İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Mansur Yavaş'ın açıklamalarına yanıt verdi: Sayın Mansur Yavaş korkusunu, korkaklığını bizim partimize bir operasyon çekerek cesaret örneği haline çevirdi

AA
AA
TT

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Mansur Yavaş'ın açıklamalarına yanıt verdi: Sayın Mansur Yavaş korkusunu, korkaklığını bizim partimize bir operasyon çekerek cesaret örneği haline çevirdi

AA
AA

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın, cumhurbaşkanı seçiminde kendisine ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na adaylık için yaptığı çağrıda samimi olmadığı yönündeki açıklamalarına ilişkin, "Sayın Mansur Yavaş korkusunu, korkaklığını bizim partimize bir operasyon çekerek cesaret örneği haline çevirdi. Bunu çok ayıpladığımı ifade etmek isterim." dedi.

Akşener, seçim çalışmaları kapsamında Maltepe'de Mustafa Kemal Atatürk Caddesi'ndeki esnaf ziyaretinde ilk olarak bir fırına uğradı ve çalışanlarla sohbet etti.

Ardından caddedeki diğer esnafı ziyaret ederek partisi için oy isteyen Akşener, dükkan çıkışlarında vatandaşlarla da konuştu.

SMA'lı bir çocuğun tedavisi için kurulan standın önünden geçerken, burada bulunanların destek talebi üzerine Akşener, kendilerine destek olacaklarını belirtti.

Esnaf ziyareti sırasında bir gazetecinin, Mansur Yavaş'ın, cumhurbaşkanı seçiminde kendisine ve Ekrem İmamoğlu'na adaylık için yaptığı çağrıda samimi olmadığı yönündeki açıklamalarını hatırlatması üzerine Akşener, şunları söyledi:

"Sayın Mansur Yavaş korkusunu, korkaklığını bizim partimize bir operasyon çekerek bir cesaret örneği haline çevirdi. Bunu çok ayıpladığımı ifade etmek isterim. Vatandaşın, sizlerin, milletin talebini kabul etmekten korktu, o cesareti gösteremedi, o mücadeleyi veremedi. 'Ya herrü ya merrü.' diyemedi, vatandaş için milletimiz için. Bizim partimizin il başkanı, bütün ilçe başkanlarının istifa ettiğini ve kendisiyle çalıştığını, itiraf etti. Yani cesareti İYİ Parti'ye göreymiş, kendisini alkışlıyorum."

Yavaş ve İmamoğlu'nu, cumhurbaşkanı adayı olarak önerdiğini anımsatan Akşener, şunları kaydetti:

"Mansur Yavaş'ı vatandaş istedi, sevdi, her ikisini de aynı. Dolayısıyla bütün anketlerde herkesten üste çıktılar. Adaylığını önerdik. Etik, ahlak vesaire konuşarak korkaklık bastırılamaz. Hadi Sayın İmamoğlu partiliydi, öz partiliydi, diyecek bir şeyim yok. Yani partisinin içinde bir yol yürüme imkanı vardı. Hayır diyebilir, onu anlıyorum. Ama Sayın Mansur Yavaş, Cumhuriyet Halk Partili değil. Nitekim belediyeyi yönetirken de Cumhuriyet Halk Partililerle yönetmedi. Şimdi bu çerçeve içinde bakıldığında bir risk almalıydı. Ben olsam alırdım. Bakın ben bugün partim için siyasi hayatımı koydum. Şimdi böyle bir çerçeve içerisinde ne olacak ben adayım demiş olsaydı. Diyor ki 'Ben aday olsaydım kazanırdım.' Evet kazanacaktı. Şimdi döndürüp bütün suçu Meral Akşener'in üstüne atmak korkaklığı gizlemektir."

"2019'da Ankara ve İstanbul'un kazanılmasına vesile olan biziz"

Akşener, bir gazetecinin "Yavaş ve İmamoğlu'ndan desteğini çektiniz." şeklindeki ifadesi üzerine, destek çekmekle ilgili bir mevzu olmadığını, bunun bu şekilde sorulmasını da doğru bulmadığını, çünkü böyle lanse edilmeye çalışıldığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ittifakları mecbur bıraktığını ve sonuçta ittifak olduklarını aktaran Akşener, şöyle devam etti:

"2019'da Ankara ve İstanbul'un kazanılmasına vesile olan biziz. Yani bakın biz kazandırdık demeyiz, onlardan vazgeçtik artık ama teklifi götüren biziz. Bu teklifi götürme nedenimiz de şuydu. Kendini muhalif tarif eden seçmen, her seçimde 'uçuyoruz, kaçıyoruz, kazandık, aştık, kaçtık, uçtuk' derken seçim sonuçlarında bir şey değişmiyor ve her seferinde yıkılıyor. 'Bu umudu nasıl canlandırabiliriz, umudu tekrar nasıl tahkim edebiliriz?' diye yola çıktık ve sonuç itibarıyla gittik CHP'ye teklifte bulunduk. Tamamen seçmen odaklı bir iş olduğu için biz 19 ilçe, 4 de belde alarak o seçim sonuçlarını kapattık. Sonuç itibarıyla bundan şikayetçi olmadık. Yani amaç pazarlık etmek değildi. İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerin alınması demek o seçmenin 'Biz yapabiliriz.' umudunu ortaya çıkaracaktı. Nitekim öyle oldu."

Buradan yola çıkıp anketlere de bakarak daha Altılı Masa kurulmadan önce Kemal Kılıçdaroğlu'na, cumhurbaşkanı adayı olarak Yavaş ve İmamoğlu'nu teklif ettiğini anlatan Akşener, "Velhasılıkelam bu seçimde biz kazanmalıydık. 2019, 2023 için yapılan bir eylemdi, bir sonuçtu. 'İstanbul'u alan Türkiye'yi alır.' diyordu Sayın Cumhurbaşkanı, biz de ona inandık. Sonuç olarak İstanbul'u alanın Türkiye'yi alamadığı ortaya çıktı." değerlendirmesini yaptı.

"Biz büyük bir risk aldık. Tek başımıza sizin karşınıza çıkıyoruz"

Meral Akşener, 31 Mart'taki Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ne hür ve müstakil girmeye karar verdiklerini, çünkü ittifak sisteminin seçmene hiçbir faydası olmadığına kanaat getirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz büyük bir risk aldık. Tek başımıza sizin karşınıza çıkıyoruz, beyefendilerin karşısına çıkıyoruz. İkna edebilirsek oy alacağız, ikna edemezsek oylarını alamayacağız. Ben bir de üstüne üstlük bugüne kadar hiçbir liderin yapmadığı bir şey yaptım. Var saydık, oy vermediniz. Ben evime döneceğim. Siyasetin s'siyle meşgul olmayacağım. Daha bunun ötesi var mı? Kendimi koymuş durumdayım."

Akşener, "Daha sonra, keşke aday olsaydım diye pişmanlık duydunuz mu?" sorusunu, "Hayır hiç duymadım. Çünkü benim bütün derdim Türkiye'ydi. Ben hiçbir şey istemedim. Bu ülke için istedim, sizler için istedim." diye yanıtladı.

Akşener'e, ziyaretlerinde, partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Buğra Kavuncu ile Maltepe Belediye Başkan adayı Ramazan Uğural eşlik etti.



Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
TT

Fidan: SDG İsrail'den cesaret alıyor, Esed rejimine karşı hiçbir zaman harekete geçmedi

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Reuters)

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan dün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) cesaretini İsrail'den aldığını belirterek, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejimine karşı muhalefetle hiçbir zaman birlikte hareket etmediklerini kaydetti.

Suriye'nin güneyinde yaşananlar hakkında Fidan şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Güney meselesi fevkalade önemli. Şu anda bizim belki en büyük risk alanımız o. Güney'deki sıkıntı tek başına çok fazla büyük risk oluşturduğu için değil. O da yönetilebilir bir konu. İsrail'in ona müdahil olmasından dolayı ortaya çıkan bir risk alanı var. Bu risk alanını çok iyi yönetmek gerekiyor. Çünkü daha büyük riskleri de beraberinde getirebilir. "

PKK'nın silahsızlanma sürecinin "Türkiye tarafından çok şeffaf ve çok iyi bir şekilde" yönetildiğini  vurgulayan Fidan “Ancak örgütün ne yapmayı planladığı konusunda henüz bir kelime bile duymadık” dedi.

Türkiye Savunma Bakanlığı sözcüsü Zeki Aktürk cuma günü yaptığı açıklamada, bazı ülkelerin SDG'yi silahsızlanmayı reddetmeye ve Suriye ordusuna entegre olmamaya teşvik ettiğini belirterek, ülkesinin Suriye'de askeri bir operasyon başlatma niyetinde olmadığını söyledi.

