Glenn Close ile The Wife’ı konuştuk: Önyargılara sanatımla direndim

Glenn Close
Glenn Close
TT

Glenn Close ile The Wife’ı konuştuk: Önyargılara sanatımla direndim

Glenn Close
Glenn Close

Geçtiğimiz ay düzenlenen Oscar ödülleri törenini izleyenler, Glenn Close'un 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü Olivia Colman'a kaptırdığına şahit oldular.
The Wife filmindeki oyunculuğuyla Oscar’a aday gösterilen Close, 1983 yılından bu yana 7 kere aday gösterildi fakat bir kere bile Oscar kazanamadı.
Ancak bu yıl Oscar’da kaybettiği ödülünü, Altın Küre’de kazanan Close, San Sebastian, Palm Springs ve Tokyo film festivallerinde dram filmi The Wife’daki başarılı oyunculuğu hasebiyle ödül kazanmıştı.
The Wife, Jonathan Pryce tarafından canlandırılan Joan Castleman adlı Nobelli yazarın eşini konu alan bir film. Ödülün sevinci, genç bir gazetecinin (Christian Slater) açığa kavuşturduğu gizemli sırlarla sarsılır. Close, film yönetmeni Björn Runge’in 7. uzun metrajlı çalışmasında sergilediği üstün performans ile dikkatleri çekti.
71 yaşındaki oyuncu, 30 yıllık sanat hayatında 55 filmde rol aldı. Oscar’dan günler önce yapılan röportajda oyuncuyla Siz Şarku’l Avsat okuyucuları için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
-The Wife gece telefonun çaldığı sahne ile başlıyor ve eşinize Nobel edebiyat ödülünü kazandığı söyleniyor. Bu haber bir ödül için aday gösterildiğinizi haber aldığınız anlara benzemiyor mu?
Hayır. Bu başıma gelmedi. Sabah haberlerinde ödüle aday gösterildiğimi gördükten sonra telefonla arandım. Ödüllerin çoğunlukla gece düzenlenen törenlerde verildiğini biliyorsunuz. Kimse kazanıp kazanmayacağını bilmiyor ama bu törenleri izliyor.
-Sonuçları beklemek kritik bir durum. Gergin misiniz?
Sanırım en son 30 yıl önce gergindim ya da biraz gergindim ama geçti. Bu duruma, kontrol edemediğim diğer tüm durumlara baktığım gibi bakıyorum. Benim ya da başkasının kazanması demokratik bir sürecin sonucu. Ben rahatım. Bu önemsememek anlamına gelmiyor. Fakat hayatımı sürdürürken eskiden hissettiğimden farklı şeyler hissetmiyorum.
-The Wife evlilik ilişkisindeki sorununu ve bir kadının sevgisi uğruna nasıl çok fazla ve sessizce fedakarlıkta bulunabileceğini gündeme getiriyor. Bu içeriğin, eşitlik isteyen şu anki feminist eğilimlerle ilgisi var mı?
Bir yandan evet, bir ilişki var ama temelinde bununla bağlantı olduğunu düşünmüyorum ve filmin herhangi bir akışla ilişkilendirilmesinin planlandığını da sanmıyorum. Romanın seneler önce yazıldığını ve senaryonun 14 yıl önce geliştirildiğini unutmayın. Film, sanatsal ve kültürel yaşamda hüküm süren ve kadınların kendini göstermek hakkını sınırlayan bir tür önyargıya tanıklık ediyor.
