İsrail, İran'a karşı “Yükselen Aslan” operasyonunu başlattı: Kadrolara suikast ve nükleer programın etkisiz hale getirilmesi

İsrail, İran'a karşı “Yükselen Aslan” operasyonunu başlattı: Kadrolara suikast ve nükleer programın etkisiz hale getirilmesi
TT

İsrail, İran'a karşı “Yükselen Aslan” operasyonunu başlattı: Kadrolara suikast ve nükleer programın etkisiz hale getirilmesi

İsrail, İran'a karşı “Yükselen Aslan” operasyonunu başlattı: Kadrolara suikast ve nükleer programın etkisiz hale getirilmesi

İsrail, İran'ın nükleer programını vurmak için “Yükselen Aslan” operasyonunu başlattı ve saldırıları, İran Devrim Muhafızları'nın üst düzey komutanlarının yaşadığı başkent Tahran'ı hedef aldı.

İsrail ordusu, bugün şafak vakti İsrail Savunma Bakanı İsrail Katz'ın açıklamasına göre, İran'a karşı “önleyici bir saldırı” düzenlediğini duyurdu. Bu açıklama, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer tesislerine yönelik İsrail'in askeri saldırısının yakın olduğunu uyarısının ardından geldi.

Katz, yaptığı açıklamada, “İsrail'in İran'a yönelik önleyici saldırısının ardından, İsrail devleti ve sivil halkının füze ve insansız hava araçlarıyla saldırıya uğraması bekleniyor” dedi. Katz, İsrail genelinde iç cephede “olağanüstü hal” ilan etti.

İsrail Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral Eyal Zamir, bugün şafak vakti İsrail'in İran'a düzenlediği hava saldırılarını “eşi benzeri görülmemiş tarihi bir operasyon” olarak nitelendirirken, bunun sonucunun “mutlak bir başarı” olmayabileceği uyarısında bulunarak, vatandaşlarını olası bir İran tepkisine hazırlıklı olmaya çağırdı. Zamir yaptığı açıklamada, “Kesin bir başarı vaat edemem, İran rejimi bize saldırarak karşılık vermeye çalışacak ve beklenen kayıplar alıştığımızdan farklı olacak” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu, İran'a yönelik saldırısının “ilk aşamasını tamamladığını” açıkladı. Ordunun yaptığı açıklamada, “Az önce, İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait onlarca savaş uçağı, İran'ın çeşitli bölgelerindeki nükleer hedefler de dahil olmak üzere onlarca askeri hedefe yönelik saldırıları içeren ilk aşamayı tamamladı” ifadeleri yer aldı.

İsrail'de önlem olarak sirenler çaldı. İsrail ordusu, sivil ve genel güvenlik talimatlarını “temel faaliyetler” olarak değiştirerek eğitim faaliyetlerini, toplantıları ve işyerlerinde bulunmayı yasakladı.

İsrailli bir askeri yetkili bugün erken saatlerde, İsrail'in saldırısının İran'daki nükleer ve askeri hedefleri vurduğunu doğruladı ve İran'a karşı askeri operasyonun “Yükselen Aslan” adını taşıdığını açıkladı. “İsrail, İran'ın nükleer silaha sahip olmamasını ve varoluşsal tehdidin ortadan kaldırılmasını sağlamak için çalışıyor” diyen yetkili, ülkesinin “İran'ın herhangi bir misillemesine karşı kendini savunmaya hazır” olduğunu da ifade etti.

Askeri yetkiliye göre saldırı İranlı komutanları da hedef aldı. Askeri yetkili, ABD'nin İran saldırısına katılıp katılmadığını açıklamayı reddederken, İsrail'in “yıllardır dünyayı İran konusunda uyardığını” belirtti ve “İran'a karşı operasyonlar devam ediyor” dedi. İsrail ordusunun İran'ın “her an” saldırı düzenleme kapasitesine sahip olduğunu düşündüğünü ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığına göre bir İsrail askeri yaptığı açıklamada, saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı da dahil olmak üzere çok sayıda üst düzey nükleer bilim insanının yanı sıra bazı kişilerin öldürülmüş olmasının muhtemel olduğunu söyledi.

Resim  

İran resmi televizyonu ise İsrail'in bugün şafak vakti, ülkenin merkezindeki uranyum zenginleştirme tesisinin ana merkezi olan Zencan'a birkaç kez hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. Televizyon, bölgeden yükselen yoğun duman görüntülerini yayınlayarak, “Natanz zenginleştirme tesisi İsrail hava saldırısında birçok kez vuruldu” ifadesini kullandı.

