Ortadoğu, yenilikçi tarım sistemleri yoluyla küresel gıda şoklarıyla yüzleşiyor

Dünya Bankası, yeşil işlere yatırım yapma ve büyüme oranlarını artırma ihtiyacına dikkati çekti

Dünya Bankası, bu dönüşümü ileriye taşıyan ülke ve insanlara kararlı bir ortak olduğunu söylüyor (AFP)
Dünya Bankası, bu dönüşümü ileriye taşıyan ülke ve insanlara kararlı bir ortak olduğunu söylüyor (AFP)
TT

Ortadoğu, yenilikçi tarım sistemleri yoluyla küresel gıda şoklarıyla yüzleşiyor

Dünya Bankası, bu dönüşümü ileriye taşıyan ülke ve insanlara kararlı bir ortak olduğunu söylüyor (AFP)
Dünya Bankası, bu dönüşümü ileriye taşıyan ülke ve insanlara kararlı bir ortak olduğunu söylüyor (AFP)

Halid el-Menşavi

Yakın tarihli bir rapor, küresel gıda sisteminde son birkaç yılda yaşanan benzeri görülmemiş şokların Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesini ciddi şekilde etkilediğini ortaya koydu.

Bölgenin gıda maddeleri ithal ettiği göz önüne alındığında iklim değişikliğinden, özellikle de artan su kıtlığından ciddi şekilde etkilendi.

Ayrıca tedarik zincirlerini bozan, gıda fiyatlarını rekor seviyelere iten ve gıda güvensizliği krizine yol açan küresel piyasa şoklarına karşı oldukça savunmasız durumda.

Bölgede çiftçiler ve ihtiyaç sahibi gruplar, en çok etkilenenler arasında. Bu durum, sağlık ve geçim kaynakları üzerindeki uzun vadeli etkileriyle tehdit edici bir durum. 

Dünya Bankası, bu ihtiyaçlara hızla cevap verdiğini açıkladı. Öyle ki Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya olanları destekleyen acil durum programlarına yaklaşık 1 milyar dolar destek sağladı.

Ayrıca geleceğe baktığımızda, şoklara dayanabilecek tarım ve gıda sistemleri inşa etmenin bölgede en önemli öncelik olduğuna dikkat çekti.

Banka, iklim dostu tarımdan gıda piyasalarındaki çarpıklıkların giderilmesine, destek sistemlerinde reform yapılmasına ve iklim risklerinin, afetlerin ve su yönetiminin ele alınmasını sağlamak için finansal piyasalara güvenmeye kadar pek çok alanda ve sektörde yatırım yapma ve çalışma, tarımsal endüstrileri geliştirme ve yeşil işlerdeki büyüme oranlarını artırma gerekliliğine dikkati çekti. 

Yemen'deki çatışmalar krizi daha da derinleştirdi

Dünya Bankası, özellikle Yemen, Ürdün, Fas ve Mısır'da bu dönüşümü ileriye taşıyan ülke ve insanlara kararlı bir ortak olduğunu söylüyor.

Yemen'deki çiftçiler, karşılaştıkları birçok engele rağmen kendileri ve toplulukları için gıda üretmenin yenilikçi yollarını buluyor.

Sebze çiftçisi Zeyd Salih ed-Darbi, birçok zorlukla karşı karşıya kalan çiftliğini bir verimlilik modeline dönüştürdü.

Yemen'de toplumsal korumayı geliştirmeye ve korona salgınına müdahale etmeye yönelik acil durum projesi çerçevesinde Dünya Bankası'nın desteğiyle Zeyd, çiftliğinin değişen iklim koşullarına uyum sağlayabilmesi için daha az su kullanan damla sulama sistemi, ürünlerini korumak için gölgelik ağları, elektrik jeneratörü ve gübre gibi temel ve gerekli malzemeleri edindi.

Ayrıca doğru tarım uygulamalarına ilişkin eğitimin, kendisi ve ailesi için mahsul verimliliğinin ve geçim kaynaklarının arttırılmasında önemli bir etkisi oldu.

Bu bağlamda Zeyd, "Hayatımızı değiştiren sadece malzemeler değil, bilgi ve becerilerdir. Sadece hayatta kalmaktan müreffeh bir yaşama nasıl geçeceğimizi öğrendik. Gıda yaşamın kaynağıdır" dedi. 

Zeyd'in çiftliği, Yemen'deki tarihi Sana şehrine yaklaşık 100 km uzaklıktaki Zamar vilayetindeki Cahran'da bulunuyor. Zeyd gibi vatandaşların çabaları Yemen'de son derece önemli.

Dünya Bankası'nın Yemen'deki yaklaşımı, halka nakit transferleri ve gıda yardımı gibi acil yardım ve destek sağlamanın yanı sıra tarımsal üretim gibi dayanıklı hizmet ve sistemler oluşturmaya yönelik uzun vadeli yatırımları da içeriyor.

Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları ve yerel kuruluşlarla ortaklıklar çerçevesinde 2016 yılından bu yana Yemen'deki insanların yaşam koşullarının iyileştirilmesine yardımcı olmak amacıyla Uluslararası Kalkınma Birliği'nden 3,7 milyar dolardan fazla hibe sağladı.