-Filmin ışığını görmek neden bu kadar uzun zaman aldı?
Tüm detayları bilmiyorum ama bu durum, senaryonun ortaya çıkmasından bu yana geçen yıllar boyunca, özellikle finansörlerin desteklemeyeceğini düşündüğü konu hakkındaki filme zor fon bulunmasından kaynaklanıyor. Eğer bağımsız sinemaya karşı bir önyargı varsa bu film o önyargılarla karşılaşan filmlere örnek bir filmdir.
-Filmde yıkılmaya başlayan bir evlilik görüyoruz. Bir yandan eşinin hayatında biri olduğunu öğreniyorsun, diğer yandan da gerçekleri öğrenmeni isteyen bir gazeteci var. Doğru mu?
Sanırım öyle. Ancak bu etkenler bu evlilik anlaşmasının çöküşünde birleştiler. Gazeteci, 40 yıllık evliliğin ardından kadının kendisine ne olduğunu sormasını sağlayan bir fırsat olarak ortaya çıktı.
- Kadın, konu oğlu ile kocası Jonathan arasındaki ilişkiye geldiğinde en azından eşinden daha mantıklı davranıyor değil mi?
Evet, ilişkilerinin temelinde Jonathan gelecekte oğlunun ondan daha üstün olmasından korkuyor ve onu rakip olarak görüyor. Bu nedenle Jonathan, oğlunun kendisinden istediği destekten kaçınıyor.
-Önceden yetenek gerektiren birçok filmde oynadın. Bunlardan bazıları Öldüren Cazibe, Tehlikeli İlişkiler ve Hamlet gibi filmler fakat hepsi de 80’li yıllardan kalma. Oyunculuğun ya da kendi oyunculuğunun bu yıllar boyunca değiştiğini düşünüyor musunuz?
Evet kesinlikle. Eski filmlerime baktığımda büyük farklılıklar görüyorum.
-Bu farklılıklar nedir?
Günümüzdeki her film değil fakat çoğunda oyunculuk arka planda kalıyor. Bu durumdaki filmlerde efektler ön planda, oyunculuk ise geri planda kalıyor. Bu otomatik bir oyunculuk olur sistem iyi bilindiği takdirde kimin oynadığının önemi yoktur. Bu tür film sahnelerinde gördüğümüz oyuncular bahsettiğimiz konudaki en yetenekli oyunculardır ve bu roller onlara verilir.
-Herkesin bildiği gibi dramadan komediye geçebiliyorsunuz. Ya da her ikisini de yapabiliyorsunuz? Bir hazırlığınız var mı?
Evet bana senaryoyu açıkladıklarında, söylememi istedikleri şey konusunda ikna olmalıyım. Sorun o kişiliğe bürünmem ve beklentilerini gerçekleştirebilmem. Oyunculuk bu şekilde bir düzenlemedir. Oyuncu senaryoya kendi yöntemleriyle cevap verir.
-Yeni filminizde oyndığınız karakterin oğlunun teşvik edilmeye ihtiyacı var. Bir gün sizin ulaştığınız başarıya yeni bir yeteneğin ulaşmasını isterseniz ona ne dersiniz?
Kabiliyet için yaşamın her anından faydalanın. Oyunculuk, bu kabiliyetin toplumdaki kişiliğe aktarılmasından başka bir şey değildir. Ne kadar öğrenirsek kendimize özel ifade etme biçiminde o kadar başarılı oluruz. Bu gerçekten gerekli olan bir azimdir.



Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Sınır komşumuz olan Türkiye'yi kışkırtmak gibi bir niyetimiz yok

Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)
Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Süleyman Oso (Şarku’l Avsat)

Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Başkanı Süleyman Oso, konseyin, sınır komşusu Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi. Türkiye'nin uzun bir sınırı paylaşan komşu bir ülke olduğunu ifade eden Oso, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt halkının mahremiyetine saygı göstereceğini umduğunu belirtti.

Oso, Türkiye-Suriye yakınlaşması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Esed arasında yakın zamanda bir görüşme yapılacağına dair çıkan söylentilerle ilgili özellikle de ENKS içinde Kürtlerin endişeli olup olmadığına ilişkin soruları yanıtladı.

Oso Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, ENKS’nin Suriye muhalefetinin bir parçası olduğunu dile getirdi. Oso kapsamlı çözümün, Suriye'deki azınlıklar ve milliyetler meselesine adil bir çözüm bulmayı da içeren uluslararası kararlarda yattığını vurguladı.

ENKS’nin Suriye devrimine katıldığından bu yana Suriye'nin ulusal çıkarlarını temel aldığına dikkat çeken Oso, “Ulusal haklarımız için endişe duyuyoruz. Bu rejim, varlıklarının anayasal olarak tanınmasını ve ulusal haklarının güvence altına alınmasını isteyen Kürt halkının taleplerini karşılamıyor. Kürt halkının ulusal haklarını halen inkâr ediyor” ifadelerini kullandı.

Oso ayrıca, Suriye'deki Kürt bölgesiyle ilgili olarak rejim ve Türkiye arasında anlaşmalar yapılacağına olan inancını dile getirdi.

sdcfvgbr
Halep'in kuzeyindeki el-Bab kentinde askeri karargah önünde gerçekleşen halk protestolarından (arşiv)

Oso, Türkiye'deki mültecilerin Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde yaşanan ihlallere ve gösterilere maruz kalmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Rejim aygıtlarının baskı ve zulmü nedeniyle evlerini terk eden Suriyeli mültecilere yönelik Türkiye, Lübnan ve Irak'taki nefret söylemini endişeyle takip ediyoruz. Türk muhalefeti tarafından Suriyeli mültecilere karşı uygulanan bu söylemi şiddetle kınıyoruz.”

Oso, ‘bunun devam etmesine izin vermenin Türk devletinin çıkarına olmadığını ve mültecileri korumak için acil yasal çözümler getirilmesini beklediklerini’ vurguladı.

Özerk yönetim seçimleri

Oso, özerk yönetim belediye seçimlerine katılmayı reddetmeleri hususunda ise “Bu seçimleri boykot ettiğimizi resmî açıklamalarla duyurduk” dedi.

asdf
Ed-Derbasiye kasabası sakinleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki yerel seçimler için yapılan ön seçimlerde oylarını kullandı. (Şarku’l Avsat)

Oso sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde mutabık kaldığımız maddelerden biri de yerel seçimlerin düzenlenmesiydi. O dönemde, seçim maddesi de dahil olmak üzere siyasi anlaşmanın yüzde 70'inden fazlasını tamamlamıştık. Bu maddede iktidar ortaklığı, ortak bir yönetim kurulması, ENKS'nin geçiş döneminde 11 ay boyunca bölge yönetiminde gerçek bir ortak olması, uygun koşulların yaratılması, vatandaşlar arasında güvenli bir atmosfer oluşturulması, yönetimin bölgedeki tüm siyasi bileşenleri temsil ettiği konusunda onlara güven verilmesi ve bölge sakinlerinin sandığa gidip özgürce oylarını kullanmaları için güvenlerinin arttırılması konusunda anlaşmıştık. Ancak, bu müzakereler, karşı tarafın uzlaşmazlığı nedeniyle kısa sürede sekteye uğradı ve çöktü.”

sdvfr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

ENKS’nin son seçimlere katılmayı reddetmesinin nedenine ilişkin olarak Oso, “Suriye'de seçimlerin yapılması için 2254 sayılı uluslararası kararla belirlenen koşullar mevcut değildi. Baskı ve otoriter yönetimin varlığında da hiçbir zaman bu güvenli koşullar olmayacak. İster özerk yönetim belediye seçimleriyle ilgili olsun, ister Suriye Halk Meclisi seçimleriyle ilgili olsun hepsinin sonuçları iktidar partileri lehine belirleniyor” açıklamasında bulundu.

Oso, yönetim seçimlerinin başka askeri işgallere yol açacağından korktuğunu ifade etti. Yönetim seçimlerine devam ederse kuzeyde yeni bir Türk askeri operasyonu konusunda ciddi endişeler olduğunu vurgulayan Oso, Türkiye'nin daha önce Afrin'i almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini, ayrıca Rasulayn ve Tel Abyad'ı almakla tehdit ettiğini ve tehdidini gerçekleştirdiğini belirtti.

