Arap Birliği: Zorluklarla mücadele etmek için Arap ittifakı şart

Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki
Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki
TT

Arap Birliği: Zorluklarla mücadele etmek için Arap ittifakı şart

Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki
Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki

Arap Dünyasının siyaset sahnesi bir dizi yeni gelişmeye tanıklık ediyor. Bu gelişmeler arasında krizlerin çözülmesi, Arapların fikir birliğine varma çabaları, bazı Arap ülkelerinin Suriye ile ilişkileri, İsveç müzakereleri ile Yemen krizini aşma girişimleri ve üç ay içerisinde Arap dünyasında gerçekleştirilecek üç zirve: Beyrut'ta bir Arap kalkınma zirvesi, Tunus'ta bir Arap zirvesi ve Mısır'da bir Arap-Avrupa zirvesi yer alıyor.
Arap Birliği (AL) Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki, AL koridorlarında ve kulislerinde yapılan çalışmalar hakkında Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulundu.
Anlaşmazlıkların üstesinden gelinmesi için bilgeliğe, diplomasiye, herkesin çıkarlarına hizmet eden ortak eylemin gelecekteki vizyonunun belirlenmesine ve anlaşmazlıkların ötesine bakılmasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Husam Zeki, AL Konseyi tarafından kabul edilen kararların meşruiyetin ve hükümetin desteklenerek Yemen’deki varlığının güçlendirilmesi yönünde olduğunu belirtti. Yabancı veya bölgesel müdahaleler olmaksızın bölge halklarının ve liderlerin krizlerin çözümünde rol alması gerektiğine odaklanan Zeki, ayrıca Arap Birliği sisteminin gelişmesi ve Arap krizlerini çözme yeteneği hakkında da açıklamalarda bulundu.
Yemen Krizi
İsveç'teki müzakerelerin sonucunu nasıl görüyorsunuz? Yemen'de barış sağlanabilir mi?

-Yemen'deki hayatın tekrar normal hale dönmesine ve sosyal uyumun gerçekleşmesine ilişkin bütün destekler Genel Sekreter tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Arap Birliği Konseyi tarafından kabul edilen kararlar iyi bilinmektedir. Bunlar arasından en önemlisi meşruiyetin ve hükümetin desteklenerek Yemen’deki varlığının güçlendirilmesidir. BM elçisi ile ilgili olarak, bir BM elçisinin Yemen'deki durumun üstesinden gelmeye çalışırken Arap Birliği’ni ve Genel Sekreteri'ni görmezden gelmesi doğru değil. Bu onun konumunu ve kararlarını bildirmek istemediği anlamına geliyor. Suriye ve Libya'nın uluslararası elçileri daima Arap Birliği (AL) ile koordineli bir şekilde hareket eder ve zaman zaman bakanlık toplantılarına katılırlardı. Genel Sekreter, daha önce Arap Birliği ile koordinasyon ve iletişim eksikliği nedeniyle söz konusu meseleyi BM Genel Sekreteri’ne açmış ve bunun doğru olmayan bir tutum olduğunu söylemişti.
Yemen krizini çözme çabalarının barış ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Durum bütün yönleri ile ele alındığı takdirde Arap desteğinin devam etmesinin gerekli olduğu ortaya çıkar. Yemenliler en nihayetinde tek bir halktır ve siyasi ve mezhepsel pozisyonlar arasındaki farklılıklara bakılmaksızın böyle görülmeleri gerekir.
Yemen, Irak, Suriye ve Libya'nın kaderinin bölgesel ülkelere ve onların müdahalelerine, özellikle Türkiye ve İran'a bağlı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Maalesef, bu müdahaleler krizlerin daha da karmaşık bir hale gelmesine sebep oluyor. Zaman içinde bölgesel ve uluslararası etkinin azalacağını umuyoruz. Çünkü bu durum krizleri uzatıyor ve karmaşıklaştırıyor. Bu ülkelerin halka kendi kaderlerini belirleme fırsatını tanımaları gerekiyor. Böyle halklar ülkelerinin egemenliğini kontrol edebilecekler.
Suriye krizi
ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD birliklerini Suriye'den çekmesi kararına ilişkin hala birtakım soru işaretleri var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