Ürdün'de gıda sistemi kapasitesinin güçlendirilmesi

Dünya Bankası, Ürdün'de gıda sisteminin şoklara karşı dayanıklılığını güçlendirmek için destek sağlıyor ve çok yönlü bir yaklaşım benimsiyor.

Bu durum, iş fırsatları yaratmak için iklim dostu tarımsal üretime yeni yatırımları, yeni nesil çiftçilerin ve uzmanların su verimliliği ve iklime dayanıklı tarım yöntemlerine liderlik etme kapasitesini geliştirmeyi ve iyi uygulamaları ve yenilikleri benimsemeye devam etmeyi içeriyor.

Ayrıca Ürdün'ün yeni Ulusal Gıda Güvenliği Stratejisi ile tutarlıdır.

Devam eden bu çalışmanın bir örneği, Ardi olarak bilinen Tarım Sektörünün Dayanıklılığının Artırılması, Değer Zincirinin Geliştirilmesi ve İnovasyon projesidir.

Bu proje, iklim dostu tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi amacıyla yaklaşık 30 bin tarımcı aileye finansman sağlamak üzere 2023 yılı başında hayata geçirildi. 

Pilot proje, yüksek su verimliliğine sahip topraksız teknoloji kullanarak, marjinal bölgelerde ticari meyve ve sebze üretimine yönelik yenilikçi bir sosyal girişim modelini teşvik etmek için, yüksek değerli, sosyal açıdan kapsayıcı ve su açısından verimli tarım yöntemlerini keşfetmeyi amaçlıyor.

Başta kadınlara ve gençlere olmak üzere yaklaşık 12 bin iş olanağı sağlanması bekleniyor. Projenin destekleyeceği faaliyet türleri arasında Tarım Bakanlığı tarafından hâlihazırda desteklenen örnekler yer alıyor.

Bu örneklerden biri de hidrofonik ve aeroponik tarım alanında eğitim almış Ürdünlü çiftçi Lina Madalbouh'dur.

Kendisi, "Zorluklarla yüzleşmek ve çözüm bulmak konusunda değerli deneyimler kazandım" ifadelerini kullandı. 

Lina, toprak yerine su kullanarak hidroponik yoluyla yüksek kaliteli, yüksek yoğunluklu mahsuller üretmeyi başardı.

Bu yeni teknoloji, su tüketimini yüzde 80 oranında azaltıyor ve çiftliğin verimliliğini büyük ölçüde artırıyor. Ayrıca ailesine ve çevresindeki topluluğa fayda sağlıyor. 

Ürdün Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden mezun olan Fatima Ebu Aklik (22 yaşında) de su ürünleri yetiştiriciliği ve balık yetiştiriciliği eğitimi aldı ve şu anda Ceraş'taki Faysal fidanlığında çalışıyor. Ceraş, başkent Amman'ın kuzeybatısında tepeler ve ovalarla dolu verimli bir bölge olarak biliniyor. 

"Eğitim, bana birçok fırsat sağladı ve geniş kapılar açtı" diyen Fatıma, balıkların ürettiği besin maddelerini bitkiler için kimyasal olmayan gübreye dönüştürmek üzere yeni becerilerini kullanıyor.

Dünya Bankası'nın belirttiğine göre Lina ve Fatıma, şimdi ve gelecekte sonuç verecek sürdürülebilir gıda sistemleri oluşturmak için yenilikçi uygulamaları benimseyen genç nesil çiftçiler arasında yer alıyor. 

Fas'ta iklim değişikliğinin etkileri kötüleşiyor

Fas'ta ise iklim değişikliğinden ciddi şekilde etkilenen geniş tarım arazileri var. Art arda yaşanan kuraklıklar, beklenmedik şiddetli fırtınalarla birlikte yeni tarım ve su kaynakları yönetimi yöntemlerinin benimsenme hızını artırdı.

Dünya Bankası, Fas'ın karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmesi için üç proje ve program aracılığıyla Fas'a destek sağlıyor.

Bu proje ve programlar; Tarımsal gıda değer zincirlerini güçlendirme programı, Sonuç Programı finansman aracını kullanan Yeşil Nesil projesi ve Tarımda Dayanıklı ve Sürdürülebilir Su Kaynakları Yönetimi projesidir.

Hepsi tarımsal gıda sektörüne yatırımı teşvik etmek, özellikle gençler için ek iş olanakları yaratmak, kırsal kesimde gelirleri artırmak, bu sektörün katma değerini artırmak, ayrıca tarımsal gıda ihracatını geliştirmek ve birçok krizle mücadelede dayanma gücünü artırmak için çalışıyor.

Rabat'ta yeni toptan satış pazarının inşaatının tamamlanmaya yaklaşmasıyla tarımsal gıda değer zincirlerini güçlendirmeye yönelik program çerçevesinde etkileyici sonuçlar elde edildi.