ENKS Başkanlığı’nın ABD Suriye Özel Temsilcisi ile yaptığı görüşmeye de değinen Oso, “ABD Temsilcisi, ABD yönetimi adına müzakerelerin yeniden canlandırılması için bir girişimde bulundu ve bu müzakerelerin başarıya ulaşması konusunda ciddi olduklarını söyledi. Biz de kendisine karşı tarafın, yani PYD’nin ihlalleri nedeniyle müzakerelerin durduğunu, zira daha önce SDG Komutanı Mazlum Abdi ve ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein'ın taahhütlerini içeren bir garanti belgesi imzalandığını söyledik. Garanti belgesi kapsamında müzakerelere geri dönmeye hazır olduğumuzu ifade ettik” şeklinde konuştu.

ENKS Başkanı, Kürt hareketinin iki tarafı arasındaki çıkmazda bir ilerleme sağlanmasının zor olduğunu düşünüyor. “Bugüne kadar bu çıkmazda bir ilerleme kaydedilemedi. Buradaki durumu daha da karmaşık hale getiren şey, bu ayın başlarında kaçırılan 12 üyesinin serbest bırakılması talebiyle ENKS’nin düzenlediği barışçıl toplantı sırasında ENKS destekçilerine ve üyelerine yapılan saldırı oldu” diyen Oso, söz konusu saldırının ABD'nin Kürt-Kürt müzakerelerini yeniden canlandırma çabalarını baltalamaya yönelik bir mesaj olduğunu açıkladı.

Suveyda ayaklanması

Başka bir bağlamda Oso, Suveyda’da yaşananlar hakkında şunları söyledi: “Suriye'deki Kürt halkının kıymetli vilayeti olan ve Dürzi kardeşlerimizi de içeren Suveyda’daki protestoların başlamasından bu yana ENKS, özgürlük, demokrasi ve tüm Suriyeliler yararına federal bir Suriye için yapılan bu barışçıl protestoların yanında yer aldı.”

dvfbr
Suriye seçimlerinde Şam'daki adayların kampanya afişleri (AFP)

Uluslararası topluma Suriye krizinin çözümüne yönelik kararların uygulanmasını hızlandırma çağrısında bulunan Oso, “Tüm Suriyelilerin ekonomik durumunun çok kötü olması ve mutlak çoğunluğun yoksulluk tehdidi altında yaşaması nedeniyle Suriye halkı bir bütün olarak açlığa, yoksulluğa ve yokluğa daha fazla tahammül edemez. Sığındıkları ülkelerde yerlerinden edilen Suriyeli mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilenlerin trajedilerini unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

Oso, ENKS’nin Suriye muhalefetiyle kurduğu ittifakın Suriyelilerin kurtuluşu için bir seçenek olduğunu vurguladı. “Koalisyonun ve müzakere organının bir parçasıyız. Uluslararası sponsorluk altında oluşturulan anayasa komitesinin de bir parçasıyız. Kaderimiz bir bütün olarak Suriye halkıyla bağlantılı. Muhalefet saflarına katıldığımızda Suriye halkının yanında durmayı seçtik” şeklinde konuşan Oso, koalisyonda ve Suriyeli muhalif güçlerle birlikte temsil edilmelerinin her konuda aynı fikirde oldukları anlamına gelmediğini belirtti. Özellikle de Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad kentlerinde yaşanan ihlaller ve buralardaki hizipçi kaos hakkında kesinlikle farklı noktalarda olduklarını beyan eden Oso sözlerini şöyle noktaladı:

“Afrin, Rasulayn ve Tel Abyad şehirlerinden Haseke ve Kamışlı kamplarına yerleştirilen tüm yerinden edilmiş insanlar, geçici koalisyon hükümetine bağlı gruplar tarafından yönetilen evlerine dönmeyi dört gözle bekliyor. Umarım koalisyon bu konudaki karar ve politikalarını yeniden gözden geçirir ve yerinden edilen herkesin evlerine ve mülklerine dönmesi için çalışır. ENKS bu konuyu ilgili tüm taraflarla birlikte ele almak için çalışıyor.”