İsrail neden savaşın başına, Gazze'ye yönelik saldırılarına geri döndü?

Analistlere göre çatışmaların yeniden başlaması, müzakerelerin hızlanması ya da Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması için bir fırsat olabilir

İsrail tankları Gazze sınırında ilerlerken arka planda Gazze Şeridi'ndeki tüm mahalleler görülüyor (AFP)
İsrail tankları Gazze sınırında ilerlerken arka planda Gazze Şeridi'ndeki tüm mahalleler görülüyor (AFP)
TT

İsrail neden savaşın başına, Gazze'ye yönelik saldırılarına geri döndü?

İsrail tankları Gazze sınırında ilerlerken arka planda Gazze Şeridi'ndeki tüm mahalleler görülüyor (AFP)
İsrail tankları Gazze sınırında ilerlerken arka planda Gazze Şeridi'ndeki tüm mahalleler görülüyor (AFP)

Emel Şehade

İsrail, Gazze Şeridi’nde Hamas Hareketi ile varılan ve iki ay süren ateşkesin ardından Gazze’ye yeniden ve yoğun bir şekilde saldırdı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir tarafından güvenlik birimlerinin onayıyla hazırlanan ve cumartesi akşamı hükümet tarafından görüşülen plana göre bu hafta Gazze Şeridi’nde yeni bir kara saldırısı başladı.

Havadan ve denizden yoğun bombardımanla başlayan plan, kısa süre sonra kara operasyonuna geçerek Netzarim Koridoru’nun yeniden ele geçirilmesini, operasyonun kapsamının Refah'a doğru genişletilmesini ve Selahaddin Caddesi'nin kapatılarak Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyinin birbirinden ayrılmasını sağladı. Planın sonraki aşamalarına göre Hamas liderlerinin bulunduğu karargâhlar başta olmak üzere hedefleri vurmak ve Hamas’ın askeri kabiliyetlerini zayıflatmak için kara birlikleri aynı anda büyük yerlerde yoğun olarak konuşlandırılacak. İsrail'in tahminlerine göre Hamas'ın 20 bin üyesi ve büyük miktarda silah ve askeri teçhizatı bulunuyor.

İsrail ordusu, ‘8. Emir’ olarak bilinen ilk aşamada on binlerce yedek askeri göreve çağırarak hükümet tarafından görüşülecek olan planın sonraki aşamalarını önceden haber verdi. Hava savunma sistemi için hazır olması talimatı verildi. Başta Demir Kubbe olmak üzere İsrail’in hava savunma sistemleri üzerinde testler yapıldı.

Çoklu cepheler

İsrail güvenlik birimleri, Yemen’deki Husilerin roketli saldırılarının ardından Gazze’deki savaşa başka cephelerden misilleme yapılması olasılığını ele aldılar. İsrail ordusu, Hermon Dağı'nın Suriye'ye doğru en ucundan Lübnan sınırının en ucuna, Ürdün sınırı boyunca doğuya ve Mısır sınırına doğru güneye kadar çeşitli cephelerde alarm ve hazırlık durumunu yükseltti.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze Şeridi'ni yok etmeye ve Gazzelilerin buradan çıkarılmasına en sert şekilde devam etme sözü vererek, “Rehineler serbest bırakılmazsa tüm bedeli ödeyeceksiniz” diye tehdit etti.

scdfrgt
İsrail güçleri, Selahaddin Caddesi'ni kapatarak Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyini birbirinden ayırdı (AFP)

Ancak Gazze halkına vurulan en güçlü darbe, daha önce Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'e verdiği, ateşkesin ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere gitmeme ve İsrail'in bir buçuk yılı aşkın bir süre önce Gazze’deki savaş için belirlediği hedeflerle aynı olan hedeflere ulaşana kadar savaşa devam etme sözünü yerine getirerek saldırı kararı alan Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi'ne yönelik oyununun kurallarının değişmeye başlaması oldu.