Örneğin 2017 yılında 566 bin 800 bin ton karşısında 2022 yılında 765 bin 684 bin ton narenciye, 2017 yılında 73 bin 129 bin ton karşısında 100 bin 937 bin ton zeytin ve 2017 yılında 10 bin ton karşısında 12.130 bin ton yüksek kaliteli zeytinyağı paketlenip ihraç edildi. 

Yeşil Nesil programı, tarım-gıda sektöründe genç istihdamını teşvik etmek amacıyla bölgesel merkezlerin kurulması, dört toptan satış pazarının modernizasyonu ve istihdam fırsatlarını ve değer zincirlerinin verimliliğini (örneğin su verimliliği) artırmak için dijital araçların geliştirilmesi de dahil olmak üzere birçok faaliyeti destekliyor. 

Tarımda Dayanıklı ve Sürdürülebilir Su Kaynakları Yönetimi Projesi, sulama ve drenaj yöntemlerini modernize etmek, su yönetimini desteklemek ve zaten sınırlı olan su kaynakları üzerindeki baskıyı artıran şiddetli sıcak hava dalgaları ve kuraklıkla karşı karşıya kalan çiftçilere tarımsal tavsiyeler sağlamak için çalışıyor.

Mısır'da farklı uygulamalar

Mısır'da ise şoklara karşı dayanıklılık oluşturmak, gıda üretim zincirinin çeşitli aşamalarında eyleme geçmeyi gerektiriyor.

Öyle ki Mısır hükümeti, tahıl depolama kapasitesinin iyileştirilmesi ve genişletilmesi gibi çok yönlü bir yaklaşım izledi.

Bu durum, gıda üretim sistemindeki israfın azaltılmasına yardımcı olacak ve özellikle dış şoklar karşısında buğdayın düzenli olarak bulunabilirliğinin devam etmesini sağlayacak.

Dünya Bankası'nın acil gıda güvenliği ve dayanıklılık projesi, Mısır'daki gıda tahıl silolarının genişletilmesi ve yenilenmesine yönelik bu çabalar çerçevesinde geliyor.

Verimliliğin artırılması, yedi silonun genişletilmesi ve iki yeni silo inşa edilmesini kapsayan bu proje kapsamında Yukarı Mısır'daki Asyut silosu genişletilecek ilk silo olma özelliğini taşıyor.

Böylece Asyut silosunun depolama kapasitesi, mevcut 60 bin ton tahıl seviyesinden yıllık 100 bin tona çıkacak.

Asyut silolarının yönetici Ahmed Hüseyin İbrahim, yaptığı açıklamada "Bu durum, kesinlikle ek silo veya harici depo kiralamak zorunda kalmadan tüccarlardan, çiftçilerden, kamu ve özel sektör şirketlerinden maksimum miktarda buğday almamıza yardımcı olacaktır. Silo kapasitesinin artırılması bölgedeki iş olanaklarını da artıracak" dedi.

Ekmek, Mısır'ın temel gıda maddesi olduğu için Dünya Bankası'nın gıda güvenliği projesi, yaklaşık 70 milyon düşük gelirli Mısırlıya sürekli olarak ekmek sağlayan ekmek sübvansiyonu programlarını destekleniyor.

Independent Arabia - Independent Türkçe



İsveç'teki grev davasında Tesla'ya kötü haber

Elon Musk, fabrikalardaki eylemleri "delilik" diye nitelemişti (Reuters)
Elon Musk, fabrikalardaki eylemleri "delilik" diye nitelemişti (Reuters)
TT

İsveç'teki grev davasında Tesla'ya kötü haber

Elon Musk, fabrikalardaki eylemleri "delilik" diye nitelemişti (Reuters)
Elon Musk, fabrikalardaki eylemleri "delilik" diye nitelemişti (Reuters)

Elon Musk'ın CEO'su olduğu elektrikli otomobil devi Tesla'nın, İsveç'teki fabrikalarında süren greve karşı açtığı davada şirket aleyhine ara karar çıktı.

Başkent Stockholm'ün Solna bölgesindeki mahkemenin dün açıkladığı kararda, devlete ait posta kuruluşu PostNord çalışanlarının, hukuki süreç tamamlanana kadar araç plakalarını firmaya göndermesine gerek olmadığı bildirildi.

Kararda, dava bitene dek posta çalışanlarının plakaları Tesla'ya teslim etmeye zorlanamayacağı belirtildi.

ABD'li otomotiv devinin davası, İsveç'teki Tesla fabrikalarında süren greve posta işçilerinin de katılmasının ardından gelmişti. İsveç'in en büyük sendikalarından biri olan IF Metall'e bağlı 130 işçi, 27 Ekim'den beri İsveç'teki 8 Tesla fabrikasında grevde.

PostNord'daki işçileri örgütleyen İsveç Hizmet ve İletişim İşçileri Sendikası (SEKO), 20 Kasım'da greve katılarak, Tesla araçlar için üretilen plakaları sahiplerine teslim etmeyeceklerini duyurmuştu. Devlete ait İsveç Ulaştırma Kurumu da PostNord'la anlaşmalı olduklarını, bu nedenle plakaların tedarikini sağlayamayacaklarını bildirmişti. 