Ankara'da düzenlenen basın toplantısında konuşan sözcü, "SDG'nin zaman kazanma girişimleri boşuna ve Suriye ordusuna entegre olmaktan başka seçenekleri yok" diyerek, SDG’nin faaliyetlerinin Suriye'de istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çabalara zarar verdiğinin altını çizdi.

Sözcü, Türk ordusunun Suriye'de askeri bir operasyona hazırlandığı iddialarını yalanlayarak, Türk ordusunun son hareketlerinin "rutin birlik rotasyonlarının" parçası olduğunu belirtti.

Sözcü, Türkiye'nin daha önce SDG'nin Suriye ordusuna entegrasyonunu istediğini ifade ettiğini ve SDG'nin hareketlerinin ve Suriye ordusunun faaliyetlerinin izlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, 10 Mart'ta SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye'nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumları entegre etme konusunda bir anlaşma imzaladı, ancak bu anlaşma henüz uygulanmadı.


Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
TT

Erdoğan, Terörsüz Türkiye sürecine desteğini yineledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da yaptığı konuşmada, ‘çözüm sürecini’ başarıya ulaştırma kararlılığını vurguladı. (Cumhurbaşkanlığı)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt tarafının ‘barış ve demokratik toplum süreci’ olarak adlandırdığı ve terör örgütü PKK’nın tasfiyesi ile silahsızlanmasını öngören ‘terörden arındırılmış Türkiye’ hedefini başarıya ulaştırma kararlılığını dile getirdi.

Bu açıklama, PKK yönetiminin, cezaevinde bulunan örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve hükümetin Kürtlerin haklarını genişletecek ciddi yasal adımlar atması yönündeki talepleri karşılanmadığı takdirde sürece dair yeni bir adım atmayacaklarını söylemesinin ardından geldi.

Erdoğan, “Türkiye, terörün ortadan kalktığı; kardeşliğin ve istikrarın her karış toprağa hâkim olduğu bir döneme doğru ilerliyor” dedi.

Farklı tutumlar

Erdoğan, İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) düzenlenen 4. İlim Yayma Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, “Terörden arındırılmış Türkiye hedefine yaklaştıkça, sabotaj girişimleri, medya kampanyaları ve siyasi-sosyal mühendislik faaliyetleri artıyor” ifadelerini kullandı.

cdf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Kasım gecesi İstanbul'da düzenlenen İlim Yayma Ödülleri töreninde konuştu. (Cumhurbaşkanlığı)

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye sürecinin başarısı için iktidarımızın da, ittifakımızın da, devletimizin de kararlılığının tam olduğunun bilinmesini isterim” dedi.

Aynı dönemde PKK yönetimi, Abdullah Öcalan serbest bırakılmadığı ve Ankara somut, kapsamlı yasal adımlar atmadığı sürece ‘çözüm süreci’ kapsamında yeni bir adım atmayacağını belirterek tehditlerini artırdı. PKK, geçtiğimiz mayıs ayında, Öcalan’ın 27 Şubat’ta İmralı Cezaevi’nden yaptığı ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına yanıt olarak kendini feshettiğini duyurmuştu.

xcdf
Terör örgütü PKK’nın 11 Temmuz'da Irak'ın kuzeyindeki Kandil Dağı'nda düzenlenen silah yakma töreninden (Reuters)

PKK’lı 30 militanın 11 Temmuz’da Kandil Dağı’nda düzenlenen sembolik bir törenle silah bırakmasının ardından, örgüt 26 Ekim’de tüm mensuplarını Türkiye’den Kuzey Irak’a çektiğini açıkladı. Ardından örgütün Zap bölgesindeki güçleri de olası çatışmaları önlemek amacıyla geri çekildiğini duyurdu. Bu adımların tamamı, örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın talimatları doğrultusunda PKK tarafından tek taraflı olarak atılmıştı. Ancak PKK yöneticilerinden Amed Malazgirt cumartesi günü AFP’ye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın öncülüğünde atılan bu adımlara rağmen örgütün ‘çözüm süreci’ kapsamında artık yeni bir adım atmayacağını söyledi. Malazgirt, Ankara’nın iki temel şartı karşılamaması halinde sürecin ilerlemeyeceğini vurguladı: ‘Öcalan’a özgürlük’ ve ‘Türkiye’de Kürt halkının anayasal olarak tanınması’.

