Sudan cüneyhindeki değer kaybı durdurulamıyor

Sudan cüneyhi, ABD doları karşısında en düşük seviyesini gördü

(AA)
(AA)
TT

Sudan cüneyhindeki değer kaybı durdurulamıyor

(AA)
(AA)

Sudan'da karaborsada bugün 1020 cüneyhe kadar yükselen dolar, bankalarda ise 590 ile 760 cüneyh arasında işlem görüyor.

Döviz sıkıntısı, yüksek enflasyon, bütçe açıkları ve dış borç nedeniyle ciddi bir mali krizle karşı karşıya olan Sudan'da cüneyh, ABD doları başta olmak üzere diğer yabancı para birimleri karşısında sürekli değer kaybı yaşıyor.

Para birimi cüneyhin dolar karşısında son iki yılda 10 kattan fazla değer kaybettiği Sudan'da hükümet, yaklaşık 7 aydır memur maaşlarını düzenli ödeyemiyor.

Sudan'da ulaşım, kira maliyetleri ve temel tüketim maddelerindeki yüksek fiyat artışları nedeniyle enflasyonun yüzde 300'leri aştığı tahmin edilirken hükümet, mart ayından bu yana enflasyon oranlarını paylaşmıyor.

İşsizlik ve yoksulluğun giderek arttığı ülkede uzmanlar, hükümetin, mali ve parasal sistemin reformu, döviz kurunun serbestleştirilmesi, vergi kaçakçılığı ve kaçakçılıkla mücadele, yerli üretim ve ihracatın teşvik edilmesi gibi hususlarda kararlı ve kapsamlı adımlar atması gerektiğini belirtiyor.

IMF, Sudan'ın kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranının bu yıl sonunda yüzde 151'e yükseleceğini öngörüyor.

Güney Sudan'ın 2011'de referandumla bağımsızlığını ilan etmesinin ardından petrol gelirlerinin yaklaşık yüzde 80'ini kaybeden Sudan'da, hayat pahalılığı nedeniyle artan gösteriler sonrası ordunun 11 Nisan 2019'daki müdahalesiyle rejim ve hükümet değişikliğine gidilmişti.

25 Ekim 2021'deki askeri darbenin ardından ilan edilen olağanüstü hal ile başbakanın istifa ettiği ve siyasi krizin baş gösterdiği Sudan'da, son olarak 15 Nisan 2023'te ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında iç savaş patlak vermişti.

Sudan'da 8. ayına giren iç savaş nedeniyle özellikle altın ve petrol gibi doğal kaynaklardan elde edilen ihracat gelirlerinin azalması ve özellikle akaryakıt ve gıda gibi temel malzemelerinin tedarik giderlerinin artması da kuru olumsuz etkiledi. Bu durum bütçe açığının kötüleşmesine ve döviz rezervlerinin azalmasına yol açtı.



Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
TT

Çin yeni bir ticaret savaşı mı başlatıyor?

Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)
Çinli BYD ve CATL firmaları, elektrikli otomobil aküsü üretiminde lider konumda (Reuters)

Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), üretim ve ihracatı artıran Çin'in yeni bir "ticaret savaşı" başlattığını yazıyor. 

Analizde, Çin'in zayıflayan ekonomisini canlandırmak için "fabrikalara steroid bastığı" ve yabancı ülkelerdeki işletmeleri sıkıştırarak yeni bir küresel ticaret savaşı başlattığı savunuluyor. 

Avrupa Birliği, Çin'de üretilen elektrikli otomobillere sağlanan sübvansiyonlar nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, ülkeden ithal edilen elektrikli araçlara yüzde 38,1'e varan ilave vergi uygulama kararını temmuzda yürürlüğe koymuştu. 

ABD de Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillerin yanı sıra alüminyum ve güneş panellerine ek vergi uygulama kararı almıştı. 

WSJ, Pekin'in stratejisinin yalnızca Batı ülkelerini değil, Türkiye ve Pakistan'ı da tedbir almaya ittiğini hatırlatıyor. Türkiye, Çin'den ithal edilen elektrikli otomobillere uygulanan ek vergileri yüzde 40'a yükseltmişti. 

Analizde, Çin'in "üretime yatırımı artırarak ekonomiyi canlandırıp, uluslararası alanda fazla tepki çekmeden endüstriyel direncini artırmayı hedeflediği" yorumu yapılıyor.

Haberde, Pekin yönetimine danışmanlık yapan bazı kişilerin, ülkenin üretim ve inşaat sektörüne yatırımından ziyade iç tüketimi öncelendirmesi gerektiğini söylediği aktarılıyor. 

Bunun yerinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in "Eskiyi yıkmadan önce yeniyi kurun" anlayışıyla hareket ederek sübvansiyonlu üretime yatırımların artırılması talimatını verdiği bildiriliyor.

Şi'nin bu politikayı izlemesinin iki nedeni olduğuna dikkat çekiliyor. Analize göre bunlardan ilki, Çin'in ABD ve diğer Batılı ülkelerin ağır yaptırımları karşısında ülke ekonomisini ayakta tutabilecek endüstriyel tedarik zinciri oluşturulmasıyla ilgili. İkinci sebepse Pekin'in "savurganlık" diye nitelediği ABD tarzı tüketime kökten itiraz etmesi.

Diğer yandan analizde, Şi'nin bu stratejisinin Pekin'in kapasite fazlasını azaltmaya çalıştığı eski politikalarına kıyasla bir değişime işaret ettiğine dikkat çekiliyor. 

2015'te Şi'nin, Çin Komünist Partisi'nin eski Merkezi Mali ve Ekonomik İşler Komisyonu Direktörü Liu He'ye, özel sektördeki birçok küçük çelik fabrikasını ve diğer işletmeleri kapatma talimatı verdiği hatırlatılıyor. 

Ancak Çin'in "ABD ve AB'ye ek vergi hamlelerini gerekçelendirme fırsatı vermek istemediği" için üretim fazlasını düşürmeye yönelik bu tür politikaları etkili şekilde uygulamadığı savunuluyor.

Pekin Üniversitesi'nden finans uzmanı Michael Pettis, Çin'in halihazırda küresel üretimin üçte birine sahip olduğuna dikkat çekerek, böyle bir durumda üretimi tekrar iki katına çıkararak yabancı ülkelerin üretimdeki payını azaltmayı istediğini savunuyor ve ekliyor: 

Dünyanın geri kalanı bunun tam tersini istiyor. Kimse buna uyum sağlayamaz.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, BBC