Bunun üzerine Tesla, İsveç'in doğusundaki Nörrköping şehrinde 27 Kasım'da verdiği dava dilekçesinde, söz konusu kurumların firmaya karşı "hukuki dayanağı olmayan ayrımcı saldırılar" düzenlediğini savunmuştu. 

Mahkemeden çıkan ilk ara kararda, plakaların Tesla'ya gönderilmesi gerektiği bildirilmiş fakat kurumlar daha sonra karara itiraz etmişti.

SEKO'nun direktörü Gabriella Lavecchia, mahkemenin en son ara kararından memnun olduklarını belirterek, "Buradaki mesele İsveç'teki toplu sözleşme modelini korumak" dedi.

Öte yandan İsveç'teki greve, Finlandiya'nın ulaştırma sektöründeki işçileri örgütleyen AKT sendikası da katıldı. Sendikadan dün yapılan açıklamada, Finlandiya limanlarından İsveç'e gönderilecek Tesla araçların ve bunlara ait ekipmanların 20 Aralık itibarıyla taşınmayacağı bildirildi.

Danimarka ve Norveç'teki tersane işçilerinin üye olduğu sendikalar da İsveç'teki greve desteklerini açıklamıştı. Danimarka'daki 3F ve Norveç'teki Fellesforbundet sendikaları, Tesla araçların ve otomobillerin üretiminde kullanılan parçaların İsveç limanlarına sevkıyatını gerçekleştirmeyeceklerini duyurmuştu.

Independent Türkçe


Kasımda aylık en yüksek reel getiri külçe altında oldu

(AA)
(AA)
TT

Kasımda aylık en yüksek reel getiri külçe altında oldu

(AA)
(AA)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kasım ayına ilişkin finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıkladı.

Buna göre, kasımda en yüksek reel getiri, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2 ile külçe altında oldu. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde de külçe altın yatırımcısına yüzde 2,47 kazanç sağladı.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından avro yüzde 2,27 yatırımcısına reel getiri imkanı sağlarken dolar yüzde 0,02 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 0,54, BIST 100 endeksi yüzde 4,9 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 5,85 kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde, avro yüzde 1,8 reel getiri sağlarken dolar yüzde 0,47, mevduat faizi (brüt) yüzde 1, BIST 100 endeksi yüzde 5,34 ve DİBS yüzde 6,27 oranında yatırımcısını kayba uğrattı.

Külçe altın, üç aylık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 1,14 ile yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlarken , TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 2,06 ile yatırımcısına kaybettirdi. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 22,36, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 24,82 ile en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 29,31, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 23,12 ile en yüksek reel getiri oluşturan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 43,43, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 46,13 ile en çok kaybettiren yatırım aracı olarak kayıtlara geçti.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde, külçe altın, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 25,48, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 10,19 ile en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından BIST 100 endeksi yüzde 21,16, avro yüzde 14,64 ve dolar yüzde 8,18 reel getiri sağlarken mevduat faizi (brüt) yüzde 19,37 ve DİBS yüzde 47,49 kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde BIST 100 endeksi yüzde 6,4, avro yüzde 0,67 reel getiri imkanı sağlarken, dolar yüzde 4,99, mevduat faizi (brüt) yüzde 29,19 ve DİBS yüzde 53,88 kayba yol açtı.


Kremlin: Rusya ve Suudi Arabistan OPEC Plus kapsamında iş birliğini sürdürecek

Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Çarşamba günü Riyad’da (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Çarşamba günü Riyad’da (SPA)
TT

Kremlin: Rusya ve Suudi Arabistan OPEC Plus kapsamında iş birliğini sürdürecek

Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Çarşamba günü Riyad’da (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Çarşamba günü Riyad’da (SPA)

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Suudi Arabistan’ı ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, görüşmelerinde OPEC Plus ittifakı kapsamında devam edecek iş birliğine değindiğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı, dün tek günlük ziyaret turu kapsamında, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’a gitti.

Şarku’l Avsat’ın TASS haber ajansından aktardığına göre Peskov, “Elbette, OPEC Plus içindeki işbirliğinden bahsettiler. Taraflar, uluslararası enerji piyasasını uygun seviyede, istikrarlı ve öngörülebilir bir durumda tutmak için ülkelerimizin işbirliği konusunda büyük bir sorumluluk taşıdığı konusunda hemfikir” dedi.

Bu işbirliğinin devam edeceğini vurgulayan Peskov, “Suudi tarafının ilgi duyduğu işbirliğini geliştirmeye yönelik bir dizi somut plan var” diye ekledi.

Moskova tarafından bugün yapılan açıklamaya göre, Putin ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, dünkü toplantının ardından yaptıkları ortak açıklamada, OPEC Plus’a üye ülkeleri grubun petrol üretimini azaltma anlaşmasına katılmaya çağırdı ve bunun küresel ekonominin çıkarına olduğunun altını çizdi.