İran resmi televizyonu, Tahran'ın kuzeydoğusunda patlama sesleri duyulduğunu doğruladı. Telegram ağındaki kanallar, saldırının Tahran'ın kuzeydoğusunda, Devrim Muhafızları ve silahlı kuvvetlerin üst düzey komutanlarının yaşadığı en büyük yerleşim bölgelerinden biri olan Mahallat kasabasını vurduğunu bildirdi. Video görüntülerinde, başkentin kuzeydoğusunda bulunan Genelkurmay Başkanlığı, ordu ve Devrim Muhafızları'nın karargahının bulunduğu Lozan mahallesinde dumanların yükseldiği görüldü.

İran medyası yetkililerin Tahran'ın güneyindeki İmam Humeyni Uluslararası Havalimanı'ndaki tüm uçuşları askıya aldığını bildirdi.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio yaptığı açıklamada, İsrail'in "bu gece İran'a karşı tek taraflı bir eylemde bulunduğunu, İran'a yönelik saldırılarda yer almadığımızı" söyledi. Rubio, Washington'un İsrail'den "bu eylemin kendi savunması için gerekli olduğuna" inandığı mesajını aldığını belirtti.

Rubio, Tahran'a bölgedeki Amerikan çıkarlarını veya vatandaşlarını hedef almaması çağrısında bulundu. “En büyük önceliğimiz bölgedeki Amerikan güçlerini korumaktır” diyen Rubio, “Açık konuşayım: İran, Amerikan çıkarlarını veya Amerikan güçlerini hedef almamalıdır” ifadesini kullandı.



İran-İsrail çatışması senaryoları: Kim kazanacak?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İran-İsrail çatışması senaryoları: Kim kazanacak?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Baha el-Avam

Savaşın üçüncü gününde, İsrail ordusu ilk uyarısını yayınlayarak, gelecekteki saldırılar için potansiyel hedef haline geldiği için İranlı sivillere silah üretim tesislerinden ve ilgili tesislerden uzak durma çağrısı yaptı. Lübnan ve Gazze'de Tel Aviv'den yapılan benzer uyarılara ve onları takip eden bombardımanlara alıştık. Bu uyarılar savaşın bilinmeyen bir süre uzayabileceğini ve daha geniş bir alana yayılabileceğini ifşa ediyor.

Bir İsrail askeri yetkilisi pazar günü ülkesinin İran'da henüz vurmadığı çok sayıda hedefin olduğunu söylerken, saldırıların ne kadar süreceğini veya bu hedeflerin türünü ve yerini belirtmekten kaçındı. Ancak iki ülke arasındaki savaşın gözlemcilerin ve analistlerin analizlerinde yapılan tahminlerden daha uzun sürebileceğini dolaylı olarak vurguladı.

Savaşın uzaması ilk andan itibaren güçlü bir şekilde gündeme getirilen senaryolardan biri, çünkü İsrail, saldırısının “İran'ın nükleer ve balistik tehditleri ortadan kalkana" kadar devam edeceğini söyledi. Tahran ise “Tel Aviv saldırganlığından geri adım atana” kadar misillemelerinin devam edeceği konusunda ısrar ediyor. Bu senaryonun karşıtıysa, hızlı bir ateşkestir.

Her iki seçenek ve diğerleri ile ilgili karar, öncelikle iki karşıt taraf ile yürütülen uluslararası temaslara ve birçok ülkenin krizi sona erdirmek için inşa etmeye çalıştığı köprülere bağlı. Çatışmayı sona erdirmek için bölge içinde ve dışında devam eden çabalar bir yana, devam etmesine yönelik tüm olası senaryolar dikkate alınmalı.

Çatışmanın devam etmesi, iki taraf arasındaki savaşın kapsamını genişletebilir ve bu bir çıkarım değil, her iki tarafın açıklamalarına ve son iki gündeki gerçekliğe dayanarak varılan bir sonuçtur. Bu genişletmenin amacına gelince, Tel Aviv ve Tahran bazı noktalarda ihtilaf ederken, bazılarında da birleşiyorlar ve çatışma ile savaşlarda ülkelerin hep yaptığı gibi “amaç, aracı meşru kılar.”

ABD, İngiltere ve Fransa'nın İsrail'e yönelik İran füzelerini ve insansız hava araçlarını engelleme konusunda verdiği destek Tahran'ı kızdırıyor. Washington bu yardımı yaptığını kabul ederken, Londra ve Paris, Tel Aviv'e yönelik bilinen sempatilerine ve daha önce Tel Aviv'i hedef alan iki İran saldırısında bunu yapmış olmalarına rağmen, gerçeği açıklamaktan kaçınıyorlar.

İran'ın bu yardıma yanıtı, üç ülkenin bölgedeki askeri üslerini hedef almak olabilir ki bu da Arap ve bölge ülkelerini içeren daha geniş bir savaş senaryosuna giriş demek. Diğer senaryo ise Tahran'ın Irak, Lübnan ve Yemen'deki vekillerinin, İsrail ve müttefiklerinin İran saldırılarını zayıflatma, hedeflerine ve amaçlarına ulaşmasını engelleme güçlerini sınırlamak için savaşa katılmalarıdır.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün, savaşın kapsamını genişletmenin ülkesinin kaçınacağı stratejik bir hata olduğunu söyledi. Bu açıklama, Tahran'ın askeri liderliğinin son iki gündür paylaştığı bir tehditten geri adım atmak demek. Nedeni de ABD Başkanı Donald Trump'ın, bölgedeki ABD üsleri ve müttefikleri hedef alınırsa ülkesinin şiddetli bir karşılık vereceğini duyurması olabilir.

ABD'nin savaşa dahil olmasını İngiltere’nin katılımı takip edebilir. Bu, Londra'nın bölgeye uçak ve çeşitli askeri varlıklar konuşlandırarak hazırlandığı bir olasılık. Başbakan Keir Starmer, Kanada'nın Alberta eyaletindeki Kananaskis'te düzenlenen G7 zirvesine giderken, bu açıklamayı yaptı.

Lübnan, Yemen ve Gazze'deki milis grupların sponsorları İran’ın yanında savaşa dahil olma olasılığı Tahran'a faydadan çok zarar verebilir. Zira bu milislerin gücü, liderlerinden halk tabanına kadar askeri, siyasi, ekonomik ve insan kaynaklarının çoğunu kaybettikleri İsrail ile yaklaşık iki yıllık çatışmanın ardından önemli ölçüde azaldı. Bu nedenle, katılımları bir fark yaratmayacak, aksine Tel Aviv'in müttefiklerinin savaşa dahil olmasını haklı çıkaracaktır.

Irak'taki İran yanlısı milislerin sağlam kaldığı doğru, ancak onların katılımları da olayların gidişatını değiştirmeyecek. Bunun birinci nedeni ABD’nin Irak’taki büyükelçiliğinde ve kamplarında önlemler alması. İkincisi, Bağdat'taki siyasi sınıfın bu konuda bölünmüş olması. Tahran'ın menfaatinden daha ağır basacak sonuçlardan duyulan korku nedeniyle müdahale etmeme kararı, bu sınıf arasında daha güçlü basıyor gibi.

Tek başına ABD, bombardıman uçaklarına ve İran'ın nükleer tesislerine, özellikle de Fordow tesisine nüfuz edebilecek sığınak delici silahlara sahip. Savaşa, ister tek başına ister Batı koalisyonunun bir parçası olarak katılmasının iki amacı olacaktır; Tahran'ın silahlarına ve nükleer gücüne kalıcı olarak son vermek veya yakın ve uzak birçok ülkede yaşananlara benzer şekilde siyasi rejimini tamamen değiştirmek.

Tahran’da rejim değişikliği, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun tercih ettiği senaryo.  İran'a yönelik saldırıları genişleterek ve silahlarını, ekonomisini ve nükleer programını hedef alarak, savaşı daha kısa sürede ve daha az hasarla bitirmek için müttefiklerini doğrudan veya dolaylı olarak ülkesinin yanında savaşa katılmaya teşvik ederek bunun için çabalıyor.

Bu senaryoda Netanyahu'nun sorunu, savaşın kamuoyunun kendi aleyhine dönmesine neden olacak kadar sürmesi ve ülkesinin uğradığı insani ve ekonomik kayıpların kendisinin ve hükümetinin kaldırabileceğinden fazla olması. Bu olasılık, İsrail'de hedefine ulaşan her İran füzesiyle, Tel Aviv ve müttefiklerinin engelleyemediği Tahran tarafından fırlatılan bir füze sonucu kaybedilen her can ile büyüyor.

Şimdiye kadar, Washington ve birçok Batı ve Arap başkenti, Tahran'ı nükleer müzakere masasına geri döndürmeyi, krizi sona erdirmenin bir yolu olarak tercih ediyor. Amerikalı yazar ve gazeteci Thomas Friedman'a göreyse, müzakere seçeneği uzun sürmeyecek. Ancak mevcut savaşın sonucu ne olursa olsun, 1956, 1967, 1973, 1982, 2023 ve şimdi (2025)  gibi İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Ortadoğu haritasını yeniden şekillendiren çatışmalar tarihine eklenecek.

Friedman'a göre, İran rejimini devirme seçeneği mevcut fakat 21. yüzyılın başından bu yana bu savaştan önceki sayısız değişimden sonra bölgede öğrenilen iki ders şudur;
 birincisi, İran gibi rejimler gerçek güçleri ortaya çıkana kadar güçlü görünürler ve sonra hızla devrilirler. İkincisi, rejimlerinin çöküşünden sonra ülkelerdeki diktatörlüğün alternatifi mutlaka demokratik değildir.