AB Komisyonu "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" raporunu açıkladı

Raporda, Türkiye-AB arasında gelecek aylarda tarım, bilim, araştırma ve teknoloji konularında daha fazla Yüksek Düzeyli Diyalog toplantısı yapılması tavsiyesinde bulunuldu

(AA)
(AA)
TT

AB Komisyonu "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" raporunu açıkladı

(AA)
(AA)

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türkiye ile ilişkilerde son durumun yapıcı adımların atılmasına imkan tanıdığını belirterek, olası tüm işbirliği alanlarında gelişme sağlanması amacıyla Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarına ağırlık verilmesi tavsiyesinde bulundu.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Oliver Varhelyi, hazırladıkları "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" başlıklı raporu açıkladı.

Amacı, hızla değişen jeopolitik ve güvenlik ortamında AB-Türkiye ilişkilerini geliştirecek unsurları ortaya koymak olan raporda, ilişkilerdeki son durumun yapıcı adımlara olanak sağladığına işaret edildi.

Raporda, olumlu çabaların sürdürülmesi ve AB'nin kaygılarının ele alınması koşuluyla ilerleyecek alanlar olduğu kaydedildi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de gerilimi tırmandıran dinamikleri durdurmak için çaba sarf ettiği belirtilen raporda, aynı zamanda çeşitli AB üye ülkeleriyle ikili ilişkilerde yapıcı tutum sergilediği aktarıldı.

"Yüksek Düzeyli Diyaloglar"

Türkiye-AB arasında "Yüksek Düzeyli Diyaloglar" başlığı altında, gelecek aylarda tarım, bilim, araştırma, teknoloji ve inovasyon konularında daha fazla diyalog kurulmasının planlandığı bildirilen raporda, şu tavsiyelerde bulunuldu:

Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'deki tüm yasa dışı sondaj faaliyetlerinden, egemenlik ve egemenlik haklarına saygı göstermeyen diğer tüm eylemlerden kaçınmaya devam etmesi koşuluyla, 2019 yılında askıya alınan AB-Türkiye Ekonomi, Enerji ve Ulaştırma Yüksek Düzeyli Diyalogları'nın yeniden etkinleştirilmesi, aynı mantıkla, Ortaklık Konseyi ve Yüksek Düzey Siyasi Diyalog toplantılarının bakanlar düzeyinde yeniden başlatılması, iklim, sağlık, göç ve güvenlik, tarımın yanı sıra araştırma ve yenilik konularında sektörel Üst Düzey diyalogların daha fazla sayıda yapılması, geriye kalan ikili ticareti rahatsız eden unsurların üstesinden gelmek ve daha fazla işbirliği alanlarını tartışmak amacıyla yeni bir Ticaret Yüksek Düzeyli Diyalog kurulması.

Raporda, bu siyasi diyalogların, ikili konuların ele alınması ve Avrupa Birliği'nin çıkarlarının gözetilmesi açısından AB'nin de yararına olduğu vurgulandı.

Vize serbestisi ve süreçlerin hızlandırılması

Raporda, vize serbestisi alanında, Türkiye'nin kriterleri henüz tamamlamadığı anımsatılarak, "AB Konseyi ve Komisyon, kalan koşulların karşılanması için Türkiye'ye teknik yardım sunmaya devam ediyor." bilgisi verildi.

Özellikle iş insanları, öğrenciler, AB'de aileleri olan Türk vatandaşları için vize süreçlerinin kolaylaştırılması hedefiyle üye ülkelerle olasılıkların araştırılacağı belirtilen raporda, "Bu aynı zamanda, uzun geçerliliğe sahip çok girişli vizelerin verilmesine olanak sağlamak amacıyla Vize Kanunu'nun esnekliklerinden tam olarak faydalanmayı da içermelidir." ifadesi kullanıldı.

Düzensiz göç ve terörle mücadele

Raporda, Türkiye'nin işbirliğiyle düzensiz göçte bir süredir gözlemlenen düşüşü temel alarak, suç kaçakçılığı ağlarını ortadan kaldırma, sınır korumasını güçlendirme yollarıyla Türkiye'nin, AB'ye düzensiz göç akışını durdurmaya yönelik çabalarını hızlandırma tavsiyesinde bulunuldu.

Raporda ayrıca AB ile Türkiye'nin göç ve kolluk kuvvetleri arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi, Türkiye'deki mültecilere ve ev sahibi topluluklara verilen desteğin sürdürülmesi, en hassas mülteci gruplarına yönelik AB üye ülkelerine kabullerin hızlandırılması, diğer yandan menşe ülkelere güvenli, onurlu ve gönüllü dönüşlerin desteklenmesi gerekliliğine değinildi.

"Gerektiğinde Türkiye Dışişleri Bakanı'nı, AB Dışişleri bakanlarının gayriresmi toplantısı veya toplantılarına davet etme" önerisinde bulunulan raporda, Türkiye'nin AB'nin ortak savunma ve dış politikası misyonu ve operasyonlarına katkılarını artırmasının teşvik edilmesi konuları yer aldı.

Eleştiriler

Raporda, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin "kırılgan olmaya devam ettiği" belirtilerek, şu iddialara yer verildi:

Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki tutumu ve Ada için 'iki devletli çözüm'ü yüksek sesle desteklemesi büyük bir zorluk teşkil ediyor. Türkiye'nin bölgesel çatışmalarda askeri yollarla verdiği destek ve Hamas'a ilişkin görüşleri, AB'nin tutumuyla çelişiyor. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması da dahil olmak üzere, iç hukuktaki insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin mevcut durum nedeniyle, AB-Türkiye ilişkilerinde aşılması gereken pek çok engel olduğu açıktır.

Hukukun üstünlüğü ve temel haklara ilişkin diyaloğun, AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz parçası olduğu kaydedilen raporda, "Tek taraflı eylemlerden kaçınarak, Kıbrıs meselesi de dahil olmak üzere diyaloğu iyi niyetle sürdürmek, daha işbirlikçi ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişkinin gelişmesine imkan verebilir." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, "AB'nin, Türkiye ile olası tüm alanlarda, özellikle de daha geniş jeopolitik değişimlerin olduğu bir ortamda, güvene ve fikir birliği kültürüne dayalı bir ilişki geliştirme konusunda stratejik çıkarı olduğu açıktır. Ankara ile temel görüş ayrılıklarını gidermeye yönelik çabalar devam etmelidir." ifadeleri kullanıldı.

Ekonomi başlıkları

AB'nin gelişen ilişkileri doğrultusunda 2021-2027 dönemi Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA III) kapsamında Türkiye'ye destek sağladığı anımsatılan raporda, "AB, 2022'de Türkiye'ye 221 milyon avro tahsis etti." ifadesi yer aldı.

Raporda, Komisyon'un, geçen yıl Avrupa Sürdürülebilir Kalkınma Fonu (EFSD+) kapsamında, Türkiye'deki özel ve kamu yatırımlarını desteklemek amacıyla AB garantileri sağlayacak bir Türkiye Yatırım Platformu kurduğu kaydedildi.

Platformun 2023 başında 14 programa 317 milyon avro garanti sağladığı anımsatılan raporda, yatırım hacminin 2 milyar avroya kadar çıkmasının beklendiği ifade edildi.

Raporda, Avrupa Yatırım Bankasının (AYB) 2019'da alınan karar doğrultusunda Türkiye'deki faaliyetlerini gözden geçirmek amacıyla ülkedeki tüm yeni operasyonlarını durdurduğu anımsatılarak, depremin ardından kurumun Türkiye'ye 400 milyon avroluk bir çerçeve kredisi sağladığı belirtildi.

AB Konseyinin, 2021'de Gümrük Birliği'nin uygulanmasındaki mevcut zorlukların ele alınması ve Gümrük Birliği'nin tüm AB üyesi ülkelerde etkili şekilde uygulanmasının sağlanması amacıyla Komisyon'u Türkiye ile görüşmeleri yoğunlaştırmaya davet ettiği hatırlatılan raporda, 2022'nin başından beri Türkiye tarafından "yapıcı" bir girişimde bulunulduğu ve ardından 26 ticari sorunlu maddenin 14'üne ilişkin ilerleme kaydedildiği belirtildi.

Raporda, Türkiye'nin 5 ticaret engelinin daha kaldırılması yönündeki çabalarının sürdüğü, Gümrük Birliği Ortak Komitesinin 27 ve 28 Kasım'daki son toplantısında AB için öncelikli konularının çözümünde kaydedilen ilerlemeyi ele aldığı ve ikili ticaret çalışma grubunun 2024'ün başlarında yapacağı bir sonraki toplantısında mevcut durumu daha ayrıntılı gözden geçireceği bildirildi.

