SDG, DEAŞ’ın Türkiye’ye geçme teklifini reddetti

DEAŞ’ın kontrolündeki son bölgedeki siviller Bağuz ilçesini terk etmek için SDG’nin kayıt işlemlerini yapmasını bekliyor (AFP)
DEAŞ’ın kontrolündeki son bölgedeki siviller Bağuz ilçesini terk etmek için SDG’nin kayıt işlemlerini yapmasını bekliyor (AFP)
TT

SDG, DEAŞ’ın Türkiye’ye geçme teklifini reddetti

DEAŞ’ın kontrolündeki son bölgedeki siviller Bağuz ilçesini terk etmek için SDG’nin kayıt işlemlerini yapmasını bekliyor (AFP)
DEAŞ’ın kontrolündeki son bölgedeki siviller Bağuz ilçesini terk etmek için SDG’nin kayıt işlemlerini yapmasını bekliyor (AFP)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), DEAŞ’ın Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği son bölgeyi savaşmadan teslim etmesi karşılığında ‘örgüt unsurlarının Türkiye’ye geçmeleri için güvenlik koridorunun oluşturulması’ teklifini reddettiğini açıkladı.
SDG, Deyr-i Zor'un El Bağuz ilçesinde DEAŞ kontrolündeki son bölgeyi ‘sivilleri tehlikeye atmadan’ ele geçirmek için askeri operasyonları yavaşlatma kararı aldığını bildirdi.
Alman Haber Ajansı’nın (DPA), yerel kaynaklara dayandırarak verdiği haberde, ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyona ait uçakların, DEAŞ’ın Fırat’ın doğusundaki son hakimiyet alanı Bağuz’a düzenlediği dünkü hava saldırılarında 8 sivilin hayatını kaybettiği, bölgedeki evlerde maddi hasar meydana geldiği belirtildi.
Suriye resmi haber ajansı SANA, konuyla ilgili aktardığı haberde, Koalisyon uçaklarının bölgeye düzenlediği operasyonda 3 kadın ve 5 çocuğun hayatını kaybettiğini, bazı yerleşim birimlerinde büyük hasarların oluştuğu kaydedildi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), DEAŞ’ın elindeki son bölgede ‘birçok Suriyeli ailenin nüfus cüzdanlarını kaybetmeleri nedeniyle mahsur kaldıklarını’ aktardı.
36 bin sivil bölgeyi terk etti
SOHR’un aktardığına göre, ilçe sakinleri SDG’ye insani ateşkes kararı alma ve buna bağlı olarak sivillerin bölgeyi terk edebilmesi için güvenlik koridoru oluşturma çağrısında bulundu. Pazartesi akşamı yaklaşık 200 sivil SDG kontrolünde ilçeyi terk etmişti. SOHR’a göre Aralık ayından bu yana bölgeyi terk eden sivillerin sayısı 36 bine ulaştı.
SDG tarafından Salı günü yapılan açıklamada, DEAŞ savaşçılarının aileleriyle birlikte Fırat’ın doğusundaki küçük bir bölgede mahsur kaldığını ve burada sivillerin bulunması nedeniyle operasyonları yavaşlattıkları belirtilmişti.
SDG Sözcüsü Mustafa Bali, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi;
“Halihazırda DEAŞ’ın elinde yaklaşık olarak 5 veya 6 kilometrelik bir alan kaldı. İnsani durumlar, bizim için en öncelikli konudur. Bu bölgede binlerce aile bulunuyor. Bunlar, haliyle DEAŞ unsurlarının aileleri yani kadın ve çocuklar. En nihayetinde onlar sivil. Örgütün sivillere uyguladığı baskının boyutu her ne kadar büyük olsa da hiçbir çocuğun veya sivilin hayatını tehlikeye atmayız. DEAŞ, aracılar yoluyla SDG’ye bir teklif sundu. Gelen teklifte, savaşmadan bölgenin SDG’ye bırakılması karşılığında, örgüt unsurlarının aileleriyle birlikte Türkiye’ye geçmesini sağlayacak bir güvenlik koridorunun oluşturulması talep edildi. Eğer bu madde kabul edilmezse o zaman İdlib’e geçmek üzere bir koridor açılmasını teklif ettiler. Bize göre Türkiye ve İdlib’in bir farkı yok. Şayet İdlib’e giderlerse oradan Türkiye’ye gireceklerdir. Elbette bu teklifi reddettik.”
Bölgedeki siviller nedeniyle operasyonlarını yavaşlatma kararı aldıklarını belirten Bali, çatışmaların en alt seviyede olduğunu söyledi.
ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’un desteğini alan SDG birlikleri, DEAŞ’a karşı mücadele kapsamında Suriye’nin doğu ve kuzeyinde birçok bölgeyi kontrol altına aldı. SDG birlikleri halihazırda Irak sınırında dar bir alanı elinde tutan DEAŞ unsurlarına karşı operasyonlarını sürdürüyor.



