Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor

Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor
TT

Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor

Jeremy Hunt: Esed uzun süre iktidarını sürdürecek gibi görünüyor

İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, Şarku’l Avsat röportajında, Rusya'nın Ortadoğu'ya daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde ilgi gösterdiğini ve Devlet Başkanı Beşşar Esed'in Rus müdahalesi nedeniyle iktidarda olduğunu söyledi.
Esed’in kısa vadede ve daha da uzun bir süre iktidarda kalacağını dile getiren Hunt, Rusya’nın Suriyelilere nasıl uygulanabilir bir çözüm sunacağını ve Suriye'ye nasıl barış ve istikrar getireceğini göstermesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Hunt Londra'nın Şam'da büyükelçilik açma planının olmadığını vurguladı.
“ABD’lilerin yerini almak gibi bir niyetimiz yok”
Hunt, ABD’nin Suriye’nin doğusunda çekilmesi ile ilgili olarak Washington ile Londra arasındaki temasların devam ettiğini dile getirerek, bu çekilme sürecinin birkaç yıl boyunca koalisyon ile birlikte DEAŞ’a karşı savaşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için aksi sonuçlara yol açacak şekilde yapılmaması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Hunt, İngiliz birliklerinin Amerikalıların bölgedeki yerini almak gibi bir düşüncesinin olmadığını belirtti.
Yemen hakkında da açıklamalarda bulunan İngiltere Dışişleri Bakanı, İran'ın Yemen'i ‘komşu ülkeleri istikrarsızlaştırmak için bir üs olarak kullanmamasını’ sağlayacak kapsamlı bir çözüme ulaşmanın önemini ve Tahran’ın vermiş olduğu sözler doğrultusunda harekete geçmesi gerektiğini vurgulayarak, “Şu an Husilerin Hudeyde Limanı’ndan çekilmesi ile birlikte Tahran'ın taahhütlerini yerine getirdiğini görmek istiyoruz. Eğer bu çekilme süreci derhal gerçekleşmezse, operasyonların devam edeceğini hepimiz biliyoruz” dedi.
Hunt, mevcut aşamada Ortadoğu’da koalisyonun yeniden oluşumuna tanık olunduğunu belirterek, 2019 yılının İsrail-Filistin çatışması için çok önemli olacağını söyledi. İngiltere’nin Brexit’in ardından Ortadoğu’ya sırtını dönmeyeceğini söyleyen Hunt, Arap Dünyası ile ilişkilerin her zamankinden daha fazla olacağını kaydetti.
Brexit konulu meclis tartışmasına katılmak için Varşova Konferansı’nın akabinde geri dönen Hunt’ın, Perşembe günü meclisteki ofisinde Şarku’l Avsat’a verdiği röportaj:
Varşova Konferansı'ndan yeni döndünüz ve konferansa sizinle birlikte katılan İtalyan mevkidaşınız ile birlikteydiniz. Konferansı nasıl buldunuz? Konferans gerçekten İran’ın kontrol altına alınmasını sağlayacak mı?

-Evet, İtalyan mevkidaşımla birlikteydim. Konferans, İran dışında da birçok sorunu el aldı. Aslında, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile Arap ve uluslararası bakanların da konferansa katılması çok anlamlıydı. Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Bugün tanık olduğumuz şey, Ortadoğu'daki ittifakların yeniden şekillendirildiğidir. Bu alana çok şey giriyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Suudi Arabistan Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Adil el-Cubeyr ve BAE’li mevkidaşı Abdullah bin Zayed'in de katılımıyla Yemen hakkında çok yapıcı bir toplantı gerçekleştirildi. Yemen'de barışın sağlanması üzerine uzun uzun konuştuk. Toplantı oldukça önemliydi. İsrail ve Filistin arasındaki meselelerin çözümü için içinde bulunduğumuz yıla odaklanmamız gerekiyor. Daha önce hiç ortaya çıkmayan kanallar var.
ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ile birlikte Yemen konulu toplantıya başkanlık ettiniz. Yemen'de kapsamlı bir barış nasıl sağlanabilir?
-Husilerin Yemen'deki tüm bileşenlerin güvenliğini sağlamada rol oynadığı bir ulusal birlik hükümetinin kurulması ile birlikte, İran’ın komşu ülkeleri istikrarsızlaştırmak için Yemen'i üs olarak kullanmaması gerekiyor. Bununla birlikte şu anda dünyanın en kötü insani krizi yaşanan Yemen’deki krize son verilmesi gerekiyor. Sorun, nihai bir çözüm meselesi değil. Çünkü tüm taraflar bu hususta hemfikirler. Asıl mesele buna nasıl ulaşılacağı ve nasıl güven oluşturulacağıdır. Stockholm Anlaşması'nı uygulamak, Hudeyde şehrinden ve Kızıldeniz Limanı’ndan geri çekilmek, un fabrikalarına ulaşım ve 4 milyon insanı etkileyen kıtlığı sona erdirmek için Dünya Gıda Programı (WFP) aracılığıyla insani yardımları bölgeye ulaştırmak, bu hususta oldukça önem taşıyor.
Hükümet Husileri itham ediyor ve anlaşmaya riayet ettiğini söylüyor?
-Hiçbir tarafı suçlamak istemiyorum. Meselenin aslı şu ki, iki taraf da ateşkes kararına saygı duyuyor. İki ay önce çok az insan bunun mümkün olduğunu düşünüyordu. Fakat ilerleme kaydettik. Bununla birlikte ülkenin kuzeyine yardımların ulaştırılması için Hudeyde Limanı’nın açılması gerekiyor. Bu henüz gerçekleşmedi. Stockholm Anlaşması’nın gelecekteki başarının temeli olup olmayacağını göreceğimiz bir noktaya ulaştık. Tarafların mevcut durumun sonsuza dek sürmeyeceğini bilmeleri gerekiyor. Limanın açılması ve Hudeyde’nin boşaltılması için esas olacak bir ateşkes var. Olması gereken bu.
Dörtlü Grup’ta Tahran ile kanalları olan tek devlet sizsiniz. Bunu İran’a mı aktardınız?
-Bakan Muhammed Cevad Zarif ile Yemen hakkında uzun uzun konuştuk. Yemen'deki insani durumu tartıştık. Bana, İran'ın Yemen'de bir çözüme ulaşılması hususunda rol oynadığını söyledi. Verdiğimiz taahhütleri yerine getirdik ve şu anda Husilerin Hudeyde’den çekilmesi sürecinin tamamlanmasını istiyoruz. Eğer bu çekilme süreci derhal gerçekleşmezse, savaş operasyonlarının devam edeceğini hepimiz biliyoruz. Bu Yemen halkı için daha kötü olacak. Bütün dünyaya, Stockholm görüşmelerine katılan herkesin ciddi olduğunu ve üzerinde uzlaşılan maddeleri uygulama konusunda kararlı olduğunu göstermeliyiz. Çünkü anlaşmasının uygulanması beklenenden daha uzun sürdü ve insanlar, durumun sadece birtakım sözlerden ibaret olup olmadığını sormaya başladılar. Bu nedenle, Stockholm Anlaşması’nın uygulanması hususunda hiçbir şekilde tolerans gösterilmemelidir.
Perşembe gününün tanık olunan iki resmi vardı: ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve birçok ülkenin katıldığı Varşova Konferansı ile Soçi'deki Rus-Türk-İran zirvesi. İngiltere Dışişleri Bakanı olarak bu resmi nasıl okuyorsunuz?
-Bu, Rusya’nın daha önce görülmemiş bir şekilde Ortadoğu ile ilgilendiği anlamına geliyor. Aynı zamanda bu durum, ittifaklar içindeki farklı kampların yeniden konumlandığı anlamına gelebilir. Bunun mutlak anlamda olumsuz olması gerekmiyor. Astana süreci, İdlib’de kan banyosundan kaçınılmasında başarılı oldu. Bu olumlu bir şey. Bunun devam etmesini istiyoruz. Suriye'nin güvenliğini ve sınırlarını güvence altına almak ve Suriye'deki çatışmanın insani felakete yol açmayacak şekilde sona ermesini sağlamak için ilgili tüm ülkeler arasında bir anlaşmaya varmalıyız. İki karşıt kampın olduğunu sanmıyorum (Varşova ve Soçi). İki tarafın istikrarı sağlamak ve çatışmaları sona erdirmek için gerekli olan rolünü oynamasını istiyorum.
Londra bunu başarmak için Moskova ile Suriye hakkında konuşuyor mu?
-Açık olalım. Ruslar Suriye'ye müdahale etmeye karar verdiklerinde, Esed oradaydı. Rusya bu seçimi yaptı. Bu nedenle, Rusya'nın değişen hikayenin sonundan emin olmak gibi bir sorumluluğu var. Yani Rusya, Suriyeliler için iyi olan bir çözüme nasıl ulaşılacağını bize göstermeli. Yıllarca Suriye'nin Esed’in yönetimi altında parlak bir geleceğe sahip olmasının imkansız olduğunu düşündük. Esed, uluslararası standartlara aykırı biçimde kimyasal gazları halkına karşı kullanan bir adam. Ruslar onu desteklemeyi tercih etti. Rusya bize Suriye'ye nasıl barış ve istikrar getireceğini göstermeli.
Birkaç hafta önce Esed’in bir süre daha iktidarda kalacağını söylediniz. Kastınız neydi? Yıllar mı, on yıllar mı?
-Esed’in yönetimi altında uzun vadede istikrarın sağlanacağını düşünüyor muyum? Hayır, elbette. O iktidarda kalmak için halkını öldürmekten çekinmeyen korkunç bir insan. Esed’in hala iktidarda bulunuyor olmasının sebebi Rusya’dır. Bundan dolayı daha uzun süre kalması muhtemel görünüyor. Rusya’nın bir an önce bir çözüm bulması gerekiyor. Çünkü bölgeye müdahalesinin gerekçesi olarak bunu ileri sürmüştü.
Bazı Arap ülkeleri Şam’daki elçiliklerini açtılar. Londra böyle bir şey düşünüyor mu?
-Her ülkenin böyle bir karar verme seçeneği vardır. Bunu anlıyoruz. Ancak Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden kurma gibi bir planımız yok.
Arap ülkelerinden Şam'la ilişkilerini normalleşme sürecini durdurmalarını istediniz mi?
- Devletler bu konuda seçimlerini kendileri yapar ve kararlarını kendileri verir.
Amerika Suriye’den çekilmeye karar verdi ve DEAŞ’ın mağlup olduğunu ilan etti. Buna katılıyor musunuz?
- Öncelikle coğrafi bakımdan tam bir mağlubiyet denemez. Koalisyonun örgütü birkaç kilometrekarelik bir alana hapsetmesi büyük bir başarıdır. Fakat henüz DEAŞ’ı ortaya çıkaran sebeplerden bütünüyle kurtulamadık. Hala yapılacak çok iş var. DEAŞ’ın Irak'ın bazı bölgelerinde kendisine bağlı grupları toparlamaya çalıştığına dair kanıtlar var. ABD'nin Suriye'den çekilme konusundaki stratejik düşüncesini anlıyoruz. Irak, Libya, Afganistan ve Suriye’de neler olduğuna bakın. Batılı askerlerin, Ortadoğu’daki sorunlara nadiren uzun vadeli bir çözüm olduğu görülüyor. ABD’nin Suriye’den çekilmesi, birkaç yıl boyunca koalisyon ile birlikte DEAŞ’a karşı savaşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için aksi sonuçlara yol açacak şekilde yapılmaması gerekiyor.
ABD'nin geri çekilmesinden sonra İngiltere'nin nasıl bir rolü olacak?
-İngiliz birliklerinin Amerikalıların bölgedeki yerini alması gibi bir düşüncemiz yok. Elbette Amerikalılarla görüşmelerimiz devam ediyor. Birkaç hafta önce Washington’daydım ve Suriye’yi nasıl istikrara kavuşturacağımızı tartıştık.
Amerika ve Türkiye'nin kurmaya çalıştığı ‘güvenli bölge’ hususunda herhangi bir şekilde rol alacak mısınız?
-Müttefik olduğumuz için ABD’nin planlarını daima detaylı bir şekilde inceliyoruz. Onları mümkün olduğunca destekleyeceğiz.
Brexit sonrası İngiltere ile Arap Dünyası arasındaki ilişkileri ve Londra'nın Avrupa Birliği'nden (AB) siyasi ve ekonomik olarak ayrılmasını nasıl görüyorsunuz?
- İngiltere'nin Ortadoğu’yla ve Ortadoğu’nun bütün ülkeleri ile tarihi bağları var. Ortadoğu dünyanın en problemli bölgesi. İngiltere'nin Ortadoğu’da dengeleyici bir faktör olma sorumluluğu var. Afganistan, Libya ve Suriye’nin doğusundaki istikrar ve güvenlik gibi ana sorunları çözmek ve İran'ın istikrarsızlaştırıcı etkisine karşı mücadele etmek için tüm kanalları kullanmaya devam edeceğiz.
Brexit’ten sonrada da Ortadoğu’da rol almaya devam edecek misiniz?
- Elbette. Brexit’ten sonra her zamankinden daha fazla bunu sürdürmeye devam edeceğiz. Ortadoğu’ya sırtımızı dönmeyeceğiz.



Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”