Birinci Dünya Savaşı ve estetik cerrahi

Birinci Dünya Savaşı ve estetik cerrahi
TT

Birinci Dünya Savaşı ve estetik cerrahi

Birinci Dünya Savaşı ve estetik cerrahi
Birinci Dünya Savaşı, tarihin en büyük sivil ve askeri kayıplarının yaşandığı bir savaştı. 18 milyon insanın hayatını kaybettiği savaşta milyonlarca kişi yaralandı veya sakat kalırken, yaralıların en büyük sorunu estetikti.
İngiltere merkezli Independent gazetesine göre o dönem askeri cerrahların, daha çok ciddi yaralanmalardan kurtulanlar için yeni cerrahi teknikler geliştirmeleri gerekti.
Savaşın son iki yılında 1,6 milyon İngiliz askeri tedavi edilirken, gazeteye göre, tedavi edilenlerin yüzde 16'sı yüzlerinden yaralanmıştı. Bunların üçte birinden fazlası “ağır yaralanmalar” olarak sınıflandırıldı. Doktorlar ve cerrahlar, bunun öncesinde yüz yaralanmaları ve deformasyonu olan, görme kaybı, nefes alma veya yeme-içme güçlüğü çeken mağdurlara yönelik herhangi bir tedavi uygulayamamışlardı.
Bu alanda ilk çalışmalar, savaşta yüzünde yaralanma ve deformasyon oluşanlara yardım etmeye kararlı, genç bir Yeni Zelandalı cerrah olan ve bu alanda özel bir faaliyete ihtiyaç duyulduğunu bilen Dr. Harold Gillies tarafından gerçekleştirildi.
Dr. Gillies’in çalışmaları, savaşta sinir ve kemik yaralanmaları veya zehirli gaza maruz kalma gibi durumların tedavisi için uzman merkezler kurulmasının faydalı olacağının farkında olan askeri liderler tarafından desteklendi.
Dr. Gillies, Ocak 1916'da, Aldershot'daki Cambridge Askeri Hastanesi’nde İngiltere'nin ilk plastik cerrahi ünitesini kurdu. Ardından Gillies, birimde tedavi edilecek doğru hastaları bulmak için Fransa'daki hastaneleri gezdi.
Bununla birlikte, birimin açılışı, Temmuz 1916'daki Somme Muharebesi ile çakıştı. Sonuç olarak, yüzlerinden ciddi şekilde yaralanmış 2 binden fazla hasta estetik cerrahi için birime gönderildi.
Dr. Gillies tarafından geliştirilen başlıca teknik, cildin kullanılamaz hale gelmiş kısımlarını vücudun diğer bölgelerinden alınan sağlıklı hücrelerle tamir eden deri nakli tekniğiydi.
İngiliz asker Walter Yeo 1916 yılında Jutland Muharebesi sırasında yüzünden ağır yaralandı. Bu yaralanma Yeo’nun alt ve üst göz kapaklarını kaybetmesine neden oldu. Yeo, Dr. Gillies tarafından başarılı şekilde ameliyat edilen ilk kişi oldu.
Queen Mary Hastanesi'nde estetik cerrahi için özel bir birim kurulmasında da önemli rol oynayan Dr. Gillies, plastik cerrahinin babası olarak biliniyor.


Cannes'da rekor satın alma: Heyecanla beklenen filmin hakları MUBI'de

Sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösterilen Jennifer Lawrence, 4 kez Oscar adaylığı elde etmiş, 2013'te Umut Işığım'la (Silver Linings Playbook) En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştı (MUBI)
Sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösterilen Jennifer Lawrence, 4 kez Oscar adaylığı elde etmiş, 2013'te Umut Işığım'la (Silver Linings Playbook) En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştı (MUBI)
TT

Cannes'da rekor satın alma: Heyecanla beklenen filmin hakları MUBI'de

Sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösterilen Jennifer Lawrence, 4 kez Oscar adaylığı elde etmiş, 2013'te Umut Işığım'la (Silver Linings Playbook) En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştı (MUBI)
Sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösterilen Jennifer Lawrence, 4 kez Oscar adaylığı elde etmiş, 2013'te Umut Işığım'la (Silver Linings Playbook) En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmıştı (MUBI)

Lynne Ramsay imzalı Die, My Love'ın ABD ve birçok ülkedeki haklarını MUBI satın aldı. Anlaşmanın toplam değerinin yaklaşık 24 milyon dolar olduğu belirtildi. Başrollerini Jennifer Lawrence ve Robert Pattinson'ın paylaştığı film, Cannes Film Festivali'nde cumartesi akşamı yapılan dünya prömiyerinin ardından 9 dakika ayakta alkışlanmıştı. 

İştahlı alımlarıyla bilinen ve Türk girişimci Efe Çakarel tarafından kurulan MUBI, filmin hem ABD içi hem de uluslararası gösterim haklarını aldı. Edinilen bilgilere göre, anlaşmanın yaklaşık 23-24 milyon dolar civarında olduğu, filmin 1500 salonda 45 günlük vizyon garantisiyle gösterime gireceği aktarıldı. 

Aralarında Türkiye de var

Gösterim hakları satın alınan ülkeler arasında Britanya, İrlanda, Almanya, Avusturya, İsviçre, İtalya, İspanya, Türkiye, Hindistan, Avustralya ve Yeni Zelanda da bulunuyor. Bu alım, yılın Cannes'da gerçekleşen ilk büyük satış anlaşması ve MUBI tarihindeki en büyük satın alma olarak kayda geçti.

Ariana Harwicz'in 2017 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan Die, My Love, doğum sonrası depresyona giren genç bir annenin psikoz sürecini konu alıyor. Lynne Ramsay'nin sinema uyarlaması, Amerikan taşrasında geçiyor. Filmde Jennifer Lawrence, yeni doğum yapmış, sevgi ve delilik arasında sıkışmış bir kadını canlandırıyor. Onun bu haline kayıtsız kalan eşiniyse Robert Pattinson oynuyor. Ramsay, Cannes'a son olarak 2017'de Joaquin Phoenix'li Hiçbir Zaman Burada Değildin'le (You Were Never Really Here) katılmış ve En İyi Senaryo Ödülü'nü kazanmıştı.

Filmin dün gerçekleşen basın toplantısında konuşan Jennifer Lawrence, kendi annelik deneyimi ve doğum sonrası yaşadığı duyguları da paylaştı. "İlk çocuğumu yeni doğurmuştum ve doğum sonrası döneme benzeyen başka bir şey yok" diyen Lawrence, sözlerini şöyle sürdürmüştü: 

Bu süreç insanı son derece yalnızlaştırıyor. Yoğun kaygı ve ağır depresyon, nerede olursanız olun sizi toplumdan koparıyor. Kendinizi yabancı gibi hissediyorsunuz.

Eleştirmenler Lawrence'ın filmdeki performansına övgüler yağdırıyor. Deadline, "Amerika, Jennifer Lawrence'ın ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu çok iyi biliyor. Bu performans onun 5. Oscar adaylığı olabilir" ifadelerini kullanırken, Guardian'dan Peter Bradshaw şöyle yazmıştı:

Lawrence, eşinin sadakatsizliğiyle bipolar bozukluğu daha da ağırlaşan bir kadını canlandırırken müthiş bir performans sergiliyor. Ramsay'nin yönetimiyse son derece güçlü.

Independent Türkçe, Deadline, Variety, Guardian