Moritanya Enformasyon Bakanı Muhim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan bizim için stratejik bir ortaktır

Moritanya Enformasyon Bakanı Muhim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan bizim için stratejik bir ortaktır
TT

Moritanya Enformasyon Bakanı Muhim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan bizim için stratejik bir ortaktır

Moritanya Enformasyon Bakanı Muhim, Şarku’l Avsat’a konuştu: Suudi Arabistan bizim için stratejik bir ortaktır

Moritanya bugün (Pazar)  Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı karşılamaya hazırlanıyor.
Veliaht Prensin söz konusu ziyareti, merhum Devlet Başkanı Muhtar Veled Dade’nin davetiyle Kral Faysal’ın 1970’li yılların başında gerçekleştirdiği ziyaretten bu yana ilk üst düzey Suudi bir yetkilinin ziyareti olarak kayıtlara geçecek.
Şarku’l Avsat’a konuşan Moritanya Enformasyon Bakanı Seydi Muhammed Veled Muhim, Veliaht Prensin ziyaretinin Suudi Arabistan ve Moritanya halkları arasında asırlar süren bilimsel, kültürel ve sosyal değişimin geliştirdiği 'güçlü ilişkilerin' bir yansıması olduğunu ifade etti.
Bakan Muhim, Suudi Arabistan’ı “güçlü bir stratejik ortak, kardeş ve dost ülke” şeklinde nitelediği konuşmasında, “Suudi Arabistan, Moritanya’ya her alanda birçok yardımda bulundu. Bu hususta Suudi Arabistan’ı minnetle anıyoruz” diyerek, bu yardımların başında terörle mücadelenin geldiğini ifade ediyor. Bakan, Moritanya’nın bu mücadelede uzun yıllar boyunca edindiği deneyimlerini komşu ülkelere ihraç ettiğini de sözlerine ekliyor.
Moritanya, Veliaht Prens’i ilk kez karşılıyor. Bu ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Moritanya ziyareti, bizler için son derece önem arz ediyor. Bu ziyaret, Suudi Arabistan ve Moritanya İslam Cumhuriyeti arasındaki tarihi bağların bir yansımasıdır. Prens Muhammed bin Selman, Kral Faysal'ın 1970'lerin başındaki ziyaretinden bu yana Moritanya'yı ziyaret eden en üst düzey Suudi yetkilisi.
İki ülke halkı ve yönetimleri arasındaki ilişkiler, kan bağları, dini ve tarihi bağlarla birbirine kenetlenmiştir. Krallık, Moritanya’ya her alanda birçok yardımda bulundu. Bu hususta Suudi Arabistan’ı minnetle anıyoruz. Çok saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Muhammed Veled Abdulaziz görevinin başına geldiğinden beri Moritanya’nın kardeş ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmek için çalışıyor. Suudi Arabistan’ın, Arap ülkeleriyle olan ilişkilerimizde en öncelikli konumda bulunması bu seviyede bir ziyaretle meyvesini vermiş oldu.
Suudi Arabistan-Moritanya işbirliği hangi alanlarda daha çok ön plana çıkmakta?
Suudi Arabistan-Moritanya işbirliği tüm alanları kapsıyor: ekonomik, siyasi, sosyal ve güvenlik alanlarının yanı sıra iki ülke çok boyutlu ilişkilere sahip. Siyasi alanda, Krallığı güçlü bir stratejik müttefik, kardeş ve dost bir ülke olarak kabul ediyoruz. Aynı şekilde güvenlik alanındaki işbirliğimizde de önemli ölçüde mesafe kat etmiş bulunuyoruz. Ekonomik alanda konuşulacak çok şey var. Ayrıca sosyal ilişkilerimiz de oldukça güçlü. İlişkilerimiz çok boyutlu, çok yönlüdür. Hangi seviyede olursa olsun söz konusu ilişkiler, her iki ülke yönetimi arasında beklenti olmaksızın sürmeye devam edecektir. Elbette bu, iki kardeş ülke ve halkının çıkarlarına hizmet eden Suudi Arabistan’la olan ilişkilerin zirvede olmasından ötürü doğal bir durum.
