Nancy Pelosi yeniden ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olabilecek mi?

Nancy Pelosi yeniden ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olabilecek mi?
TT

Nancy Pelosi yeniden ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olabilecek mi?

Nancy Pelosi yeniden ABD Temsilciler Meclisi Başkanı olabilecek mi?

Demokratların geçtiğimiz Salı günü ABD Temsilciler Meclisi’nde galibiyeti elde etmeleri nedeniyle yeni bir meclis başkanı seçmeleri gerekiyor.

Meclis başkanlığı için Demokratlar arasındaki rekabetin yaklaşık 10 hafta süreceği bildirilirken, liderlik için yarışanlar arasında Nancy Pelosi ismi ön plana çıkıyor.

Pelosi, meclis başkanlığını yeniden kazandığı takdirde, ABD’deki en güçlü kadın politikacı ve aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump'a karşı muhalefete liderlik edecek.

Pelosi, 2007-2011 yılları arasında meclis başkanlığı yapmış, bu üst düzey göreve gelen ilk kadın olmuştu.

78 yaşındaki Nancy Pelosi, görevi Paul Ryan’dan devraldığı takdirde ABD Başkanı ve yardımcılarından sonra ülkedeki en kritik makamda bulunan üçüncü lider olacak.

Pelosi, meclis başkanı iken görevinin son 2 yılı boyunca cumhuriyetçi George W Bush karşısında güçlü bir muhalefet sergiledi. Bu kez de kazanırsa Başkan Trump’la da buna benzer bir durum yaşayacak.

Nancy Pelosi ve Demokrat liderliği, Cumhuriyetçilerin yasalarına engel olabilme gücüne sahip olacak. Yeni bir vergi indirimi teklifinden, Meksika'yla sınır boyunca bir duvar inşa etmeye kadar değişen Trump gündeminin büyük bir kısmını felç edebilecek.

Yeni görev döneminde, gerekirse Trump’ın karşısında duracak. Ancak gerektiğinde de yasaların onaylanması için onunla birlikte çalışacak.

Pelosi, partisinin çoğunluğu elde etmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Demokrat Kongre toplumsal sorunlarımızın çözümü için çalışacak, çünkü hepimiz bölünmelerden bıktık. ABD halkı barış ve sonuç istiyor” dedi.

Öte yandan ABD Başkanı bugün yaptığı açıklamada Nancy Pelosi’nin Temsilciler Başkanı olmasını gerektiğini söyleyerek ağırlığını Demokrat liderden yana koydu.

Trump resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Adil olmak gerekirse Nancy Pelosi, Demokrat Partililer tarafından Temsilciler Meclisi Sözcüsü olarak seçilmeyi hak ediyor. Eğer Demokratlar kendisine zorluk çıkarırsa şahsına Cumhuriyetçi oylardan destek veririz, hak ediyor" ifadesini kullandı.

Demokratların Temsilciler Meclisi'nde üstünlüğü elde etmeleri sonucunda liderlerini seçmeleri gerekiyor. Pelosi'nin geleceği, parti içindeki nüfuz mücadelesinin sonucuna bağlı olacak.

Son aylarda Demokrat Parti, aralarında Temsilciler Meclisi üyesi Tim Ryan’ın da bulunduğu bazı üyelerin liderin değişmesini talep etmeleri nedeniyle iç sorunlara sahne oldu. Tim Ryan, 2016 seçimlerinde Nancy Pelosi’ye karşı yarışmış ve başarısız olmuştu.

İç muhalefet, büyük ölçüde Pelosi'nin seçmenler arasında popüler olmamasından kaynaklanıyor. Hill televizyonunun Ağustos ayında yaptığı bir ankete göre seçmenlerin yaklaşık dörtte üçü Demokratların yeni bir lider seçmesi gerektiğini söylüyor.

Pelosi, ilk kez 1987 yılında Temsilciler Meclisi'ne seçilmişti. 2002 yılında Demokrat Parti’nin lideri olan Pelosi görevine hala devam ediyor.



Eski bir Suudi diplomat ABD Başkanı'na açık bir mektup gönderdi

Ali Asiri, ülkesinin Obama'ya karşı üzüntü hissettiğini ve Trump ile ilişkisinin güçlü olmadığını söyledi (Reuters)
Ali Asiri, ülkesinin Obama'ya karşı üzüntü hissettiğini ve Trump ile ilişkisinin güçlü olmadığını söyledi (Reuters)
TT

Eski bir Suudi diplomat ABD Başkanı'na açık bir mektup gönderdi

Ali Asiri, ülkesinin Obama'ya karşı üzüntü hissettiğini ve Trump ile ilişkisinin güçlü olmadığını söyledi (Reuters)
Ali Asiri, ülkesinin Obama'ya karşı üzüntü hissettiğini ve Trump ile ilişkisinin güçlü olmadığını söyledi (Reuters)

Ziyad el-Fifi
‘Bir Suudi vatandaşından açık mektup’ adını vermiş olsa da Ali Avad Asiri’nin yazdığı büyükelçilerin el ele vermek için kullandığı diplomatik bir mektuptu. Ancak o, bunu tüm dünyanın huzurunda ABD Başkanı Joe Biden’a okumayı tercih etti.
ABD menşeili ‘The National Interest’ dergisi, daha önce Riyad'ın İslamabad ve Beyrut büyükelçisi olarak görev yapan Suudi bir diplomat tarafından yazılmış bir makale yayınladı. Suudi yazar bu makalede, ABD Başkanı’na hitap ederek iki ülke arasındaki ilişkilerin, önceki iki başkan dönemine, geçmişe ve geleceğe değindi.
Asiri, makalesini Beyaz Saray hükümdarı ile karşılık oturup konuşuyor gibi kaleme aldı. Bu vesile ile iki ülke arasındaki tarihsel ilişkinin kaybolan ve tarihin kenarında üzücü bir olay haline gelen ve ‘trajik bir kaza’ olarak nitelendirdiği ‘dengesizlik’ sonrasında başladığı yeni bir noktayı ortaya çıkarmaya çalışıyor. Emekli Suudi diplomat, Biden'in ülkesinin, Riyad ile ilişkilerini yeniden değerlendirmek için başlangıç ​​noktası olarak seçtiği noktayı, ilişkinin yeni bir aşamasına geçmek için bir fırsat olarak görüyor.

Washington'un güvenilirliğini aşındırması
Eski Suudi yetkilinin Beyaz Saray’ın Efendisiyle iletişim kurmak için neden bu yolu seçtiği bilinmiyor. Bununla birlikte, yaklaşık yarım yüzyıla yayılan siyasi tecrübesiyle yetmişlerindeki bu adama hitap eden mektubunun başında, bölge ve sorunlu karmaşıklığıyla kendi istediği gibi değil de olduğu gibi ilgilenmesini talep etti.
Asiri, “Obama yönetiminde Başkan Yardımcısı olarak Irak'taki mezhepsel çekişmenin etkisiz hale getirilmesine yardımcı oldunuz. Arap Baharı’nın ardından, temkinli sesiniz, liberal demokrasi gündeminin destekçilerini Ortadoğu krizinin sosyal ve ekonomik yapısını ilk etapta dikkate almaya ikna etti. Ancak Ne yazık ki, o zamandan beri, Obama ve Trump yönetimlerinin siyasi çelişkiler ve kararlılık eksikliği, ABD'nin Arap devletleri için güvenilir bir ortak olarak itibarını büyük ölçüde aşındırdı” ifadelerini kullandı. Önceki iki yönetimin neden olduğu kafa karışıklığını gidermek için farklı bir yaklaşım benimsemesini istedi.

‘Sözde müttefikin’ acısı
Ali Asiri, mektubunda, doğrudan söylemese de Biden'ın Barack Obama'nın daha modern bir versiyonu olduğu görüşüne değinmeyi de göz ardı etmedi. O dönemde kartları karıştıran kişinin Obama’nın gölgesi ve yardımcısı olan Biden olduğuna işaret etti.
Asiri, ülkesinin eski Demokrat Başkan tarafından yapılan ve ‘sözde müttefiklik’ olarak nitelendirdiği şey ve Araplar ile İran arasındaki sorunu çözmek için ‘bölgeyi Tahran ile paylaşmayı önererek’ yaptığı ‘haksız planın’ acısını hala hissettiğine değindi. Ayrıca Washington nezdinde İran’ın hala terörizm sponsoru olduğuna dikkat çekti.


Obama yönetiminin İran ile yaptığı anlaşma Körfez ülkelerini alarma geçirdi (Reuters)

44’üncü Başkan’ın ülkesi ile bölgedeki geleneksel müttefikleri arasında başlattığı krizin tetikleyicisi olan nükleer anlaşmaya atıfta bulunmadan Obama döneminden ve Körfez'den söz etmek mümkün değil. Mektupta, İran'la ortak eylem planı, ‘İran devrimci rejiminin Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan'daki militan vekillerini desteklemek için bir örtü olarak kullandığı kusurlu anlaşma’ olarak nitelendirildi.
Bunun yanısıra Suudi diplomata göre ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan dönemin olumsuz yansımaları, ‘Mısır'daki Müslüman Kardeşler gibi aşırılık yanlısı güçlere güzelleme yapma ve Suriye'deki çatışma kurbanlarını baskıcı bir rejimin gazabıyla karşı karşıya bırakma’ hatasının sonucuydu ve bu ülkeler hala o dönemin zorluklarıyla karşı karşıya.

Trump'la olan ilişki bir ‘takastı’
Görünüşe göre eski Başkan Donald Trump ile selefinin dönemine kıyasla tüm sıcaklığıyla ilişki Suudiler için pek tatmin edici değildi.
Ali Asiri, Trump'ın Suudi Arabistan ile Amerika arasındaki stratejik ilişkiyi, askeri ve diplomatik düzeyde iki ülke arasındaki ilişkilerdeki iyileşmeyi kabul etmesine rağmen, bir ‘takas ilişkisine’ dönüştürdüğünü vurguladı.


Saudi Aramco tesislerin 2019 yılında hedef alındığı saldırıdan bir kare (Reuters)

Ayrıca, Eylül 2019'da iki Aramco tesisine düzenlenen saldırının, İkinci Dünya Savaşı sırasında Pasifik'teki ABD filosunu etkileyen ‘Pearl Harbor’ saldırısına benzer olduğunu belirtti. ABD’nin bunun ardından bir savaş başlattığına işaret eden Asiri, ancak ABD’nin iki yıl önceki tepkisinin ‘sembolik’ olduğunu söyledi. Bunun üzerine bir de Riyad’ın bedeli ödemesini talep ettiğini ifade etti.
Yazı, Washington ile Riyad arasındaki son dört yıldaki ilişkiyle ilgili olarak, ülkesi ile önceki ABD yönetimi arasındaki ilişki olarak nitelendirilmesinin yanlış bir tanım olduğu ifadesiyle sona eriyor.

Veliaht Prens’in eleştirilmesi
Suudi diplomatın mektubu, Körfez devletindeki yeni politikanın ne yapmaya çalıştığına dair daha net bir yaklaşım sunuyor. Yazıda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman liderliğindeki Suudi yönetiminin yaklaşımının, ‘ideolojik mülahazaları ülkenin uluslararası davranışını ve iç politikasını tanımlayan kalkınmacılarla değiştirmeye’ çalışmak olduğuna işaret edildi.
Asiri, Suudi Veliaht Prensine karşı yürütülen kampanyanın eski Beyaz Saray Baş Danışmanı Jared Kushner ile kişisel ilişkisinin bir sonucu olduğunu ima etti.


Suudi Veliaht Prensi ve Jared Kushner arasındaki ilişkinin güçlü ve derin olduğu biliniyor (SPA)
Suudi diplomat bu konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “İç Amerikan siyasetindeki mevcut bölünmeleri anlıyoruz, ancak görünen o ki, uluslararası ilişkiler ve Suudi liderliği, Capitol Binası içindeki partizan çıkar savaşında, özellikle de insan hakları gruplarıyla ittifak halindeki Demokratların çıkarları için hedef haline geldi. Söz konusu gruplar, Washington'daki siyasi bloklar için rızaya dayalı bir figür olmayan Kushner ile olan ilişkisi nedeniyle Suudi iktidar düzenindeki ikinci isim olan Veliaht Prensi hedef almak için hiçbir çabadan kaçınmıyor.”
 Suudi diplomat, bunun iki ülkenin uzun süredir devam eden ilişkilerine eğer kontrol altına alınmazsa büyük zarar vereceği konusunda uyararak şu ifadelere yer verdi: “Tüm bunlar, genellikle yerel siyaseti veya liderlik seçeneklerini aşan ve uzun süredir devam eden ilişkimize büyük zarar veriyor. Zamanla üstesinden gelinmezse, aynı güçler daha büyük zararlara neden olacaklar.”