Hüseyin eş-Şeyh, Filistin Yönetimi’ndeki en yüksek makama içeriden gelen ilk Filistinli oldu

Hüseyin eş-Şeyh Ramallah'taki FKÖ Merkez Konseyi toplantısında (AFP)
Hüseyin eş-Şeyh Ramallah'taki FKÖ Merkez Konseyi toplantısında (AFP)
TT

Hüseyin eş-Şeyh, Filistin Yönetimi’ndeki en yüksek makama içeriden gelen ilk Filistinli oldu

Hüseyin eş-Şeyh Ramallah'taki FKÖ Merkez Konseyi toplantısında (AFP)
Hüseyin eş-Şeyh Ramallah'taki FKÖ Merkez Konseyi toplantısında (AFP)

Hüseyin eş-Şeyh, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın yardımcısı olarak atanmasıyla birlikte, Filistin Yönetimi'nin en üst makamına içeriden gelen ilk Filistinli oldu. Şeyh, Fetih Hareketi’nin (El Fetih) kurucu babaları ve eski muhafızlarının elinde geçen 30 yılı aşkın sürenin ardından yeni bir dönemi başlatarak Devlet Başkanı olmaya bir adım daha yaklaştı.

Hüseyin eş-Şeyh, başlıca yönetim kurumları tarafından verilen bir yetkiyle Abbas'ın yardımcısı olarak seçilirken Fetih hareketi ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ, Fetih Hareketi Merkez Konseyi, FKÖ Merkez Konseyi toplantısından önce başkana yardımcısını seçme yetkisi vermesinin ardından başkan yardımcılığı pozisyonunu oluşturdu. Şeyh de FKÖ yönetiminin onayıyla bu pozisyona seçildi. Bu durum Şeyh'i yaklaşan olası devlet başkanlığı seçimlerinde Fetih Hareketi’nin güçlü bir adayı ya da Abbas'ın ölümü ya da yönetemez hale gelmesinden sonra herhangi bir nedenle seçimlerin yapılamaması durumunda fiili devlet başkanı haline getiriyor.

Hüseyin eş-Şeyh'in bu göreve gelmesi, daha eski, daha görünür ve popüler liderleri atladığı düşünüldüğünde şaşırtıcı olsa da son birkaç yılda Filistin Yönetimi, Fetih Hareketi ve FKÖ olmak üzere en önemli üç kurum içinde siyasi ve güvenlik alanlarında mutfağın baş aşçısı olana kadar hızla yükseldiği düşünüldüğünde pek şaşırtıcı değil.

Hüseyin eş-Şeyh kimdir?