Söz konusu açıklamada, “Rusya ve Suudi Arabistan, ekipman tedariği de dahil olmak üzere petrol ve gaz alanında işbirliğinin güçlendirilmesinin önemi konusunda anlaştılar” denildi.


Merkez Bankası rezervleri 140,1 milyar dolarla rekor kırdı

(AA)
(AA)
TT

Merkez Bankası rezervleri 140,1 milyar dolarla rekor kırdı

(AA)
(AA)

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri, 1 Aralık haftasında bir önceki haftaya göre 3 milyar 656 milyon dolar artışla 140 milyar 149 milyon dolara çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

TCMB tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı.

Buna göre, 1 Aralık itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 2 milyar 236 milyon dolar artışla 93 milyar 233 milyon dolara yükseldi. Brüt döviz rezervleri, 24 Kasım'da 90 milyar 997 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu.

(AA)

Söz konusu dönemde altın rezervleri 1 milyar 420 milyon dolar artarak 45 milyar 496 milyon dolardan 46 milyar 916 milyon dolara çıktı.

Merkez Bankası'nın toplam rezervleri, 1 Aralık haftasında bir önceki haftaya göre 3 milyar 656 milyon dolar yükselişle 136 milyar 493 milyon dolardan 140 milyar 149 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

Toplam rezervlerde mayıs sonundan 1 Aralık ile biten haftaya kadar geçen sürede artış, 41 milyar 691 milyon dolar olurken, söz konusu artış yüzde 42,3'e karşılık geldi.


Starbucks'ın piyasa değeri 20 günde 12 milyar dolardan fazla azaldı

AA
AA
TT

Starbucks'ın piyasa değeri 20 günde 12 milyar dolardan fazla azaldı

AA
AA

Şirketin hisseleri satış rakamlarının ticari büyümede önemli bir yavaşlamaya işaret etmesi nedeniyle bugün TSİ 20.00 itibarıyla yüzde 1'den fazla değer kaybederken hisseler, 12 günle şirketin 1992'de gerçekleşen halka açılmadan bu zamana kadarki en uzun düşüş serisini gördü.

Şirketin hisseleri, müşterilere promosyonlu ürünlerin sunulduğu "Kırmızı Kupa Günü" olarak anılan ve ABD'de binlerce çalışanın iş bıraktığı 16 Kasım'dan beri yüzde 10'dan fazla değer kaybetti.

Starbucks'ın piyasa değeri, 20 günlük süreçte 12 milyar dolardan fazla azalarak 110 milyar doların altına geriledi.

ABD'de Starbucks'ın yüzlerce şubesinin çalışanları, 16 Kasım'da çalışma şartlarının iyileştirilmesi talebiyle greve gitmişti.

Öte yandan, Starbucks'ın, işçi sendikasının X sosyal medya platformunda, "Filistin ile Dayanışma!" paylaşımında bulunmasının ardından sendikayı dava etme kararı tartışmalara neden olmuştu. Şirketin bu kararı, sosyal medya platformlarındaki eylem çağrılarıyla birlikte bir dizi boykota yol açmıştı.

Bu arada, Starbucks İcra Kurulu Başkanı Laxman Narasimhan, Morgan Stanley Küresel Tüketici ve Perakende Konferansı'nda yaptığı sunumda, Çin'de toparlanmanın beklendiği kadar olmadığını belirtmişti.

Analistler, Çin menşeli kahve zinciri Luckin Coffee'nin yoğun taleple hızla büyümesinin Çin'de Starbucks için rekabet baskısı oluşturduğuna işaret ederek, Luckin başarılı olunca diğer kahve zincirlerinin Çin pazarına odaklanmasının ABD'li şirketi zor duruma sokacağını belirtti.


Süveyş Kanalı "bölgedeki gerilime" rağmen kasım ayında geçen yıla göre gelirlerini artırdı

(AA)
(AA)
TT

Süveyş Kanalı "bölgedeki gerilime" rağmen kasım ayında geçen yıla göre gelirlerini artırdı

(AA)
(AA)

ABD merkezli yayın kuruluşu Bloomberg, 25 Kasım'da yayımladığı haberde, Babu'l Mendeb Boğazı'ndaki güvenlikle ilgili gelişmelerin Kızıldeniz ve dolayısıyla Süveyş Kanalı'ndaki nakliye trafiğini etkilediğini öne sürmüştü.

Ancak Süveyş Kanalı İdaresinin paylaştığı verilere göre, iddiaların aksine kanaldaki deniz trafiğine ilişkin rakamlarda artış gözlemleniyor.

Husiler Kızıldeniz'de İsrail gemilerini hedef alıyor

Yemen'deki Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, 14 Kasım'daki televizyon konuşmasında, Kızıldeniz'de İsrail gemilerini hedef alabilecekleri tehdidinde bulunmuştu.

Husilerin askeri sözcüsü Yahya Seri ise19 Kasım'da X sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına tepki olarak, İsrail bandıralı her türlü gemiyi hedef alacaklarını duyurmuştu.

Bunun ardından Husiler, Babu'l Mendeb Boğazı'nda "Unity Explorer" ve "Number Nine" adlı iki İsrail gemisine İHA ve füze saldırısı düzenlemişti.