Yıllar öncesinde Suudi Arabistan terörle mücadele kapsamında bir koalisyon kurdu. Moritanya, önce destek verirken daha sonra koalisyona dahil oldu. Bu durum Moritanya’nın terör tehlikesine karşı sahip olduğu farkındalığın bir yansıması. Bu farkındalık nasıl oluştu?
Öncelikle terörün ülkemize verdiği büyük hasarın sonucu olarak terör ateşi tarafından yüreği dağlanan ülkelerden biriyiz. Bu sebeple terörü tüm çıplaklığıyla yakından tanımış olduk. Biz kimseye düşmanlık etmedik fakat bununla birlikte çocuklarımız gündüz gözüyle teröristler tarafından katledildiler. Öldürülen, kaçırılan misafirlerimiz oldu.
Bu şartlar altında yönetime gelen sayın Cumhurbaşkanımız Muhammed Veled Abdulaziz, ülkemizin istikrar ve güvenliği için terörist gruplara savaş ilan etti. İstikrar ve güvenlik, kalkınmanın ve gelişmenin temel direkleridir. Moritanya emniyetinin birbirine kenetlenmesi sonucu terör tehlikesini topraklarımızdan ve sınırlarımızdan uzaklaştırmayı başardık. 2008’de Novakşot sokaklarına kadar uzanan çatışmalarla şimdiyi karşılaştırdığımızda, Moritanya sınırı ve toprakları dünyada en güvenli bölgeleri arasında yer alıyor. Bu da, terör tehlikesini erken fark etmenin bir neticesidir.
Terörün rengi, sınırı, dini yoktur. Bu olgu bütün dünya için tehlike arz etmektedir. Moritanya hükümeti ve sayın Cumhurbaşkanımızın farkındalığı sayesinde emniyet birimlerimizde çok yönlü bir kenetlenmeye şahit olundu. Ülkemizin başarısından herkesin övgüyle bahsettiğini düşünüyorum. Ülkemiz, güvenlik ve istikrarını güvence altına alan ve bu konuda bölgeye bir bütün olarak katkıda bulunan bir ülkeye dönüştü. Ülkemizdeki bu önemli köklü değişim, Cumhurbaşkanımızın yönetiminde geçen son 10 yılda gerçekleşti.
Geçtiğimiz günlerde Moritanya Yönetiminin 'İhvan söylemine' karşı daha sıkı bir tutum izlediğine şahit olduk. Özellikle de İhvan-ı Müslimin'e bağlı eğitim kurumlarına karşı bu yeni yaklaşımın sırrı nedir?
Mantık ilkeleri gereği olarak, herhangi bir projeyi ithal ettiğimizde bunun araç ve gereçlerini, ihracatçı ülkedeki uygulanabilirliğini göz önünde bulundurmamız gerekir. Bize ihraç etmeye çalıştıkları veya bazı Moritanyalıların ithal etmek için çabaladığı bu Siyasal İslam, Suriye, Mısır, Irak, Yemen, Libya ve daha birçok bölgede yanan ateşin bizatihi müsebbibidir. Birçok Arap ülkesinde büyük yıkımlara neden oldu.
Böylece tecrübe edilen bu akımın bölgede bir istikrar faktörü olamayacağı anlaşıldı. Doksan yıla ulaşan bir zaman diliminde bu akımın gerilim faktörleri arasında yer aldığı tecrübe edildi. En nihayetinde bu süreçte 'Çözüm İslam’dadır' sloganı, onu taşıyanlar arasında dahi anlamını yitirdi. Dünyadaki Müslüman ve Arap kitlelerini ikna edici bir çözüm oluşturacak vizyon sağlayamadılar.