AB Komisyonunun 2016'da AB Konseyine, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve Türkiye ile ticaret ilişkisinin kapsamının genişletilmesine yönelik yeni bir anlaşmaya ilişkin taslak müzakere direktifleri sunduğu anımsatılan raporda, Gümrük Birliği'ne özellikle etkili bir anlaşmazlık çözümü mekanizması dahil edilmesi, tarım ve balıkçılıkta ticarette karşılıklı serbestliğin artırılması, hizmetler, kamu alımları, yatırım ve sürdürülebilir kalkınma gibi yeni alanların kapsama dahil edilmesi yoluyla Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin amaçlandığı kaydedildi.

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi

"Komisyon tarafından o dönemde hazırlanan etki değerlendirmesinde, Gümrük Birliği güncellemesinin önemli ölçüde olumlu etki yaratacağı ve hem Türkiye hem de AB'ye ekonomik faydalar sağlayacağı belirtiliyordu. Bu değerlendirmenin temel unsurları bugün hala geçerlidir." ifadesine yer verilen raporda, AB Konseyinin, bozulan AB-Türkiye ilişkileri bağlamında 2017'de bu konudaki müzakerelerine son verdiği hatırlatıldı.

Raporda, Türkiye'nin mevcut Gümrük Birliği'ni bütün üye ülkelere etkin biçimde uygulamamasının ciddi sorun olmaya devam ettiği belirtilerek, "Türkiye'nin son zamanlarda somut sorunları ele alma yönündeki çabaları, özellikle 9 engelde kaydedilen ilerleme ve 5 engelin daha kaldırılması veya aşamalı olarak kaldırılacak olması taahhüdü, daha yakın bir katılımın temelini oluşturuyor." değerlendirmesi yapıldı.

"Hızla gelişen küresel bağlamda, AB'nin yeşil ve dijital dönüşümleri ve dayanıklı tedarik zincirlerine duyulan ihtiyaçla birleştiğinde, ticaret konularında ilerleme ortak çıkarımızadır." ifadesi kullanılan raporda, "Mevcut Gümrük Birliği'nin sınırları göz önüne alındığında, etkili bir anlaşmazlık çözümü mekanizması ve güvenceler de dahil olmak üzere kapsamlı modernizasyonu, AB-Türkiye ekonomik ilişkisinin tam potansiyelinden yararlanılmasına olanak tanıyacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, Türkiye'nin, AB ile Gümrük Birliği içinde bulunan bir aday ülke olmasına rağmen AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına uymamayı tercih ettiği hatırlatıldı.

"Enerji sektörü AB-Türkiye ilişkilerinde stratejik öneme sahiptir." ifadesine yer verilen raporda, bu alanda yüksek düzey diyaloğun 2019'da askıya alındığı anımsatıldı.

Raporda, Türkiye'nin bölgesel enerji ticaret merkezi olma rolünü de artırmayı hedeflediğine işaret edilen raporda, "Türkiye'nin enerji politikası, kendi enerji güvenliği kaygıları ve yerli enerji üretimini artırma ihtiyacından kaynaklanmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Raporda ayrıca AB-Türkiye Gümrük Birliği'nin modernizasyonu için Komisyon tarafından önerilen taslak müzakere çerçevesi üzerindeki görüşmelere, Türkiye'nin, AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarını kendi toprakları üzerinden aşılması konusunu ele almayı ve ticari anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmayı sürdürmesi halinde başlanabileceği kaydedildi.



Türkiye, Irak ile su anlaşmazlığını çözmek için taslak anlaşma imzaladı

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)
Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)
TT

Türkiye, Irak ile su anlaşmazlığını çözmek için taslak anlaşma imzaladı

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)
Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında konuşuyor. (EPA)

Türkiye ve Irak, su sorununu çözmek için ortak bir girişimde bulunarak bir anlaşma taslağı imzaladı. Anlaşmanın yakında kesinleşmesi bekleniyor.

Konu, dün Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin arasında yapılan görüşmelerin gündeminin en üst sırasında yer aldı.

Görüşmelerin ardından Iraklı mevkidaşı ile düzenlediği ortak basın toplantısında Fidan, su sorununun Türkiye ve Irak arasında ortak bir sorun olduğunu ve Irak'ın suya ihtiyacı olduğu gibi Türkiye'nin de suya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Yağış azlığının bu yıl su kıtlığına neden olduğunu ve mevcut kaynakların en iyi şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade eden Fidan, konunun, Su Kaynakları Bakanı Avn Diyab Abdullah'ın da aralarında bulunduğu Irak heyetiyle görüşüldüğünü ve önümüzdeki dönemde atılacak adımların koordinasyonu konusunda bir anlaşmaya varıldığını belirtti. Bu konu üzerinde, Tarım ve Orman Bakanlığı ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü temsilcileri ile Iraklı yetkililerden oluşan bir teknik komite çalışıyor.