- Yabancı güçlerin Arap ülkelerinden tahliyesi, devlete egemenliği geri getirme yolunda önemli bir adımdır. Bu durumun diğer güçlerin girişine sebep olmaması gerekiyor. Çünkü herhangi bir bölgesel veya uluslararası müdahale Suriye'nin egemenliğini zayıflatıyor. Suriye halkı, belirli bir gönüllü formüle göre ülkelerine geri dönmeli. Çünkü Suriyeliler olmaksızın Suriye yeniden inşa edilmeyecek. Mevcut durum kaosu körüklüyor.
Yeni yılda şu anki Arap krizlerinde, özellikle Yemen, Suriye ve Libya'da bir rahatlamaya tanık olunacak mı?
- Yeni yılın zorluklara ve bölgesel ve uluslararası karmaşıklıklara rağmen üç dosyaya ilişkin olumlu birtakım gelişmelere tanık olacağını umuyorum. Arap ülkelerinin 2019 yılının birtakım olumlu atılımlara tanık olması için çalıştıklarını düşünüyorum.
Beyrut'ta bir Arap kalkınma zirvesi, Tunus'ta bir Arap zirvesi ve Mısır'da bir Arap-Avrupa zirvesi yapılacak. Gelecek üç ay için planlanan bu üç zirvenin maliyetleri temin edildi mi?
- Zirvelere ilişkin üst düzey hazırlıklar tamamlandı. Zirvelerin maliyetleri hususu halledildi. Herhangi bir tehdit söz konusu değil. Arap Birliği’nin özellikle etkinlikler ve faaliyetler hususundaki zayıf bütçesine gelirsek, tüm üye devletlerin ödemelerini bütünüyle yapacağını temenni ediyorum. İstisnai bir duruma tanık oluyoruz. Birlik, kaynaklarının yarısı ile çalışıyor. Ülkelerin önemli bir Arap kurumu olan Arap Birliği’nin rolünü ve etkinliğini yerine getirmesi için düzenli bir şekilde destek olmaları gerekiyor.
Genel Sekreter, Arap atmosferinin arındırılmasına ve asıl dosyalara ilişkin bakış açılarının birbirine yakınlaştırılmasına ilişkin bir görev üstlenecek mi?
- Genel Sekreter, Arap ülkelerini ziyaret ederek ve liderler ve Dışişleri Bakanlarıyla araya gelerek söz konusu atmosferi arındırmayı hedefliyor. Farklılıkların bir kısmının, bu rolün üstesinde gelemeyeceği ölçüde karmaşık hale geldiğinin farkında. Bununla birlikte, bu dosyaları tamamen Arapların ışıklarından uzak bir şekilde açmaktan tereddüt etmiyor ve bir ilerleme kaydetmek umuduyla bütün meseleleri tartışıyor. Bundan dolayı basın spotlarından uzakta bir rol oynuyor.
Arap devletlerinin egemenliğini ihlal etmeye başlayan terörizm karşısında alınan yeni önlemler var mı?
- Arap Birliği, almış olduğu kararlar ve adalet ve içişleri bakanları arasındaki tutumların koordinasyonu ile terörle mücadelede istikrarlı mekanizmalar kurdu. Ayrıca Arap-Arap anlaşması ve desteği kapsamında faaliyet gösteren terörle mücadelede uzmanlaşmış bir uzmanlar komitesi bulunuyor.
Söz konusu mekanizmanın pratik olmaktan daha ziyade teorik olduğunu düşünüyor musunuz?
- Sadece bir teoriden ibaret değil. Son zamanlarda terör operasyonlarında gördüğümüz modellerin başarısız devletlerde bulunduğuna tanık oluyoruz. Kısa sürede yükselen terörle geleneksel yollarla mücadele etmeyi zorlaştıran yeni formlarla uğraşacak merkezi bir idari otorite yok. Geleneksel olmayan yöntemler geliştirmek gerekiyor. Libya’daki DEAŞ ile Suriye ve Irak'taki DEAŞ bir değil. Hepsi kaos yaymaya ve devletleri, varlıklarını ve yapılarını yok etmeye yönelik radikal bir ideolojiye dayanan yenilenen eski oluşumların isimleridir. Bu nedenle, herkes bu yeni modele karşı mücadele etmek için işbirliği yapmalıdır.
Rolüne yönelik eleştirilere rağmen AL sisteminin gelişimi neden bu kadar gecikti?
- Arap Birliği (AL), kendisine fırsat verildiği takdirde tüm gelişmelere ayak uydurabilir ve her türlü krize müdahale edebilir. AL'nin krizlerin çözümüne katılmasına ilişkin davet edilmemesi –ta ki gelişebilsin- ile ilgili ifadelere gelirsek, bu gerçekçi değil çünkü gelişme devam ediyor ve durmayacak. Lahdar İbrahimi’nin raporundan sonra faaliyet gösteren birkaç komite var. Bu komitelerin sonuçlarının, her ne kadar komiteler yavaş bir şekilde çalışsalar da, çalışmalarını tamamlamaya ve gerekli görüş birliğine ulaşmak için düzenli olarak toplantılar yapmaya çalıştıkları doğrudur.
-Gelişme, yapılardaki veya sözleşmelerdeki düzenlemeleri içeriyor mu?
Arap sistemi politik, ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan birtakım sorunlar içeriyor. Bu nedenle hepsinin her zaman gelişmesi ve modernize edilmesi gerekiyor. Fakat Arap Birliği tüzüğünde öngörüldüğü gibi bunun ancak fikir birliği ile gerçekleşmesi gerekiyor.
Arap ülkeleri arasında fikir birliğinin bulunmamasının Arap kararının gücünden daha zayıf olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Dünya üzerindeki bütün örgütlenmeler içerisindeki devletler arasında birtakım anlaşmazlıklar olur. Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki bölgesel ve uluslararası konferanslara katıldım. Bütün bu oluşumlar, sorunlar bir kenara bırakıldığı takdirde çözüme ve fikir birliğine ulaşabilir ve böylece kendisi ile anlaşmazlıkların yükünün azalacağı neticeleri verecek konular üzerine odaklanabilirler. Anlaşmazlıkların üstesinden gelinmesi için bilgeliğe, diplomasiye, herkesin çıkarlarına hizmet eden ortak eylemin gelecekteki vizyonunun belirlenmesine ve anlaşmazlıkların ötesine bakılmasına ihtiyaç vardır.



Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
TT

Ahmed eş-Şera: Irak'taki deneyimim bana mezhep savaşı yapmamayı öğretti

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Şam'da eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart ile diyaloğu (podcast hesabı)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Irak hapishanelerinden salıverildikten sonra Suriye'ye döndüğünde kendisine iki şart koyduğunu söyledi: ‘Irak'ın mezhep savaşı deneyimini tekrarlamamak ve sadece rejimle mücadeleye odaklanmak.’

Bu ifadeler, eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in eski sözcüsü Alistair Campbell ve eski İngiliz Muhafazakâr bakan Rory Stewart'ın geçtiğimiz günlerde Şam'da eş-Şera ile bir araya gelerek gerçekleştirdikleri ve ‘Ahmed eş-Şera hapisteki bir El Kaide savaşçısından Suriye'nin liderine nasıl dönüştü?’ başlığıyla yayınlanan podcastte yer aldı.

Eş-Şera, “El Kaide'nin Irak'ta yaptıklarını tekrarlamak istediler ama ben bunu şiddetle reddettim. Bu durum aramızda bin 200'den fazla savaşçımızın öldürüldüğü ve benim de kuvvetlerimin yüzde 70'ini kaybettiğim büyük bir çatışmaya yol açtı. Ancak yeniden toparlandık ve rejimle savaşmaya odaklandık. Aynı zamanda DEAŞ ve benzeri gruplar gibi diğer taraflardan gelen tehditlerle de başa çıkmak zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Eş-Şera, “Bir savaşçıydınız, bir mahkumdunuz, bir liderdiniz ve şimdi bir cumhurbaşkanısınız… Bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Şu anda Esed'in eskiden bulunduğu bu saraydayım. Ben bir savaşçıydım, savaşmak istediğim için değil. Bugün cumhurbaşkanıyım ama cumhurbaşkanı olmak istediğim için değil.”