Moritanya halkının dini çeşitli boyutlardan okuyabilmesi; ülkedeki güven ve istikrarın, Moritanyalıların iç savaştan uzak ve barış içerisinde yaşamasında başat unsur olmuştur. Zira Moritanyalılar bilirler ki, dinin gayesi öncelikle adaleti sonra da barışı tesis etmektir. Bu iki paralel hedef aynı zamanda şeriatın iki temel maksadını ifade eder. Adaleti sağlamayan din, Allah katından değildir. Aynı şekilde barışı ve istikrarı sağlamayan din de Allah tarafından gönderilmiş olamaz. Moritanyalılar barış ve istikrar ile adaletin bu dinin ana gayesi olduğunu anladılar.
İhvan’a karşı alınan önemlerin bir benzeri Şiilik propagandası yapan İran’la bağlantılı örgütlere de uygulanıyor mu?
Tabi ki, bu önlemler Moritanyalıları herhangi bir mezhep veya siyasi harekete yönlendirmek isteyen herkes için geçerli ve bu bizim nezdimizde ihanetle aynı anlamı ifade ediyor. Din ve mezhep alanındaki birliği Moritanyalılar için bir kazanım olarak görüyoruz. Moritanyalıların birliğine, mezhebine, fıkhına, inancına zarar verecek girişimler, ulusal birlik ve beraberlik için de tehlike anlamına geliyor.
En nihayetinde ulusal bütünlüğü ve Moritanyalı vatandaşların inanç kurumunu muhafaza etme yükümlülüğü Moritanya hükümetine aittir. Fakat İhvan-ı Müslimin doktriniyle tanışan ülkelerde geçtiğimiz doksan yıllık süreçte maalesef bunun güvenlik ve istikrar unsuru olmadığını tecrübe ettik. Bu nedenle Moritanyalıların ideolojik, kültürel ve politik olarak birlikteliklerine düşkün oldukları kanaatindeyim. Bu konularda başkasından ders almaya ihtiyaç duymazlar.
Bölgesel olarak, Moritanya'nın Arap Mağrip Devletleri Birliği'nin ön plana çıkmasındaki son hamleye yönelik tutumu ve Fas Kralı'nın Cezayir’le diyalog için Cezayir'e yaptığı Mağrip Dışişleri Bakanları acil toplantısına katılma çağrısına yönelik düşüncesi nedir?
Konuyu, özen gösterdiğimiz üzere olumlu bir şekilde ele alıyoruz. Her zaman Arap Mağrip ülkelerinin birliğini sağlayan, gerginliği azaltan ve sorunları çözmeye yönelik eylemlerde bulunduk. Sorun çıkaran değil, çözümün bir parçası olduğumuzu düşünüyoruz. Fas-Cezayir arasındaki ilişkileri bozan Sahra sorununu takip ediyoruz. Taraflar, sorunu uluslararası boyuta taşıyıp Birleşmiş Milletlere götürmeyi seçtiler. Biz de sorunun çözülmesi için bastırıyoruz. Tüm tarafları bölgedeki krizleri sona erdirip ve herkesi tatmin edecek bir çözüm bulmaya davet ediyoruz. Bizim için önemli olan bölgenin istikrarıdır. Bölgedeki istikrardan ilk önce faydalanacak olanlar bizleriz.
Bu çağrıları takip ediyoruz. Moritanya’nın Arap Mağrip Birliği ülkeleri dışişleri bakanlarını toplantısının başkent Nuakşot’ta yapılması çağrısının, bu konuda verilmiş pratik bir cevap olduğunu düşünüyorum. Bu konuda açık bir vizyona sahibiz. Bu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın yakından takip ettiği ve bu toplantıda görüşülmesini beklediği bir dosya. Moritanya’nın rolü ve vizyonunun tüm Arap Mağrip ülkelerini tek bir şemsiye altında toplayabileceğini ve mevcut görüş ayrılıklarının çözülmesine yardım edeceğini düşünüyorum.
 