Bu açıklamalar, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın, Türkiye’nin Kürt meselesi demokratik temelde çözülmediği ve Öcalan ‘baş müzakereci’ olarak muhatap alınmadığı takdirde ‘ciddi risklerle’ ve bir ‘beka sorunu’ ile karşı karşıya kalacağı yönündeki uyarılarının üzerinden sadece birkaç gün sonra geldi.

Kürt televizyonlarından birine konuşan Bese Hozat, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) geçtiğimiz ağustos ayında kurduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin 24 Kasım’da İmralı’da Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeyi ‘olumlu ve iyi bir adım’ olarak nitelendirdi, ancak ‘güçlü bir adım olarak değerlendirilemeyeceğini’ söyledi.

PKK yöneticisi Hozat, aynı röportajda, “Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir zeminde çözmezse; Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa, köklü yasal reformlar ve değişiklikler yapmazsa, ülkenin geleceği gerçekten karanlık olur” ifadelerini kullandı.

xcvfg
Terör örgütü PKK’nın silahsızlandırılması için yasal bir çerçeve oluşturmakla görevli Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 4 Aralık'ta toplanacak. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin resmi X hesabı)

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda yer alan siyasi partiler, sürecin işleyişine ilişkin raporlarını hazırlayarak 4 Aralık’ta yapılması planlanan toplantıda sunmak üzere çalışıyor. Öcalan’ı ziyaret eden heyetin (AK Parti, MHP ve DEM Parti’den üç milletvekili) görüşmeye dair bir bilgilendirme yapması bekleniyor.

Barzani’den destek

Diğer yandan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecine destek verdiğini açıkladı. Barzani, “Bizden ne istenirse yapmaya hazırız” dedi.

Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaptığı konuşmada Barzani, Türkiye’deki çözüm sürecini ‘bölge için köklü bir değişim’ olarak nitelendirdi.

dfgr
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani, 29 Kasım'da Şırnak'ta düzenlenen bir etkinlikte konuştu. (Türk medyası)

Barzani, 2013’te başlayan ve 2015’te sona eren barış sürecine daha önce de destek vermiş bir lider olarak, bu kez sürecin halkın, parlamentonun ve siyasi partilerin devlete verdiği destek sayesinde ‘daha organize bir şekilde’ yürütüldüğünü söyledi.

Kürt lider, Türkiye’de barış kapısının açılmasına katkıları nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, TBMM’ye ve Türk halkına teşekkür ederken, süreç kapsamında attığı olumlu adımlar nedeniyle Öcalan’a da teşekkür etti. Barzani, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) sürece ‘tüm gücüyle destek vereceğini’ vurguladı.


İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
TT

İstanbul'da tatil yaparken hayatını kaybeden ailenin odasında zehirli gaz bulundu

Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)
Ölen üç Alman turistin kaldığı Fatih ilçesindeki otelin yakınına İstanbul polisi tarafından güvenlik kordonu oluşturuldu (DPA)

Anadolu Ajansı'nda dün yer alan habere göre, İstanbul'da hayatını kaybeden Hamburg’dan tatil için gelen Türk ailenin otel odasında zehirli gaz fosfin bulundu.

Adli tıp raporuna atıfta bulunan ajans, maddenin odadan alınan sürüntü örneklerinde ve otel havlularında da tespit edildiğini belirtti. Ancak ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Alüminyum fosfit, zararlılarla mücadelede yaygın olarak kullanılır. Suyla veya yeterli miktarda atmosferik nemle temas ettiğinde, zehirli bir gaz olan fosfin üretir. Bu gaz, memelilerde hücrelere zarar verir ve yüksek konsantrasyonlarda kanda oksijen taşınmasını engeller.

İnsanlarda fosfin, kuru öksürük, kusma ve karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma gibi semptomlara neden olabilir ve solunduğunda ölümcül olabilir.

Hamburg’dab gelen Türk ailenin dört üyesi, kasım ayının ortasında İstanbul'da tatildeyken hayatını kaybetti.

Adli tıp ön raporuna göre ailenin odasının altındaki odada bulunan pestisitler ölümlerine neden olmuş olabilir, ancak bu henüz doğrulanmadı.

AA’nın haberine göre, ailenin yemek yediği yerlerde yapılan tetkiklerde herhangi bir anormalliğe rastlanmaması üzerine ölüm nedeninin gıda zehirlenmesi olduğu yönündeki ilk şüpheler de reddedildi.