Su sorununun iki düzeyde ele alındığını söyleyen Hüseyin, “Uzun vadede, Türkiye ile su konusunda bir taslak çerçeve anlaşmasına vardık ve bu anlaşmayı yakında imzalayacağız. Türk mevkidaşımı, üzerinde anlaşmaya varılacak bir tarihte anlaşmanın imzalanması için Bağdat'a davet ediyorum” ifadelerini kullandı.

Hüseyin, sorunun ikinci boyutunun acil olduğunu ve Türkiye'den Irak’ın halkının su ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılamasına yardımcı olmasını istediğini bildirdi. Hüseyin, konuyla ilgili görüşmelerin devam ettiğini belirtti.

Öte yandan Fidan, iki komşu ülkenin güvenlik konularında ve terörle mücadelede iş birliği yaptığını, 27 Eylül'de Irak'ın Türkiye'nin Ceyhan Limanı üzerinden petrol ihracatına yeniden başlamasının iki ülke arasındaki iş birliği için önemli ve olumlu bir adım olduğunu ve boru hattının tam kapasiteye ulaşmasıyla bunun faydalarının artacağını ifade etti.

Güvenlik konuları

Fidan, Irak ve Suriye arasındaki ilişkilerin gelişmesine değinerek, iki ülke ve bölgenin güvenliği için aralarındaki iş birliğini güçlendirmenin çok önemli olduğunu söyledi. Irak'ın Suriye'nin birliğini savunma konusundaki tutumunu, terör örgütü DEAŞ ile mücadeledeki çabalarını ve Suriye'nin kuzeydoğusundaki DEAŞ hapishaneleri ve kamplarında tutulan vatandaşlarını kurtarma çabalarını övdü.

Hüseyin ise Fidan ile yaptığı görüşmelerde ikili ilişkiler, güvenlik, enerji ve bölgesel gelişmelerle ilgili çeşitli konuların ele alındığını söyledi. Görüşmelerde, özellikle su konusuna odaklandıklarını belirten Hüseyin, bu girişim için Türk tarafına teşekkürlerini iletti.

hyju
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Ankara'daki Dışişleri Bakanlığı’nda yaptıkları görüşmeden (Dışişleri Bakanlığı)

Türkiye'deki güvenlik durumunun (tıpkı Irak'taki güvenlik durumunun Türkiye için olduğu gibi) Irak için önemli olduğunu ifade eden Hüseyin, PKK’nın feshi konusunda yürütülen siyasi diyalogdan Irak'ın memnun olduğunu ve bunun başarıya ulaşmasını umduğunu belirtti. Hüseyin, “Bu, Irak ve bölgedeki güvenlik durumuna olumlu etki edecektir” dedi.

Hüseyin, Irak'ın Ceyhan Limanı’na boru hattıyla petrol ihracatının yeniden başlamasının Irak hükümeti, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve bölgede faaliyet gösteren uluslararası petrol şirketleri arasında atılmış olumlu bir adım olduğunu vurguladı. Bu konuda Türk tarafının sağladığı desteğe işaret eden Hüseyin, bu adımın Türk-Irak ilişkilerini güçlendireceğini belirtti.

Irak-Suriye ilişkileri

Irak-Suriye ilişkileri ve terörle mücadelede koordinasyonla ilgili bir soruya yanıt veren Hüseyin, Suriye ile ilişkilerin iyi olduğunu ve Suriye ve Irak yetkililerinin hem Şam'da hem de ülke dışında bir araya geldiğini söyledi. Hüseyin, “Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında bir görüşme gerçekleşti. Bakanlar ile istihbarat teşkilatı başkanları arasında karşılıklı ziyaretler yapılıyor” ifadelerini kullandı.

fbghj
DEAŞ mensuplarının ailelerinin kaldığı Suriye'nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı (Reuters)

DEAŞ mensuplarının hareketlerinin Irak güçleri ve güvenlik kurumları tarafından izlendiğini, Suriye tarafında ise bu hareketlerin Suriye güvenlik güçleri ve DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) tarafından izlendiğini bildiren Hüseyin, bu teröristlerin yalnızca Suriye için değil, Irak, Ürdün ve Lübnan için de tehdit oluşturduğunu ve güvenlik koordinasyonunun devam ettiğini belirtti.