Hüseyin Şehade Muhammed eş-Şeyh, 14 Aralık 1960 tarihinde Ramallah'ın Ramle bölgesindeki Deyr Tarif köyünden Filistinli bir mülteci ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Küçük yaşta Fetih Hareketi’ne katılan Şeyh, 1978 yılında hareketle ilişkisi ve faaliyetleri nedeniyle İsrail tarafından tutuklandı ve 11 yıl hapis yattı. 1989 yılında ilk Filistin İntifadası'nın başlamasıyla serbest bırakıldı.

İntifada sırasında aktif rol aldı ve Birleşik Ulusal Liderlik ve Fetih Hareketi Yüksek Komutanlığı'nın bir üyesi oldu. Filistin Yönetimi'nin kurulmasıyla birlikte güvenlik güçlerine katıldı ve Önleyici Güvenlik Servisi'nde albay olarak görev yaptı.

Ardından 2000 yılındaki ikinci intifada sırasında Fetih Hareketi’nin bazı nüfuzlu liderleriyle ve daha sonra El Fetih’le bir dereceye kadar anlaşmazlıklar yaşadı, ancak hareketin liderlerinden biri olarak kalmaya devam etti.

2007 yılında Sivil İşler Genel Otoritesi'nin başkanlığını ve Filistin Yönetimi ile İsrail arasında resmi iletişim kanalı olan Yüksek Sivil Koordinasyon Komitesi'nin (CAC) başkanlığını üstlendi.

Şeyh hapishanede İbranice öğrendi. İyi derece İbranice yazabiliyor, okuyabiliyor ve konuşabiliyor. El Fetih'in 2009 yılında Beytüllahim'de düzenlenen altıncı genel konferansında Merkez Komite üyeliğine seçildi, ardından 2016 yılında yeniden seçildi.

Şeyh, 2017 yılında El Fetih'in Filistin Uzlaşı Heyeti Üyesi oldu. Fetih Hareketi Merkez Komitesi, 7 Şubat 2022 tarihinde Merkez Konsey'in 31. oturumunda onu, bundan iki yıl önce koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden Saib Ureykat'ın yerine FKÖ Yürütme Kurulu üyesi olarak seçti.

Şeyh’in daha sonra örgütün Yürütme Komitesi sekreterliğine ve Müzakere Departmanı başkanlığına seçilmesi, onu şu anki pozisyonuna daha da yaklaştırdı.

Son iki yıldır Abbas'ın en yakın sırdaşı haline gelen Şeyh, Filistin Yönetimi ile ilgili tüm önemli konularda İsrailliler, Amerikalılar ve Araplarla birçok diyaloğa öncülük etti. Şubat ayında Sivil İşler Genel Müdürlüğü görevinden ayrılan Şeyh, Ramallah'taki Şebab el-Bireh Spor Kulübü'nün başkanlığı da dahil olmak üzere diğer görevlerini sürdürdü.

Abbas, bir hafta önce Şeyh’iFilistin Büyükelçilikleri Komitesi'nin başına atadı.

Hüseyin eş-Şeyh, Yurtdışında ve İsrail'de, uzlaşmaya varabilen bir pragmatist olarak görülüyor.

İsrail basınına göre Şeyh, İsrailli yetkililerle yakın ilişkilere sahip.

Abbas'ın diyalog, diplomasi ve halk direnişi yoluyla İsraillilerle bir barış anlaşmasına varılmasına dayanan yaklaşımını benimseyen Şeyh, Filistin Yönetimi'nin reform ve değişim ihtiyacını kabul etmekle birlikte bunu heba edilmemesi gereken ulusal bir kazanım olarak görüyor.

Gazze Şeridi’nde devam eden savaşın başlamasından önce Foreign Policy dergisine konuşan Şeyh, Filistin Yönetimi'nin halka siyasi bir ufuk sunamadığını belirterek “Filistin Yönetimi halkın işgalden kaynaklanan mali ve ekonomik sorunlarını çözemiyor. Fakat Filistin Yönetimi'nin alternatifi kaos ve şiddetten başkası değil!” ifadelerini kullandı.