Irak savaşı deneyimi

Suriye Cumhurbaşkanı, üniversitenin ilk dönemlerinde genç bir adam olarak, Suriyelilerin 60 yıl boyunca maruz kaldığı acımasız baskıdan, Suriye toplumunun sistematik olarak yok edilmesinden ve Irak'ta savaş patlak verdiğinde oraya gitmesi gerektiğini hissetmesinden duyduğu öfkeden bahsetti.

Eş-Şera Irak'ta üç yıl savaşmış, ardından beş yılını hapiste geçirmiş. İngilizler ona hapishanenin onu nasıl değiştirdiğini, bundan ne öğrendiğini ve çeşitli grupların saflarında nasıl hızlı bir şekilde yükselebildiğini sordu.

cdfrgthy
Suriyeli sanatçı Tamara Bessam Ebu Alvan, Şam'da Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlayan bir duvar resmi çiziyor. (Reuters)

Eş-Şera bu soruya şu cevabı verdi: “Suriye'de var olan baskının boyutlarını fark etmeye başladığımda yaklaşık 19 yaşındaydım. Ülkenin kötüye giden durumunu ve önceki rejimin ülkeyi nasıl korkunç bir şekilde yönettiğini görebiliyordum. Şam'ın taşıdığı yük ve rejimin Suriye toplumunu ve bu kadim şehri nasıl istismar ettiği konusunda derin bir acı hissettim.”

Sözlerine şöyle devam etti: “Bu rejimin düşmesi gerektiğine ikna olmuştum ama bunu gerçekleştirecek araçlarımız ya da uzmanlığımız yoktu. Bu yüzden deneyim kazanabileceğim her yere gitmeye karar verdim. O sırada Amerikalılar Irak'a girmeye hazırlanıyordu ve ABD'nin yaptıklarına karşı güçlü bir Arap ve İslami tepki vardı. Unutmamalısınız ki o zamanlar gençtim ve farklı bir düşünce tarzım vardı. Bu yüzden Irak'a gittim ve farklı gruplarla çalıştım. Zaman içinde bu gruplar yavaş yavaş küçülmeye ve El Kaide örgütüyle birleşmeye başladı. Bu şekilde kendimi El Kaide saflarında buldum.”

sxcdfrgt
Yaklaşan Ramazan Ayı için hazırlanan ‘Benatu’l Başa’ adlı dizinin çekimleri Eski Şam'da yapılıyor. (AFP)

22 yıllık bu yolculuk sırasında eş-Şera, Irak'taki deneyimlerinden öğrendiği en önemli şeyin, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınmak istiyorsak politikaların sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiği olduğunu söyledi. O dönemde Batı'nın Ortadoğu'ya yönelik politikalarını eleştiren eş-Şera, “Bunlar yanlıştı ve değiştirilmeleri gerekiyordu. Bölge halkının her 10 yılda bir kötü kararların bedelini ödemesini istemiyoruz” dedi.

Bir barış adamı!

Kendisini dünyaya bir barış adamı olarak tanıtmak isteyip istemediği ve kendisine halen şüpheyle yaklaşan ülkelerle nasıl ilişkiler kurmayı planladığı sorusuna eş-Şera şu yanıtı verdi: “Bölgemizde, özellikle Suriye'de savaşlardan bıktık. İnsanlık barış ve güvenlik olmadan yaşayamaz, insanların aradığı şey bu, savaş değil. İnsanları bir araya getirebilecek ve savaşa başvurmadan barışçıl çözümlere götürebilecek pek çok şey var. Barış içinde insan olarak bizi birleştiren şeyler, savaş içinde bizi bölen şeylerden çok daha büyüktür.”

scdfvgbth
Yeni Suriye yönetimi geçtiğimiz aralık ayında muhalif grupları birleşik bir Suriye ordusuna entegre etmeye çalıştı. (SANA)

HTŞ grupları

Podcastte eş-Şera’ya bazıları daha radikal olan birçok hareketten oluşan Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) içindeki pratik bir zorluk soruldu: “Burada bizimle birlikte oturmanıza kızanlar olabilir. Şimdi cumhurbaşkanı olduğunuza göre, en radikal olanlar da dahil olmak üzere tüm bu eski gruplarla nasıl başa çıkacaksınız?”

