Ali Koç: Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkartmayanlar var, TFF yeniden yapılandırılmalı

Ali Koç: Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkartmayanlar var, TFF yeniden yapılandırılmalı
TT

Ali Koç: Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkartmayanlar var, TFF yeniden yapılandırılmalı

Ali Koç: Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkartmayanlar var, TFF yeniden yapılandırılmalı

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu'nun yeniden yapılandırılması gerektiğini belirterek, “Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkaramayan bazı kişilerin hakemlere verilen terfi ve ceza işlerini görev edinmelerinin faydadan çok zarar getirdiğini görüyoruz” dedi.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, ligin 2. yarısında yaşanan hakem hataları ile ilgili Ülker Stadyumu'nda basın toplantısı düzenledi. Düzenlenen basın toplantısına Ali Koç'un yanı sıra Yüksek Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük ve Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı. Toplantıda, şimdiye kadar ligde oynanan maçlarda hatalı verildiği düşünülen hakem kararları izletildi.
'İçerisinde bulunduğumuz duruma kılıf aramıyoruz'
Ali Koç, bugün çok hoş sebeplerle burada olmadıklarını belirterek, "Detaylı ve uzun bir toplantı olacak. Pek çok takımın onlarca maçlarda hakem hataları yaşıyorlar. Bizim burada olmamızın sebebi çok daha derin. Sizinle bugün konuşacağımız konular vesilesiyle beraber olmaktan dolayı son derece mutsuzum. Biz bugün burada özellikle sezonun ilk yarısında aldığımız sonuçlara, içerisinde bulunduğumuz duruma kılıf aramıyoruz. Gündemi değiştirmek için de burada değiliz. Burada olmamızın sebebi kesinlikle sadece 1-2 hakem hatası, verilmeyen penaltılar değil. Taraftarımız tatmin olsun olarak da değil. Biz yönetim olarak konuşmuş olmak için, mazeret oluşturmak için burada olan insanlar değiliz. 7-8 aydır söylemlerimizden bunları gözlemlemişsinizdir. Amacımız son haftalarda gösterilen sistematik davranışa dikkat çekmek. İlerleyen haftalarda da muhtemelen yaşanılan bu davranışlara karşı farkında olmalarını sağlamak. Az önce izlenen görüntüler 4 haftada yaşanan masum hakem hatalarını, tesadüfi yanlışlar zinciri olarak tanımlamayı hata olarak düşünüyorum. İyi bir devre arası kampı, transfer süreci yakalamış, bunun meyvelerini toplamaya başlarken söz konusu maçlardaki hakemlerin eş zamanlı şekilde Fenerbahçemize karşı kasıtlı ve sistematik bir davranış olduğu düşünülmekte ve kaygılandırmaktadır. Tüm bu sebeplerden dolayı buradayız. Tek tek pozisyonlardan ziyade bütüne baktığımızda kaygılarımızda haklı olduğumuzu görebiliyorsunuz” diye konuştu.
'Bizler her şeyin farkındayız'
Ligin ikinci yarısındaki hatalardan bahseden Koç, “Ligin ikinci yarısı Bursaspor maçıyla başladı. Son dakikalarda yediğimiz golün iptal edilmesi konusunda tüm otoriteler hemfikir. Hem faul hem ofsayttan iptal edilmiş bir gol ama reaksiyon vermedik. Evkur Yeni Malatyaspor maçını 3-2 kazanmamıza rağmen mixed zone bölgesinde çıkışta hakem hatalarına bir nebze değindik. Göztepe maçında iyi futbol oynadık ama bu galibiyete rağmen hakem kararları endişelerimizin artmasına sebep oldu. Ertesi gün rahatsızlığımızı divan kurulunda dile getirdik. Son olarak Kayserispor maçında tüm kamuoyunun dikkatini çekecek şekilde göz göre göre yaşadıklarımız endişelerimizi tavan yapmamıza sebep vermiş ve bizi aksiyon almaya mecbur kılmıştır. Bizler her şeyin farkındayız” dedi.
'Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkartmayanlar var'
TFF'nin yapılandırılma şeklini değerlendiren Ali Koç, “Türk futbolunun adaletten ve her takıma eşit olmaktan çok uzak şekilde olduğu kanısı kamuoyuna yerleşmektedir. Bu konuya sebebiyet veren olaylara tanık oluyoruz. Türk futbolu 90'lı yılların sonunda lobilerle yönetilen alan haline gelmiştir. Bu lobiler futbolu etkisi altında tutmaya çalışmıştır. 1-1,5 senedir bu konuşmalara değiniyorum. Ülke futbolunu yöneten insanların her takıma eşit mesafede yaklaşmaları, kimliklerini bir kenara bırakıp sadece Türk futboluna katma değer üstlenmeleri gerektiğini dile getirdik. Bunun için de federasyon yetkili kurulları kulüp kotası bazlı değil liyakat odaklı oluşmalıdır. Belli takımları temsilen yönetim kurulu üyeleri alma uygulaması bugün artık gelinen noktada bazı temsilcilerin ilkeli yaklaşımına karşın, bazıları ise kendi çıkarları için çalışma yapma gerekçesiyle bizim için işlevini yitirmiştir. Bu sistem suistimaller oluşturmaktadır. Federasyonda tuttuğu takımın formasını çıkaramayan bazı kişilerin hakemlere verilen terfi ve ceza işlerini görev edinmelerinin faydadan çok zarar getirdiğini görüyoruz. Kendi takımlarına bir iki maçta haksızlık yapıldığı iddiasıyla federasyondan istifa edip aradan sadece 24 saat geçtikten sonra geri gelip camiama en iyi şekilde hizmet etmek için geri döndüm diyerek açıklamalar yapabilmesi düşündürücüdür. İşin en acı tarafı da bu. Yozlaşmanın son derece olağan karşılanmasıdır. Kamuoyunda bunlar rahatça yaşanabiliyorsa görmediğimiz yansımayan neler yaşanabileceğini sizler düşünün. Futbolda adil rekabeti ve hakkaniyeti sağlamakta en önemli görevi görecek olan TFF, bu görevini tesir etme anlamında yanlış yapılandırılmıştır” şeklinde konuştu.
'MHK'nın baskı altında olmaması için TFF tesislerinde olmaması lazım'
"Bu düzenin sorgulanması için en önemli konulardan biri de hiç şüphesiz Merkez Hakem Kurulu'nun (MHK) konumu ve işleyiş şeklidir" diyen Koç, “MHK talimatına göre; MHK, TFF'nin aday gösterdiği ve onayladığı bir kurumu teşkil ediyor. Bu kurulu futbol ailesinin fertleri olan kulüplerin oluşturması gerektiğini düşünüyoruz. Bu şekilde organik ve inorganik bir bağ olmaksızın kimseye minnet duygusu beslemelerine gerek olmadan kulüplere eşit şekilde olması söz konusu olacaktır. Tamamen bağımsız olarak karar alması gereken MHK'nin baskı altında olmaması için TFF tesislerinde olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Hakemlerimize atama ve terfiler üzerinde uygulanan ceza sistemine dikkatinizi çekmek istiyorum. Hakemlerimiz dışarıdan anlaşılmayacak çok ince mesajları olan bir sistemle yönlendirilmeye açıktırlar. Barış Şimşek'in Video Yardımcı Hakem (VAR) Koordinatörü olarak atanmasını gösterebiliriz. Kendisi Kayseri maçının VAR hakemiydi. Ekici ve Mosses'a yapılan fauller, verilmeyen kartlar. Ekici bu hareketten sonra 1 aylığına sakatlandığı için sahalardan uzak kalmak durumunda. Bu durumlar üzerine VAR Koordinatörü olduğu açıklandı. Pazartesi gününü bekleyemediler. Artık bu Fenerbahçe'ye karşı meydan okuma mıdır yada bizi cezalandırmanın ödüllendirmesinin örneği midir? Hangi takımların lehine-aleyhine ne yönde karar vermeleri gerektiğini mevcut sistemde mesaj olarak vermek mi” şeklinde konuştu. 
Hakem hataları
Türk futbolunda oluşabilecek senaryolardan bahseden Ali Koç, “Mesela hakem atamaları geldiği zaman hangi hakemin iç ve dış saha olduğu dikkate alınıp, seyirci baskısına etkilenen hakemler var etkilenmeyen hakemler var. Etkilenen hakemleri bazı takımların iç saha maçlarına, etkilenmeyenlerin ise dış saha maçına verildiğine bakalım. Herhangi bir maçı kötü yöneten hakem ertesi hafta maç alıp, iyi yönetim hakemin haftalarca maç alamadığını varsayalım. Sizce bu şekilde hakemlere mesaj vermek mümkün müdür? Bana sorarsanız nettir. Böyle bir ortamda iki senaryoya göre futbol güven meselesi nasıl etkilenir? Güven müessesi mümkün olduğunca şüpheye mahal bırakmayacak yöntemler mevcuttur. Bu kararların en şeffaf şekilde herkese açık olarak paylaşılsa güven müessesi çok daha kuvvetli olmaz mı? Bu ortamı tesis etmek çok mu zor? Sporda adalet, eşitlik ve güven duygusunun sağlanmasının Fair-Play ve saygı ortamının tesir edilmesinin marka üzerinde önemine işaret ettik. Kazansak da kaybetsek de her ne olursa olsun bu konuya hep özen gösterdik. Kazanırken güzel kaybederken çirkin yüzümüz olmadı. Her zaman tek bir yüzümüz oldu. Hiçbir zaman gizli bir ajandamız olmadı. Ayrıcalık istemeye teşebbüs etmedik. Maçlarda yapılan hatalar dolayısıyla hakemlere düdük asma gayretimiz olmadı. Federasyonumuzu ve kurullarını şartlar ne olursa olsun baskı altında almaya lobi yapmaya tenezzül dahi etmedik. Galatasaray derbisi de olmak üzere. Bunu da zaaf olarak görenler var. Tüm kulüplere sevgide saygıda kusur etmemeye özen gösterdik. Bunu yaptık çünkü düzeleceksek gelişeceksek adalet herkes için diyorsan bunu ancak hep birlikte yapabileceğimize inandık. Mütemadiyen Türk futbolunun ortak çıkarlarına dikkat çekmeye çalıştık. Son bir yıldır Türk futbolunun zayıflayan rekabet gücü, Avrupa ile aramızda açılan makas, adil rekabet gibi muhtelif yapısal sorunlar hakkında görüşümüzü dile getirdik. Tüm bunlar sonucunda marka değerinin azaldığını belirttik. Buradan çıkış yoklu olarak da yapısal reform değişikliğini vurguladık. Futbolun tüm paydaşlarının hem fikir olduğu ortak aklın adil olduğu asgari müşterekte buluşabildiği ortam tesir edilmeden Türk futboluna sağlıklı bir gelecek inşa edemeyiz. Geç adil rekabetin sağlandığı toplumunun genelinin rahat olduğu güven ortamına kavuşacaktır. Türkiye bunları hak etmiyor. Ancak bugün geldiğimiz noktada futbol üzerinden mutsuzluk kutuplaşma ve gerilim ortamı yaşanmaktadır. Sektör kendilerini kapalı kapılar ardından futbol tanrısı gibi gören öyle zanneden bir yapının geçmişten bugüne en büyük hedefi Fenerbahçe camiası olmuştur. 2006 ve 2011'de yaşadıklarımız, bize yaşatılanlar benzer zihniyetin ürünüydü. FETÖ'den bahsetmiyorum futbolun içindeki şeylerden bahsediyorum o zaman futbolda da FETÖ vardı. FETÖ'ye boyun eğmeyen Fenerbahçe, koşullar ne olursa olsun kudret ve kuvvete sahiptir. Tarih Fenerbahçe için başkandan taraftarına sporcusuna tüm camianın omuz omuza sabırla inançla mücadele ettiği örnekleriyle doludur. Fenerbahçe'nin gücü ve kudreti sahip olduğu camiasından gelmektedir. Burada kocaman camiaların emeği alınteri söz konusu. Ligleri takip eden milyonlarca taraftarlar sporcular teknik heyetler ve endüstri söz konusu. Futbol öyle 3-5 kişinin eline bırakılacak bu şekilde ucuz operasyonlarla yönetilecek bir alan değildir. Türk futbolu keyfe işleyişe sahip lobiden etkisinden arınarak şeffaf bir yapıya geçilmelidir. Yoksa MHK Başkanı istifa etmiş, başkası gelmiş bunlar önemli meseleler değildir. Adil düzeni inşa etmezsek giden MHK Başkanı gibi gelen de aynı şekilde yönetecektir” açıklamasını yaptı.
'Türk futbolu adaletsiz bir kuvvetin yönündedir'
Türk futbolunun tüm paydaşlarına seslenen Koç, “Şu an içinde bulunduğumuz noktada çözüm yapısal bir rekorlar yeni bir sistemi inşa etmektir. Aksi takdirde bu sistem mümkün değildir. Kuvvetsiz adalet, adaletsiz kuvvet büyük bir felakettir. Türk futbolu adaletsiz bir kuvvetin yönündedir. TFF seçimleri çok büyük önem arz etmektedir. Bu seçimler güven ortamı yok olduğu, Türk futbolunu tepeden tırnağa yapılandırması yeniden oluşturulması için fırsat teşkil etmektedir. Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak sadece sportif başarı peşinde değiliz. Türk sporu için neyse yapmaya hazırız. Bize bu sene eşsiz bir güç kuvvet veren en kötü günümüzde sabırla destek veren büyük taraftarımız şundan emin olsunlar. Pek çoğunuzun endişelendiğini biliyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu olarak sizlerle omuz omuza olduğumuz müddetçe her türlü camiamızı savunur engelleri aşarız. Bizler şampiyonluk potasından uzaklaşmış olmamıza rağmen Fenerbahçe'ye yapılan bu davranışın arkasında yatan nedenleri sorguladığımızda garip düşüncelere kapılıyoruz. Bura da amacın buna katılmayacak Fenerbahçe Yönetimini itibarsızlaştırmak suretiyle taraftarla aramızda bağı yıpratmak olduğunu düşünüyoruz. Fenerbahçe futboldan kafasını yukarı kaldığında engellenemez bir yükselişi başlayacaktır belki de bu yüzden bizimle dertleri var. Ancak biz ne yaparlarsa yapsınlar doğru bildiğimiz yoldan yürümeye devam edeceğiz. Bu camia bir bütün ve aynı şekilde yapmaya devam edecektir. Buranın çok derin bir mazisi vardır. Burada esas verdiğimiz mesaj Türk futbolu bu düzen içerisinde gitmemelidir. Gittiği takdirde futbola faydasından çok zararı olacağıdır. İlerleyen zaman içinde bu rahatsız olduğumuz konularla ilgili daha fazla veriler vererek daha fazla literatür kullanarak açıklamaya devam edeceğiz. İstatistiklerle verilerle argümanlarımızı destekleyeceğiz. Çünkü bizim yaklaşım çalışma modelimiz budur. Biz kimin sesi çok olursa onun istediği olsun konumunda değiliz. Biz doğru bildiğimiz yolda devam edeceğiz. Bununda meyve vereceğinden şüphemiz yoktur” ifadelerini kullandı.



PSG galibiyetine rağmen Enrique’den uyarı

Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
TT

PSG galibiyetine rağmen Enrique’den uyarı

Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)
Paris Saint-Germain'in teknik direktörü Luis Enrique (Reuters)

Paris Saint-Germain Teknik Direktörü Luis Enrique, Ligue 1’de Metz’i 3-2 mağlup ettikleri karşılaşmada takımının büyük sıkıntı yaşadığını ve ilk 11’de zorunlu değişiklikler yapmak durumunda kaldığını söyledi.

Enrique, maçın ardından Ligue 1 Plus platformuna yaptığı açıklamada, “Son derece zor bir maçtı ve bunu karşılaşma öncesinde de biliyorduk. Metz özellikle ikinci yarıda etkili bir performans sergiledi ve işimizi oldukça zorlaştırdı” dedi.

Maçın kırılma anlarında orta saha kontrolünü kaybettiklerini belirten İspanyol çalıştırıcı, zorunlu rotasyonların ardından oyunun dengesinin PSG aleyhine bozulduğunu kaydetti.

Altyapıdan genç oyunculara forma şansı vermesiyle ilgili de konuşan Enrique, “Yetenekli genç oyunculara güvenmek kulübümüzün temel özelliklerinden biri” diye konuştu.

Genç oyuncuların sahadaki performansından memnun kaldığını dile getiren Enrique, ikinci yarıda maçın temposunu ve kontrolünü ele almakta zorlandıklarını vurguladı.


Salih Yoluç ve Ayhancan Güven'in yarışacağı WEC nedir?

Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
TT

Salih Yoluç ve Ayhancan Güven'in yarışacağı WEC nedir?

Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)
Serinin en ünlü ve prestijli yarışı, Fransa'da gerçekleştirilen Le Mans 24 Saat (WEC)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta Racing Team Turkey'nin Asian Le Mans Series'te yarışacağını açıklaması, motor sporları hayranlarının gözünü Dünya Dayanıklılık Şampiyonası'na (WEC) çevirdi. Biz de bu hafta WEC'i inceleyeceğiz.

FIA WEC, 2012'de FIA (Uluslararası Otomobil Federasyonu) ve Automobile Club de l'Ouest (ACO) tarafından kuruldu. Şampiyona, 6 saatten 24 saate kadar sürebilen uzun mesafeli yarışları içeriyor. Serinin temel özelliği, aracın performansıyla birlikte dayanıklılığı, yakıt stratejisini, lastik yönetimini ve pilot değişim temposunu aynı anda test eden bir format sunması.

WEC, yıllar içinde üretici katılımı açısından da motor sporlarının en yoğun rekabetçi alanlarından biri haline geldi. 2026 sezonunda 14 üretici mücadele edecek:
Alpine, Aston Martin, BMW, Cadillac, Corvette, Ferrari, Ford, Genesis (yeni katılım), Lexus, McLaren, Mercedes-AMG, Peugeot, Porsche ve Toyota.

Bu geniş üretici listesi, serinin teknoloji geliştirme açısından önemini de yansıtıyor. Yarışlarda kullanılan aerodinamik paketler, hibrit sistemler, dayanıklılık parçaları ve güvenlik çözümleri daha sonra üreticilerin yol araçlarına adapte ediliyor. Bu nedenle WEC, hem pist hem de ticari otomotiv sektörü için bir inovasyon laboratuvarı niteliğinde.

WEC'te yarışan arabalar temelde iki sınıfa ayrılıyor: Hypercar ve LMGT3. Bu ayrım ilk bakışta karmaşık görünebilir ama aslında basit bir mantığa dayanıyor. Hypercar sınıfı, şampiyonanın zirvesi kabul ediliyor.

Bu sınıftaki araçlar tamamen yarış için tasarlanmış, ileri mühendislik ürünleri. Onları yollarda görebileceğimiz bir otomobille karşılaştırmak mümkün değil. Üreticiler, Ferrari'den Porsche'ye, Toyota'dan Peugeot'ya kadar, kendi özel tasarımlarını geliştirip dayanıklılık yarışlarının sınırlarını zorlayan araçlar ortaya koyuyor.

Bu sınıfın amacı hız, teknoloji ve mühendislik üstünlüğü. Le Mans 24 Saat gibi dev bir yarışı genel klasmanda kazanan ekip de her zaman Hypercar kategorisinden çıkıyor. Yani bu sınıf, hem marka prestiji hem de teknik rekabet açısından şampiyonanın kalbi.

LMGT3 ise çok daha tanıdık bir görüntü sunuyor. Bu araçlar, herkesin günlük hayatta gördüğü veya bildiği spor otomobillerin yarışa uyarlanmış versiyonları.

Porsche 911, Ferrari 296, BMW M4 veya Aston Martin Vantage gibi modeller, LMGT3 sınıfında ciddi bir dönüşüm geçirmiş halleriyle piste çıkıyor. Bu dönüşüm; daha hafif gövde, artırılmış aerodinamik parçalar, yarış frenleri ve güvenlik ekipmanları gibi birçok değişikliği içeriyor.

