Eski CIA çalışanı, Trump yönetiminin neden Signal'i kullandığını açıkladı

The Atlantic'in genel yayın yönetmeni, geçen ay saldırı planlarını tartışan yönetim yetkililerinin Signal'deki grup sohbetine yanlışlıkla eklenmişti

Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD'nin Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik saldırı planlarının tartışıldığı bir grup sohbetine yanlışlıkla bir muhabiri eklemişti (AFP)
Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD'nin Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik saldırı planlarının tartışıldığı bir grup sohbetine yanlışlıkla bir muhabiri eklemişti (AFP)
TT

Eski CIA çalışanı, Trump yönetiminin neden Signal'i kullandığını açıkladı

Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD'nin Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik saldırı planlarının tartışıldığı bir grup sohbetine yanlışlıkla bir muhabiri eklemişti (AFP)
Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, ABD'nin Yemen'deki Husi hedeflerine yönelik saldırı planlarının tartışıldığı bir grup sohbetine yanlışlıkla bir muhabiri eklemişti (AFP)

Katie Hawkinson ABD Muhabiri 

Eski bir Trump yönetimi yetkilisi ve eski bir CIA ajanı olan Kevin Carroll, mevcut kabine üyelerinin Yemen'e yönelik saldırı planlarını tartışmak için daha güvenli bir sistem yerine kamuya açık Signal uygulamasını neden kullandığına dair düşüncesini paylaştı.

Donald Trump'ın ilk başkanlık döneminde de görev yapmış olan eski CIA çalışanı Kevin Carroll, The Guardian'a bir yazı yazarak Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, Savunma Bakanı Pete Hegseth ve yönetimdeki diğer yetkililerin iletişimlerinin yasal mücadelelerde keşfedilmemesini veya bilgi taleplerine tabi olmamasını sağlamak için Signal'ı kullandığını savundu.

Carroll, "Bu yetkililerin bu şekilde iletişime girerek risk almasının nedeninin, Başkanlık Kayıtları Yasası'nın gerektirdiği şekilde iletişimlerinin korunmasını önlemek ve davalarda keşfedilebilmelerini veya bir mahkeme celbine ya da Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası talebine tabi olmalarını engellemek olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Waltz, geçen ay Beyaz Saray'ın Yemen'deki Husi hedeflerini vurma planlarını tartışmak için kullanılan Signal'deki grup sohbetine yanlışlıkla The Atlantic'in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg'i de eklemişti.

Hegseth, Başkan Yardımcısı JD Vance ve yönetimden diğer birkaç yetkili daha sohbete katılmıştı. Hegseth, beklenen saldırıların zamanları da dahil olmak üzere, planlanan ABD saldırıları hakkındaki ayrıntılı bilgileri güvenli olmayan uygulamayı kullanarak göndermişti.

Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, Signal'in yönetimin kullanımı için onaylanmış bir uygulama olduğunu iddia ederken, Trump olayın "önemli olmadığını" söylemişti.

Leavitt bu hafta "Bize göre bu dava Beyaz Saray'da kapandı" dedi.

Ancak Carroll, yönetimin bu planları tartışmak için Signal'i kullanmasının hayatları riske attığını savunuyor:

Yaklaşan bir operasyon hakkında güvensiz telefonlarda yapılan gevşek konuşmalar, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki savaş gemilerinde nöbet tutan ABD'li denizcilerin ve deniz piyadelerinin, sahilden hedefe doğru uçan donanma havacılarının ve muhtemelen sahada gizlice çalışan özel operatörlerin, istihbarat görevlilerinin ve insan kaynaklarının hayatını tehlikeye atıyor.

Pentagon'un başmüfettiş vekili perşembe günü yaptığı açıklamada, Hegseth'in mesajlaşma uygulaması Signal'i kullanımını gözden geçirdiğini söyledi. Ayrıca diğer savunma yetkililerinin, Savunma Bakanlığı'nın güvenli iletişim ağının bir parçası olmayan ve gizli bilgileri idare edemeyecek bu uygulamayı kullanmasına da bakacak.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news



Fransa Başbakanı Bayrou: Türkiye'de yaşananlardan haklı olarak etkileniyoruz

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Fransa Başbakanı Bayrou: Türkiye'de yaşananlardan haklı olarak etkileniyoruz

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Fransa'da 2027'de düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçiminin favorilerinden Marine Le Pen'in 5 yıl siyasi men cezası alması dünyada tartışılıyor.

Fransa Başbakanı François Bayrou, Donald Trump'ın cuma günü Truth Social'da yaptığı paylaşımda mahkemenin kararını "cadı avı" diye niteleyerek "Marine Le Pen'i rahat bırakın" ifadesini kullanmasını yorumladı. 

Le Parisien dergisinde dün yayımlanan röportajda 73 yaşındaki siyasetçiye Trump'ın bu tepkisinin Fransa'nın içişlerine müdahale sayılıp sayılmayacağı soruldu. 

Bayrou, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılıp tutuklanmasını işaret ederek yanıt verdi:

Evet, müdahale dünyanın kanunu haline geldi. Artık büyük siyasi tartışmalar sınır tanımıyor. Yurtta olanlar Washington'da da yankılanıyor. Örneğin biz de Türkiye'de yaşananlardan haklı olarak etkileniyoruz.

Dünyanın değiştiğini söyleyen Bayrou, şu ifadeleri de kullandı:

75 yıl boyunca demokrasi ve hukukun üstünlüğü kavramlarının dünyanın her yerine kendilerini dayatacağına inandık. ABD etrafındaki ittifak da özgürlük ittifakıydı. Bir anda dünyanın değiştiğini fark ediyoruz. Bazıları birden fazla kıtada özgürlük karşıtı, uluslararası bir ahlaksız ittifak yaratmaya çalışıyor. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve ülkeler arasındaki demokrasi mutabakatının geçmişte kalması gerektiğine karar verdiler.

Fransa'da Marine Le Pen'in de aralarında bulunduğu, eski adıyla Ulusal Cephe'den seçilmiş bazı Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri hakkında 2004-2016'da AP'de "hayali istihdam" oluşturdukları iddiasıyla soruşturma açılmıştı.

2018'de adı Ulusal Birlik diye değiştirilen oluşumun önde gelen ismi ve eski cumhurbaşkanı adayı Le Pen ve geçen sene ölen babası Jean-Marie Le Pen'in de aralarında bulunduğu 27 partilinin AB fonlarını kötüye kullanmaktan yargılandığı dava, Eylül 2024'te Paris Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanmıştı.

Paris Ceza Mahkemesi, Marine Le Pen hakkında pazartesi verdiği 5 yıl siyasi men kararının derhal uygulanmasına karar vermişti. Ayrıca iki yılı ertelenmiş, iki yılı elektronik kelepçeyle gözetim altında geçirilmek üzere 4 sene hapis ve 100 bin euro para cezası verilmişti.

56 yaşındaki Le Pen, hakkındaki kararın okunmasını beklemeden mahkeme salonunu terk etmişti. Avukatlarıysa kararı temyize götüreceklerini açıklamıştı.

Fransa'da Yüksek Yargı Konseyi bildiri yayımlayarak "Davayı yürüten yargıçları kişisel olarak hedef gösteren tehditler ve siyasi liderlerin özellikle soruşturmanın veya mahkumiyet kararının esasına ilişkin açıklamaları demokratik toplumda kabul edilemez" demişti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da yargı makamının bağımsız olduğunu ve yargıçların korunması gerektiğini söylemişti.

Independent Türkçe, RT, Tasnim