Ahmed eş-Şera şöyle yanıtladı: “Burada sizinle birlikte oturmama izin verilmediğini söylemek büyük bir abartı olur. O kadar da kötü değil. Bir arada yaşamamızı ve birbirimizle savaşmaya gerek kalmadan devrimin hedeflerine ulaşmamızı sağlayacak uygun ve kabul edilebilir bir formüle ulaşana kadar tüm bu taraflarla ikna ve diyalog yöntemlerini kullandım... Pek çok kişi bu yaklaşıma katıldı.”

scdfvgrth
Halep kırsalından Humus şehrine dönen yerinden edilmiş Suriyelileri taşıyan bir otobüsün penceresinden bakan bir çocuk, elinde Suriye bağımsızlık bayrağı tutuyor, 10 Şubat. (AFP)

Anayasa ve seçimler

“Peki ya ‘ulusal konferans’ ve anayasa ile seçimlerin belli bir zaman dilimi içinde yapılmasının garanti edilmesi hakkında ne söylersiniz?”

Eş-Şera, Suriye'nin çeşitli aşamalardan geçtiğini ve önceliğin hükümeti istikrara kavuşturmak ve devlet kurumlarının çöküşünü önlemek olduğunu söyledi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib hükümetini Şam'ın kontrolünü ele geçirdiğimizde iktidarı devralmaya hazır olacak şekilde hazırladık. Bu aşama için üç ay ayırdık. Daha sonra anayasal deklarasyon, ulusal konferansın toplanması ve cumhurbaşkanının atanmasını içeren bir sonraki aşamaya geçeceğiz. Uluslararası sözleşmelere uygun olarak bir cumhurbaşkanı atadık. Anayasa uzmanlarına danıştıktan sonra muzaffer güçler cumhurbaşkanını atadı, önceki anayasayı iptal etti ve eski parlamentoyu feshetti. Şimdi, yeni bir anayasanın ilan edilmesinin önünü açacak öneriler geliştirmek amacıyla çok çeşitli tarafların yer alacağı ulusal diyalog sürecine geçeceğiz. Geçici bir parlamento oluşturulacak ve bu parlamento yeni anayasayı hazırlamak üzere bir anayasa komitesi kurmakla sorumlu olacak.”

Trump ve Gazze

Eş-Şera, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e taşınmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İnsanları topraklarını terk etmeye zorlayabilecek hiçbir güç olmadığına inanıyorum. Birçok ülke bunu yapmaya çalıştı ama hepsi başarısız oldu, özellikle de Gazze Şeridi'ne yönelik son savaş sırasında. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Filistin halkı acıya, ölümlere ve yıkıma katlandı ama yine de topraklarını terk etmeyi reddetti. 80 yılı aşkın süredir devam eden bu çatışmada, Filistinlileri zorla yerlerinden etmeye yönelik tüm girişimler başarısız oldu. Terk edenler kararlarından pişman oldular. Birbirini izleyen Filistinli nesillerin aldığı ders, topraklarına bağlı kalmanın ve onu terk etmemenin önemidir.”

scdfvrgty
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera dün Silikon Vadisi'nden Suriye asıllı Amerikalı uzmanlardan oluşan bir heyetle bir araya geldi. (SANA)