Ancak araçların temel silueti ve karakteri hâlâ yol versiyonunu hatırlatıyor. Bu nedenle LMGT3 yarışları genellikle çok yakın mücadelelere sahne oluyor çünkü araçların performansları birbirine epey yakın.

Bu iki sınıfın en ilginç yanıysa aynı anda, aynı pistte yarışmaları. Hypercar'lar daha hızlı olduğundan yarış boyunca LMGT3 araçlarına tur bindiriyorlar.

Bu durum, izleyenler için sürekli hareket, trafik yönetimi ve strateji gerektiren çok katmanlı bir yarış deneyimi oluşturuyor. Sürücüler sadece kendi içinde rekabet etmiyor, aynı zamanda farklı sınıflardan gelen tempolara uyum sağlamak zorunda kalıyor. İşte dayanıklılık yarışlarının hem karmaşık hem de büyüleyici olmasının nedeni bu.

WEC'teki sınıf ayrımı aslında şampiyonanın ruhunu oluşturan çeşitliliğin ta kendisi. Hypercar sınıfı üreticilerin teknoloji gösterisi, LMGT3 ise tanıdık spor otomobillerin yarış ruhunu temsil ediyor. Bu iki dünyanın tek bir yarışta buluşması, WEC'i diğer tüm motor sporlarından farklı ve benzersiz kılıyor.

WEC’de her yarış hafta sonu, belirli bir akışa sahip programla ilerliyor. Hafta sonu antrenman seanslarıyla başlıyor. Bu seanslarda takımlar araç ayarlarını denerken, yakıt tüketimini, lastik davranışlarını ve pist koşullarını analiz ediyor.

Ardından sıralama turları başlıyor. 2025’te yenilenen ve 2026’da da devam edecek bu formatta, her sınıf için önce 12 dakikalık bir sıralama bölümü yapılıyor. Bu bölümde en hızlı turları atan ilk 10 araç, Hyperpole adı verilen final seansına kalıyor. Hyperpole kısa, stresli ve tamamen hız odaklı bir mücadele; burada atılan en hızlı tur, yarışa kimin pole pozisyonundan başlayacağını belirliyor.

Tüm bu yapı hem rekabeti sıkı tutmak hem de seyirciye heyecan dolu bir hafta sonu sunmak için tasarlanmış durumda.

csdfgth
Takvim, WEC'in küresel görünürlüğünü artırmak amacıyla farklı pazarlara hitap edecek şekilde planlanmış durumda (WEC)

Türk motor sporları tarihinde uluslararası başarılarıyla bilinen Salih Yoluç, 2026'da WEC'e resmi dönüş yapacağını açıkladı. Daha önce Le Mans dahil birçok dayanıklılık yarışında zafer kazandı ve GT kategorilerinde önemli dereceler elde etti. 2026 sezonu için hedefi, LMGT3 sınıfında istikrarlı bir performans ortaya koymak.

Geçen yılın DTM şampiyonu Ayhancan Güven ise 2026'da Manthey Racing'le WEC'te yarışacak. Porsche destekli kariyerinin ardından dayanıklılık arenalarına geçişi, onun için yeni bir profesyonel sayfa anlamına geliyor. Sprint yarışlarındaki agresif ve kontrollü sürüş stilini uzun mesafe formatına nasıl adapte edeceği merakla bekleniyor.

Her iki pilotun da aynı sezon WEC'te yer alması, Türk motor sporları camiası adına tarihi bir gelişme. 

Racing Team Turkey'nin mücadele edeceği Asian Le Mans Series (ALMS), dayanıklılık yarışlarının Asya ayağını temsil eden FIA onaylı bir şampiyona.

Genellikle 4 saatlik yarışlardan oluşan bu seri LMP2, LMP3 ve GT sınıflarını içeriyor.

Takımların WEC öncesi araçlarını test etmeleri için önemli bir hazırlık kategorisi Asian Le Mans Series'te gösterilen başarılar, ekiplerin Le Mans 24 Saat için davet alma şansını doğrudan etkiliyor. Racing Team Turkey'nin katılımı, hem sportif hem de uluslararası görünürlük açısından ciddi önem taşıyor.

WEC, modern motor sporlarının en teknik, en stratejik ve en çok dayanıklılık gerektiren platformlarından biri. 2026 sezonuna girerken hem üretici sayısının artması hem de sınıflardaki rekabet dengesi, şampiyonayı daha çekişmeli bir hale getiriyor. Yoluç ve Güven'in aynı sezonda yer alması ve Racing Team Turkey'nin ALMS programı ise Türkiye adına tarihi bir dönem başlatıyor.

2026 sezonu, Türk motor sporları tutkunları için kaçırılmaması gereken bir dönem olacak.

Kaynaklar: WEC, ALMS


Mike Tyson, Floyd Mayweather maçının yer ve zamanını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Mike Tyson, Floyd Mayweather maçının yer ve zamanını açıkladı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Mike Tyson, Floyd Mayweather'la planladığı gösteri maçının martta Afrika'da gerçekleşeceğini öne sürdü.

Tyson ve Mayweather'ın 2026 baharında dövüşeceği eylülde duyurulmuş ancak herhangi bir yer veya tarih açıklanmamıştı.

Bu detaylar henüz resmi olmasa da Tyson, geçen hafta "Mike Tyson'la Bir Deneyim" adlı etkinlikte konuşurken konuya değindi.

59 yaşındaki eski dünya ağırsıklet şampiyonu, "Floyd Mayweather, buna inanabiliyor musun?" dedi.

Martta Afrika'da olacak. İnanılmaz olacak, tüm rekorları kıracak. Sporun gelmiş geçmiş en büyük etkinliklerinden biri olacak.

Tyson en son Kasım 2024'te, 8 rauntluk profesyonel bir maçta eski YouTuber Jake Paul'la karşılaşmış ve puanla kaybetmişti. Bu, Tyson'ın 2020'de kendisi gibi boks ikonu Roy Jones Jr.'a karşı çıktığı gösteri maçından bu yana ilk karşılaşması ve 2005'ten beri ilk profesyonel müsabakasıydı.

Öte yandan Mayweather, eski UFC şampiyonu Conor McGregor'ı boks kariyerindeki ilk maçında nakavt ettikten sonra 2017'de 50-0'lık mükemmel bir karneyle emekliye ayrılmıştı. Ancak 48 yaşındaki sporcu daha sonra çok sayıda gösteri maçında mücadele etti.

Mayweather-Tyson karşılaşması gösteri maçı olarak duyurulsa da tarih, yer veya kurallar açıklanmadı ve hatta Mayweather'la Manny Pacquiao arasında bir rövanş karşılaşmasının, iki Amerikalının dövüşeceği bu müsabakayı engelleyebileceği bile düşünülüyordu.

Pacquiao ekimde, Mayweather'la rövanş maçından bahsederken "Şu anda görüşmeler sürüyor" demişti. 2015'te Mayweather, tarihin en yüksek hasılatlı boks maçında Filipinli boksörü puanla yenmişti.

46 yaşındaki Pacquiao, "Birbirimizi anlayıp anlayamayacağımıza bağlı" diye devam etmişti.

Ekiplerimiz doğrudan koordinasyon içinde. Rövanş yakında gerçekleşirse boks dünyasının heyecanlanacağından eminim. Kendi kararı, bu yüzden Mike Tyson'la dövüşmesini engelleyemem. [Birbirimizle] neredeyse aynı fikirdeyiz ancak hâlâ müzakere ettiğimiz birkaç detay var. Muhtemelen Las Vegas'ta gerçekleşecek. [Eski dünya şampiyonu Vasyl] Lomachenko'yla bir gösteri maçı için de bir görüşmemiz var. Ancak şu anda müzakere ettiğimiz Mayweather maçı gerçek bir dövüş.

Bu yaz profesyonel boksa geri dönen Pacquiao, WBC yarı ortasıklet kemeri için Mario Barrios'a meydan okumuştu. Pacquiao, 30 yaşındaki boksörle berabere kalmıştı.

Independent Türkçe