Hüseyin, “Kamplara, özellikle el-Hol Kampı’na gelince, çoğunluğu DEAŞ mensuplarının ailelerinden oluşuyor ve büyük bir kısmı Iraklı, ancak 10 bin yabancı da var. Irak, bu kişilerin ülkeleriyle temas halinde. Ancak bu ülkelerin çoğu sadece çocukların geri dönüşünü kabul ediyor. Buna rağmen biz iletişimimizi sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye, Suriye, Ürdün ve Lübnan ile sürekli toplantılar ve görüşmeler yapıldığını belirten Hüseyin, bu görüşmelere devam etmeyi, DEAŞ unsurlarının sınır bölgelerindeki yeni hareketlerini değerlendirmeyi, özellikle Irak ile Suriye arasındaki sınır bölgelerinde güvenliği sağlamaya yönelik planlamalar yapmayı umduklarını ifade etti.

df
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani arasında perşembe günü Ankara'da yapılan görüşmeden (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Hüseyin'in Ankara ziyareti, IKBY Başkanı Neçirvan Barzani'nin ziyaretinden bir gün sonra gerçekleşti. Barzani, ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek ikili ilişkiler, güvenlik ve enerji konuları, terörle mücadele ve PKK’nın feshi konularını görüştü.

Barzani ile görüşmelerin ardından Türkiye, PKK faaliyetlerine ilişkin endişeler nedeniyle 2023 yılından beri uygulanan Süleymaniye Havalimanı'na uçuş yasağının kaldırıldığını duyurdu.


Erdoğan: Trump, Türkiye'den Hamas'ı ‘Gazze planını’ kabul etmeye ikna etmesini istedi

İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)
İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)
TT

Erdoğan: Trump, Türkiye'den Hamas'ı ‘Gazze planını’ kabul etmeye ikna etmesini istedi

İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)
İstanbul'un simge yapılarından Galata Kulesi'ne Filistin bayrağı yansıtıldı, 7 Ekim 2025. (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye'den, Hamas'ı Gazze Şeridi'nde İsrail ile savaşı sona erdirme planını kabul etmeye ‘ikna’ etmesi için çalışmasını istediğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı tarafından bugün yayınlanan açıklamaya göre Erdoğan, Azerbaycan'dan dönüş yolculuğu sırasında gazetecilere şunları söyledi: “ABD'yi ziyaretimiz ve son telefon görüşmemizde, Trump'a Filistin'de bir çözüme nasıl ulaşılabileceğini açıkladık. O da bizden özellikle Hamas ile görüşüp onları ikna etmemizi istedi.”

Erdoğan, ülkesinin Hamas ile temas halinde olduğunu ve Filistin için en iyi yolun ne olduğunu onlara açıkladığını belirterek, Gazze Şeridi'nin Filistinliler tarafından yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu gelişme, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının devam ettiği bir dönemde gerçekleşti. Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre bugün, Gazze Şeridi'nin güneyinde, Refah'ın kuzeybatısında İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu yardım bekleyen çok sayıda Filistinli yaralandı.

Sağlık kaynakları WAFA’ya, işgal güçlerinin Refah'ın kuzeybatısında bulunan eş-Şakuş bölgesindeki bir yardım dağıtım merkezinin yakınında gerçek mermiyle ateş açılması sonucu çok sayıda vatandaşın yaralandığını söyledi.

İsrail ordusuna ait bir insansız hava aracı (İHA) da Gazze şehrinin güneyinde bulunan es-Sabra mahallesindeki el-Mağribi Caddesi'nde sivil evlere ateş açtı.

Sağlık ekipleri Gazze şehrinden iki sivilin cesedini çıkarırken, bir sivil ise birkaç gün önce Gazze Şeridi'nin güneyinde aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

Birleşmiş Milletler'in (BM) güvenilir kabul ettiği Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı'nın son rakamlarına göre, İsrail saldırıları Gazze Şeridi'nde en az 67 bin 160 Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden oldu.


Trump-Erdoğan görüşmesi: Pragmatizm anlaşmazlıklara üstün geldi

ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)
TT

Trump-Erdoğan görüşmesi: Pragmatizm anlaşmazlıklara üstün geldi

ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Batı Kanadı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kapıda karşıladı, 25 Eylül 2025 (AFP)

Ömer Önhon

ABD Başkanı Donald Trump, 25 Eylül'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Beyaz Saray'da ağırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’ı son olarak 2019 yılında ziyaret etmişti.

İki lider, yönetimlerinin bakanları eşliğinde toplantının başında basın mensuplarının karşısına çıktı ve kısa açıklamalarda bulundu. Bazı soruları yanıtladıktan sonra çalışma yemeği şeklinde kapalı bir toplantıya geçildi.