Ekonomik model

Kendisini en çok ilgilendiren küresel ekonomik model ve ekonomi yönetimi açısından ilham aldığı belirli bir ülke ismi sorulan Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Singapur, Suudi Arabistan, bazı dönemlerde Brezilya ve kalkınma yolunda büyük zorlukların üstesinden gelen Ruanda gibi ekonomik büyümeye tanık olan birçok ülkeyi incelediğini söyledi. Her ülkenin kendi zorlukları ve kalkınma aşamasıyla şekillenen kendi bağlamına sahip olduğunu belirtti. “Bu örneklerden değerli dersler çıkarılabilecek olsa da bunları körü körüne taklit etmemeliyiz. Bunun yerine, Suriye'nin kendine özgü durumuna uygun bir yaklaşım geliştirmek için bu dersleri uyarlamalı ve entegre etmeliyiz” dedi.

Ordu ve polisin lağvedilmesi

Eş-Şera'ya, Baas'tan arındırma sonrasında Irak'ta yaşananları anımsatan polis ve ordunun lağvedilmesi ve bu konunun nasıl ele alınacağı sorulduğunda, Suriye ve Irak'taki durum arasında büyük farklar olduğunu ve karşılaştırmaların her zaman büyük farklılıklar gösterdiğini söyledi. Suriye ordusunu ‘bir alternatif hazırlamadan’ dağıtmadığını belirtti.

Eski rejimin ordusunun Irak ordusu gibi olmadığını vurgulayan eş-Şera, “Çok sayıda milis ile İran ve Rusya'dan gelen dış müdahalelerle parçalanmıştı. Ordu dağılmış ve çökmüştü. Birçok genç erkek askere gitmemek için Suriye'den kaçıyordu. Dolayısıyla ordunun Suriyeliler için büyük bir önemi yoktu. Bugün Suriye'de zorunlu askerlik uygulamadım. Gönüllü askerliği tercih ettim. Bugün binlerce kişi yeni Suriye ordusuna katılıyor” ifadelerini kullandı.

Devrimci zihniyet bir devlet inşa edemez

Kendisini halen bir devrimci olarak görüp görmediği sorulan eş-Şera, devrimci zihniyetin bir devlet inşa edemeyeceğini söyledi. Şarku'l Avsat'ın Rory Stewart'ın röportajından aktardığına göre Eş-Şera, “Bir devlet inşa etmek ve bütün bir toplumu yönetmek söz konusu olduğunda farklı bir zihniyete ihtiyaç duyarsınız. Benim için devrim, rejimin devrilmesiyle sona erdi” dedi.

Eş-Şera sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkenin yeniden inşası, ekonomik kalkınma, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması, komşu ülkelere güvence verilmesi ve Suriye ile Batı ülkeleri ve bölge ülkeleri arasında stratejik ilişkiler kurulmasını içeren yeni bir aşamaya geçtik.”

sdfgrt
Ahmed eş-Şera'nın geçen ay yaptığı bir konuşmayı Şam'daki er-Ravza kafede takip eden Suriyeliler (Şarku’l Avsat)

Batı medyasının kendisi hakkında söylediklerine ilişkin tutumu sorulan Ahmed eş-Şera, Suriye'nin küresel etkiye sahip stratejik bir ülke olduğunu söyledi. Eş-Şera, “Geçmişte rejim kasıtlı olarak Suriyelileri Avrupa'ya göç ettirmeyi ve Captagon'u Avrupa'ya ve bölgeye kaçırmayı amaçlıyordu. Şam ayrıca, Suriye içindeki bazı ülkelerin oynadığı son derece olumsuz rol nedeniyle bölgede daha fazla istikrarsızlık tohumları ekmek için bir üs olarak kullanıldı” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'nin durumunun kökten değiştiğini ve gelecek vaat eden yeni bir ülke haline geldiğini vurgulayan eş-Şera, “Suriye ekonomik kalkınma yoluyla bölgenin istikrara kavuşmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi. Eş-Şera, tarım, sanayi ve ticaret gibi sektörlerde önemli bir merkez olacak olan Suriye'nin tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığını ve Doğu ile Batı arasındaki ticaretin yeniden gelişmesinin beklendiğini belirtti.

Eş-Şera, Batı'nın Suriye'ye bakışını bu açıdan yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi.