ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, İran’ın ‘nükleer silah üretme kapasitesini geliştirmeye devam ettiğini, hızlı bir şekilde nükleer silah üretmeye yetecek kadar malzeme üretebileceğini ve bunu yaptıktan sonra kullanılabilir bir silahın hazır hale gelmesinin yalnızca birkaç ay süreceğini’ söyledi. Buna karşılık, ‘ABD’nin politikasının değişmediğini ve İran’ı nükleer silah sahibi bir ülke yapmama konusunda kararlı olduğunu’ vurguladı.
Milley’in ‘nükleer’ meseleyle ilgili bu uyarıları, Tahran’ın henüz bu seviyeye ulaşmadığına dair ABD tarafından Avrupalılara yapılan önceki açıklamalardan vazgeçildiğini gösteriyor. Milley açıklamasında ‘İran’ın teröristleri ve vekil güçleri destekleyerek Ortadoğu ve dışında barış sularını bulandırmaya devam ettiğini’ de söyledi. Pentagon’un iki gün önce Körfez bölgesinde daha fazla ABD askeri ve takviyesi konuşlandırma kararı alması, Biden’ın görev süresinin bitimine az kalmasından ötürü Beyaz Saray’ın Tahran’ın nükleer bir silah elde etmekten kesin bir şekilde uzak durması şartıyla İran nükleer dosyasını bir kenara bırakma kararı almış olabileceğine dair endişeli olan Avrupalıların kalbini teskin edecek bir mesaj göndermeye mi çalıştığı; yoksa ABD’li yetkililerin İran hakkında yaptıkları tartışmanın ‘başka bir boyuta’ mı kaydığına dair soruları yeniden gündeme getirdi.
The Wall Street Journal gazetesi iki gün önce yaptığı bir haberde, Avrupa ülkelerinin, İran’ın silah geliştirme seviyesine yakın bir şekilde uranyum zenginleştirmede ilerleme kaydetmesinden endişe duydukları için potansiyel bir nükleer krizin önlenmesine yardımcı olacağı umuduyla Biden yönetimine Tahran’la diplomatik yolu yeniden canlandırması için baskı yaptıklarını belirtti. Avrupalı yetkililer, Tahran’ı birkaç ay içinde nükleer silah geliştirebilecek bir seviyeye yaklaştıran İran nükleer programına diplomatik yollardan çözüm bulmak için zamanın daraldığını söylerken, Beyaz Saray’ın meseleyi 2024 seçimlerine kadar askıya almış olabileceğinden endişeliler. İran’ın nükleer programını kontrol altına almak için yapılacak yeni herhangi bir çabanın en nihayetinde İran’ın nükleer silah elde etmesini engellemekte başarısız olabileceğini itiraf ettiler.
Nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak, Biden yönetiminin başlıca hedeflerinden biriydi. Üst düzey ABD'li yetkililer, Washington’ın hala İran nükleer meselesini diplomatik yollardan çözmekten yana olduğunu söylüyorlar. Ancak başkanlık yarışı yaklaşırken Avrupalı diplomatlar, aylarca süren tartışmaların ardından ABD'nin müzakereleri başlatabilecek herhangi bir yeni girişim ortaya koymadığını söylüyorlar. Gazeteye göre ABD’li yetkililer ‘halihazırda tartışılan farklı fikirlerin olduğunu’ söylediler. İran’ın nükleer programına yönelik diplomatik açılım, başı Ukrayna savaşı ve Pekin ile Tayvan yüzünden yaşanan gerilimlerle kalabalık olan Beyaz Saray için açık siyasi tehlikeler oluşturuyor. Geçen yıl Kongre’nin İran'la anlaşmaya verdiği destek, İran’ın Ukrayna savaşında Rusya’nın yanında yer alması ve Mahsa Amini adlı Kürt asıllı bir genç kızın ölümüyle patlak veren protestoları bastırmasından önce bile azalmış durumdaydı.
Geçen şubat ayında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2015 nükleer anlaşmasıyla sonuçlanan müzakerelerde yer alan İngiltere, Fransa ve Almanya’nın dışişleri bakanları ile Münih'te bir araya gelmişti. İran'ın silah sınıfı yakıt üretmeye hazırlanıyor olabileceğinden endişe eden Avrupalı bakanlar, yetkilileri İran’ın yaptıklarına hazırlanmak için seçenekleri belirlemekle görevlendirmişlerdi.
ABD'li yetkililer, yeni diplomatik girişimin nasıl olması gerektiği konusunda farklı görüşlerin olmasıyla birlikte Washington’da olası seçenekler hakkında tartışmaların devam ettiğini söylüyor. 2015 anlaşmasına dönme seçeneği artık masada görülmezken, İran’ın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştirmeyi bırakması ve belki de yüksek oranda zenginleştirilmiş stokunu geri vermesi karşılığında nispeten yaptırımları hafifletecek geçici bir anlaşma seçenekler dahilinde. Diğerleri, 2015 anlaşmasına daha yakın uzun vadeli bir anlaşmayı desteklerken, ciddi derecede değiştirilmiş bir anlaşmayı destekleyenler de var. Jake Sullivan geçen hafta Washington Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada, “İran’ın nükleer silah edinmesini engellemenin en iyi yolu, nükleer silah edinmelerini engelleyen etkili bir anlaşmadır” demişti.
Ancak ABD’li yetkililer, Tahran’a satılabilecek ve içeride siyasi olarak uygulanabilecek türde bir plan üzerinde uzlaşma sağlanamadığı için henüz bir öneri oluşturmadıklarını vurguluyorlar. Bu da Avrupa’da hayal kırıklığına neden oluyor. Tahran ile Washington arasındaki dolaylı müzakerelerde arabuluculuk rolü oynayan Avrupalı yetkililer, Washington’un onayıyla öneriler veya fikirler olmadan Tahran'ın neye açık olabileceği ve kırmızı çizgilerinin nerede olduğu konusunda İran ile sonuç odaklı bir tartışmaya girmenin imkansız olduğunu söylüyorlar. İran, 2025'te yeni bir ABD başkanı tarafından rafa kaldırılabilecek her türlü geçici anlaşmayı reddedeceğini açıkça ilan etmişti.
İranlı yetkililer, 2015 anlaşmasına dönülmesini hala desteklediklerini söylüyorlar. Ancak geçen yaz, anlaşmanın Başkan Biden’ın ilk döneminden sonra da yürürlükte kalacağına dair daha fazla garanti istemiş ve anlaşmanın canlandırılması için Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) İran’da bulunan kayıt dışı nükleer maddelere ilişkin soruşturmasını düşürmesini şart koşmuşlardı. ABD'li ve Avrupalı diplomatlar, İran'ın son haftalarda UAEA ile iş birliğini biraz geliştirdiğini söylüyorlar.
İsrail'in bu tür bir geçici anlaşmaya karşı çıkması ve artık yalnızca askeri gücün İran’ı nükleer silah geliştirmekten caydırabileceği konusunda ısrar etmesine karşılık, Biden yönetimi defalarca kez İran'ın nükleer silah geliştirmesine izin vermeyeceğini açıkladı. Sullivan, Başkan’ın ‘İsrail’in hareket özgürlüğünü tanımak da dahil olmak üzere bu yola bağlı kalmak için gerekli önlemleri alacağını’ söyledi.