 



Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suriye devrimi rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Eş-Şera ülkesinin ‘hiçbir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacağını’ vurguladı.

Şam'daki eş-Şaab Sarayı'nda dün gerçekleştirilen röportajda eş-Şera, “Yaptıklarımızı ve başardıklarımızı mümkün olan en az hasar ve kayıpla gerçekleştirdik… İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti” dedi.

Eş-Şera, “Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki, bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile yaptığı röportajın tam metni;

* Pek çok Batılı ve bölgesel ülkeye güvence verdiniz. Ancak Körfez ülkelerine ve etkili Arap ülkelerine doğrudan bir mesaj vermediniz. Onlara söyleyecek bir şeyiniz yok mu?

- Elbette Arap ülkelerine söyleyecek sözümüz var; Özellikle de Suriye'nin İran için bir platforma dönüştüğü ve buradan dört büyük Arap başkentini yönettiği ve girdiği ülkelerde savaş ve yolsuzluk çıkardığı için… Körfez'in güvenliğini istikrarsızlaştıran ve bölgeyi uyuşturucu ve Captagon ile dolduran da İran. Dolayısıyla tüm bölge için büyük çıkarlar anlamına gelen İranlı milislerin ortadan kaldırılması ve Suriye'nin İran silahları için bir platform olarak tamamen kapatılması konusunda mümkün olan en az hasar ve kayıpla yaptığımız ve başardığımız şey diplomatik yollarla, hatta baskıyla elde edilmemiştir.

x cvgfbnh
Ahmed eş-Şera dün Şam'da Bisan eş-Şeyh ile yaptığı röportaj sırasında

Eski rejimle Arap ilişkilerinin yeniden kurulduğuna ve bazı tavizler karşılığında Arap Birliği'ne geri döndüğüne dair işaretler geldiğinde, bunun başarısız olacağından emindik. Çünkü bu rejimin hiçbir taviz vermeyeceğini ve bu jesti iyi niyetle karşılamayacağını biliyorduk. Hatta Ürdün tarafıyla yapılan bir toplantıda, Captagon'u onlara ihraç etmekteki ısrarın nedeninin sorulduğu ve cevabın da “yaptırımlar kaldırılmadıkça durmayacağı” şeklinde olduğu bize sızdırıldı.

Bugün Körfez'in stratejik güvenliğinin daha emniyetli ve güvenli hale geldiğini söylüyoruz. Çünkü İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti.

Ahmed eş-Şera: Varlığımız kimse için tehdit değil

* Söz konusu ülkelere Suriye'nin bu sorunlu kişiler için bir sığınak olmayacağı konusunda nasıl güvence veriyorsunuz?

- Şu anda devlet inşası aşamasındayız. Suriye devrimi, rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz. Suriye herhangi bir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacak. Suriye devrimine birçok insan katıldı ama bugün devlet inşasının yeni bir aşamasındayız. Bu ülkelerle etkili stratejik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Suriye, savaşlardan ve başkalarının çıkarları için bir platform olmaktan yoruldu. Artık ülkemizi yeniden inşa etmemiz ve güven sağlamamız gerekiyor. Çünkü Suriye Arap olaylarının merkezinde yer alan bir ülke.

Şam'daki varlığımız kimseye tehdit anlamına gelmiyor. Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz.

* Eski rejimin güç ve kontrolüne tabi olan komşunuz Lübnan ile ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz?

- Gerçekten de Lübnanlı kardeşlerimiz Şam'a gelişimiz ve bunun Lübnan'da bir tarafı diğerine karşı güçlendireceği konusunda çok fazla endişe duydular. Aslında biz Lübnanlı komşumuzla otoriter bir ilişki değil, saygı ve alışveriş ilişkisi istiyoruz ve kendi ülkemizde yapacak yeterince işimiz olduğu için Lübnan'ın içişlerine karışmak istemiyoruz. İyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tüm Lübnanlılara aynı mesafede duracağız. Onları tatmin eden şey bizi de tatmin eder.

dvfrgbthy
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Ahmed eş-Şera: Suriye, sahip olduğu zenginlikle tek bir görüşün hakimiyetine girmeyecektir

* Bir ulusal diyalog konferansından ya da kapsayıcı bir ulusal toplantıdan ve Suriye'de yeni bir aşamayı tesis edecek bir anayasadan bahsettiniz. Ancak hangi mekanizmayı benimseyeceksiniz? Suriye halkının tüm kesimlerinin, özellikle de halk ve askeri tabanınızın yeni ılımlı söyleminize katılmayabilecek bir kesiminin temsil edilmesini nasıl sağlayacaksınız?

- Son kısımda sizinle aynı fikirde olmayabilirim, ancak genel olarak Suriyelilere kişisel görüşlerimi empoze etmek istemiyorum. Bunu deneyimli ve uzman hukukçulara bırakıyorum, böylece hukuk, insanlar arasındaki ilişkiyi formüle etmede ayrım çizgisi olacaktır. Suriye büyüklüğünde ve zenginliğinde, farklı bileşenleri olan bir ülkenin tek bir görüşün hakimiyetinde olmasını bekleyemeyiz. Bu farklılık iyi ve sağlıklıdır. Bu zafer bir grubun diğerine karşı zaferi değil, tüm Suriyelilerin zaferidir. Önceki rejime sadık olduğunu düşündüğümüz kişilerin bile sevinçlerine şahit olduk. Çünkü insanların ne hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemeleri mümkün değildi. Toplumun her kesiminden tüm Suriyelilerin ülkelerini koruyacak kadar bilinçli olduklarından eminim.

Kısacası benim arzum, farklılıklarımızı çözerken başvurabileceğimiz kapsayıcı bir anlaşmaya ve bir hukuk devletine ulaşmaktır.

Ahmed eş-Şera: İntikam peşinde koşmayacağız

* Sizi bekleyen pek çok çetrefilli dosyadan biri de zorla kaybedilenlerin, cezaevlerinde ve toplu mezarlarda kaybedilenlerin dosyası. Bu konuyu nasıl ele alacaksınız?

- Aslında biz siyasi bir rejimle değil, kelimenin tam anlamıyla bir suçlular ve haydutlar çetesiyle savaşıyorduk. Hem barışta hem de savaşta tutuklamalar, zorla kaybetmeler, öldürmeler, yerinden etmeler, aç bırakmalar, kimyasal silahlar, sistematik işkence... Bugün davanın bittiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, insanların Sednaya Hapishanesi’nden sorumlu olanlardan, varil bombaları ve kimyasal silahlar atanlardan ve bilinen zulümleri işleyenlerden hesap sorma hakkını saklı tutarak, olaylara intikam açısından bakamayız. Bu kişiler sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır. İsimleri bilinmeyen kişilere gelince, insanların bu kişileri de sorumlu tutmak için haklarında suç duyurusunda bulunma hakları vardır.

scvdfb
Ahmed eş-Şera, Şam'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü

Önemli olan, kısıtlamaları kırmış olmamız ve uzman kuruluşların bu göreve yardımcı olmak üzere gelmiş olmalarıdır. Kayıp kişilerin dosyalarını takip etmek hem yaşayan hem de ölü olan kişilerin akıbetlerini belirlemek ve ailelerinin ölüm belgeleri, miras gibi işlerini kolaylaştırmak üzere uzmanlaşmış bir bakanlık kurulacaktır. Bu çok iş demek, ancak hakikate ulaşmalıyız.

* Beşar Esad'ın oturduğu yerde, Halk Sarayı'nda bizi ağırlamak nasıl bir duygu?

- (Gülüyor) Dürüst olmam gerekirse, hiç rahat değilim. Ancak burası halka açık olması gereken bir yer. Böylece halk burayı ziyaret edebilir ve çocuklar bu avlularda oynayabilir.