Trump, Türkiye ile ilişkilerinde ekonomik çıkarlar üzerinde odaklanan pragmatik bir yaklaşım benimserken Erdoğan, bu yaklaşımı ülkesinin konumunu güçlendirmek için kullanmaya çalıştı.

Toplantının ardından Başkan Donald Trump, “Harika bir toplantıydı. Bugün olanları duyduğunuzda çok şaşıracaksınız” derken ABD Büyükelçisi Tom Barrack toplantıyı ‘destansı’ olarak nitelendirdi.

Ziyaret olumlu bir atmosferde geçti ve Trump, Erdoğan’a ‘eski bir dost’ olarak tanımladı. Erdoğan'ın dünya genelinde saygı gördüğünü belirten Trump, ortak basın toplantısında da övgülerini sürdürdü.

İki taraf, tartışmalı bölgesel konuların gündemi domine etmesine izin vermemeye özen gösterdi. Görüşme sonrası yapılan açıklamaya göre çeşitli alanlarda birçok anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaların en dikkat çekici olanları arasında, Türkiye’nin 2045 yılına kadar ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı ve Boeing'den 2029 ile 2034 yılları arasında teslim edilmesi beklenen 225 adet yolcu uçağı satın alımı yer alıyor. İki taraf ayrıca sivil nükleer enerji alanında stratejik iş birliği için bir mutabakat zaptı imzaladı.

İki ülke arasında savunma iş birliği ve tedarik konusunda, Türkiye’nin ABD'den F-35 ve F-16 savaş uçakları satın almasını görüşme niyetlerini açıklayan Trump, yakın gelecekte ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılabileceğini de belirtti.

İki taraf arasında yapılan görüşmelerin ayrıntıları açıklanmazken yıllardır iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli gerginliklere neden olan bu konularla ilgili somut adımlar da duyurulmadı.

Türkiye, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın aldıktan sonra 2019 yılında F-35 programından çıkarıldı ve CAATSA kapsamında yaptırımlara tabi tutuldu. ABD, Türkiye’nin 1,5 milyar dolar ödeyerek satın aldığı altı adet F-35 uçağını teslim etmeyi reddetti ve ödenen parayı iade etmedi. Toplantı sonrasında “F-35 uçakları konusunda Türkiye ile kolayca anlaşmaya varılabilir” diyen Trump, “Ancak önce Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim için bir şey yapmalı” diye ekledi.

Tüm bunların yanında Türkiye’nin ABD’den satın almak istediği yaklaşık 40 adet F-16 savaş uçağı konusu da var, ancak bu anlaşma tam olarak açıklığa kavuşmamış nedenlerle sonuçsuz kaldı.

Trump, Hamas’ı ‘dünyanın en kötü terör örgütü’ olarak tanımlarken, Erdoğan Hamas’ı ‘haklı bir amaç için mücadele eden bir direniş hareketi’ olarak görüyor.   

Bölgesel meseleler açısından Gazze ve Filistin, görüşme gündeminin en üst sıralarında yer aldı. Türkiye, İsrail'in Gazze'deki savaşına karşı çok net bir tavır sergileyen ülkeler arasında yer alıyor. Öte yandan ABD, Trump'ın ülkeye güçlü desteğini sürdürmesiyle İsrail'in yanında duruyor. Trump, Hamas’ı ‘dünyanın en kötü terör örgütü’ olarak tanımlarken, Erdoğan Hamas’ı ‘haklı bir amaç için mücadele eden bir direniş hareketi’ olarak görüyor.

fgty
ABD Deniz Piyadeleri’nin taşıyan Lockheed Martin F-35B uçağı, Porto Riko'nun Ceiba kentinde, eski adıyla Roosevelt Rhodes Donanma Üssü olarak bilinen José Abunte de la Torre Havalimanı'na yaklaşırken, 13 Eylül 2025 (AFP)

Bu konu, toplantıyı bir anlaşmazlık faktörü haline gelebilir ve gerginliği tırmandırabilirdi. Benzer durumlar Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve diğer bazı liderlerle de yaşanmıştı, ancak bu sefer böyle bir şey olmadı. İki lider arasındaki bu toplantıyı hazırlayan diplomatlar, bu hassas konunun nasıl ele alınacağı konusunda bir anlaşmaya varmış ve liderler de bu anlaşmaya uymayı taahhüt etmiş görünüyor.

