savaşıyla meşgulse de Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü ve Tartus Deniz Üssü'nün korunması için de aktif olarak çalışıyor. Ukrayna savaşında bile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yürüttüğü savaş Ukrayna'dan çok daha büyük bir savaştır. Şarku'l Avsat'ın  Indepenedent Arabia'dan aktardığı analize göre Soğuk Savaş sonrasında Batı'nın Rusya'ya karşı haddini aşma durumunu “düzeltmek” ve Moskova'nın büyük bir gücün odak noktası olduğunu kanıtlamak için yapılan bir savaştır.

Mara Karlin'in “Topyekûn Savaş” ile ilgili bir makalesinde söylediği gibi, ABD “Kızıldeniz'in güvenliğini sağlamada başarısız olduysa ve Hint ile Pasifik Okyanuslarını güvence altına alma gücü ile ilgili soru karşısında durduysa” da Ortadoğu ve Uzakdoğu’da büyük oyunu oynamaya kararlı. Çin, ABD tarafından korunan Tayvan'ı geri almakla çok ilgilense ve 130 ülkenin katıldığı “Kuşak ve Yol” projesi konusunda çok rahat olsa da kendisine nüfuz alanları aramaya zorlayan devasa bir deniz ve hava kuvveti inşa ediyor. Ortadoğu ise sadece ticaretten ibaret değil.

Ayırma ve ilhak konuşmaları ile ilgili olarak George Washington Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası sorunlar profesörü Mark Lynch, “Ortadoğu'nun sonu”ndan bahsediyor. Neden? Çünkü ona göre “eski bir harita yeni bir gerçekliği çarpıtıyor.” Ortadoğu artık Amerikan üniversitelerinin ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın haritalarındaki gibi Arap dünyası, İsrail, Türkiye ve İran’dan ibaret değil. ABD Merkez Komutanlığı haritasına göre artık Afganistan, Cibuti, Eritre, Etiyopya, Kenya, Pakistan ve Somali'yi de kapsıyor. Edgar Morin'in dediği gibi “Hayatın tümü belirsizlik denizinde yüzmektir.”

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.