​Gufran kabilesi Katar'da hakkını aramaya devam ediyor

Dün Cenevre’de düzenlenen basın toplantısındaki el-Gufran kabilesi üyeleri (Şarku’l-Avsat)
Dün Cenevre’de düzenlenen basın toplantısındaki el-Gufran kabilesi üyeleri (Şarku’l-Avsat)
TT

​Gufran kabilesi Katar'da hakkını aramaya devam ediyor

Dün Cenevre’de düzenlenen basın toplantısındaki el-Gufran kabilesi üyeleri (Şarku’l-Avsat)
Dün Cenevre’de düzenlenen basın toplantısındaki el-Gufran kabilesi üyeleri (Şarku’l-Avsat)

Cenevre’deki İsviçre Basın Kulübü, Katarlı el-Gufran kabilesinin bireyleri tarafından düzenlenen ve onların çektikleri sıkıntıları, Katar Ulusal İnsan Hakları Komitesi’nin ulusal insan hakları kurumlarının bağımsızlığını düzenleyen Paris İlkeleri’ne uymaması ve ulusal bir mekanizma olarak etkisiz olmasını ele alan bir basın toplantısına şahit oldu.
El-Gufran kabile bireyleri, uluslararası toplumu ve insan hakları kuruluşlarını, Katar Devleti politikası tarafından alınan haklarının vatandaşlıklarının geri verilmesiyle tekrar kazanılması için kendilerine ve davalarına destek vermeye çağırdılar. Ayrıca, onlara zarar veren herkesin hukuki olarak kovuşturulması ve cezalandırılmasını, onlara manevi ve maddi tazminat verilmesini, kabile bireylerinin Doha’nın ülke içinde uygulayabileceği baskılardan korunmasını ve Doha’nın onları uluslararası kuruluşların önünde haklarını talep etmekten alıkoymasının ya da davalarını kamuoyuna duyurmak için medyada görünmelerini engellemesinin önüne geçilmesini talep ettiler.
Dr. Ali el-Merri, İsviçre Basın Kulübü’ndeki basın toplantısında, Katar rejiminin el-Gufran kabilesinin bireylerine karşı işlediği ihlallerin büyüklüğüne ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi ve tüm uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle çelişen yasal ihlallerinin boyutuna dikkat çekti.
1996’da başlayan bu ihlallerin, Katar İçişleri Bakanlığı ve İnsan Hakları Komitesi aracılığıyla halen devam ettiğini belirtti. El-Gufran kabile bireylerinin hala sürgünde yaşadıklarını, vatandaşlıklarının alınması, zorla göç ettirilmeleri ve Katar’da Hamad rejiminin onlara karşı acımasızca uyguladığı ırk ayrımcılığının sonuçları nedeniyle çektikleri sıkıntıların 22 yıldır devam ettiğini söyledi.
Katar asıllı binlerce kişinin dünyanın herhangi bir ülkesinde benzeri görülmemiş bir toplu ceza sahnesinde vatandaşlıktan mahrum kalmanın sıkıntısını çekmeye devam ettiği bir zamanda,  El-Gufran kabile bireylerinin anavatanlarının uyruğundan yoksun bırakılmasının, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin ve diğer BM kuruluşlarının vatandaşlığın alınmasına karşı koymak için gösterdiği çabaların artmasına rağmen devam ettiğini vurguladı.
Öte yandan, (vatandaşlıktan atılan el-Gufran kabile bireylerinden biri olan) Raşid el-Umra, el-Gufran kabilesinin Katar’ın sosyal ve ailevi dokusunun eski ve asil bir parçası olduğunun altını çizdi. Onlara uygulanan şeylerin sistematik olduğunu ve eski Katar hükümdarı Şeyh Hamad’ın devirdiği babası Şeyh Halife’nin yanında olmalarından kaynaklandığını belirtti. Şeyh Hamad’ın iktidara gelmesiyle birlikte, onlara karşı, mülk anlaşmazlığından vatandaşlığı kaldırma ve sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler de dahil olmak üzere diğer tüm hizmetlerden yoksun bırakmaya kadar uzanan bir dizi ihlalin başladığını kaydetti.
Vatandaşlıktan çıkarılan kişilerden biri olan Salih el-Hamran, Basın Kulübü’nün huzurunda, 1996’da vatandaşlığının kaldırılmasıyla başlayan kişisel sıkıntılarından bahsetti. Şeyh Halife’nin özel koruması olarak çalıştığını, ancak Kuveyt’teki bir tatilin ardından Katar’a girişinin engellenmesiyle ve vatandaşlığının kaldırıldığı bilgisinin verilmesiyle büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirtti. Ailesinin herhangi bir üyesinin, özellikle Katar’da olan erkek kardeşlerinin ve annesinin zarardan kurtulmadığını, şu ana kadar ailesinden mahrum kaldığını ve kardeşinin cenazesine bile gidemediğini vurguladı.
Cabir el-Merri, ayrıca, Doha’nın geri dönmelerini önlemek amacıyla, yurt dışında oldukları sırada el-Gufran kabile bireylerinin vatandaşlıklarını kaldırmasından bahsederek kişisel trajedisini anlattı. Raşid el-Gufrani, bu sistematik ihlale 1996 yılında vatandaşlığının kaldırılmasından sonra maruz kaldığının altını çizdi. Abu Dabi’deki Katar Büyükelçiliği’ne gittiğinde, kendisine Katar vatandaşlığının bulunmadığı bilgisinin verildiğini belirtti. Kendisinin ve aile üyelerinin pasaport süresinin bitmesinden sonra, hiçbir yere gidemediklerini, babalarına tedavi sağlayamadıklarını veya asgari düzeyde bir yaşam sağlamak için iş bulamadıklarını da sözlerine ekledi.



ABD Enerji Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz tarihi nitelikte

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
TT

ABD Enerji Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz tarihi nitelikte

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)
ABD Enerji Bakanı Chris Wright, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında (Reuters)

Şarku'l Avsat'a özel açıklamalarda bulunan ABD Enerji Bakanı Chris Wright, ABD ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkinin 90 yıl önce başlayan tarihi bir ilişki olduğunu belirterek, bölgedeki liderlere verdiği mesajın ‘enerji bolluğu ve ekonomik büyümenin el ele gitmesi’ olduğunu söyledi.

Wright, Katar'ı da kapsayan dört günlük turun bir parçası olarak Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) Suudi Arabistan’a geldi. Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ile yaptığı görüşmelerde, iki ülke arasında enerji sektörünün çeşitli alanlarında ikili iş birliğinin geliştirilmesine yönelik beklentiler ele alındı. Wright ayrıca, Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (KAUST), Saudi Aramco'nun Zahran'daki merkezi, Kral Fahd Petrol ve Mineraller Üniversitesi ve Kral Abdullah Petrol Çalışmaları ve Araştırma Merkezi'ni (KAPSARC) de ziyaret etti.

Ziyaret sırasında Wright, iki ülkenin madencilik, sivil nükleer teknoloji ve enerji üretimi alanlarında enerji kaynaklarını ve enerji altyapısını geliştirmek için iş birliği yapacağı çeşitli alanları kapsayan ve henüz imzalanmamış bir anlaşmayı duyurdu.

Wright Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “ABD ve Suudi Arabistan, küresel enerji talebinin önemli ölçüde artmasının beklendiği bir dönemde daha uygun fiyatlı enerji sağlamak için ortak bir vizyonu paylaşıyor” dedi.

dfergty
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ve ABD’li mevkidaşı Chris Wright, Kral Abdullah Petrol Çalışmaları ve Araştırma Merkezi'ni (KAPSARC) ziyaret etti. (Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı)

Wright, “ABD, bir yandan istikrar ve güvenliği korurken diğer yandan da enerji üretimini arttırmak suretiyle maliyetleri düşürmek için bu yönetimin çabalarına katılan dünyanın dört bir yanındaki enerji üreticilerini memnuniyetle karşılamaktadır” ifadesini kullandı.

Wright, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminin, geçen hafta ziyaret ettiği ülkeleri sadece büyük enerji üreticileri olarak değil, aynı zamanda geleceğin enerji sistemlerinin inşasında kilit ortaklar olarak gördüğünü açıkladı.

Wright sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Trump, dünyanın dört bir yanındaki insanların yaşamlarını iyileştirecek olan enerjiyi arttırmaya odaklanan bir gündem yürütüyor. ABD şu anda rekor düzeyde petrol ve doğal gaz üreterek üzerine düşeni yapıyor. Ortadoğu'daki müttefiklerimizi artan talebi karşılamaya, arz kaynaklarını çeşitlendirmeye ve herkes için güvenilir ve uygun fiyatlı enerji sağlamaya yardımcı olmaya devam etmeye teşvik ediyoruz.”