Kademeli baskı stratejisi

İsrail ordusu, kara operasyonun ilk aşamasına ilişkin plana göre Gazze'nin derinliklerine ilerledi ve hedefleri adım adım gerçekleştirdi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İsrail, ilk aşamada Gazze’yi çevreleyen koruma alanındaki kontrolünü genişletirken daha sonra sınıra yakın bölgelerde yoğunlaşarak Gazze Şeridi'nin merkezinde ve güneyinde Netzarim Koridoru’nun ortasına kadar ulaştı.

İsrail ordusunun Golani Tugayı operasyonlarını yoğunlaştırmak için hazırlığını tamamladı. Esir takası anlaşması müzakerelerinde ilerleme olup olmamasına göre plan hakkında kararın verildiği dünkü toplantının ardından hükümetten gelecek yeni talimatlar beklenirken operasyonların Gazze Şeridi’nin güneyinde yoğunlaştırılması kararlaştırıldı.

Rehineler için ölüm fermanı

İsrail güvenlik birimlerinin üst düzey yetkilileri yaptıkları açıklamalarda, İsrail ordusunun salı gecesi Hamas'a yönelik acımasız ve ani saldırısının olumlu gelişmelere yol açtığını söylediler. Onlara göre saldırılar Hamas’ı rehineleri serbest bırakmayı kabul etmeye iterken arabulucuların Hamas’ı yeniden müzakere masasına geri getirmeye çabalarını artırdı. İsrail’in başlattığı saldırılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un yaklaşımına geri dönülmesine ve ABD'nin rehine işlerinden sorumlu temsilcisi Adam Boehler'in İsrail tarafından reddedilen yaklaşımının sona ermesine katkıda bulundu. Boehler’in yaklaşımına göre Hamas, uzun süreli bir ateşkes karşılığında sadece ABD vatandaşı olan İsrail askeri Aidan Alexander'ın yanı sıra dört çifte vatandaşın naaşlarını teslim edecekti.

csdfrg
İsrail'de savaşın yeniden başlamasına karşı protestolar aralıksız olarak devam ediyor (AFP)

Muhalefet partilerinin liderleri ve muhalif siyasetçiler, İsrail tarafından Gazze'ye karşı yeniden başlayan savaşın Itamar Ben-Gvir'i hükümete geri döndürmeyi amaçladığını vurgularken Netanyahu, Hamas'ın müzakerelerdeki tutumunu sertleştirmesinin ardından güvenlik birimlerinin liderlerinin savaşı onayladıklarını ve desteklediklerini düşünüyor. Özellikle İsrail'in iç istihbarat teşkilatı Şin Bet'in başkanı Ronen Bar’ın hakkındaki görevden alma kararından bir gün sonra savaşı onayladığına ve desteklediğine dikkati çeken Netanyahu'ya göre bu durum, savaşın gerekli olduğunu ve siyasi bir hamle olmadığını teyit ediyor.

Netanyahu tarafından esir takası anlaşması müzakere heyetinden çıkarılan Yedek General Nitzan Alon'un da Hamas'ı İsrail'in koşullarını kabul etmeye ve rehineleri serbest bırakmaya zorlamak için Gazze'ye savaş açılmasını desteklediği, kapalı kapılar ardında yapılan toplantılardan sızdırılan bilgiler arasındaydı.

Öte yandan İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını müzakere etmeyi reddederken Witkoff'un savaş tamamen durmasa bile ateşkesin ilk aşamasında halen hayatta olan rehinelerin ve ölenlerin yarısının serbest bırakılması önerisini uygulamakta ısrar etti. Ancak bu öneri İsrail içinde anlaşmazlıklara ve tartışmalara yol açtı.

İsrail’deki Rehine Aileleri Forumu üyelerinin yanı sıra esir takası anlaşması yapılması ve savaşa son verilmesi çağrısında bulunan protesto gösterilerinin organizatörleri, İsrail'in şartlarını kabul etmesi ve bir esir takası anlaşması yapması için Hamas üzerindeki baskıyı arttırma bahanesiyle savaşa girme kararını Gazze'de geriye kalan 24 rehine için verilmiş bir ölüm fermanı olarak değerlendirdiler.