İsrailli denizcilik şirketi ZIM de 29 Kasım'da yaptığı açıklamada, Umman Denizi ve Kızıldeniz'deki güvenlik durumunu gerekçe göstererek gemilerinin Mısır'daki Süveyş Kanalı'nı kullanmayacağını duyurmuştu.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ise 4 Aralık'ta X sosyal medya platformundan, Kızıldeniz'in güneyindeki uluslararası kara sularda 3 ticari gemiye 4 saldırı düzenlendiğini açıklamıştı.

Kızıldeniz'in güneyinde ABD donanmasına bağlı "USS Carney" destroyerinin ticari gemilerin yardım çağrısına yanıt verdiği aktarılan açıklamada, destroyerin gemilere yardım ederken kendisine doğru ilerleyen 3 İHA'yı düşürdüğü ifade edilmişti.

Süveyş Kanalı gelirleri bu yıl yüzde 20,3 arttı

Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırılar ve bölgedeki güvenlik durumunun Süveyş Kanalı'ndaki deniz trafiğini olumsuz etkilemesi beklenirken, Süveyş Kanalı İdaresinin açıkladığı veriler ise tam tersi bir tablo çiziyor.

İdarenin açıklamasına göre, geçen yıl kasım ayında her iki yönde 2 bin 171 geminin geçiş yaptığı Süveyş Kanalı'nı bu yıl aynı dönemde 2 bin 264 gemi kullandı ve yüzde 4,3'lük artış kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında 125,2 milyon ton olan toplam net tonajın bu yılın aynı döneminde yüzde 8,2'lik artışla 135,5 milyon tona ulaştığı paylaşılan açıklamada, Kasım 2022'de 710,3 milyon dolar olan kanal gelirinin, Kasım 2023'te yüzde 20,3 artışla 854,7 milyon dolara yükseldiği kaydedildi.


Fed'in zararı 122,6 milyar dolara ulaştı

(AA)
(AA)
TT

Fed'in zararı 122,6 milyar dolara ulaştı

(AA)
(AA)

Fed'in Eylül 2022'den bu yana zarar etmesi, ABD Hazinesi'ne katkıda bulunamaması, ülkenin kamu borçları üzerindeki faiz yükünün arttığı bir dönemde endişelere neden oluyor.

Fed, sahip olduğu tahvillerden elde ettiği faizler ve bankalara sağladığı hizmetlerden elde ettiği gelirden daha fazla faiz ödüyor.

Fed, Eylül 2022 itibarıyla zarara geçti

Fed'in gelirinin operasyon maliyetini aşmasıyla Banka, fazla kazançlarını ABD Hazinesi'ne aktaramaz hale geliyor.

Fed verilerine göre, Mart 2022'de varlık alım operasyonunu tamamlayarak faiz artırımlarına başlayan Bankanın Eylül 2022 itibarıyla zarara geçtiği görülüyor. Bankanın zararı, faiz artırımlarına paralel olarak artarken, kasım sonu itibarıyla 122,6 milyar dolara ulaştı.

Agresif para politikası duruşu Fed'in finansallarını etkilemesinin yanı sıra faiz giderleri artan ABD Hazinesi üzerinde de baskı oluşturuyor. ABD Hazinesi, 33 trilyon doların üzerindeki kamu borçlarının Ekim 2023 sonu itibarıyla 1 trilyon doları aşan faiz maliyetiyle boğuşuyor.

Para politikası görünümüne ilişkin belirsizlik Fed'in zararını ne zaman telafi edeceğine dair tahminleri zorlaştırıyor

Fed'in St. Louis Şubesi ekonomistleri Miguel Faria e Castro ve Samuel Jordan-Wood tarafından kasım sonunda yayımlanan analizde, Fed'in karşı karşıya olduğu finansal zorluklar ortaya konuldu.

Analizde, Fed'in, son 10 yılın büyük bir bölümünde Hazine'ye her ay 5 ila 10 milyar dolar arasında para aktarırken, Eylül 2022 itibarıyla aktaramadığına işaret edildi.

Para politikası görünümüne ilişkin belirsizlik, zararın nihai boyutunun ne kadar olacağını, ne zaman son bulacağını ve Fed'in zararı ne zaman telafi ederek Hazine'ye aktarmaya başlayacağını tahmin etmeyi zorlaştırırken St. Louis Fed ekonomistleri, Fed'in zararını karşılamak ve ABD Hazinesi'ne tekrar para aktarmaya başlamak için yaklaşık 4 yıla daha ihtiyacı olacağı tahmininde bulundu.

Bu arada, piyasalar, faiz oranlarındaki artışın sonuna gelindiğini fiyatlarken, faiz indirimlerine ne kadar yakın olunduğu konusunda ise belirsizlik devam ediyor.

İstihdam piyasasının hala görülmek istenenden güçlü olması ve istihdam artışlarının en yoğun gözlemlendiği hizmet sektöründe harcamaların canlı olması faizlerin uzun süre yüksek kalacağına işaret ediyor.

New York Fed ise Bankanın 2025'te karlılığa döneceğini ve Hazine'ye yeniden para aktarmaya başlayabileceğini öngörüyor.

Son 10 yılda 1 trilyon dolar kar aktarmıştı

Faaliyetlerini finans sektörüne sağladığı hizmetler ve tahvil getirilerinden finanse eden Fed'in bilançosunun bir tarafı varlıklardan, diğer tarafı ise yükümlülüklerden oluşuyor.

Fed, çok düşük para piyasası faiz oranı ve büyük bir bilançodan elde ettiği gelirin etkisiyle son 10 yılda Hazineye yaklaşık 1 trilyon dolar kar aktarmıştı.

2021'de Hazineye 109 milyar dolar aktaran Fed'in, geçen yıl kar aktarımı 76 milyar dolara gerilemişti.

Salgın önlemleri Fed'in bilançosunu şişirmişti

ABD'de Kovid-19 salgınının Mart 2020'de etkili olmasıyla Fed, salgının ekonomik etkilerini sınırlamak için hızla önlemler almıştı.

Faiz oranlarını sıfıra indiren Banka, sınırsız parasal genişleme başlatmış ve bankacılık sistemine rezerv enjekte ederek büyük miktarlarda ABD Hazine tahvili ve ipoteğe dayalı menkul kıymet (MBS) satın almıştı.

Bu alımların bir sonucu olarak Fed'in salgın öncesinde yaklaşık 4 trilyon dolar olan bilançosunun büyüklüğü, 2 kattan fazla artarak 2022'nin ortalarında yaklaşık 9 trilyon dolara ulaşmıştı.

Fed'in bilançosunun 29 Kasım itibarıyla büyüklüğü ise yaklaşık 7,8 trilyon dolar seviyesinde bulunuyor.


Depremin yaralarını sarmak için sağlanan dış finansman 2,4 milyar doları buldu

Mehmet Şimşek (AA)
Mehmet Şimşek (AA)
TT

Depremin yaralarını sarmak için sağlanan dış finansman 2,4 milyar doları buldu

Mehmet Şimşek (AA)
Mehmet Şimşek (AA)

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin sağladığı dış finansman kaynaklarına ilişkin AA'ya konuştu.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı hasarların giderilmesi ve bölgenin yeniden inşası amacıyla dış finansman temini çalışmalarının devam ettiğini belirten Şimşek, bu kapsamda Asya Altyapı Yatırım Bankasının Türk Eximbank'a 100 milyon dolar finansman sağladığını ifade etti.

Şimşek, söz konusu finansmanla depremden etkilenen illerdeki altyapıların onarımı ve geliştirilmesine yönelik ihracat sektöründe faaliyet gösteren firmalara destek olunmasının amaçlandığına işaret ederek, "Ayrıca İslam Kalkınma Bankasından da Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankasına 100 milyon dolar tutarında finansman sağladık." dedi.

Bu kaynağın, depremden etkilenen bölgede ve bu bölgeyle ilişkide bulunan işletmelere yönelik tarımsal ürünler ve gıda güvenliği projelerinin finansmanı için kullanılacağını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:

Deprem bölgesinin kalkındırılması amacıyla bu yıl Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve Asya Altyapı Yatırım Bankasından olmak üzere yaklaşık 2,4 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık. Hem yıl sonuna kadar hem de önümüzdeki yıl içinde uygun koşullu dış finansman sağlama girişimlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sağlanan bu finansman imkanlarıyla depremden etkilenen illerdeki ihracatçı firmalar ile bu bölgedeki işletmelerin tarım ve gıda projeleri desteklenecek.

Şimşek, daha önce de Avrupa Yatırım Bankasından deprem yaralarını sarmak ve kentlerin yeniden inşasına katkı sağlamak amacıyla 400 milyon avro finansman sağlandığını açıklamıştı.


S&P, Türk ekonomisindeki yeniden dengelenmeyi "pozitif" değerlendirdi

(AA)
(AA)
TT

S&P, Türk ekonomisindeki yeniden dengelenmeyi "pozitif" değerlendirdi

(AA)
(AA)

Kredi derecelendirme kuruluşu, internet üzerinden "Gelişmekte Olan Piyasalara Bakış: Türkiye 2024 Görünümü" başlıklı bir toplantı düzenledi.

Toplantıda, Türkiye'nin son dönemde ekonomik istikrarın artırılması amacıyla atılan adımların etkilerini değerlendiren Gill, "Türkiye ekonomisinin aslında yeniden dengelendiğine dair artan kanıtları yansıtacak şekilde Türkiye'nin B kredi notunu korurken, kredi notunu olumlu yükselttik." dedi.

Türkiye’nin bu yılın üçüncü çeyrek büyüme verisine ilişkin değerlendirmede bulunan Gill, “Genel olarak, ekonomide özellikle Ortodoks para politikasının yeniden uygulamaya konmasının, ekonominin yeniden dengelenmesi, yurt içi tasarrufların artması, tüketimin yavaşlaması ve dolayısıyla ithalatın da azalması açısından fayda sağlamaya başladığı yönünde işaretler olduğunu düşünüyoruz.” İfadelerini kullandı.

