CHP MYK'nin yeni üyeleri belli oldu

AA
AA
TT

CHP MYK'nin yeni üyeleri belli oldu

AA
AA

CHP'de, Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimleri'nin ardından yeni parti yönetimi belirlendi.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, hafta sonu düzenlenen Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından 14 kişiden oluşan yeni Merkez Yönetim Kurulu (MYK) listesini bugün açıkladı.

Yeni MYK'de daha önce Oğuz Kaan Salıcı tarafından yürütülen Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimleri Genel Başkan Yardımcılığını, Kılıçdaroğlu'nun kendi bünyesine alması dikkati çekti.

Daha önce Selin Sayek Böke'nin yürüttüğü Genel Sekreterlik görevi Neslihan Hancıoğlu'na bırakılırken, Parti Sözcülüğü ve Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı Faik Öztrak'ta kaldı.

Yeni MYK'de dikkati çeken bir başka isim ise daha önce MYK dışında Tuncay Özkan tarafından yürütülen sosyal medya yönetimi oldu.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, bu göreve, MYK içerisinde Sosyal Medya Yönetimi Genel Başkan Yardımcılığı adı altında Eren Erdem'i getirdi.

Daha önce Veli Ağbaba'nın yürüttüğü İşçi Sendikaları, Sivil Toplum Kuruluşları ve Meslek Kuruluşları Genel Başkan Yardımcılığı görevi Hasan Efe Uyar'a verildi.

CHP'nin yeni MYK'sinde Fethi Açıkel tarafından yürütülen Bilim Yönetim ve Kültür Platformu Genel Başkan Yardımcılığı Yunus Emre'ye, Bülent Tezcan tarafından yürütülen Yurt Dışı Örgütlenme Genel Başkan Yardımcılığı Tahsin Tarhan'a, Muharrem Erkek tarafından yürütülen Hukuk ve Seçim İşleri Genel Başkan Yardımcılığı Zeynel Emre'ye, Gamze Akkuş İlgezdi tarafından yürütülen Tanıtım ve Halkla İlişkiler Başkanlığı Aysu Bankoğlu'na bırakıldı.

Bazı isimlerin görev alanlarında değişiklik oldu

Yeni MYK'de bazı isimlerin görev alanlarında da değişikliğe gidildi. Daha önce Seyit Torun tarafından yürütülen Yerel Yönetimler Genel Başkan Yardımcılığı Ahmet Akın'a bırakılırken, Eğitim Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, İşveren Örgütlerinden sorumlu oldu.

Bülent Kuşoğlu'nun görev alanı değişmezken Yüksel Taşkın tarafından yürütülen Sosyal Politikalar Genel Başkan Yardımcılığı görevine Aylin Yaman getirildi.

Kılıçdaroğlu yeni MYK'sinde Ali Öztunç, Bülent Tezcan, Fethi Açıkel, Gökçe Gökçen, Gülizar Biçer Karaca, Oğuz Kaan Salıcı, Muharrem Erkek, Selin Sayek Böke, Seyit Torun, Veli Ağbaba ve Yüksel Taşkın'a yer vermedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, önceki MYK'de Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç tarafından yürütülen Doğa Hakları Genel Başkan Yardımcılığını Semra Dinçer'e bıraktı.

CHP'de daha önce İnsan Hakları Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Gülizar Biçer Karaca, Grup Başkanvekili seçilmesi nedeniyle yeni MYK'de yer almadı.

Kılıçdaroğlu'nun eski MYK'sinde 5 kadın üye bulunurken, bugün atanan MYK'de yine 5 kadın üye yer aldı.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu daha önce 17 kişiden oluşan MYK'de, Enerji Altyapı Projeleri Genel Başkan Yardımcılığı, Gençlik Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı, İnsan Hakları ve Eğitim Politikaları Genel Başkanlığına atama yapmadı.

Kılıçdaroğlu'nun örgüt sorumluluğunu kendi bünyesine aldığı yeni MYK, şu isimlerden oluştu:

1- Ahmet Akın - Yerel Yönetimler

2- Aylin Yaman - Sosyal Politikalar

3- Aysu Bankoğlu - Tanıtım ve Halkla İlişkiler

4- Bülent Kuşoğlu - İdari ve Mali İşler

5- Devrim Barış Çelik - Bilgi ve İletişim Teknolojileri

6- Eren Erdem - Sosyal Medya Yönetimi

7- Faik Öztrak - Ekonomi Politikaları-Parti Sözcüsü

8- Hasan Efe Uyar - İşçi Sendikaları, STK ve Meslek Kuruluşları

9- Lale Karabıyık - İşveren Örgütleri

10- Neslihan Hancıoğlu - Genel Sekreter

11- Semra Dinçer - Doğa Hakları

12- Tahsin Tarhan - Yurt Dışı Örgütlenme

13- Yunus Emre - Bilim Yönetim ve Kültür Platformu

14- Zeynel Emre - Hukuk ve Seçim İşleri



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe