Çin’den Suudi Arabistan, Mısır, Fas ve Türkiye'de elektrikli otomobil üretim hedefi

Suudi Arabistan’ın yatırım ve çeşitlendirme politikası, 150 bin elektrikli otomobil üretim hedefine ulaşmasını cazip hale getiriyor

Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)
Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)
TT

Çin’den Suudi Arabistan, Mısır, Fas ve Türkiye'de elektrikli otomobil üretim hedefi

Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)
Çin'in merkez doğusunda bulunan Jiangsu eyaletinin Suzhou şehrindeki Taikang Uluslararası Konteyner Terminali’nde gemilere yüklenmeyi bekleyen binlerce BYD elektrikli araç, 8 Şubat 2024 (AFP)

Şerif Muhammed

Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarı, Çinli şirketlerin bölgede elektrikli araç üretmesi için cazip bir coğrafya olsa da bu yükselen trendin arkasında başka bir neden daha yatıyor; o da artan gümrük vergileri. Avrupa Birliği (AB) geçtiğimiz temmuz ayında, mevcut yüzde 10'luk gümrük vergisinin yanında Çin'de üretilen elektrikli araçlara, otomobil üreticilerinin Pekin'den aldıkları sübvansiyonların yüzdesine bağlı olarak, yüzde 17,4 ila 37,6 arasında ek gümrük vergisi getirme planını açıkladı.

Kasım ayında yapılacak oylamanın ardından uygulamaya geçecek olan bu geçici korumacı hamle, AB otomobil modellerinin Avrupa pazarlarında ABD’li SAIC ya da Çinli Geely gibi üreticilerle rekabet edebilmesini sağlamayı amaçlıyor. Dünyanın en büyük elektrikli araç üreticisi olan Çin'de teknoloji, kaynak ve enerji maliyetlerinin düşük olması, Çinli otomobil üreticilerine, elektrikli otomobilleri genellikle Çinli muadillerinden çok daha yüksek fiyatlı olan Mercedes-Benz ve Volkswagen gibi Avrupalı devlere karşı avantaj sağlıyor.

Ancak AB’nin gümrük vergileri, BMW ve Tesla da dahil olmak üzere Çin’de araç üreten Batılı otomobil üreticileri için de maliyetleri arttırıyor. Bu yüzden söz konusu hamle, Çin'in yanı sıra Avrupa ve ABD’de bazı çevreler tarafından muhalefetle karşılandı.

“ABD'nin Çin’de üretilen elektrikli araçlara uyguladığı ve şu an yüzde 100 olan gümrük vergisi oranlarını dört katına çıkarması Çinli otomobil üreticilerini gelişmekte olan pazarlara doğru itiyor.

Çinli otomobil üreticiler, doymuş bir iç pazar ve yurtiçindeki ekonomik yavaşlama nedeniyle yurtdışına açılırken, gümrük vergilerinden kaçınmanın bir yolu olarak elektrikli araçları Batı ülkelerinden uzak yerlerde üretmeye yöneliyor.

Çin'in merkez doğusundaki Jiangsu eyaletinde bulunan BYD fabrikasındaki elektrikli araç montaj hattında çalışan iki işçi, 6 Temmuz 2020 (AFP)Çin'in merkez doğusundaki Jiangsu eyaletinde bulunan BYD fabrikasındaki elektrikli araç montaj hattında çalışan iki işçi, 6 Temmuz 2020 (AFP)

AlixPartners Otomotiv ve Sanayi Eş Başkanı Andrew Bergbaum, Al Majalla’ya yaptığı açıklamada gümrük vergilerinin Çin'den ithal edilen ürünlerin satışını azaltacağını, ancak Çin'de fabrika kurulmasını hızlandıracağını düşünüyor. Avrupa’nın fazla üretim kapasitesine sahip doymuş bir pazar olduğunu belirten Bergbaum, “Gelişmekte olan pazarlar daha büyük yatırım fırsatları sunuyor. Yakında aralarında Çinli şirketlerin de olduğu otomobil üreticileri tarafından dünyanın farklı yerlerinde en az dokuz yeni elektrikli araç fabrikası kurulacak” dedi.

Suudi Arabistan’ın sanayileşme ve ihracat için sunduğu fırsatlar

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’nın küresel üretim portföyünün bir parçası olması muhtemel. Bölge, yılda 4 ila 5 milyon ünitelik bir pazara sahip ve bu da onu tek başına cazip kılıyor.

“Suudi Arabistan, 2030 Vizyonu çerçevesinde 2026 yılında 150 bin ve dört yıl sonra 500 bin elektrikli araç üretme hedefi de dahil olmak üzere ekonomisini çeşitlendirmeye çalışıyor.

Suudi Arabistan'ın elektrikli otomobil satışları açısından büyük bir pazar olduğunu ve on yılın sonunda yılda bir milyon araca yaklaşacağını belirten Bergbaum, Suudi Arabistan'ın kendi tedarikçi tabanını ve gerekli altyapıyı oluşturmaya çalıştığını vurguladı.

Suudi Arabistan’ın ayrıntılı yatırım politikasının da onu cazip bir ülke kıldığını ifade eden Bergbaum, “Suudi Arabistan, 2030 Vizyonu çerçevesinde 2026 yılında 150 bin ve dört yıl sonra 500 bin elektrikli araç üretme hedefi de dahil olmak üzere petrol gelirlerine bağımlı olan ekonomisini çeşitlendirmeye çalışıyor” dedi.

Lucid Group Suudi Arabistan'daki ilk otomobil fabrikasını açtı (Lucid Group)Lucid Group Suudi Arabistan'daki ilk otomobil fabrikasını açtı (Lucid Group)

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), önümüzdeki yıl üretime başlayacak ve ülkede otomotiv sektörüne öncülük edecek elektrikli otomobil üreticisi Ceer'i kurmak için Tayvan merkezli Foxconn ile ortak bir girişim başlattı.

Rhodium Group'un Çin Kurumsal Danışma Ekibi'nde kıdemli araştırmacı olan Gregor Sebastian, Körfez ülkeleri arasındaki en zengin ülke olan Suudi Arabistan’ın lüks otomobil sektörü için büyük bir endüstriyel potansiyele sahip olduğunu, ancak işgücü maliyetinin elektrikli araç endüstrisi için bir engel oluşturabileceğini düşünüyor.

“Çin'in en büyük otomobil üreticisi olan BYD, Türkiye'de yılda 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araç üretim tesisi için imza attı.

Öte yandan BYD ile Türkiye arasında, 2026 yılının sonlarında üretime başlaması ve 5 bin kişiye doğrudan istihdam sağlanması planlanan 1 milyar dolarlık bir otomobil fabrikası kurulması için anlaşmaya varıldığı açıklandı.

Geçtiğimiz ay duyurulan anlaşmaya göre Çin'in en büyük otomobil üreticisi olan BYD, temmuz ayında elektrikli araç üretimini yılda bir milyon araca çıkarmak için 5 milyar dolarlık bir teşvik paketi açıklayan Türkiye'de, yılda 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit araç üretim tesisi için imza attı. Bir diğer Çinli elektrikli araç üreticisi Chery de Türkiye’de bir fabrika kurmak için Türk yetkililerle görüşmelerini sürdürüyor.

Mısır ve Fas da bu alanda birer cazibe merkezi

Bergbaum, Mısır ve Fas gibi Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki diğer ülkelerin de gelişen otomotiv endüstrilerine sahip olduklarını, bu nedenle altyapı, tedarik tabanı ve eğitimli işgücünün halihazırda bulunduğunu belirterek, bu ülkelerin üretim için cazibe merkezleri olduklarını vurguladı. Bergbaum’a göre Mısır’ın para biriminin son aylarda değer kaybetmesi ve göreceli olarak istikrarlı bir ülke olması, bazı yabancı şirketleri cezbedebilir. Ortadoğu'nun en kalabalık nüfusuna sahip olan ülke, bir kez daha baş gösteren likidite kriziyle mücadele ederken para birimi lira mart ayında neredeyse yüzde 40 değer kaybederek 2022 yılından bu yana dördüncü devalüasyonunu gördü.

“Mısır temiz enerjiye olan bağımlılığını artırmaya ve elektrikli araç yatırımları için cazip olabilecek sanayisini geliştirmeye çalışıyor.

Mısır aynı zamanda temiz enerjiye olan bağımlılığı arttırmak ve özel sektör yatırımları için cazip olabilecek sanayi sektörünü canlandırmak istiyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre hükümetin son birkaç yıldır Çinli bir şirketle yerel olarak elektrikli otomobil üretmek üzere ortaklık kurma girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Mısır merkezli otomobil şirketi GV Investments geçtiğimiz mayıs ayında, Mısır'da elektrikli araç modellerinin montajı ve üretimi için Çinli FAW Group ile bir anlaşma imzaladı. General Motors’un (GM) ortağı Al-Mansour Automotive de Mısır'da batarya ile çalışan araçlar üretmeyi planlıyor.    

Fas'ın Tanca kentinin doğusundaki Renault-Nissan fabrikasında otomobil parçalarının montajından bir kare, 12 Mart 2018 (AFP)Fas'ın Tanca kentinin doğusundaki Renault-Nissan fabrikasında otomobil parçalarının montajından bir kare, 12 Mart 2018 (AFP)

Öte yandan otomotiv sektörü geçtiğimiz yıl yaklaşık 14 milyar dolar değerinde olan ülke ihracatının büyük bölümünü üreten Fas'ta bir Renault-Nissan fabrikası bulunuyor. Fabrika yılda yaklaşık 400 bin otomobil üretim kapasitesine sahip, ancak henüz Çinli otomobil şirketlerini ağırlamış değil.

Çin'in Avrupa'ya açılan kapısı Fas

Kuzey Afrika ülkelerinden Fas, şu sıralar elektrikli batarya üreticilerinin ilgisini çekmeye çalışıyor. Çinli otomobil aküsü üreticileri Hailiang ve Shinzoom tarafından her biri 900 milyon dolardan fazla değerde iki fabrika ve diğer benzer projeler kurulacak.

“Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinin Avrupa'ya yakınlığı, burayı Avrupa pazarlarına elektrikli araç ihracatı için potansiyel bir merkez haline getiriyor.

İç talep ve düşük işletme maliyetleri, bölgenin Avrupa'ya yakınlığı ve AB ile ticaret anlaşmaları gibi bazı Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi ülkelerindeki elverişli koşullar, bölgeyi Avrupa pazarlarına elektrikli araç ihracatı için potansiyel bir merkez haline getirirken, gümrük vergilerinden kaçınmak için bir arka kapı olarak da görülebilir.

Elektrikli araçlar son on yılda Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaya başlarken, son yıllarda Almanya ve Fransa gibi ülkelerde yıllık satış rakamları yüz binlerle ifade ediliyor.

AB’nin önümüzdeki on yılın ortalarına kadar benzinle çalışan otomobilleri aşamalı olarak kullanımdan kaldırma planı, Avrupa'daki elektrikli araç satışlarının yaklaşık dörtte birine hâkim olan Çinli otomobil üreticilerini bölgeye yönlendirebilir.

AB’nin ABD merkezli Tesla ile kıyasıya rekabet eden BYD'ye uygulamaya hazırlandığı yüzde 17,4'lük yeni gümrük vergisi, Çinli şirketin Türkiye'deki yeni fabrikasını Avrupa pazarlarına ihracat yapmak için kullanabileceği spekülasyonlarına yol açtı. Son iki yılda satılan toplam elektrikli otomobillerin yaklaşık yüzde 9'unu Türkiye'de satan BYD, fabrikayı Avrupa'ya hitap etmek için kullanma niyetinde olup olmadığına dair herhangi bir açıklamada bulunmadı. Ancak Türkiye'nin Avrupa Birliği ile yaptığı gümrük anlaşması yoluyla kıtaya önemli bir otomobil ihracatçısı olması, Türkiye’de fabrika açma hamlesini cazip kılıyor.

Otomobil ihracatının büyük çoğunluğunu Akdeniz'in diğer yakasındaki Avrupa ülkelerine yapan Mısır ve Fas'ın da AB ile ticaret anlaşmaları bulunuyor.

“Rhodium Group'tan Gregor Sebastian: Çinli otomobil şirketlerinin Çin dışındaki ülkelerde üretim yapma ve Avrupa'ya ihraç etme eğilimi ters etki yaratabilir.

Bloomberg'in haberine göre FAW Group'un Mısır'daki üretiminin 2025'in ilk çeyreğinden itibaren, önümüzdeki beş yıl içinde Avrupa pazarları da dahil olmak üzere çeşitli noktalara ihraç edilmesi planlanıyor. 

Riskli bir hamle

Rhodium Group'tan Gregor Sebastian’a göre bu hamlenin tüm yararlarına rağmen Çinli otomobil şirketlerinin Çin dışındaki ülkelerde üretim yapma ve Avrupa'ya ihraç etme eğilimi ters etki yaratabilir.

Avrupa Komisyonu’nun bu konuyu yakından inceleyeceğine inandığını ifade eden Sebastian, “Avrupa Komisyonu’nun daha önce Çin'deki üretim faaliyetlerine karşı önleyici vergiler uygulamak zorunda kaldığı durumlar oldu. Bu vergiler, denizaşırı elektrikli araç fabrikaları sadece montaj için kullanılsa ve batarya ve şasi gibi temel bileşenler Çin'den ithal edilse bile uygulanabilir” şeklinde konuştu.

Sebastian, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Elektrikli otomobil sektörünün en öne çıkan sektör olduğu açık, ancak Avrupa yeni sübvansiyon düzenlemelerinin tamamını Çin'in güneş ve rüzgâr projelerini engellemek için kullandı. Ayrıca değerlendirmemize göre BYD gibi şirketler, bu yeni gümrük vergileriyle bile Avrupa'ya karlı bir şekilde ihracat yapabilir. Bu durum, en azından mevcut jeopolitik koşullar altında, Çinli otomobil üreticileri için gümrük vergilerini aşmayı gereksiz hale getiriyor.”

Sebastian, ABD pazarını dışarıya daha kapalı hale getirebilecek olan ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden seçilme ihtimalinin yüksek olmasının, Çin'i AB ile büyük ölçekli bir ticaret savaşından uzaklaştıracağı değerlendirmesinde bulundu.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Fas ve Cezayir, Nijerya'nın Avrupa'ya uzanan doğalgaz boru hattı için birbiriyle yarışıyor

Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)
Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)
TT

Fas ve Cezayir, Nijerya'nın Avrupa'ya uzanan doğalgaz boru hattı için birbiriyle yarışıyor

Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)
Nijerya'dan Fas'a kadarki kısmı 6 bin kilometre olacak boru hattının 30 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor (Fas Haber Ajansı)

İntisar Antar

Doğalgaz, Nijerya'nın bütçe gelirlerinin yaklaşık yüzde 75'ini ve ülkenin ihracat gelirlerinin yüzde 95'ini oluşturan en önemli kaynak. Bu durum rekabete yol açarken, Nijerya’dan Avrupa'ya doğalgaz ihraç etme yöntemleri kritik jeostratejik konular haline geldi.

Cezayir ve Fas birkaç yıldır bu konudaki mega projeler için birbiriyle rekabet ediyor. Nijerya hükümetinin üst düzey yetkilileri, yıllık 30 milyar metreküp kapasiteye sahip olması beklenen ünlü doğalgaz boru hattına ilişkin çelişkili açıklamalar yapıyor.

Nijerya hem Cezayir hem de Fas ile mutabakatlar imzalayarak güçlü iş birlikleri kurma isteğinin sinyallerini verdi.

Nijerya'dan başlayıp Avrupa'ya uzanan iki proje söz konusu. Bunlardan ilki, Batı Afrika kıyısı boyunca uzanan Fas-Nijerya Doğal Gaz Boru Hattı (NMGP). İkincisi ise Nijerya, Nijer ve Cezayir'i birbirine bağlayan ve ‘Trans-Sahra’ olarak da bilinen NIGAL Doğal Gaz boru hattı. Fas ile olan gaz boru hattının su altından, Cezayir ile olan gaz boru hattının ise toprak altından geçmesi planlanıyor.

Bu iki rakip proje, özellikle doğalgaz piyasasında ve Rabat ile Cezayir arasındaki rekabet çerçevesinde enerji piyasasının yeniden düzenlenmesi bağlamında stratejik ekonomik öneme sahip. Bu projeler, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle ortaya çıkan enerji krizinden faydalanmayı başardı. Fas, Cezayir ve Nijerya, Avrupa kıtasının ana tedarikçisi Rusya'dan kopması nedeniyle Avrupa'ya doğalgaz tedariki için en iyi alternatifler olarak öne çıkmakta gecikmediler.

Tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi

İddialı bir şekilde doğan her iki proje de ilgili ülkelerin ekonomik umutlarını ve isteklerini taşıyor. Büyük doğal gaz rezervlerine sahip her iki ülke de Avrupa'ya ve diğer küresel pazarlara gaz tedariki için altyapıyı geliştirerek konumlarını güçlendirmeye çalışıyor.

Her ikisi de bölgesel ekonomik hakimiyetlerinin yanı sıra jeopolitik nüfuzlarını güçlendirmeye ve stratejik ittifaklarını pekiştirmeye çabalıyor. Bunun yanında gaz boru hatlarının geliştirilmesi, artan enerji talebinin karşılanması ve arz kaynaklarının çeşitlendirilmesi gerekiyor. Bunlar arasında Avrupa ve Afrika enerji pazarlarına erişim için rekabetin yanı sıra her iki ülkenin ekonomik ve jeostratejik konumlarını güçlendirme arzuları da yer alıyor.

Jeo-ekonomik düzeyde, gaz boru hatları, projenin kesiştiği ülkelerin ekonomisini canlandırabilecek ve yeni iş fırsatları yaratabilecek büyük yatırımlar anlamına geliyor.

Ancak bu projeler aynı zamanda egemenlik, güvenlik ve çevresel sürdürülebilirlik konularını da gündeme getirirken, dikkatli ve şeffaf bir yönetim gerektiriyor.

Bu projeler Fas ve Cezayir'in yanı sıra, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’na (ECOWAS), Nijerya’ya ve Avrupalı iş ortaklarına da fayda sağlıyor. Gaz boru hattı projelerinde yer alan ulusal şirketlerin yanı sıra Sahel bölgesi, gaz boru hatlarının geçtiği ülkelerdeki diğer oyuncuları, uluslararası yatırımcıları ve çevre örgütlerini de unutmamak gerekiyor.

Cezayir'den geçen gaz boru hattının bin 37 kilometresi Nijerya topraklarında, 841 kilometresi Nijer topraklarında ve 2 bin 310 kilometresi Cezayir topraklarında olmak üzere 4 bin 128 kilometre uzunluğunda olması bekleniyor.

Merkezi Paris'te bulunan Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI) tarafından yapılan bir araştırmaya göre 3 Temmuz 2009 tarihinde imzalanan mutabakat zaptı sırasında maliyetin 10 ila 11 milyar dolar arasında olacağı tahmin edilirken, 2024 yılında bu rakamın 19 ila 20 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor.

Nijerya'nın Warri şehrinden başlayıp, Nijer üzerinden Cezayir'in Hassi R'Mel şehrinde sona erecek olan mevcut en büyük gaz boru hattı Trans-Akdeniz Boru Hattı’na (TransMed) bağlanabilecek gaz boru hattının Cezayir üzerinden geçmesinin maliyeti yaklaşık 10 milyar dolar.

Gaz kapasitesinde yıllık 7 milyar metreküplük bir artışa olanak tanıyan bu proje, yıllık 26,5 milyar metreküplük kapasiteye eklendiğinde bu rakamın yıllık 33,5 milyar metreküpe ulaşılmasını sağlayacak. TransMed'in 550 kilometrelik bir bölümü, Cezayir toprakları üzerinden ve 370 kilometrelik bölümü ise Tunus toprakları üzerinden geçerek İtalya'ya uzanıyor.

Proje, 2023 yılında Avrupa'ya toplam tedarikin yüzde 19'unu sağlayan ve bunu yüzde 20 ila 25'e çıkarmayı hedefleyen Cezayir için stratejik bir önem taşıyor.

Enerji Bakanlığı'nın çeşitli raporlarına göre bu gaz hattı ihracat kapasitesini artıracak. Cezayir'in konvansiyonel gaz rezervlerinin 2 bin 400 milyar metreküp olduğu tahmin ediliyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre genelleştirilmiş sübvansiyon politikası nedeniyle yüksek iç tüketim mevcut ihracata yakın seyrediyor. Yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi 2023 yılında iç tüketimin yüzde ikisinden daha azını oluştururken, 2030-2035 yıllarında bu oranın yüzde 40'a çıkarılması hedefleniyor.

Maliyetinin 25-30 milyar dolar arasında olacağı ve tamamlanmasının sekiz ila 10 yıl süreceği tahmin edilen Fas-Nijerya gaz boru hattı, yaklaşık 6 bin kilometre uzunluğunda ve büyük bir kısmı denizden geçiyor.

Afrika'nın batı kıyısı boyunca Nijerya'dan Benin, Togo, Gana, Fildişi Sahili, Liberya, Sierra Leone, Gine, Gine-Bissau, Gambiya, Senegal, Moritanya, Togo ve Batı Sahra üzerinden Fas'a uzanması planlanan boru hattı, Fas'ı Avrupa'ya bağlayacak. Aynı zamanda Nijer, Burkina Faso ve Mali gibi denize kıyısı olmayan ülkeleri besleyecek ve uzun vadede Fas-Avrupa gaz boru hattına ve Avrupa gaz şebekesine bağlanmalarını sağlayacak.

Mutabakat zaptı ECOWAS üyelerinin ve gaz hattının geçtiği tüm ülkelerin fizibilite ve teknik çalışmalara, kaynak seferberliğine ve uygulamaya katkıda bulunma taahhüdünde bulunduklarını vurguluyor. Söz konusu ülkeler mevcut aşamada hattın inşasıyla ilgili anlaşmaları imzalamanın yanı sıra Avrupa'ya ulaşabilecek gaz miktarını teyit etme ve 2018 yılının aralık ayında Senegal ile Moritanya'nın ortaklaşa yürüttüğü ‘Greater Tortue Ahmeyim LNG’ isimli sıvılaştırılmış doğal gaz projesinin geliştiricileriyle görüşmelere başlama niyetlerini ifade ettiler.

Bu projeyle Nijerya'nın gaz kaynaklarının çeşitli Afrika ülkelerine bağlanması hedefleniyor. Kuzey Batı Afrika bölgesinde Nijerya'yı Benin ve Togo üzerinden Gana'ya bağlayan Batı Afrika Gaz Boru Hattı (WAGP) ve ‘Pere Duran Farrell’ olarak da adlandırılan Mağrip-Avrupa Gaz Boru Hattı (MEG) olmak üzere halihazırda iki gaz boru hattı bulunuyor.

Maliyet hesapları ve bölgesel bloklar arasındaki tartışmalar

Cezayirli yetkililer pazarlama stratejilerini, başlangıçta 2027 yılında teslim edilmesi planlanan boru hattının tamamlanma tarihine odaklarken, Fas'ın teslim tarihi ise 2046 olarak planlanıyor.

Cezayir ayrıca boru hattındaki enerji kaynaklarının hibridizasyonunu planlayarak projesi için çevresel bir argüman da ortaya koyuyor. Güneş enerjisi ve doğalgazın bir arada olduğu hibrid enerji santralleri kurmayı planlayan Cezayir, bölgesindeki metrekare başına 2 bin kilowatt saate denk gelen yılda 3 bin 500 saat güneş ışığından elde edilecek olağanüstü enerji kaynağına dikkati çekiyor. Cezayir kendi projesinin 13 milyar dolar olarak tahmin ettiği maliyetinin şu an 19 milyar dolara yükselmiş olsa da Fas'ın projesinin ise 25 milyar dolar olduğunu belirtiyor. Ayrıca kendi projelerinin sadece üç ülkeden geçtiği için teknik ve diplomatik açıdan daha uygulanabilir olduğunu savunuyor.

Fas ise projenin jeo-ekonomik potansiyeline, Atlantik kıyısında yer alan ve ekonomik faydalarından yararlanacak 13 ülkeyi kapsadığı için ekonomik açıdan daha etkili olduğunu vurgulayarak, Cezayir’in argümanlarına karşılık veriyor. Rabat, ECOWAS yetkililerinin 2022 yılının aralık ayında projenin önce bölgenin ardından ECOWAS'ın enerji ve ekonomik uyumunu sağlayacağını vurgulayarak verdikleri desteğe güveniyor. Buna karşın Cezayir, projesinin boru hattı projesinde yer alan 13 ülkeden dokuzu tarafından imzalandığını da ekliyor.

Cezayir ile petrol devi Total Energies ve Fas ile dev enerji şirketi Shell Energy arasında imzalanan bazı prensip anlaşmaları, boru hattıyla ilgili rekabetin Avrupa ve Sahra altı ülkelerini de kapsayacak şekilde genişleyebileceği riski oluşturuyor.