“Netanyahu'nun demagojisi”

İsrail Hava Savunma Kuvvetleri eski komutanı Tzvika Haimovich, askeri baskı bahanesiyle savaşın yeniden başlatılmasını ‘demagoji’ olarak nitelendirdi.

Haimovich, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üç gündür süren savaşa bakıp bu hükümetin nasıl bir demagojiye başvurduğunu anlamaya çalışıyorum. Bizi bu savaşın rehineleri geri almak için gerekli olduğuna ve rehinlerin geri dönmesinin tek yolunun Hamas'a askeri baskı yapmak olduğuna ikna etmeye çalışıyor. Rehineleri geri almak isteyenlerin savaşı yeniden başlatmalarına gerek yoktu. İkinci aşama için müzakerelerin anlaşmanın 16’ncı gününde başlaması gerektiğine dair bir anlaşma imzaladık. Ancak Netanyahu’nun tüm rehinelerin geri alınmasını ve savaşın sona ermesini sağlayacak olan ikinci aşamaya yönelik müzakerelere geçmeyi reddetmesiyle anlaşmayı bozan biz olduk.”

Müzakereleri aksatan ve devam etmesini engelleyenin İsrail tarafının anlaşmaya uymaması olduğunu vurgulayan Haimovich, “Bugün hükümetin, rehinelerin tamamını değil, bir kısmını geri alacağımız müzakereler için bizim de ağır bedeller ödeyeceğimiz bir savaşa geri döndük. Gerçek bu ve hükümetin bu savaşı meşrulaştırmaya yönelik demagojileri karar vericilerimizin masalarından tamamen kaldırılmalı” ifadelerini kullandı.

Bütçenin onaylanması

İsrailli yazar ve siyasi analist Ephraim Ganor, bu saldırının asıl amacının Hamas'tan kurtulmak değil, bütçenin geçmesini sağlamak olduğunu savundu. Hamas’tan kurtulmak için kökünün kazınması gerektiğini, bunun için de öncelikle otoriter bir yapı ve Gazze Şeridi'nde hayatı yöneten bir organ olarak ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Ganor, “Ne yazık ki bu hükümet felç olmuş haliyle bunu gerçekleştiremedi. Ani saldırı, Hamas'ın ortadan kaldırılmasına değil, sadece mart ayı bitmeden onaylanması gereken devlet bütçesinin onaylanmasına ve seçimlerin engellenmesine yol açacak. Saldırı, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve hükümet koalisyonuna geri dönen ve şimdi bütçedeki önemli payına katkıda bulunacak olan Itamar Ben-Gvir'in kaprislerini tatmin etmek için tasarlandı” yorumunda bulundu.

sdfrgtyh
Eşyalarıyla birlikte Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiye'den kaçan Filistinliler (AFP)

Bu ani saldırının Gazze'de bugüne kadar hayatta kalmayı başaran rehineleri ciddi şekilde tehlikeye atacağı uyarısında bulunan Ganor, “Zor kullanarak rehineleri geri getirmenin mümkün olmayacağını çoktan öğrendik. Ani bir hava saldırısı ya da yeni bir kara operasyonula Hamas'ı bitirip rehineleri geri getireceğimizi sananlar henüz Hamas'ın kim olduğunu öğrenemedi” diye konuştu.

Üç senaryo

Öte yandan İsrailli siyaset bilimci Avi Shilon, rehineler meselesinin kamuoyundaki tartışmaların merkezinde yer almasına rağmen, Gazze'de çatışmaların yeniden başlamasının gerçek hikayesinin bir parçası olmaya devam ettiğini söyledi. Savaşın sona ermesinin ertesi günü, Hamas askeri olarak yenilirse ne olacağını ve Gazze'de kimin hüküm süreceğini soran Shilon, “Bize, rehinelerin Gazze'nin geleceğine ilişkin devam eden müzakerelerde sadece bir kart olduğu söylemiyorlar” dedi.

İsrail'in önünde üç senaryo olduğunu vurgulayan Shilon, bunlardan birincisinin Hamas’ın zayıf olmasına rağmen kontrolü elinde tutarken rehinlerin salıverilmesi karşılığında gerektiğinde onlara saldırmanın her zaman mümkün olacağı değerlendirmesine dayanacak şekilde Gazze'yi terk etmesi, ikincisinin Mısır ve Arap ülkeleriyle Gazze Şeridi'nde Hamas'ın hüküm sürmediği, ama tamamen de teslim olmadığı bir siyasi çözümü görüşmek ve karşılığında rehinelerin serbest bırakılmasının yanı sıra Gazze Şeridi'nde Hamas'ın katılmadığı bir Filistin-Arap yönetiminin olduğu daha iyi bir geleceğe kapının aralanması ve üçüncüsünün de Gazze Şeridi'ni işgal edip, orayı kontrol etmeye  devam ederken bu amaç uğruna rehineleri feda ettiğini kabul etmesi olduğunu söyledi.



Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.


WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
TT

WSJ: ABD, ülkelere Gazze'ye asker göndermeleri için baskı yapıyor, ama henüz yanıt yok

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda savaşın yol açtığı yıkımın ortasında yürüyen Filistinli bir kadın (AFP)

ABD gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD’li yetkililerin, Başkan Donald Trump yönetiminin Gazze Şeridi'ni istikrara kavuşturmak için ABD’li bir generalin komutasındaki 10 bin kişilik çok uluslu bir güç oluşturmaya çalıştığını söylediğini aktardı.

WSJ tarafından isimleri açıklanmayan yetkililere göre savaştan sonra Gazze'ye bu gücün konuşlandırılması önümüzdeki yılın büyük bir bölümünü alacak. Aynı yetkililer, söz konusu gücün görevinin Hamas'ı silahsızlandırmayı da içerecek şekilde genişletilme olasılığı konusundaki çekinceler nedeniyle hiçbir ülkenin asker göndermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın WSJ'den aktardığı habere göre ABD'li yetkililer, gelecek yılın başlarında 5 bin asker gönderme taahhüdü almayı umuyor ve bu sayının 2026 sonuna kadar 10 bine çıkmasını hedefliyor. Ancak diğer yetkililer, gücün asker sayısının 8 bini geçmeyeceğini düşünüyor.

WSJ, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaklaşık 70 ülkeye Gazze’ye konuşlandırılacak güce askeri veya mali katkı sağlamaları için resmi talepte bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker gönderme veya ekipman ve lojistik dahil olmak üzere başka şekillerde yardım sağlama konusunda istekli olduğunu bildirdi.

Katar'da salı günü 25'ten fazla ülkenin ABD'nin liderliğinde yapılacak toplantıda bir araya gelerek söz konusu gücün kurulması ve görev kapsamı için planlar hazırlaması bekleniyor.

WSJ, ABD'li yetkililerin Hamas'ın silahsızlandırılmasındaki herhangi bir gecikmenin İsrail ordusunun Gazze'den tamamen çekilmek yerine bölgede kalmasına neden olabileceğini söylediklerini aktardı.

Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetimi döneminde Ortadoğu meselelerinden sorumlu eski ABD Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi Michael Singh, konuya ilişkin değerlendirmesinde “Hamas ile çatışmaktan kaçınan bir barış gücü, bölgede yeni sorunlar yaratabilir” dedi.

Singh, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güç kullanmaya isteksiz olan barış gücü, İsrail için ‘Hamas'ı silahsızlandırmada başarısız olmakla kalmayıp, yeniden silahlanmasına da zemin hazırlayan ve İsrail'in hareket özgürlüğünü kısıtlayan bir güç olma’ şeklindeki en kötü senaryoyu yaratma riskini taşıyor.”

ABD'li yetkililere göre Hamas, ağır silahlarını Mısır'ın gözetimi altında depolara kaldırmaya açık olduğunu özel olarak ifade etti.


Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

TT

Beyaz Saray yalanladı, tartışma büyüyor:  Trump yönetimi Avrupa Birliği’ni bölmeyi hedefleyen gizli strateji hazırladı

ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'nın göç politikalarını transatlantik ilişkilere yönelik bir tehdit olarak görüyor (Reuters)

İnci Mecdi

Savunma meselelerinde uzman bir Amerikan web sitesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetimine atfedilen tartışmalı bir stratejik teklifi içerdiği iddia edilen bir belgenin ayrıntılarını yayınladı. “Avrupa'yı Yeniden Muhteşem Yapalım” başlıklı yeni strateji kapsamında dört Avrupa ülkesini Avrupa Birliği'nin politikalarından uzaklaştırmayı ve ABD'nin nüfuz alanına yaklaştırmayı amaçlıyor.

Arku’l Avsat’ın Defense One internet sitesinden aktardığı habere göre gizli belge, Washington'un Avrupa kıtasında siyasi bir depreme neden olacak bir adımla Avusturya, İtalya, Macaristan ve Polonya'yı Avrupa bloğunun politikalarından koparmaya çalışma niyetinden bahsediyor.

Avrupa'ya göç

Bu sözde sızıntı, resmi ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi'nin yayınlanmasından bir hafta sonra geldi. 33 sayfadan oluşan strateji, “medeniyetinin silinmesi” olasılığına karşılık uyarısı, kıtanın demografisini değiştiren büyük göç dalgaları göz önüne alındığında, bazı Avrupa ülkelerinin “güvenilir müttefik” olarak kalıp kalamayacağına dair şüpheleri nedeniyle Avrupa'da geniş çaplı tartışmalara yol açtı. Strateji  ayrıca mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde kıtanın “20 yıldan daha kısa bir süre içinde tanınmaz hale gelebileceğine” de dikkat çekti.

Sızdırılan belge, “ABD'ye sadık kalarak egemenlik arayışında olan ve geleneksel Avrupalı yaşam tarzlarını koruyan veya yeniden canlandıran” partileri, hareketleri, düşünsel ve kültürel figürleri destekleme ihtiyacına işaret ediyor. Bu eğilim, resmi stratejide “Avrupa ülkelerinde kıtanın mevcut gidişatına karşı direnişin geliştirilmesi” şeklindeki ifadenin bir uzantısı olarak görülüyor. Buna ek olarak, milliyetçi partilerin artan etkisine de güveniliyor.

Bu partilerin isimleri açıkça belirtilmese de, tahminler bunların arasında Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki “Ulusal Miting”, İspanya'da “Vox”, İngiltere'de “Reform” ve “Almanya İçin Alternatif” partilerinin de yer aldığını gösteriyor. Bunlara ek olarak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni liderliğindeki “İtalya'nın Kardeşleri” Partisi de bulunuyor.

Sahte haberler

Beyaz Saray, belge ile ilgili haberi “sahte haber” olarak nitelendirerek hemen bu iddiaları kesin bir dille reddetti. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Yardımcısı Anna Kelly, Başkan Trump'ın “şeffaf” olduğunu söyledi. İmzalı resmi strateji belgesinin, onaylanmış tek belge olup, alternatif veya gizli bir versiyon olduğu fikrini reddetti

Gözlemciler, açıklanan stratejinin gerçekten de Avrupa Birliği'ne yönelik keskin bir bakışı yansıttığını, zira liderlerini kitlesel göç karşısında çaresiz kalmakla suçladığını söylüyor. Keza  Brüksel'in politikalarını ulusal egemenliği baltalamaktan, siyasi özgürlükleri kısıtlamaktan ve üye devletlerin rolünü zayıflatmaktan sorumlu tutuyor. Avrupa'nın göç politikalarını “kıtanın çehresini değiştirmek ve huzursuzluk yaratmak” olarak tanımlıyor.