Gazze ile ilgili sorulara yanıt veren Trump, önceki gün New York'ta düzenlenen Filistin toplantısının “çok başarılı” geçtiğini ve bir tür anlaşmaya varmaya yakın olduklarını belirterek, rehinelerin serbest bırakılması gerektiğini vurguladı. Erdoğan ise konuşmasının başında Gazze konusuna kısaca değindi ve bölgedeki zorlukların ABD ile iş birliği yoluyla aşılabileceğini söyledi.

İki taraf kapalı kapılar ardında yapılan toplantıda Gazze ve gelecekle ilgili görüş alışverişinde bulunmuş olabilirler, ancak bu görüş alışverişinin ziyaret sırasında hakim olan olumlu atmosferi bozmayacak şekilde gerçekleştirildiğine şüphe yok.

Trump, Erdoğan'ı ‘Suriye'yi eski liderinden kurtaran kişi’ olarak nitelendirdi ve bunu ‘büyük bir başarı’ olarak değerlendirdi.

Suriye’deki kriz, Trump’ın ilk döneminde Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilere çok olumsuz bir etki yaptı ve bu etki Biden’ın döneminde daha da yoğunlaştı. Ancak, Esed rejimi düştükten ve Donald Trump ikinci başkanlık dönemine başladıktan sonra iki ülke arasındaki sorunlar azalmaya başladı.

Hem Türkiye hem Ahmed eş-Şara’yı destekliyor ve Suriye’deki birçok sorunun çözülmesini amaçlayan sürece katılıyor. Trump, Erdoğan’ı bir kez daha ‘Suriye’yi eski liderinden kurtaran kişi’ olarak nitelendirdi ve bunu ‘büyük bir başarı’ olarak değerlendirdi.

Trump, Erdoğan'a hitaben “Tebrikler, başka kimsenin iki bin yıldır yapamadığını yaptınız. Suriye'yi aldınız. Suriye’de söz sahibi olan Erdoğan” ifadelerini kullandı. Trump’ın ‘iki bin yıl’ diyerek neden bahsettiğini sadece kendisi biliyor. Suriye'de iki ülke arasındaki en önemli sorun, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve bu ülkedeki Kürtlerin geleceği olmaya devam ediyor. ABD, Türkiye'nin bu güçlerle ilgili endişelerini eskisinden daha fazla dikkate almaya hazır, ancak Türkiye'nin istediği gibi bu güçlerin tamamen ortadan kaldırılmasına razı olması beklenmiyor. Bu karmaşık sorunun çözülmesi için halen uzun bir yol kat edilmesi gerekiyor.

fgthy
Suriye'nin kuzeydoğusunda ortak kara devriyesi gerçekleştiren ABD ve Türk askerleri, 4 Ekim 2019 (Reuters)

Basın toplantısının en şaşırtıcı anlarından biri, Erdoğan'ın Heybeliada Ruhban Okulu’na yaptığı atıf oldu.

Fener Rum Patriği Bartholomeos yaklaşık bir hafta önce Oval Ofis'te Başkan Donald Trump'ı ziyaret etmişti. Patrik Bartholomeos’un bu görüşmede birkaç konuyu gündeme getirdiği ve ABD'nin bu endişeleri Türk tarafına ilettiği anlaşılıyor. Trump konuyu gündeme getirmeden önce Erdoğan yaptığı açıklamada “Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi ve yurda dönüşünde bu konuyu Patrik Bartholomeos ile görüşeceğini de sözlerine ekledi.

Burada Türkiye'nin, Patrik Bartholomeos’u Türkiye'deki Rum Ortodoks Hıristiyanların ruhani lideri olmaktan öte bir sıfatla tanımadığını, oysa Hıristiyan dünyasının onu Ekümenik Patrik olarak tanıdığını belirtmekte fayda var.

Trump, Erdoğan ile yaptığı görüşmede Patrik Bartholomeos’u ‘Rum Ortodoks Kilisesi’nin lideri olarak nitelendirse de bir hafta önce hem Başkan Trump’ın hem de Beyaz Saray'ın açıklamalarında Patrik Bartholomeos hakkında ‘Ekümenik’ titri kullanıldı.

ABD'nin birçok ülkeyi ciddi şekilde etkileyen gümrük vergilerine rağmen, Türkiye, uygulanan gümrük vergileri yüzde 10'u geçmediğinden tercihli muamele gören ülkeler arasında kaldı

İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkiler her zaman önemini korusa da bu ilişkiler Trump ile birlikte farklı bir boyut kazandı. ABD'nin uyguladığı ve birçok ülkeyi ciddi şekilde etkileyen gümrük vergilerine rağmen, Türkiye gümrük vergileri yüzde 10'u geçmediğinden tercihli muamele gören ülkeler arasında yer almaya devam etti.