Türkiye ekonomisin genel görünümünü de değerlendiren Gill, "Temel senaryomuz Türk ekonomisinin yumuşak inişten faydalanacağı yönündedir." diye konuştu.

Türkiye’nin ilerleyen dönemde kredi notunun yükseltilebilmesi için aranacak koşullara da değinen Gill, “Ödemeler dengesi sonuçlarının iyileşmesi, yurt içi tasarrufların artması, Türk lirasındaki artış, Türkiye'nin kullanılabilir döviz rezervlerinin yükselmesi durumunda notu da yükseltebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Toplantıda Türk bankalarının görünümünü değerlendiren S&P EMEA Finansal Kuruluşları Direktör Yardımcısı Anais Ozyavuz da Türk bankalarının yeterli sermaye tamponlarına sahip olduğunu belirterek, şunları söyledi:

Tabii ki para biriminin daha fazla değer kaybetmesi nedeniyle bankalarda bir miktar sermaye kaybı bekliyoruz. Ama bunun yönetilebilir (koşullar) olacağını düşünüyorum. Ayrıca bankaların çoğunun son iki yıldır ihtiyaç halinde kullanabilecekleri ücretsiz provizyon ayırması da rahatlatıcı bir unsur.


Ekonomiye ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifi TBMM Genel Kurulunda

(AA)
(AA)
TT

Ekonomiye ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifi TBMM Genel Kurulunda

(AA)
(AA)

Teklif üzerine partisi adına söz alan Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına değinerek "İsrail işgalcidir, vahşidir, canidir, siyonizmin tetikçisi ve siyonist bir terör örgütüdür. Aksini iddia ve ifade etmek şuur eksikliğidir. Siyonist İsrail, Filistin'de dünden bugüne gözümüzün önünde işgalini sürdürüyor ve terörün şiddetini artırıyor." dedi.

İYİ Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya, torba kanun şeklinde yapılan düzenlemelerin Türkiye'nin sorunlarına çözümler üretmekten uzak bir yöntem olduğunu söyledi.

Kaya, "Türkiye artık bu tür düzenlemelerle yönetilecek bir ülke değildir. Biz kanun hazırlama sürecinde neye izin verildiğini, kime ne çıkar sağlandığını, kime ne mali yükler getirildiğini ve yapılan düzenlemenin devlet bütçesine ne kadar yük getirdiğini tam olarak görmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu ise teklifin bazı vergi, istisna ve indirim uygulamalarının kaldırılması, ülkeye döviz girişinin teşvik edilmesi, vergi işlemlerinin kolaylaştırılması, idari para cezalarının güncellenmesi, Anayasa Mahkemesi kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi ve bazı süre uzatımlarına ilişkin düzenlemelerden oluştuğunu kaydetti.

Aksu, "Teklifle bazı uygulamaların elektronik ortama taşınması yönünde düzenlemeler yapılarak vatandaşlarımızın hayatının kolaylaştırılması, hem vergiye uyumun hem de ihalelere katılımın artırılması öngörülmektedir. Bu kapsamda, menkul malların fiili hacizlerinde kullanılan haciz zaptının elektronik ortamda düzenlenerek işlemlerin etkin ve dinamik bir yapıda yürütülmesi, özelleştirme ihalelerinin elektronik ortamda yapılmasına imkan sağlanarak iş ve işlemlerin daha hızlı, geniş katılımlı ve rekabetçi bir ortamda yapılması amaçlanmıştır." diye konuştu.

CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, teklifte Meclis'in asli yetkisinin cumhurbaşkanına devredilmesine dair düzenlemeler gördüklerini söyledi.

Anayasa'da cumhurbaşkanına bazı yetkilerin verildiğini ancak bunun her vergi düzenlemesi için Anayasa'ya konulmadığını dile getiren Arı, "İhtiyaç halinde 'Cumhurbaşkanı tarafından uygulansın' diye getirilen bir düzenleme artık neredeyse günlük uygulamaların bir parçası oldu. Bu, TBMM'nin saygınlığına gölge düşüren bir uygulamadır." şeklinde konuştu.

AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, 6 Şubat depremlerinin toplam ekonomik maliyetinin 120 milyar dolar civarında olduğunu söyledi.

Yaşanan afetin çok büyük olduğuna işaret eden Uslu, "Ülkemiz ekonomisi bir yandan yüzyılın felaketi denebilecek depremlerin diğer yandan da dünyada ciddi kırılmalar ve krizler yaşandığı bu süreçte ciddi bir dayanıklılık göstermiştir. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz atılımlar, aldığımız tedbirler, ekonomiyi büyüten adımlarla kırılmaların vatandaşımıza etkisini minimize etmeye çalıştık. Görüştüğümüz kanun teklifini de bu bakış açısıyla hazırladık." dedi.

Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, teklifin birinci bölümünün tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından birleşime ara verdi. Karaca, aranın ardından komisyonun yerinde olmaması üzerine birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.