FBI’ın 15 bin ajanı DEAŞ’la mücadele için çalışıyor

FBI’ın 15 bin ajanı DEAŞ’la mücadele için çalışıyor
TT

FBI’ın 15 bin ajanı DEAŞ’la mücadele için çalışıyor

FBI’ın 15 bin ajanı DEAŞ’la mücadele için çalışıyor

Geçen hafta, Irak’ta DEAŞ örgütüne katılma girişimi ile suçlanan 19 yaşındaki Irak asıllı ABD’li Nasır el-Meduci’nin ailesi, ABD polisinin çocuklarını kandırdığını ve onu terör soruşturması içine çektiklerini duyurdu.

Meduci ailesinin avukatı James Fleischer yaptığı açıklamada “Nasır, ABD polisine bazı bilgiler veriyordu. Hiçbir şiddet olayı gerçekleştirmedi. Çok abartılı ve kibirli ifadeler kullanıyordu” dedi.

İsmini vermek istemeyen bir aile yakını, Ohio eyaletinin Beavercreek ilçesinde bir gazeteciye yaptığı açıklamalarda Meduci’nin polis tarafından takip edilmeye başlandığı dönem 17 yaşında olduğunu söyledi. Polisin takip gerekçesinin Meduci’nin lisedeki arkadaşlarına söylediği basit bir söz olduğunu belirtti.

İstihbarat kaynaklarının işaret ettiği bazı raporlarda ABD Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) 11 Eylül saldırılarından sonra ülkedeki İslami örgütlerin içine sızmak için 15 bin istihbarat çalışanını görevlendirdiği belirtiliyor.

Raporda “Örgütlerin içine sızılması ile hayali terör örgütleri kurmak ve onlara yardımcı olmak hedefleniyor. FBI yetkilileri bununla teröre karşı çok büyük başarılar elde ediyor” ifadelerine yer verildi. Geçen hafta Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Meduci, DEAŞ örgütüne destek vermeye teşebbüs ile suçlanmıştı.
Mahkeme evraklarına ulaşan CNN kanalının aktardığına göre Meduci, Irak doğumlu bir ABD vatandaşı. Geçen hafta Ohio eyaletindeki Columbus Havaalanı’nda, DEAŞ’a katılmak üzere Afganistan’a giderken tutuklandı. Meduci daha önce FBI ajanı olduğunu bilmediği şahıslarla DEAŞ üyesi diye plan yapmıştı.

Mahkeme belgelerine göre Meduci “yabancı bir terör örgütüne maddi yardım ve kaynak sağlama girişimi” ile suçlanıyor. Federal bir suç olarak kabul edilen söz konusu eyleme 20 yıl hapis cezası verildiği belirtiliyor.

Meduci ailesinin avukatı Fleischer, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda “Bu aşamada müvekkilimin 19 yaşında bir ABD’li ve kanuni olarak masum olduğunu söylemek dışında açıklayacağım bir şey yok. Onu sonuna kadar savunacağız” dedi. Mahkeme belgelerinde, Meduci’nin geçen şubat ayında Mısır ile Ürdün’e gittiği ve DEAŞ için çalıştığına inanılan bazı kişilerle internet üzerinde görüşme yaptığı belirtiliyor. DEAŞ olduğuna inandığı iki FBI ajanı ile konuşan Meduci’nin onlara Ebu Bekir el-Bağdadi’ye biat ettiği videoyu gönderdiği de belgelerde yer alan bilgiler arasında.

Belgelerde Meduci’nin ilerleyen vakitlerde bir FBI çalışanı ile buluştuğu, DEAŞ’a katılmak üzere yurt dışına çıkmak için paraya ihtiyacı olduğunu ve bunu karşılamak için bir mücevher soygununa yönelik görüştüğü ifade ediliyor.

Geçen hafta uçak biletini alan Meduci, Ohio’dan Washington’a, oradan Frankfurt’a ve ardından da bir FBI çalışanının yardımı ile Astana üzerinden Kazakistan’a giderek orada DEAŞ üyeleri ile buluşmayı planlıyordu. Mahkeme belgelerinde Meduci’nin geçen çarşamba günü uçak biletini almasının ardından emniyet görevlileri tarafından yakalandığı bilgisi yer aldı.



ABD, Al Jazeera muhabirinin öldürülmesini şiddetle kınadı: Soruşturma, hızlı ve esaslı şekilde yapılmalı ve sorumlular hesap vermeli

Al Jazeera televizyonu muhabiri Şirin Ebu Akile (AFP)
Al Jazeera televizyonu muhabiri Şirin Ebu Akile (AFP)
TT

ABD, Al Jazeera muhabirinin öldürülmesini şiddetle kınadı: Soruşturma, hızlı ve esaslı şekilde yapılmalı ve sorumlular hesap vermeli

Al Jazeera televizyonu muhabiri Şirin Ebu Akile (AFP)
Al Jazeera televizyonu muhabiri Şirin Ebu Akile (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı, Al Jazeera televizyonu muhabiri Şirin Ebu Akile'nin, işgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Cenin kentinde görevi sırasında öldürülmesini şiddetle kınadı ve olayın soruşturulması çağrısında bulundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, olaydan derin üzüntü duyduklarını belirtti.
Price, "Amerikalı gazeteci Şirin Ebu Akile'nin Batı Şeria'da öldürülmesini şiddetle kınıyoruz. Soruşturma, hızlı ve esaslı şekilde yapılmalı ve sorumlular hesap vermeli. Onun ölümü, dünyanın her yerindeki basın özgürlüğüne bir darbedir." ifadelerini kullandı.
Katar merkezli Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Şirin Ebu Akile, İsrail askerlerinin bu sabah işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin Mülteci Kampı'na düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle başından ağır yaralanmıştı.
Görevini yaptığı sırada ve üzerinde "basın" yazılı çelik yelek giydiği halde, İsrail askerleri tarafından gerçek mermiyle vurulan Ebu Akile yaşamını yitirmişti.
Ebu Akile'nin yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı. Hastaneye kaldırılan Sumudi'nin durumunun stabil olduğu bildirilmişti.