Tekrarlanan aleni açıklamaları sırasında Trump, “kötüleşen Avrupa ülkelerini” ve onların “siyasi doğruculuğa takıntılı” liderlerini hedef alarak, göç politikalarının ülkelerini “yok ettiğini” ve bunun sonucunda Avrupa'nın “parçalandığını” varsaydı.

Ukrayna savaşı

Ukrayna savaşı da Atlantikli müttefikler arasında bir gerilim ve geniş çaplı anlaşmazlık noktasını temsil ediyor. Son günlerde ABD Başkanı Avrupalı liderlere yönelik açıklamalarını sertleştirerek onları zayıf olarak nitelendirdi ve Ukrayna'daki savaşı sonlandıramamakla suçladı. Trump ile Almanya, İngiltere ve Fransa liderleri arasında aynı konuyla ilgili gergin bir telefon görüşmesinin ardından gerginlik daha da arttı. Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Washington ile ek görüşmelerin beklendiğini ve önümüzdeki hafta başında Ukrayna konusunda uluslararası bir toplantı yapılması olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Bu yönelimler, ABD-Avrupa ittifakını parçalamaya yönelik girişimlere karşı uyarıda bulunan Papa 14. Leo’nun kayda değer tutumu da dahil olmak üzere kapsamlı eleştirilere yol açtı. Papa, Trump'ın bazı açıklamalarının ABD ile Avrupa arasındaki tarihi ittifakın doğasında “köklü bir değişikliği” temsil edebileceğini söyleyerek, bu ittifakın mevcut aşamada zarar görme tehlikesine karşı uyarıda bulundu.

Beş güç

İngiliz The Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, iddia edilen belge tartışmaya başka bir boyut kazandırıyor. Zira küresel nüfuz dengesini yeniden şekillendirecek bir hamleyle, ABD, Çin, Rusya, Hindistan ve Japonya'yı kapsayan “beş temel güç” adı verilen yeni bir uluslararası blok oluşturulması önerisinden bahsediyor.

Daha önce Trump, Rusya'nın G8’den çıkarılmasından ve böylece grubun G7’ye dönüşmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek tartışmalara yol açmış ve bunu “çok büyük bir hata” olarak tanımlamıştı. Hatta daha da ileri giderek Çin'i de ekleyerek G9 adını verdiği bir grup oluşturmayı teklif etmişti.

Ulusal Güvenlik Stratejisi, bir adım daha ileri giderek, büyük güçlerin yer aldığı, üye devletlerin zengin olmasını ve demokratik sistemlerle yönetilmesini gerektiren G7’nin koşulları ile sınırlanmamış yeni bir blok inşa etmeyi öneriyor.

Beyaz Saray'dan gelen resmi yalanlamalara rağmen, bu sızıntılar Avrupa'nın transatlantik ilişkilerin geleceği ve Washington'un kıtanın siyasi haritasını yeniden şekillendirmedeki rolü konusunda giderek artan endişelerini büyütmeye devam ediyor. Daily Mail gazetesi, Avrupalıların tepkilerinin öfkeli ve hızlı olduğunu bildirdi. Chatham House Enstitüsü'nden araştırmacı Leslie Vinjamuri, yaşananların “Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası liberal düzenin sonunu” temsil ettiğini söyledi.

Bazı Avrupalı ​​liderler, Washington'un milliyetçi ve Avrupa Birliği’ne şüpheyle yaklaşan partileri güçlendirebilecek şekilde, kıtanın iç siyasi işlerine tekrar müdahale etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

Artan gerilimin gölgesinde ABD Kongresi, ABD yönetiminin Avrupa'daki Amerikan askeri varlığını yasama organının onayı olmadan azaltma yetkisini kısıtlamayı amaçlayan Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nı oylamaya hazırlanıyor.