Erdoğan, Trump’a iyi niyet göstergesi olarak, ABD ziyaretinden bir gün önce, Türkiye'nin ABD’ye uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldıran bir kararname imzaladı.

Boeing uçaklarının satın alınmasına ilişkin karar, Erdoğan'ın ABD'ye gitmesinden kısa bir süre önce tartışmalara yol açtı. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul'da Trump'ın oğluyla gizli bir toplantı yaparak güvenli bir ziyaret ayarladığını ve bu toplantıda Boeing'den 300 yolcu uçağı satın almayı ve diğer anlaşmaları taahhüt ettiğini iddia etti. Ancak Erdoğan bu iddiaları yalanlayarak, ABD Başkanı’yla doğrudan temas halinde olduğu için Trump'ın oğluyla konuşmasına gerek olmadığını vurguladı. Trump'ın sosyal medya platformu Truth Social hesabından, Erdoğan'ın ziyareti sırasında Boeing uçaklarının satın alınması için büyük bir anlaşma ve F-16'larla ilgili önemli bir anlaşmanın görüşüldüğünü duyurmasının yanı sıra görüşme sırasında Oval Ofis'in ana masasında bir Boeing yolcu uçağı maketinin yer alması, bu anlaşmaların gerçekliğini ortaya koydu.

İki ülke arasındaki gerginliğin bir başka kaynağı da Türkiye'nin devlet bankası Halkbank davasıdır. ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle banka aleyhine ABD'de yasal işlemler devam ediyor. Banka suçlu bulunursa, milyarlarca dolarlık para cezası ödemek zorunda kalabilir. Erdoğan bu davanın kapanmasını umuyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Trump-Erdoğan zirvesi öncesinde, New York'ta düzenlenen Concord 2025 kapsamında düzenlenen bir panelde Türkiye'nin hem demokratik hem de otoriter bir ülke olduğunu söyleyerek tartışma yarattı. Barrack, Trump'ın ‘Erdoğan'ı meşrulaştırma’ politikası izlediğini de sözlerine ekledi.

Trump: “Erdoğan'ın bazı talepleri var, bizim de taleplerimiz var. Sonuçta neyin başarılabileceğini göreceğiz.”

Barrack, Trump’ın Erdoğan’ı takdir ettiğini ve Türkiye ile gergin ilişkileri iyileştirmek için farklı bir bakış açısıyla adımlar attığını da söyledi.

Bir büyükelçinin görev yaptığı ülke ve o ülkenin cumhurbaşkanı hakkında yaptığı bu tür açıklamalar genellikle büyük bir diplomatik krize neden olur, ancak mevcut koşullar altında Türk hükümeti Barrack'ın bu gafını görmezden gelecek gibi görünüyor.

Trump’ın henel yaklaşımı Türkiye için umut verici görünse de çeşitli nedenlerle tüm vaatlerini yerine getiremeyebilir. Trump, her zamanki iş adamı tavrıyla “Erdoğan'ın bazı talepleri var, bizim de taleplerimiz var. Sonuçta neyin başarılabileceğini göreceğiz” dedi.

fr
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Barrack, Washington DC'deki Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde Başkan Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir toplantıya katıldı, 25 Eylül 2025 (AFP)

ABD’nin Türkiye'den talepleri arasında, Rusya'dan petrol ithalatını durdurması da yer alıyor. Ancak Türkiye, ham petrol ve petrol ürünleri ithalatının yarısından fazlasını Rusya'dan karşıladığı için bu talebi kabul etmesi zor. İki ülke, coğrafi konumları nedeniyle bazı ortak çıkarları ve iş birliği alanlarını da paylaşıyor.

Öte yandan ABD Kongresi, Türkiye-ABD ilişkilerinde her zaman karmaşıklık kaynağı olmuştur. Kongre, son zamanlarda İsrail'in etkisiyle Türkiye'ye karşı olumsuz bir tutum benimsedi. ABD-Türkiye ilişkileri bu gerginlik düzeyinde kaldığı sürece, Türkiye lehine alınacak her türlü kararın Kongre’de birçok engelle karşılaşacağına şüphe yok. Trump-Erdoğan görüşmesi, iki ülke arasındaki tüm sorunları çözmemiş olsa da her iki tarafın da ilerleme kaydetme arzusunu yansıtan olumlu bir adım oldu. İlişkilerin umulduğu gibi gelişip gelişmeyeceği, Trump'ın vaatlerini yerine getirme becerisine ve Türkiye’nin ABD'nin beklentilerine yanıt verme yeteneğine bağlı olacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.